Güncelleme Tarihi:
Prostat, tiroit, pankreas, karaciğer, meme ve ovaryum kanserlerinde de bu değere dikkat edilir. CEA değerine Karsinoembriyonik antijen ismi de verilir.
CEA Nedir?
CEA Karsinoembriyonik, antijeni temsil eden bir değerdir. CEA, hücrelerin yüzeyinde yer alan bu madde, embriyonik gelişim esnasında sistem hücreleri tarafından üretilir. CEA testi, genellikle kanser erken tanısı ve tedavisinde kullanılır.
CEA değeri kolorektal kanserde radyoterapi ve kemoterapi aşamalarında hastanın tedaviye verdiği cevap yönünden oldukça faydalıdır. CEA, kanser tanısı konmamış insanları taramak için kullanılması çok uygun bir test değildir. Kanser rezeksiyonu üzerinden 1 ile 4 ay geçtikten sonra rezidü tümör kalmadığı zaman karsinoembriyonik antijen normal seviyelere düşer.
CEA Ortalama Değeri Kaç Olmalıdır?
CEA normal değeri, milimetrede 0- 2,5 nanogram aralığında olmalıdır. Ama bazı etkiler bu değer aralığını değişmesine neden olabilir. Bunlardan biri de kişinin sigara içmesidir. Bu kişilerde değer aralığı, genellikle 0- 5,0 ng/dl arasında çıkar. Hatta bazı zamanlarda 5,0 ng/dl aralığında da fazla da olabilir.
Özellikle de kişiler kanser tedavisine başlamadan önce 20,0 bg/dl’den büyük olan CEA değeri yayılmış bir kanser durumunun olduğunu gösterir. CEA testi yapıldığı kullanılan testlere ve laboratuvara göre normal değer aralıkları arasında değişebilir.
Karsinoembriyonik Antijen Neden Yükselir?
Hem zararsız durumlarda hem de kanserli durumlarda vücuttaki CEA değeri artar. CEA değerinin vücutta yükselmesinin en önemli nedeni, kolon ve rektum kanseridir. Ama CEA değerini yükselten bazı zararsız durumlar da vardır. Bunlar ise, karaciğer sirozu, inflamatuar barsak hastalığı, pankreatit, enfeksiyonlar, sigara olarak da sayılabilir.
Yüksek CEA değeri, bazı iyi huylu kanser türlerine de işaret ediyor olabilir. Bunların yanında kemoterapi ve radyasyon tedavisinde tümör hücrelerinin ölümü ile ortaya çıkarak geçici CEA yükselmelerine neden olabilir. Kanser tedavilerinde CEA düzeylerinin değişmesi bulgularla ilgilidir. CEA değerinde yaşanan değişiklikler genellikle endişe vericidir. Ama kendi başına kanser tanısı konulması için yeterli değildir.