Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Ayhan, yaptığı yazılı açıklamada, çocukların yalan söyleme alışkanlığının çok küçük yaşlarda başladığına dikkati çekerek, çocukları yalan söyleyen ebeveynlerin daha fazla dikkatli olmasını istedi.
BUNLAR VARSA DURUM DAHA DA CİDDİDİR
Yalan söylemenin çocuklarda zamanla davranış bozukluğuna dönüşeceğini belirten Ayhan, buna tırnak yemek, altını ıslatmak, kekemelik, tik, inatçılık, tembellik, saldırganlık, korkaklık, içe kapanıklık gibi bir veya birkaç davranış bozukluğu da eşlik ediyorsa durumun daha ciddi olduğunu bildirdi.
Çocuklarda yalan söyleme alışkanlığının ilerleyen yaşamlarında önemli sorunlar doğuracağını ifade eden Prof. Dr. Ayhan, açıklamasında şunları kaydetti:
“Çocuk yalan söylemeyi yetişkinlerden öğrenir. Belki doğrudan değil ama dolaylı yoldan çocuk yalanı yetişkinlerden öğreniyor. Telefona cevap vermeye giden çocuğuna, 'beni filanca sorarsa evde yok dersin' diyen bir baba veya anne, dolaylı yoldan çocuğa yalan söylemeyi öğretmektedir. Yine okul yıllarında nasıl kopya çektiğini, bulduğu yeni kopya çekme usulleriyle öğretmenini nasıl atlattığını övünerek anlatan bir aile büyüğü, çocuğunu kopya çekmeye ve kolay yoldan not almaya özendirmektedir.”
YALAN SÖYLEYEN ÇOCUĞUN YAŞINA BAKILIR
Çocukların ilgi çekmek için de yalan söyleyebileceğini anlatan Prof.Dr. Ayhan, şu bilgileri verdi:
“Yalan söyleyen çocuğun yaşına bakılır. Eğer beş yaşın altında ise yalan söylemenin amacı kesinlikle aldatmak değildir. Yeterli sevgi alamayan veya gördüğü sevgiden emin olmayan, ilgi eksikliği yaşayan çocuklar dikkatleri kendi üzerlerine çekmek için hikaye uydururlar. Bu çocuklar, azarlanmak ve dayak yemek pahasına da olsa her çareye başvururlar. Yaramazlık yapan ve yalan söyleyen çocukların amacı anne babayı kızdırmak ve çileden çıkarmak değildir. Ancak yaramazlık yapmalarına rağmen, yeterli ilgiyi elde edemezler ve sevildiklerinden emin olamazlarsa saldırgan bir kişilik geliştirmeye başlarlar.”
"ÇOCUKLAR GÜVEN KAZANMAK İÇİN YALANA BAŞVURABİLİR"
Prof. Dr. Halis Ayhan, çocukların güven kazanmak umuduyla yalan söyleyebileceğini ifade ederek, bu durumun anaokuluna ve ilköğretim okuluna devam eden çocuklarda sık görülen bir yalan türü olduğunu kaydetti.
Çocuk derslerinde başarılı değilse, okulda ve ailede “tembelliği başa kakılıyor, horlanıyor, aptal yerine konuyorsa” bu durumun çocukta telafisi zor bir aşağılık duygusunun gelişmesine yol açtığını bildiren Ayhan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Çocuk kendini değersiz, aptal, işe yaramaz biri olarak görmeye başlar. Hiçbir çocuk bilerek tembelliğe ve başarısızlığa razı olmaz. Onu başarısızlığa iten sebepler vardır. Mesela, hiperaktivite, dikkat eksikliği ve benzeri sağlık bozukları olan bir çocuk, dikkatini uzun süre yoğun tutamayacağı için istese de fazla başarılı olamaz. Dikkati sık sık başka şeylere kaydığı için sınıfta anlatılanları aklında tutamaz. Sırasında rahat oturamaz. Öğretmenini ve arkadaşlarını rahatsız edecek davranışlarda bulunur. Ev ödevlerini gerektiği gibi yapamaz. Tembellik ve başarısızlık bu çocuğun suçu değildir. Tedavi edilmesi gerekir. Hiperaktif çocuklar, başarısızlıklarını örtmek ve güven kazanmak için yalan söyler. Her insan gibi, çocuk da toplum tarafından beğenilmek ve takdir edilmek ister. Çocuk ilk beğeniyi anne ve babasından bekler. Sevilen, ailede adam yerine konan, değer verilen ve iyi davranışları takdir edilen, zekası normal bir çocuğun başarılı olması beklenir ve başarılı da olur.”
"YALANIN YANLIŞ BİR DAVRANIŞ OLDUĞU ÖRNEKLE ANLATILMALI"
Halis Ayhan ayrıca, çocukların cezadan kaçmak için de yalan söyleyebileceğini anlatarak, yanlış ve eksik bir davranış gösteren çocuğun tutum ve davranışlarının sebeplerinin araştırılması gerektiğini belirtti.
Çocuğun neden o yanlış davranışa ve yalan söylemeye itildiğini büyüklerin görmesi gerektiğine işaret eden Ayhan, açıklamasında şunları kaydetti:
“İyi, doğru ve güzel davranış takdirle, teşvikle geliştirilmelidir. Böylece kalıcı bir davranış ve alışkanlık haline getirilmelidir. Kötü ve yanlış davranış ve bu arada yalan gibi sözler, çocuğun anlayacağı bir dille anlatılmalıdır. Söz gelimi öncelikle kendisine zarar vereceği gösterilmelidir. Zamanla büyükleri ve arkadaşları tarafından güvenilemeyen ve yalnızlığa itilen hatta toplumdan dışlanan bir çocuk olacağı açık bir dile açıklanmalıdır. Çocuk davranışını ve konuşmasını yanlış ve yalan olduğunu anladığı halde yalan söylemeye devam ediyorsa anne, baba ve öğretmenlerin paniğe düşmeden çok daha dikkatli olması bu eyleminden nasıl vazgeçirilebileceğinin gerekirse uzman görüşü de alınarak çareleri bulunması gerekmektedir.”