Güncelleme Tarihi:
Maalesef kesin sayısı bilinmese de önemli sayıda hastanın da henüz tanı almadan yaşamını sürdürdüğü biliniyor. Her yıl bu hastalar, 10 bin yeni Parkinson hastası ekleniyor. Türkiye artık hızlı yaşlanan bir toplum olduğu için önümüzdeki 5-10 yıl içinde hasta sayısının 200-250 bine ulaşması bekleniyor. Kısacası, sorun giderek büyüyecek.
Türkiye’de Parkinson hastalığının sıklığı batılı toplumlarla benziyor. Van ve Diyarbakır’da yapılmış iki çalışmaya göre Parkinson hastalığı Türkiye’de 50 yaş üzeri toplumda yüzde 1-1.5 sıklıkta görülüyor. Yaş ilerledikçe hastalığın sıklığı artıyor. 80 yaş üzerinde yüzde 4-5 civarına kadar çıkabiliyor. Kadın ver erkek arasında erkek aleyhine bir fark var. Hastaların yüzyde 60 kadarı erkek, yüzde 40 kadarıysa kadın. Parkinson Hastalığı Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Okan Doğu’ya Parkinson’daki son gelişmeleri sordum:
* Parkinson en sık hangi belirtilerle kendini belli ediyor?
* Korunmak mümkün mü?
- En büyük hedef bu. Ne yazık ki şu anda hastalığı önleyici ve koruyucu kanıtlanmış bir yöntem yok. Hastalık başladıktan sonra her insanda farklı bir seyir gösteriyor ama kural olarak ilerleyici. İlerlemenin yavaşlatılması amacıyla kullandığımız bazı yöntemler mevcut. Bunlardan bir kısmı ilaç tedavileri. Ayrıca egzersiz Parkinson gibi hareketi kısıtlayan bir hastalıkta hastanın yapabileceği en iyi mücadele yöntemi. Uzun dönemde çok faydalarını görüyoruz. İlaç tedavilerine dirençli örneğin denge ve vücudun öne eğilmesi gibi bir çok belirti düzenli egzersizle azalabiliyor.
* Vitamin ve başka katılar işe yarıyor mu?
- Bize çok sık sorulan soruların başında vitaminler, besinsel katkılar, destekler alalım mı geliyor. Bazı diyet düzenlemeleri yapıyoruz. Çünkü ilaç tedavisinin etkinliği bazı gıdalardan etkilenebiliyor. Ancak hastaların özel bir katkı veya vitamin almalarını önermiyoruz. Geçtiğimiz yıl bir çalışma yayınlandı ve çilek, yabanmersini gibi orman meyvelerinin düzenli tüketilmesinin Parkinson hastalığı riskini erkeklerde yüzde 40 azalttığı iddia edildi. Ama bu etki kadınlarda gözlenmedi. Bu çelişkili bir sonuç. Şunu biliyoruz ki bu meyvelerin içinde flavonoid adı verilerin antioksidan maddeler var ve bir şekilde hafif bir koruyucu etki gösteriyor olabilir.
AKRABA EVLİLİLERİ PARKİNSON’U GENÇ YAŞTA BAŞLATIYOR
* Parkinson genç yaşta da görülür mü? Neden bazı insanlarda çok erken başlıyor?
- Parkinson hastalığı aslında bir orta-ileri yaş hastalığı. Ama hastaların yüzde 10 kadarı 40 yaş altı gibi oldukça genç yaşta başlıyor. Dahası az sayılmayacak oranda hastada başlangıç yaşı 20’li yaşlar. Ülkemizde genç Parkinson’lu sayısının daha fazla olduğunu gözlemliyoruz. Genç başlayan Parkinson hastalığı önemli oranda genetik bir nedene bağlı. Halen Parkinson hastalığına neden olduğunu bildiğimiz 18 gene ait yüzlerce mutasyon tanımlanmış durumda. Bunların içinden ülkemizde sık görülen parkin mutasyonu akraba evlilikler sonucu yayılma gösteren bir genetik Parkinson nedeni. Bu mutasyona bağlı Parkinson hastalığı çok erken yaşlarda örneğin 16 yaşında dahi başlayabiliyor. Genetik bir nedene sahipseniz beyindeki dopamin hücrelerindeki kayıp çok daha hızlı ortaya çıkıyor ve bu nedenle hastalık daha ağır ve erken başlayabiliyor.
* Parkinson’a yönelik tedaviler daha çok belirtilere yönelik… Daha kalıcı tedavilerle ilgili gelişmeler var mı? Umut veren yeni araştırmalar?
- Mevcut tedavilerle belirtilerin azaltılması ve yıllarca normale yakın bir hayat kalitesi sağlanabiliyor. Ama hastalık ilerlediği için belirtiler ağırlaşıyor ve tedaviler yetersiz kalabiliyor. Esas hedef hastalığın durdurulması. Yıllardır hastalığının önlenmesine ilişkin çalışmalar yürütülüyor. Bir kısmı ilaçlarla yapılan çalışmalar ve kısmen mesafe alındı. Ama yeterli değil. Bunun yanı sıra bazı ülkelerde uygulanan hücre nakilleri var. Bu hücreler insan fetüslerinden alınan sıfır yaşındaki dopamin üreten hücrelerin insan beynine nakli şeklinde yapılıyor. Bazı hastalarda da son derece etkili olduğunu biliyoruz ama son bir kaç yıldır anlaşıldı ki bu nakledilen hücrelere de hastalık bulaşıyor. Buradan çok ders alındı elbette ve bu tedaviler üzerinde yeni düzenlemelerle tekrarlanması gündemde. Gen tedavileri ile ilgili birçok tedavi araştırması yapıldı ve yapılıyor. Çok parlak sonuçlar şimdilik alınamadı. Önümüzdeki yıllarda tekrar gündemimize girecekler.
* Aşı çalışmları ne durumda?
- Aşı konusunda deneyimli Avusturya kökenli bir araştırma şirketi halen Parkinson aşısı ile ilgili çalışmayı sürdürüyor. Çalışma geçen yıl başladı ve iki yıl sürecek. Çalışmada halen doğrudan Parkinson hastaları var. Yani ilk insan hastalar üzerinde yapılan aşı çalışması. Bu çalışma eğer olumlu sonuçlanırsa ilerisi için büyük bir umut olabilir. Aşı aslında mantığı çok basit bir yöntem. Beyinde biriken ve dopamin hücrelerinin ölümüne yol açan bir proteine karşı aşılama yapılıyor. Nihayetinde aşılanmış kişinin beyninde bu proteinin birikiminin önlenmesi hedefleniyor. Elbette aşının güvenlik testlerinden geçmesi şart. Bu nedenle net konuşabilmek için bir kaç yıl daha zaman ihtiyacımız var.
* Kök hücre tedavileri Parkinson için umut veriyor mu?
- Kök hücre tedavisi insanlarda çok sihirli bir etkiye sahip ve insanların bu algısı da ne yazık ki sömürülebiliyor. Şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki şu an için Parkinson hastalığında kök hücre tedavisi söz konusu değil. Bu konuda araştırmalar sürüyor. Ama gerçekten zaman ihtiyaç var. Aşılması gereken birçok sorun var bu alanda. Bu süreç devam ederken hastalarımızın dikkatli olmalarını ve kök hücre tedavisi önerenlere kesinlikle inanmamalarını önemle belirtiyoruz. Fakat insan fetüsünden yapılan hücre nakillerinin bazı hastalarda başarılı olması elbette kök hücre tedavilerinin de başarılı olabileceği konusunda umut verici.
* Pil titreme, denge sorunlarını tamamen ortadan kaldırıyor mu?
Pil ya da diğer adıyla derin beyin stimulasyonu tedavisi titreme için son derece etkili bir yöntem. Eğer titreme şiddetli ve ilaçlarla düzelmiyorsa pil tedavisi yapılabilir. Pil tedavisi ne yazık ki denge bozukluğu ve bazı yürüme bozukluklarında etkili değil. Bu nedenle hastanın yakınmalarının ne olduğu pil tedavisine hasta seçerken çok önemli. Ayrıca yaş bir kısıtlayıcı faktördür. Pil tedavisi esnasında da hastalık ilerlemeye devam ediyor. Kısacası uygun hastada kullanıldığında etkili ve güvenilir bir yöntem.
* Hastalara başke neler öneriyorsunuz?
- Hastalarımızın yaralanabileceği ilaç dışı tedaviler arasında en önemlisi egzersiz. Bu konuda başvurabilecekleri kaynaklar mevcut. Kendilerine iletiyoruz. Düzenli egzersiz sadece fiziksel değil, ruhsal da olumlu etki yapıyor. Hastalarımızın hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmaları ve onunda mücadele etmekte kararlı olmalarını istiyoruz. Bilgili olmak beraberinde daha kararlı olmayı getiriyor. Henüz sağlıklı olan insanlara önerim doğal beslenmeleri ve düzenli egzersiz yapmaları. Bu egzersizler yoga şeklinde de olabilir yürüyüş de.
BU BELİRTİLERİ DE ATLAMAYIN
Hastalığın ana belirtileri titreme, yavaşlama ve kaslarda sertlik olmasına rağmen hastaların hayat kalitesini düşüren birçok başka belirtisi de var. Hatta bunların birçoğu hastalığın başlamasından yıllar önce başlıyor. Örneğin koku duyusunda azalma veya kayıp, kabızlık, uyku bozuklukları, omuz ağrısı, depresyon, ilgisizlik, kaygı, sık idrar çıkma ve cinsel sorunlar gibi bir çok sorun yıllar öncesinde başlıyor ve daha sonra titreme ve yavaşlık ekleniyor. Bu belirtiler aynı zamanda hastalık süresince her hastada farklı şiddette olmak üzere ilerliyor, tıpkı hastalığın diğer belirtileri gibi.