Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Ayhan, “botoks yaptıranların 10 yıl sonra dayanılmaz ağrılar çekmeye başladığı ve bu sorunun ameliyatla çözülemediğine dair” haberlere ilişkin olarak AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Botoksun bir toksin olduğunu ve saflaştırılarak zararsız hale getirildiğini belirten Ayhan, normalde, beynin kaslara sinir yoluyla elektriksel uyarılar göndererek kasılmayı sağladığını, elektriksel uyarıların sinir kas birleşim yerinde bulunan bir madde aracılığıyla kaslara ulaştığını anlattı. Ayhan, “Botulinum toksini, bu maddenin salgılanmasını durdurarak, uyarıların kasa ulaşmasını ve buna bağlı olarak kaslarımızın kasılmasını önler. Böylece uygulanan bölgede geçici olarak kısmi bir felç oluşur” dedi.
ÖNCELERİ ŞAŞILIK TEDAVİSİNDE KULLANILIYORDU
İlk kez 1960'lı yıllarda şaşılık tedavisinde kullanılmak üzere denenen toksinin, son 15-20 yıldır milyonlarca kişinin tedavisinde kullanıldığını, 70'ten fazla ülkenin sağlık bakanlıklarınca onaylanmış bir ilaç olduğunu ve 10 yıldır da estetik amaçlı uygulandığını ifade etti.
Ayhan, günümüzde botulinum toksinin son derece güvenli laboratuvarlarda üretildiğini ve çok düşük dozlarda uygulandığını vurgulayarak, “İlaç yalnızca uygulandığı bölgede etkili olmakta ve vücutta sistemik bir etkiye yol açmamaktadır. Tüm dünyada yüz binlerce hastanın tedavisinde kullanılmış botulinum toksininin kalıcı bir soruna yol açtığı hakkında bir bilgi yoktur. Botulinum toxin tip B ile ilgili ise henüz çok detaylı çalışma sonuçları bildirilmemiştir” diye konuştu.
Bu toksinin hemen herkeste güvenle kullanılabilecek, bilinen ciddi bir yan etkisi olmayan bir ilaç olduğunu, klinik çalışmaları bulunmamasından dolayı gebelikte kullanılmaması gerektiğinin altını çizen Ayhan, anne sütüne karışıp karışmadığı tam olarak kanıtlanamadığından emziren anneler için de uygun olmadığını söyledi.
Ayhan, toksinin, 12 yaşın altındaki çocuklarda, bazı kas hastalıklarında, antibiyotikler veya kalsiyum kanal blokörü ilaçları kullananlarda, kas gevşetici ve anestezik ilaçları alanlarda ve pıhtılaşma bozuklukları olanlarda da kullanılmaması gerektiğine dikkati çekti.
Prof. Dr. Ayhan, alındaki yatay çizgiler, iki kaş arasındaki dikey oluklar, gözlerin dış kenarında kaz ayağı şeklinde yayılan ince kırışıklıklar, burun kökündeki yatay çizgilenmeler, ağız çevresindeki ince kırışıklıklar, dudak köşelerindeki dik çizgilenmeler, çene ucundaki çizgilenmeler, boyunda uzunlamasına oluşan bantların botoksla geçici olarak ortadan kaldırılabildiğini ya da hafifletilebildiğini söyledi.
BOTOKSUN CİDDİ BİR YAN ETKİSİ BULUNMUYOR
Ayhan'ın verdiği bilgiye göre, botoks herhangi ciddi bir alerjik reaksiyona yol açmadan istenildiği kadar tekrarlanabiliyor. Botoksun, ciddi bir yan etkisi bulunmuyor ve deneyimsiz kişilerin uygulamasına bağlı yan etkiler bile ilacın etkisi geçici olduğundan, genellikle 3 ay içinde tamamen düzeliyor.
Cilt kırışıklıklarını düzeltmek için kullanımı sonrasında nadir de olsa göz kapağı düşüklüğü, çift görme, uygulama alanında ufak morarma ve kızarıklıklar, alt göz kapağının sarkması gibi durumlar gözükebiliyor.
GEÇİCİ DOLGU MADDELERİ TIBBİ OLARAK GÜVENİLİR
Botoksun bir dolgu olmadığının altını çizen Prof. Dr. Ayhan, yüz kırışıklıkları için kullanılan yöntemlerden birinin kişinin kendisinden elde edilen yağ ve doku kokteyli enjeksiyonları ya da ticari olarak hazır bulunan kollajen veya hyaluronik asit enjeksiyonları olduğunu anlattı.
Enjekte edilen yağ, doku kokteyli, kollajen ve hyaluronik asit gibi dolgu maddelerinin etki mekanizmasının botokstan farklı olduğunu dile getiren Ayhan, “Bunlar kırışıklıklar altında dolgunluk oluşturarak kırışıklıkları azaltır ve daha genç bir görünüm verirler. Kalıcı olan dolgu maddelerin kullanılmasının yan etkileri ve zararlarının olması sebebiyle günümüzde kullanılması hemen hemen sonlanmıştır. Haberlerde bahsedilen sorunlar, kullanılmaması gereken kalıcı dolgu maddelerinin yetkili ve uzman olmayan ve çoğunlukla doktor bile olmayan kişiler tarafından uygulanmasının sonucunda ortaya çıkmaktadır” dedi.
Geçici dolgu maddelerinin ise cilt kırışıklıklarının tedavisinde güvenle kullanılabildiğini vurgulayan Ayhan, bunların insan bağ dokusu içinde bulunan bir maddeden yapıldığını belirtti. Ayhan, “Geçici dolgu maddeleri tıbbi olarak güvenilirdir. Bunların da etkisi botoks gibi geçicidir ve tekrar edilmesi gerekir” diye konuştu.
FDA ONAYLI ÜRÜNLER KULLANILMALI
Dermatoloji Uzmanı Dr. Ekrem Civaş da geçici sentetik dolguların yan etkileri konusundaki ifadelerin, “dolgunun kendisinden değil, etki süresinin uzatılmasında kullanılan kimyasal ajanlardan” kaynaklandığını belirtti.
Bu kimyasalların miktarı ve içeriğinin FDA tarafından detaylı olarak test edildikten sonra onaylandığını, güvenliğinin ve dozunun ayrıntılı olarak bildirildiğini söyledi.
Piyasada 100'ün üzerinde dolgu markası bulunduğuna, ancak bunların sadece 4 ya da 5'inin FDA onaylı olduğuna dikkati çeken Civaş, bunların birçoğunun CE belgeli ancak FDA onaylı olmadığını vurguladı.
Civaş, “Hem estetik dermatolojiyle uğraşan hekimlerin hem de hastaların tüm tedavi yöntemlerinde olduğu kozmetik estetik uygulamalarda da FDA onaylı ürünleri kullanmaları onları deneyi yapılmamış ürünlerin sürpriz risklerden koruyacaktır” diye konuştu.
Dermatolog Dr. Ömür Tekeli de özellikle botoks uygulamalarında kişinin hoşlanmadığı bir sonuç ortaya çıkması halinde de geri dönüşün mümkün olduğunu belirterek, “Olası tüm yan etkiler botoksun etkisi geçtiğinde tamamıyla ortadan kalkmaktadır. Botoks alanında uzman hekimlerce, doğru bir şekilde uygulandığında, çok basit ve oldukça güvenli bir kusur düzeltme, hastalığı iyileştirme ve güzelleşme yöntemidir” dedi.