Güncelleme Tarihi:
ABD'li profesyonel beyzbol oyuncusu Anthony Bass, geçtiğimiz günlerde attığı tweet ile bir tartışma başlattı.
Bass'in 22 haftalık hamile eşi Sydney Rae, 5 ve 2 yaşlarındaki iki çocuğu ile seyahat ediyordu. Sydney Rae, çocuklarını oyalamak için uçuş sırasında patlamış mısır yemelerine izin vermişti. Çocuklar mısırları yerken etrafa dökünce uçuş görevlisi, Bass'in eşinden yerdeki mısırları temizlemesini istedi. Ünlü sporcu da şikayetini sosyal medyada dile getirdi.
Konuyla ilgili attığı tweet'te, “Uçuş görevlisi, 22 haftalık hamile eşimi, 5 yaşındaki ve 2 yaşındaki iki çocukla seyahat ederken ellerinin ve dizlerinin üzerine çökerek yerdeki patlamış mısır çöplerini almaya zorladı. Benimle dalga mı geçiyorsunuz?” ifadelerine yer veren Anthony Bass, deyim yerindeyse sosyal medyayı ikiye böldü.
The flight attendant @united just made my 22 week pregnant wife traveling with a 5 year old and 2 year old get on her hands and knees to pick up the popcorn mess by my youngest daughter. Are you kidding me?!?! pic.twitter.com/vLYyLyJC54
— Anthony Bass (@AnthonyBass52) April 16, 2023
Bass’in tweet’ine binlerce yanıt geldi. Bir kullanıcı, “Onlar uçuş görevlileri, senin kişisel hizmetlilerin değil” derken, bir başkası “Park görevlilerinin evcil hayvanınızın arkasını temizlemesini bekliyor musunuz? Hayır. Senin çocuğun, senin sorumluluğun” yorumunda bulundu.
Bass ile aynı fikirde olanlar da vardı. Bir kullanıcı desteğini “El süpürgelerini de yanımızda mı taşımamız gerekiyor? Annelere bir mola verin… Özellikle yalnız seyahat edenlere! Küçük çocuklarla uçak yolculuğu yeterince zor” sözleriyle ifade etti.
‘ASIL İŞLERİ YOLCULARI GÜVENDE TUTUMAK’
Eski bir uçuş görevlisi ve görgü kuralları uzmanı olan Jacqueline Whitmore ise The Washington Post'a yaptığı açıklamada, “Temizlik talebi bence yerdeki patlamış mısır konusunda endişelenemeyecek kadar meşgul olan uçuş görevlilerinden beklenecek bir şey değil. Kabin görevlilerinin asıl işi yolcuları güvende tutmak” dedi ve ekledi:
“Ancak insanlar uçuş sonrası arkalarında çöp, yer fıstığı kabukları ve hatta bebek bezleri bırakırlar. Hepsini gördüm. Yine de bir uçuş görevlisinin insanlardan arkalarını kendilerinin temizlemesini istemesi alışılmış bir durum değil."
Olayın görgü kuralları çerçevesinde incelendiğinde ise yapılacak en doğru şeyin yere düşen çöpleri gönüllü olarak toplamak olduğunu söyleyen Jacqueline Whitmore, şunları söyledi: “Görgü kuralları gereği en uygun olan şey yakın çevremizi temiz tutmaktır. Ve bu, çocuklara yakın çevrelerini nasıl temizleyeceklerini öğretmeleri için iyi bir ders olabilir.”
Biz de bu tartışmadan yola çıkarak Bir Sorudan Fazlası'nın bu bölümünde hem ebeveynlere hem de hizmet sektörü çalışanlarına “Uçakta, otobüste ya da restoranda çocukların dağınıklığını kim temizlemeli?” diye sorduk. Birbirinden farklı cevaplar aldık…
'BEBEĞİMLE İLGİLENMEYİ BIRAKIP YERLERİ SİLEMEM'
Tuğçe A. (30)
Bebeğim henüz küçük olduğu için yemek yerken her yer dağılıyor, yerlere döküldüğü de oluyor. Ben o sırada çocuğumla ilgilenmek durumunda olduğum için temizlemem pek mümkün olamıyor. Buna pek gerek de duymuyorum açıkçası. Çünkü zaten restoran, kafe, otel gibi yerlerde birebir bizimle ilgilenen, anlık ihtiyacımızı karşılayan görevliler, işi özellikle bu olan insanlar bulunuyor. Ben de bana daha fazla ihtiyacı olan bir bireyle ilgileniyor oluyorum. Onu bırakıp yerleri süpüremem, silemem. Fakat bu olay bir metro, otobüs, uçak ya da halka açık, ihtiyacımı karşılayabilecek görevlilerin olmadığı, insanların kullandığı bir ortamda/alanda gerçekleşiyorsa sorumluluk orada bana ait demektir ve elbette çocuğumun dağınıklığını temizlerim. Diğer insanları mağdur etme hakkına sahip değilim. Yani ben çocuğumun arkasını toplama işinin ayrımını bu şekilde yapıyorum.
‘TEMİZLİK O İŞTEN SORUMLU KİŞİNİN GÖREVİ’
Ebru A. (27)
Bence bebekler/çocuklar da birer birey ve onların dağınıklığını görevliler toplamalı. Elbette ben çocuğumu takip ederim ve minimum düzeyde dağınıklığa sebep olmasını sağlarım. Fakat çocuğum bir mekânda ya da otobüs, uçak gibi yerlerde dağınıklığa sebep olmuşsa temizlemenin o işten sorumlu kişinin görevi olduğunu düşünüyorum. Nezaketen toplamaya çalışsam da dağınıklığın tamamını temizlemem mümkün değil. Bence buna gerek de yok.
Bir çocuk toplu alanlarda normal ötesi bir kirlilik yaratıyor ve davranışlar sergiliyorsa, burada aileye bakmak gerekir. Çoğu aile özgür ruhlu birey yetiştiriyorum çerçevesinde bunlara müsaade eder. Ancak dikkat etmeleri gerekir ki narsist ve bencil bir çocuk yetiştiriyor olabilirler. Aileler çocuğun psikolojisini bozacak algısıyla yaptığı hiçbir davranışa müdahale etmiyor. Ancak unuttukları bir şey var, etraftakileri rahatsız ediyorlar. Adab-ı muaşeret kurallarının en önemlisi toplumu rahatsız etmemektir. Zaten toplum kurallarına uymayan da dışlanır.
Zarafet, İmaj ve İletişim Uzmanı Ayça Kuru‘NEREYE GİDERSEK GİDELİM BEBEĞİMİZİN PİSLİĞİNİ TEMİZLEMEDEN KALKMAYIZ’
Tarık S. (34)
Bebeklerin/çocukların dağınıklığı ile yetişkinlerin dağınıklığı arasında çok ciddi bir fark var. Bir restorana gittiğimizde garson bizim boş tabaklarımızı, çatal bıçağımızı, peçetelerimizi temizliyor. Fakat bebeğimiz o sırada mama sandalyesine, masaya ve yerlere pipetler, peçeteler, ekmek parçaları ve hatta yemek dökmüş oluyor. Bence bu pisliği temizlemek restoranda çalışan kimsenin görev tanımında yer almıyor. Bu durum her yer için geçerli. Nereye gidersek gidelim eşim de ben de bebeğimizin pisliğini temizlemeden asla kalkmayız. Bu eş, dost, akrabamızın evinde dahi böyle. Çocuklarımız bizim sorumluluğumuzda ve onlar etrafı kirletmemeyi öğrenene kadar arkalarını toplamak bizim görevimiz.
‘ÇOCUK ARABAYA ÇİŞİNİ YAPTI, ANNE-BABASINA TEMİZLETTİM’
Ömer K. (54)
Tam 30 yıldır taksi şoförlüğü yapıyorum. Geçtiğimiz aylarda iki çocuklu bir aile taksime bindi. Yemekten çıkmışlardı. Gidecekleri yere varmak üzereydik ki 3-4 yaşlarında olan çocukları tuvaletini tutamayıp çişini yaptı. Hemen arabayı kenara çektim. Aile haklı olarak önce çocukları ile ilgilendi, yanlarındaki yedek kıyafetleri giydirdi. Araba için ise ne yapacakları konusunda şaşkınlardı. Kendilerinden kirlenen yerleri temizlemelerini rica ettim. Önce bir afalladılar fakat itiraz etmeden üstünkörü temizlemeye çalıştılar. Arabaya tekrar bindik ve gidecekleri yere vardık. Fakat ben asla başka birinin pisliğini temizlemek istemiyordum, çocuk olsa bile. Araba o haldeyken çalışmaya devam etmem de mümkün değildi.
Aileyi gidecekleri yere götürdüğümde daha detaylıca temizlemeleri gerektiğini aksi halde çalışmaya devam edemeyeceğimi söyledim. “Temizledik işte daha ne yapalım” şeklinde itiraz ettiler fakat ben ısrarcıydım. Mümkün değil kendim temizleyemezdim ki bence bu işin sorumluluğu da çocuğun anne-babasına aitti. Ben ısrarcı olunca aile ıslak mendiller ile daha düzgün bir şekilde temizlemeye çalıştı. Hatta baba eve gidip leke çıkarıcı ve temizlik bezi aldı. Paydos edince tüm koltukları yıkatmak zorunda kaldım ama en azından ailenin yaptığı temizleme ile işimi kesip temizleyiciye gitmek zorunda kalmadım.
Doğru davranışlar sergilemek için insanlara rahatsızlık vermemek, empati yapmak ve tebessümle iletişim çok önemli. Restoran ve toplu taşıma adabında şunu öğretiyoruz; ‘Sana hizmet veren kişi senin hizmetçin değil, hizmet eden personeldir.’
Zarafet, İmaj ve İletişim Uzmanı Ayça Kuru‘KÜÇÜCÜK ÇOCUKTAN MI İĞRENİYORSUNUZ?’
Betül B. (22)
Üniversite döneminde hem çalışıp hem de eğitimime devam ettim. Tecrübesiz olarak yapabileceğim en iyi işin garsonluk olduğunu düşündüm ve okuluma yakın bir restoranda iş bulup çalışmaya başladım. Bahşişler, mesai ücretleri havada uçuşurken her şey güzeldi ama öyle bir şey yaşadım ki hiç unutamıyorum.
Restorana sürekli çocuklu müşteriler geliyordu ve ufak tefek sorunlar illa yaşanıyordu. Bunlar yemekleri yere dökmek, tabak kırmak gibi her restoranda olan alışılmış şeylerdi ve hemen temizleniyordu. Ancak bir gün tam da restoranın kalabalık olduğu saatte iki çocuğuyla birlikte bir aile geldi. Çocuklar sürekli ağlıyor, bağırıyor ve huzursuzluk yaratıyordu. Diğer müşterilerden de birkaç uyarı aldıktan sonra küçük çocuk tam da korkulanı yaptı ve yerlere kustu. Annesi ise kılını bile kıpırdatmadan çocuğunun ağzını silip yemeğine devam ediyordu. Anne temizlemeye dair hiçbir şey yapmayınca derhal elimize bezleri alıp silmeye koştuk. Ancak yemeğe devam ettiğini ve bu sebeple rahatsız edilmek istemediğini söyledi. Etraftaki müşterilerden de ‘Bırakın insanlar işini yapsın’, ‘Bizim de midemiz bulandı’ gibi sesler yükseldi.
Kadın bunların üzerine umursamazca ‘Küçücük çocuktan mı iğreniyorsunuz?’ diye bağırıp yemeğine devam etti. Kendisi çocuğunun kusmuğundan tiksinmediği için kimse tiksinmesin istiyordu. Restoranda resmen bir kaos ortamı yaşandı. Böyle birkaç müşteri daha gördükten sonra gerçekten garsonluğun dünyanın en zor mesleklerinden biri olduğunu anladım.
‘OTOBÜSÜ PİS BIRAKMAK GELECEK YOLCUYA SAYGISIZLIK’
Selamet G. (47)
Otobüs şoförü olarak yıllarca çalıştım ve emekli oldum. Çocuğu otobüse kusandan tutun, yediklerinin çöpünü yerlere atana kadar pek çok şey gördüm. Aslında yolcunun veya çocuğunun yaptığı her şeyden kendileri sorumlu olmalı ama işime ve diğer insanlara olan saygımdan genellikle ben temizliyordum. Çünkü otobüsü pis bir şekilde bırakmak, bir sonraki gelecek yolcuya saygısızlıktı.
Bir keresinde kalabalık seferlerden birinde çocuk koltuklara ve yere kustu. Daha seferin başında olduğumdan kalkıp temizleme imkânım yoktu. Ben de çocuğun ebeveynlerine yanımda bir bez olduğunu ve en azından üstünü örtmeleri gerektiğini söyledim. Ancak oralı bile olmadılar, yolculardan biri gelip benden bezi alıp üstünü kapattı. Tabii üstünü bile kapatmayan ebeveynler hiçbir şey yokmuş gibi son durakta inip yollarına gitti. Ben ise bir sonraki sefer için otobüsü temizlemek zorunda kaldım…
Çocuk toplum kurallarına uymadığında ebeveynler kırıcı olmadan uyarmalı, hatta çocuk etraftakileri rahatsız etmeye devam ediyorsa da o ortamdan uzaklaşılması gerekir. Hizmet sektöründeki insanlar da ailelere uyararak veya bağırarak değil de empati kurarak yaklaşmalı.
Zarafet, İmaj ve İletişim Uzmanı Ayça Kuru'O KİRLİ MASAYA YA DA KOLTUĞA OTURMAK ZORUNDA OLAN HEPİMİZİZ'
Derya K. (36)
Hizmet sektöründe çalışmıyorum, ebeveyn de değilim. Dolayısıyla ilk bakışta bu tartışmanın doğrudan tarafı değilim gibi görünebilir. Ama aslında toplum içinde herkesi ilgilendiren ve çok acil çözüme kavuşturulması gereken bir sorundan bahsediyoruz. Çünkü o çocuğun kirlettiği ve ailesinin kirli bıraktığı restoran masasına ya da taksi koltuğuna oturmak zorunda olan hepimiziz.
Dün şahit olduğum bir örneği aktarmak isterim: Anne, baba ve ilkokul çağında bir erkek çocuktan oluşan bir aile önümde yürüyordu. Çocuğun elinde bir meşrubat şişesi vardı. İçeceğini içti, şişeyi o sırada önünden geçmekte oldukları büfenin kaldırıma koyduğu reklam dolabının üzerine bıraktı ve hep birlikte yürümeye devam ettiler. Anne ve baba çocuğu uyarmadı, durup şişeyi almadı, hatta yakınlarda çöp kutusu var mı diye bakınma zahmetine bile girmedi.
Şimdi bu şişeyi oradan alıp çöpe atmak kimin işi? Büfecinin olmadığı kesin de... Bence en başta çocuğun, çünkü dediğim gibi okul çağında aklı erebilecek bir çocuktu. İkinci sırada da ebeveyninin, çünkü çocuğun beslenmesinden, sağlığından, eğitiminden sorumlu olduğu gibi toplum içinde nasıl hareket ettiğinden, çevresine verdiği faydadan ya da zarardan da en azından belli bir yaşa gelene kadar ebeveyni sorumludur.
En kötüsü de ne biliyor musunuz? Bu sonsuz bir döngü. O çocuk çöpü öylece bırakıp yürümeye devam etmenin yanlış olduğunu ailesinden öğrenmediği için yetişkin olduğunda da aynı şekilde davranmaya devam edecek; kendi çocuklarının çöplerini toplamayacak, arkalarını temizlemeyecek. Onu gören çocukları da muhtemelen aynı davranışı benimseyecek. Saygısızlık, umursamazlık, kalıtsal bir hastalık gibi nesilden nesle aktarılmaya devam edecek.
(Bu arada şişeye ne olduğunu merak edenler olabilir. Dayanamadım, çantamdan çıkardığım peçeteyle tutup çocuğun bıraktığı yerden aldım ve 50 metre ilerideki konteynere attım. Anne babaya iki çift laf söylemek de isterdim aslında ama biraz geç kaldım.)