Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2008 11:59
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) Başuzmanı Dr. Tuncay Özışık, ışık kirliliğinin zararlarına işaret ederek, “Çocuklar ve gençler, astronominin doğal laboratuvarı olan geceleri, gökyüzünün nasıl bir şey olduğunu bilmiyor” dedi.
Özışık, ışık kirliliğinin, “yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış miktarda ve yanlış yönde ışık kullanılması olduğunu” belirterek, bunun en büyük nedeninin, alışılmış ışıklandırma yöntemlerinin hem çevresel hem de ekonomik zararlarının bilinmemesi olduğunu vurguladı.
Işık kirliliği kaynaklarını, “yol, cadde ve sokak aydınlatmaları, park, bahçe ve spor alanları aydınlatmaları, turistik tesislerin ve binaların dış cephe aydınlatmaları, reklam panoları, güvenlik amaçlı aydınlatmalar ve evlerden taşan ışıklar” şeklinde sıralayan Özışık, “Işık üretilirken kömür, petrol ve su gibi doğal kaynaklar kullanıldığı için, boşa giden ışık doğal kaynakları da boşa harcamak demektir” diye konuştu.
Özışık, ışık kirliğinin birçok olumsuz etkilerinin olduğuna dikkat çekerek, “Yanlış yönde aydınlatma sonucu gökyüzüne kaçan ışık dolayısıyla gece gökyüzünün parlaklığı artar. Bu da gözlemevlerinde yapılan astrofizik çalışmaları son derece olumsuz yönde etkiler. İnsanlar da, şehirlerden gece gökyüzüne baktıklarında artık yıldız göremiyorlar. Oysa normal bir gecede bin adet yıldız sayabilmeliler. Çocuklar ve gençler, astronominin doğal laboratuvarı olan geceleri, gökyüzünün nasıl bir şey olduğunu bilmiyor” dedi.
CANLILAR İÇİN YENİ BİR TEHLİKE
Tuncay Özışık, kötü aydınlatmanın devlet bütçesi ve gece gökyüzünü izlemek isteyenlerin yanı sıra doğal hayata da olumsuz yansımalarının olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gece, gökyüzünü ve karanlığını kullanarak yaşamlarını düzenleyen birçok canlı, yeterince karanlık bir gökyüzü bulamamaktadır. Örneğin gece seyahat eden göçmen kuşlar için ışık kirliliği yeni bir tehlikedir. Kimi türler milyonlarca kilometre yol kat ederler. Kısmen takım yıldızlardan yön bulurlarken, gökdelenler, deniz fenerleri gibi yüksek yapılardan yayılan ışıklar onlar için çekici olur. Bunun sonucu, kuşlar ya yorulup düşünceye kadar ışık etrafında dönerler ya da doğrudan binaya çarparlar. Bu şekilde bir gecede binlerce kuşun öldüğü biliniyor.
Kimi deniz hayvanlarının yuvalama alışkanlıkları da ışık kirliliği ya da yapay aydınlatma yüzünden tehlikede. Deniz kaplumbağalarının binlerce yumurtasından çıkan yavrulardan yalnızca birkaçı denize ulaşabilmektedir. Denize ulaşmak için deniz ile kara arasındaki aydınlık farkını kullanan kaplumbağalar yapay ışıklandırmalarla karaya yönelince ölüyorlar.”
İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ
Tuncay Özışık, ışık kirliliğinin insan sağlına da olumsuz etkileri olduğunu vurgulayarak, insan gözünün çok parlak ve çok zayıf ışık kaynaklarına ve karanlığa hızlı bir şekilde adapte olabildiğini söyledi.
Ancak son zamanlarda şehirlerde, iş ve eğlence yerlerindeki aşırı ışık kullanımının, gözün bu yeteneğinde azalmaya sebep olduğunu belirten Özışık, “Fazla ışıklı ortamlarda özellikle insan gözünün görme yeteneğinde azalma olduğu biliniyor” dedi.
Özışık, gözü en çok etkileyen ışık kaynağının ani ve parlayan yüksek güçteki ışık kaynakları olduğunu anlatarak, bunlardan kaçınmak gerektiğini bildirdi.
Eğlence mekanlarındaki güçlü spotların, flaşların ve lazer ışıklarının göz sağlığını tehdit edebilecek ışık kaynakları olduğuna işaret eden Özışık, aşırı ışık kullanılan ortamların gürültü ile birleşmesinin insanlarda huzursuzluk yarattığını dile getirdi. Özışık, sözlerine şöyle devam etti:
“Bazı çalışmalar, geceleri aşırı ışıklı ortamlarda çalışan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığında artışlara işaret etmektedir. Gece ışıklı ortamların çocuklarda uyku bozukluklarına sebep olduğu, biyolojik ritmlerinde bozulmalara yol açtığı kanıtlanmıştır. Uzmanlar özellikle çocukların uyudukları odalarda herhangi bir suni ışık kaynağının kullanılmamasını öneriyor. Çocuğun karanlık kavramını bilmesi ve yaşamı bir parçası olduğunu öğrenmesi önemlidir.”