Güncelleme Tarihi:
ABD'de yaşayan genç bir kadın, Washington Post'un tavsiye köşesine gönderdiği mektupta yöneticisinin kendisine sürekli hamile kalmaması baskı yaptığını dile getirdi.
Genç kadın mektubunda şu ifadelere yer verdi:
“Ben profesyonel ortamda çalışan genç bir kadınım. Eşim ve ben üniversiteden mezun olduktan hemen sonra, genç yaşta evlendik. Kendimize ait evimiz, iyi işlerimiz ve iki harika kedimiz ile çok mutlu bir aileyiz.
İş yerindeki yöneticim benden yaşça büyük, hatta benim yaşımda çocukları var. Genel olarak iyi anlaşıyoruz fakat fikir ayrılığına düştüğümüz ciddi bir konu var. Yöneticim bana defalarca kez çocuk sahibi olmamam gerektiğini söyledi. İlk duyduğumda bunun bir şaka olduğunu düşündüm. Ancak iki üç derken beşinci kez söylediğinde ciddi olduğunu anladım ve çocuk konusu açıldığında incitici yorumlarını görmezden gelmeye başladım. Benim bu tavrım, yöneticimin yorumlarını daha seyrek hale getirse de tamamen bitirmedi. Sık sık kendi çocuklarının ne kadar berbat olduğundan, çocuksuz olduğum için ne kadar şanslı olduğumdan bahsetmeye devam etti.
Eşim ve ben yakın zamanda bebek sahibi olmak istediğimize karar verdik ve şimdi hamileyim. Bir bebeğimiz olacağı için çok heyecanlıyız. Doğum iznim bittiğinde uzaktan çalışmaya devam etmeyi düşünüyorum.
Ancak kafamda bazı sorular var. Planladığınız doğum iznini iş yerinize ne kadar sürede bildirmeniz gerekir? Yokluğumda kimsenin strese girmesini istemiyorum. Aynı zamanda yöneticimin henüz hamile olduğumu bilmesini de istemiyorum. Bana söylediği onca şeyden sonra onunla bebek müjdesi paylaşacak olma fikri tam anlamıyla iğrenç. Bunu nasıl halledeceğim? İşimi ve genel atmosferi seviyorum ama bu durum beni strese sokuyor.”
ABD'li genç kadının yaşadığı sorundan yola çıkarak ülkemizde de kadınlara iş yerlerinde hamile kalma konusunda bir baskı görüp görmediklerini sorduk. Dinlediğimiz hikayeler kadınlar açısından oldukça üzücüyken işveren açısından da utanç verici...
‘HAMİLE KALDIĞIMI GİZLEMEK ZORUNDA KALDIM, YERİME BİR ERKEĞİ İŞE ALDILAR’
Pınar E. (42)
Bundan yaklaşık 10 yıl önce yönetici pozisyonu için iş görüşmesine gittim. Birkaç yıllık evliydim. İş yerinin sahibi ile yaptığım görüşme benim için tam anlamıyla kâbustu. Yeni evli olduğumu öğrenince, “Yakın zamanda çocuk yapacak mısın?” diye sordu. Şoke olmuştum. Çünkü bu çok özel bir soruydu.
Belki kendince işini düşünüyor, hemen hamile kalacak birini işe alınca doğum izniydi, süt izniydi gibi şeylerle uğraşmak istemiyordu. Ama yine de yanlıştı. Bir kere bebek sahibi olmak öyle "Karar verdim oldu" gibi bir şey değil. Ayrıca o an istemiyorumdur fakat işe girdikten üç beş ay sonra bebek fikri sıcak gelmeye başlayacaktır. Kim bilebilir ki? Bunun sözünü nasıl verebilirim?
O sıralar işe ihtiyacım olduğu için işverenin çocuk sorusuna “Hayır” cevabını verdim ama yapılan hadsizlik kelimenin tam anlamıyla içime oturmuştu. İşe başladıktan bir buçuk yıl sonra hamile kaldım. Planlı bir gebelikti. Üstelik işe girmemin üzerinden de bana göre uzun bir zaman geçmişti. Gebeliğimi çok uzun bir süre işveren ile de iş arkadaşlarımla da paylaşamadım. Çünkü tepkilerden çekiniyordum. Artık saklayamayacağım zamanlara geldiğimde ise mecburen söyledim. İşverenim tabii ki bundan hiç hoşlanmadı, “Hani çocuk düşünmüyordun?” diye açıkça sordu, hatta azarladı. Bunun plansız bir gebelik olduğu yalanını söyleyerek tepkilerden korunmaya çalıştım.
Sonra ne mi oldu? Yasal doğum iznim bitince işten çıkarıldım. Benim yerime bir erkeğin işe alındığını öğrendim. Şimdiki aklım olsa daha o ilk görüşmede, çocuk sorusu karşısında tavrımı çok net koyar, karşımdaki insana hadsizliğinin hesabını sorardım!
‘HAMİLEYKEN İŞTEN KOVULDUM, HAKKIMI ARAMADIĞIM İÇİN ÇOK PİŞMANIM’
Kübra G. (29)
20’li yaşlarının başında evlenen ve anne olan bir kadın olarak hem gençliğime hem de tecrübesizliğime yenilerek bana hamilelik baskısı yapan müdürüme boyun eğdim. Çok öfkeli ve pişmanım! Evlendiğimde bir ajansta sosyal medya uzmanı olarak çalışıyordum. İki yıl sonra hamile kaldım. Çok heyecanlanmıştım ve açıkçası saklamak, bir süre bekledikten sonra duyurmak hiç aklıma gelmemişti.
Henüz 23 yaşındaydım ve çevrede yaşıtım olan kimse anne olmamıştı. Arkadaşlarım arasında ilk ben anne olacaktım. Bu sebeple her anlamda tecrübesizdim. Heyecanımın etkisiyle sevincimi hemen iş arkadaşlarımla ve müdürümle de paylaştım. İşte olanlar da hemen bundan sonra oldu…
Çok zor bir gebelik süreci geçiriyordum. Baş dönmeleri, bayılmalar, istifralar… Müdürüm ise bana normalden daha fazla iş vermeye, mesaiye kalmaya zorlamaya başlamıştı. Gece serum yiyip sabah işe gidiyordum çünkü izin alma gibi bir lüksüm yoktu. Bir kere rapor almak zorunda kaldım, işitmediğim hakaret kalmadı. Tüm yaşadığım fiziksel ve psikolojik zorluklara rağmen işimi aksatmadan yapmaya çalışıyordum ama sanırım müdürüme yetmedi.
Baktı ki ben istifa etmiyorum, yasal olmamasına rağmen işten çıkardı. Tabii ben itiraz ettim ve dava açacağımı söyledim. Davayı duyunca anlaşmaya varmak istediler. Çok cüzi bir rakam teklif ettiler, aslında kabul etmemem gerekiyordu biliyordum ama hamile halimle davaydı mahkemeydi uğraşmak istemiyordum. Kabul ettim, işten çıktım. Şimdiki aklım olsa sonuna kadar hakkımı arardım.
'NE ZAMAN DÖNECEĞİMİ SORUP DURUYORLAR, SÜT İZNİMİ VERMİYORLAR'
Bengü Ş. (30)
Eşim ve ben iki yıldır bebek sahibi olmak istiyorduk ama olmadı. Ben geçtiğimiz yıl nisan ayında iş değiştirdim. İşe girerken herhangi bir hamilelik sorusu ile karşı karşıya kalmadım. Fakat işe girdikten birkaç hafta sonra ofiste bir etkinlik vardı. Müdürüm orada “Çocuk falan düşünmüyorsun değil mi?” diye sordu. “Çocuk düşünüyor musun?” bile demedi, üstüne basa basa “Düşünmüyorsun değil mi?” şeklinde geldi soru.
Ben de herkes gibi bu soruya “Hayır” cevabını verdim. Böyle bir soru sorma şekli karşısında “Yoo, gayet de düşünüyorum” demem imkansızdı. Halbuki eşimle uzun zamandır bebek deniyorduk. Bu konuşmadan tam üç ay sonra hamile kaldım.
Gebeliğimde zorunlu izne çıkma tarihime kadar çalıştım. Bebeğim doğalı henüz iki ay olmasına rağmen şimdi de “İşe başlayacaksın değil mi?”, “Ne zaman dönüyorsun?” ve “Seni bekliyoruz” söylemlerine maruz kalıyorum. Üstelik yasal hakkım olan süt izninin bu iş yerinde olmadığını da söylediler.
Bir yandan işveren için de zor; birini işe alıyorsun, üç ay sonra hamile kalıyor ve yedi ay sonra da doğum iznine çıkıyor. Ama yasalar bize bu hakkı tanıdıysa, işveren de tüm sorumluluklarını yerine getirmek zorunda. Ben de süt iznim konusunda yasal hakkımı savunmak için elimden geleni yapacağım!
‘ÇOCUK DÜŞÜNÜYORSAN SENİ İŞE ALMAMIZ DOĞRU OLMAZ’
Sevda B. (32)
İki yıl önce iş görüşmesine gittiğimde henüz 1,5-2 yıllık evliydim. Görüşme klasik sorularla devam ediyordu. Çalıştığım alanda güçlü bir özgeçmişe sahiptim ve daha ilk andan itibaren işe alınacağımı hissetmiştim. Görüşme sırasında işveren de çok sıcak davranıyor bugüne kadar yaptıklarımla ilgili övgüler sıralıyordu. Bu güzel ortam sürerken ve tam “Hayırlı olsun” diyecekken birden “Çok pardon sormayı unuttum; çocuk düşünüyor musun?” dedi.
Daha önce işe görüşmelerimde hiç böyle bir özel soruyla karşılaşmamıştım. 'Çocuk düşünüyor musun?' ne demek? İnsanların yatak odasına karışmak ne kadar doğru? Bekar olsaydım, 'Sevgilin olmasını düşünüyor musun?’ diye mi sorulacaktı. İşveren bu konuda kendini düşünüyor olabilir ama böyle bir şey sormaya hukuki olarak hakkı yok. Kaldı ki ‘Evli misin?’, ‘Bekâr mısın?’ gibi medeni durum sorularını ve bu bilgilerin özgeçmişe yazılmasını da doğru bulmuyorum.
Neyse... Bu soru karşısında o an tepkim “Nasıl?” oldu. O da “Gayet açık değil mi sorum?” dedi ve “Çocuk düşünüyor musun? Eğer böyle bir düşüncen varsa seni işe almamız doğru olmaz. Çünkü sen doğum iznine gittiğinde departmanda oluşacak boşluk iş durumunu etkiler ve bizi zora sokabilir” diye devam etti.
Bu cümle beni çok sinirlendirdi ama sakin kalmak zorundaydım. Şu cevabı verdim:
“Siz bana bir soru sordunuz. Ben soruya net cevap vermeden beni yönlendirmeye çalışarak, eğer 'Çocuk düşünüyorum' dersem beni işe almanın doğru olmayacağını söylediniz. Gerçekten bu konuda bu kadar emin misiniz? Çocuk düşünüyorum dersem beni işe almanız sakıncalı yani eminsiniz değil mi?”
Böyle tepki verince 10-15 saniye sessizlik oldu. Hiçbir şey söyleyemedi. “Kusura bakmayın sizinle çalışmam mümkün değil” diyerek odayı terk ettim. İş mi yok sanki başka… Evet iş bulmak kolay bir süreç değil ama insanın kendini de ezdirmemesi lazım.
Kaldı ki o görüşmeden bir hafta sonra başka bir yerle görüştüm ve işe başladım. İki yıldır da mutlu bir şekilde çalışıyorum. Şu an hamileliğimin 39'uncu haftasındayım ve müdürüm neredeyse her gün arayıp soruyor. İnsan olmak ve etik değerlere sahip bir kurum olmak böyle bir şey işte…
'KADIN YÖNETİCİMDEN ŞUNU İŞİTTİM: BİR TEK SEN Mİ DOĞURUYORSUN?'
Melda Y. (34)
Hamile olduğumu öğrendiğimde çalıştığım iş yerinde yaklaşık 2,5 yılım dolmuştu. Müdürüm bir kadındı ve neden bilmiyorum ama benden pek hoşlanmazdı. Öncelikle hamilelik haberimi ekibimle paylaştığımda beni tebrik dahi etmedi. Bu tavırdan çok rahatsız olsam da sesimi çıkarmadım. Fakat bu tebrik etmeme tavrı ileriki aylarda ciddi bir 'aşağılama' ve 'küçük görme' haline dönecekmiş de meğer haberim yokmuş.
Bir gün ekipçe toplantıdayken doğum izni konusu açıldı ve ben de "Yasal hakkım olan 16 haftalık ücretli iznimi kullanacağım. Sonrasında da duruma göre bebeğimi kendim büyütmeyi düşünebilirim" dedim. Müdürümün verdiği cevap ise hepimizi şoke etti: "Bir tek sen mi doğuruyorsun? İnsanlar bakıcı tutuyor, sütünü sağıp işe geliyor, işten ayrılmak da ne demek saçmalama!"
Herkesin maddi durumunun bakıcı tutmaya yeterli olmadığını söyledim ama verdiği tepki deyim yerindeyse içime oturmuştu. Zaten ara ara bana doğumdan hemen sonra işe dönmem gerektiği konusunda söylemlerde bulunuyordu. Ama bu şekilde dalga geçer gibi söyleyince çok üzüldüm.
Bardağı taşıran son damla, 35 haftalık karnım burnumda hamileyken yaptığı şey oldu. Verdiğim bir işte hata olduğunu söyledi ben de konuşmak için randevu rica ettim. "Tamam bugün konuşuruz" dedi. Mesai saati bitti, "Konuşmayacak mıyız" diye sordum ve "Birazdan" cevabını aldım.
İnanır mısınız saat tam 21.00'a kadar beni bekletti ve sonra çantasını alıp odasından çıktı, "Ben gidiyorum" dedi ve beni orada bırakıp gitti. Sinirden, üzüntüden saatlerce ağladım. Sonrasında ise birkaç hafta daha çalışmayı planlarken iki gün içinde doğum iznine ayrıldım ve bir daha da o iş yerine dönmedim.
* * * * *
Kadınların çalışma hayatında maruz kaldığı hamilelik baskısının elbette bir hukuksal boyutu da söz konusu. İşveren ya da yöneticinin hamilelik konusunda baskı yapmasının hukuktaki karşılığı nedir ve en önemlisi böyle bir durumla karşılaşan kadınlar neler yapabilir?
‘YAPILAN BASKI AYRIMCILIK YASAĞI KAPSAMINA GİRİYOR’
Avukat Burcu Özer, öncelikle işverenin yaptığı hamilelik ve çocuk baskısının ‘ayrımcılık yasağı’ kapsamına girdiğinin altını çizdi.
“Hukukun temel ilkelerinden olan eşitlik ilkesi dil, din, ırk ve cinsiyet eşitliği gibi hususları da kapsamakta olup Türk hukukunda Anayasa’nın 10'uncu maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca 4857 Sayılı İş Kanunu’nun çeşitli maddelerinde de ayrımcılık yasağına aykırı davranmanın yaptırımları açıkça düzenlenmiştir” diyen Özer şöyle devam etti:
“4857 Sayılı İş Kanunu’nun 5'inci maddesi ‘eşit davranma ilkesi’ başlıklı olup ilgili maddede ‘İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz’ hükmü bulunmaktadır. Uygulamada Yargıtay kararları ile de vücut bulduğu üzere eşitlik ilkesine aykırı davranmanın en somut halini kadın çalışanlara ve hamile kadınlara yapılan ayrımcılıklar olarak görüyoruz. Bu kapsamda kadınların sırf cinsiyetleri veya buna bağlı olarak hamilelikleri, doğumları, evlenmeleri gibi sebepler ile mobbing veya istifaya zorlanması da ayrımcılık yasağı kapsamına girmektedir.”
ÇALIŞAN ‘ÇOCUK YAPACAK MISIN?’ SORUSUNA CEVAP VERMEK ZORUNDA DEĞİL!
“Herhangi bir işveren ya da yöneticinin 'Çocuk yapacak mısın?' sorusuna veya, 'Çocuk yapma' yorumuna maruz kalan çalışan ne yapmalı?” diye sorduğumuz Özer, “Böyle bir durumda çalışanın cevap verme yükümlülüğü bulunmadığı gibi çalışan yöneticisinin bu davranışından dolayı ayrımcılığa maruz kaldığında aşağıda belirtilen haklara sahip olacaktır” dedi ve o hakları sıraladı:
-- İş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir ve kıdem tazminatının ödenmesini talep edebilir.
-- İşveren tarafından işten çıkarılması durumunda işe iade davası açabilir.
-- Ek olarak iş sözleşmesini feshetmesine gerek kalmadan ayrımcılığa maruz kaldığı için İş Kanunu’nun 5',nci maddesinden kaynaklanan ayrımcılık tazminatı isteyebilir. Bu tazminat aylık ücretinin 4 katına kadar olan ücret tutarındadır.
-- Bu ayrımcılık nedeniyle maaşı veya ücretinde bir farklılık doğuyor ise – yani çalışana çocuğu olduğu için daha az bir ücret ödenmesi kararlaştırılmış ise – çalışan bu durumda mahrum kaldığı hakların da faizi ile ödenmesini talep edebilecektir. Bu halde iş sözleşmesini feshetmesine gerek de bulunmamaktadır.
-- Ayrıca maruz kaldığı mobbing nedeniyle manevi tazminat talep etme hakkı da doğacaktır.
BİR DE DOĞUM İZNİ KONUSU VAR…
Kadınların yaşadığı sıkıntı ‘çocuk yapma’ baskısı ile de sona ermiyor. Bazı işverenler doğum iznine ayrılan kadın çalışanların hızlıca işe dönmelerini talep ederken ücretsiz izin haklarını dahi kullanmalarını istemiyor.
Bu konu hakkında da bilgiler veren Avukat Burcu Özer, “Doğum izni 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 74'üncü maddesinde düzenlenen ve kadın işçilere doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 haftalık süre için verilen izindir. Bu izin kanunda emredici olarak düzenlenmiş olup işverenin bu konuda herhangi bir takdir hakkı dahi bulunmamaktadır” dedi ve ekledi:
“Bu nedenle bu iznin kullandırılmaması ya da kullandırıldığı esnada işçiye baskı veya mobbing yapılması da işçi açısından haklı nedenle fesih sebebi oluşturmaktadır. Bu noktada dikkat çekmek gereken bir nokta var: Bu iznin kanunda emredici olması nedeniyle iznin kullandırılmaması halinde işçinin kuruma şikayet hakkı da bulunmakta olup yapılan şikayet neticesinde işverenlere idari para cezası da uygulanabilmektedir.”
İŞVEREN SÜT İZNİNİ KULLANDIRMAK ZORUNDA
Avukat Özer, süt iznini kullandırmayan işverenlerle ilgili yaptığı açıklamada da, “Süt izni de yukarıda belirttiğimiz şekilde İş Kanunu’nun aynı kısmında düzenlenmiş olup işçiye kanuni doğum izninin bitiminden itibaren çocuğun 1 yaşını doldurduğu ana kadar günlük 1,5 saat olarak kullandırılan izindir. Süt izninin kullandırılmaması veya kanuna uygun şekilde kullandırılmaması da yine işçiye haklı nedenle fesih sebebi vermekte olup tıpkı doğum izni gibi kullandırılmaması veya kanuna uygun şekilde kullandırılmaması idari para cezası yaptırımına sebep teşkil edebilecektir” ifadelerini kullandı.