Güncelleme Tarihi:
Parasız mutluluk olmaz mı yoksa paranın asla mutluluğu satın alamaz mı?
Aralarında Nobelli psikolog Daniel Kahneman ve ekonomist Angus Deaton’ın da bulunduğu bir grup bilim insanı geçtiğimiz günlerde bu konuda dikkat çekici bir araştırmanın sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yayımlanan makalede, “500 bin dolara kadar paranın mutluluğa etkisi var. 500 bin dolardan sonrası için ise yeterli verimiz yok” ifadeleri kullanıldı.
Harvard Üniversitesi’nde mutluluğun sebepleri üzerine çalışmalar yürüten bilim insanı Matthew Killingsworth ise araştırmayı, “Para yoksul insanların mutlu olmasına çok yardımcı oluyor. Fakat eğer iyi bir geliriniz varsa ve halen mutsuzsanız, mutsuzluğunuzun kaynağı muhtemelen paranın düzeltemeyeceği bir şey” sözleriyle değerlendirdi.
Sözün kısası araştırmadan paranın en azından bir noktaya kadar mutluluk getirdiği sonucu çıkıyor. Peki bu sonuç kişisel tecrübelerle ne derece örtüşüyor? Bir Sorudan Fazlası'nda önce yaşları 25-45 arasında değişen insanlara paranın mutluluk getirip getirmediğini sorduk, ardından da konuyu Uzman Klinik Psikologlar Dilara Sayar ve Berk Karaoğlu ile mercek altına aldık...
‘PARAMIZ OLSA ÇOK DAHA MUTLU OLURUZ SANIYORDUM’
Betül T. (41)
Bundan 20 yıl önce evlendiğimde düğünü zorluklarla yapmış, eşyalarımızı kıt kanaat almıştık. Sevdiğim biriyle evlenmenin mutluluğunu tabii ki yaşıyordum ama sabah kalkıp soba yakmaya çalışırken o mutluluk son buluyordu. Bir şekilde ufak şeylerle mutlu olmaya çalışıp kendimi avuturken, eşim işinde yükseldi ve zamanla kendi şirketini kurdu. 20 yıl önce soba yakarken, şimdi yemeğimizi bile evimizdeki görevli yapıyor.
O zamanlar bunları hayal bile edemez, biraz daha paramız olsa çok daha mutlu oluruz sanırdım. İki çocuğum da büyüdükten sonra bunun bir anlamı olmadığını anladım. Çünkü bizden tek talepleri gezmek, alışveriş yapmak, kuaföre gitmek için para istemekti. Ne anne ne de baba olarak bir değerimiz var, onlar için sadece birer ATM görevi görüyoruz. Ne iyi bir eğitim için çabalıyorlar ne de hayatta başka bir amaçları var.
Bu kadar imkân arasında çok daha iyi yerlerde olup, çok daha iyi işler yapabileceklerini düşünürdük. Eşimle sürekli çocuklarımızın geleceği için çok daha fazla paramız olsun, onlara iyi bir eğitim aldırıp güçlü karakterler olarak topluma karışmalarını sağlayalım istiyorduk. Oysa şimdi sadece bol bol alışveriş yapmalarını, arkadaşlarıyla imkanlarını yarıştırmalarını izliyoruz. Belki para onların mutlu olmasını sağladı ama eşimi ve beni tahmin ettiğimiz kadar da mutlu etmedi.
‘PARANIN MUTLULUK GETİRECEĞİNİ DÜŞÜNÜP KENDİMDEN VAZGEÇTİM’
Selin Ç. (38)
Erkek arkadaşlarımın çoğu zengin değildi hatta bazı günleri bir simitle sabahtan akşama parkta oturarak geçirdiğim günleri biliyorum. Çok muyluydum ama aklımın hep bir köşesinde ‘Böyle mi devam edecek?’ sorusu vardı. İnsan olarak bazı şeyler istiyoruz. Hem manevi hem de maddi olarak. Bu nedenle ömrü bir simitle geçiremeyeceğim hissine kapılıp salt mutluluğumdan vazgeçtim.
Düzgün biri çıktı karşıma, çok sevdim ve kendim olmayı bir kenara bıraktım. Maddi olarak çok rahatladım. Her istediğimi alabiliyor olmak ve geçim derdimin olmaması inanılmaz bir şeydi. Fakat bir süre sonra kendimi alışverişe verdiğimi ve bir türlü tatmin olmadığımı fark ettim. Aldığım her şey eskiyordu ve ben bir türlü mutlu olamıyordum. En acısı da artık sevildiğimi hissetmiyordum.
O simitten aldığım tat, artık en lüks restoranlarda bile yoktu. Pek çok kişiye göre bu hayat şartlarında mutlu olmak için makul bir neden maddi özgürlüğün olması… Fakat "İç huzurunun mutluluğu var mı?" diye sorarsanız, gram yok…
Çok para, öyle sanıldığı gibi mutluluk getirmiyor. Onca yıl ve yaşanmışlıklardan sonra kendime çıkarımım, ‘Ne yaparsan yap, kendi iç huzurun ve mutluluğun için çalış. Mutluluğu birine ya da paraya bağlama’ oldu. Bunu başarabildiğimizde yaşamı mutlu kılmış olacağız. Aksi halde herkes mutsuz, herkes samimiyetsiz ve maalesef birbirine zarar vermek için uğraşıyor olacak… “Nasıl yapacağız?” derseniz biraz profesyonel destek almaktan kaçınmamalı… Hayat sevince değil, kendini sevince ve sevmekten vazgeçmeyince güzel…
‘DEDEMDEN KALAN MİRAS ANNEMİ BABAMI ÇOK DEĞİŞTİRDİ, ADETA PARAYA TAPIYORLAR’
Can D. (35)
Dedem hayatının büyük bir bölümünü gemi kaptanlığı yaparak geçirmiş biri… 1960’larda başlıyor çalışmaya 1980’li yılların ortalarına kadar devam ediyor. Haliyle o yıllarda bu meslek iyi bir kazanç kapısı. Zaten bırakın kaptanlığı o yıllarda gemilerde temizlik işi yapan insanlar bile İstanbul gibi büyük bir şehirde bir ya da iki ev alacak kadar para biriktirebiliyordu. Dedem de işini çok sevdiği için kazandığı paraları kendince çok iyi değerlendirmiş. Evler, arsalar, iş hanları hatta minibüs hattı bile almış.
Bir gün kendisine sordum “Dede, paranı hiç özgürce harcamadın mı? Felekten bir gece bile mi çalmadın, ömrün boyunca bunları almak için mi çalıştın?” diye. Hafif bir gülümsemeyle “Para çarçur edilmez, kazandığını iyi bir yere yatırman lazım. Yoksa uçar gider. Para mutluluk getirir, paranın hepsi bankada bile tutulmaz. Bir miktarını mutlaka değerlendirmen gerek” cevabını vermişti. Nasıl olur da para çarçur edilmez? İnsan kazandığını gönlünce biraz harcamayacaksa neden kazanıyor ki parayı? Sonuçta mezara götüremiyorsun, her şeyin bir sonu var. Tabii bunları söyleyemedim kendisine, hiç gerek yoktu tartışmaya…
2000’lerin başlarında babam ve amcalarımla birlikte bir iş kurdular. Ticaret yapmaya başladılar. Kurdukları şirket, iyi para kazanmaya başladı. Daha sonra bu şirket iyice büyüdü. Ben ve kuzenlerimin eğitim masraflarını ortak şekilde karşıladılar. 18’imize bastığımızda hepimize arabalarımızı ve evlerimizi aldılar. Fakat zamanla herkesin derdi daha fazlasını almak için çabalamak oldu. Bunun oluşmasında annem de dahil olmak üzere gelinlerin de payı büyük. Para yüzünden tartışmalar çoğaldı. Her hafta sonu dedemin evinde akşam yemekleri olurdu ve konu hep paraydı… Hatta dedemin rahatsızlıkları artınca mal mülk paylaşım tartışmaları iyice kızıştı.
Dedemin yanında sesler çok yükselmese de o konuşulanları duyuyor, sinirleniyor ve içten içe söyleniyordu. Bu tartışmalar böyle uzun bir süre devam etti. Geçtiğimiz yıl dedemi kaybettik. Yalandan gözyaşları akıtıldı, ağıtlar yakıldı ve sahte bir acı yaşandı. O kadar kötüydü ki, hastanede başlayan miras tartışmaları dedemi toprağa koyarken bile devam etti. Ne için bunlar? Para!
Annemi ve babamı bile artık tanıyamıyorum. Zaten artık anlaşamıyoruz, sürekli tartışıyoruz. Paraya tapar olmuşlar. Evimizde huzur yok. Konu sadece para ve mal mülk… Ah be dedem, keşke bağışlasaydın bir yerlere ya da sonuna kadar çarçur etseydin. Şunu çok açık bir şekilde tecrübe ettim; para insanı değiştiriyor, yok ediyor. Karnın doyacak kadar cebinde olsun yeter. Fazla para huzursuzluktan başka bir şey getirmiyor.
‘BEN KÜÇÜKKEN PARAMIZ YOKTU AMA ÇOK MUTLU BİR ÇOCUKLUK GEÇİRDİM’
Selin G. (25)
Parayla saadet olmayacağını düşünüyorum. Ancak kişiler yaşadıkları hayattan ya da birlikte yaşadıkları diğer insanlardan mutsuzlarsa parayla mutlu olabileceklerini düşünebiliyorlar. Bence bu yanılgı tamamen mutsuz olan insanların kendilerini ya da çevrelerini değiştirmeleri gerektiğini reddetmek için sığındıkları bir savunma.
Ben küçükken çok paramız yoktu. Bazı zamanlar geçinmekte zorlandığımızı, büyük sorunlar yaşadığımızı biliyorum. Ancak çocukluğumu düşündüğüm zaman tamamen mutlu olduğumu hatırlıyorum. Bugün o zamanları düşündüğümde aklıma alamadığımız oyuncaklar veya kıyafetler değil de ailemle oynadığım oyunlar ve gülüp eğlendiğimiz zamanlar geliyor.
Bazen dünyaya bir çocuk gözüyle bakmak gerek ve herhangi bir çocuk büyüdüğünde alamadığı oyuncaklar için üzülmeyecek, ailesiyle yaşayamadığı güzel anlar için üzülecek. Yalnız "Hiç para olmadan da mutlu yaşayabiliriz" de diyemem. İhtiyaçlarımız için yeterli miktarda paramız olduğunda insanın mutluluğu için daha fazla paraya ihtiyacı olmadığını düşünüyorum.
‘SADRİ ALIŞIK’IN FİLMİNDEKİ GİBİ BİR ‘ŞALVAR BANKAM’ BİLE OLSA MUTLU OLACAĞIMI İNANMIYORUM’
Özlem S. (32)
Herkes mutlu olmak ister. Fakat mutluluğu kendinize hedef olarak koyarsanız ve sürekli beklenti içinde olursanız bu sefer mutsuzluğunuza mutsuzluk katarsınız. Neyin ne zaman ve ne kadar mutluluk getireceğini bilmemiz çok zor. Aslında mutluluğun sırrı da burada… Yıllardır bilim insanları mutluluğu bir ‘maddeyle’ bağdaştırmaya çalışıyor. Hep de parayı düşünüyorlar. Para mutluluk getirir mi? Hiç sanmıyorum. Parayla gelen mutluluk ne kadar sürer ve en önemlisi ‘gerçek’ bir mutluluk olur mu?
Pek çok insan küçük bir ev yerine villa ya da yalıda oturmanın, lüks bir araca sahip olmanın ya da dilediği her şeyi yapabilmenin sonsuz bir mutluluk getirdiğine inanır. Ben buna inanmıyorum. Para sadece hayat standartlarınızı değiştirir o kadar. 10 çift ayakkabınız olacağına bir çift olsun yeter. Çokta değil, azdadır hep mutluluk.
Başrolünde Sadri Alışık'ın oynadığı ‘Şalvar Bank’ filmindeki gibi bir şalvarı bile verseler bana istemem… Filmi izleyenler bilir, Reşit karakteri elini şalvarın cebine ne zaman atsa para çıkar. Böyle bir sonsuz paraya sahip olmayı istemiyorum ben. Mutluluğun aşkla ve sevgiyle yakalanacağına inanıyorum, kâğıt parçasıyla değil.
‘PARAYLA MUTLU OLACAĞIM BİR GÜNE BİLE RAZIYIM’
Hasan G. (28)
Son yıllarda, özellikle de pandemi sonrasında dünyada ciddi bir ekonomik sıkıntı var. Gerçi sıkıntıların biri bitiyor diğeri başlıyor. Adeta filmlerde izlediğimiz hikayeler gerçek olmaya başladı. Bir tek uzaylıların saldırısı kaldı onu da herhalde birkaç yıl sonra yaşarız. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda mutsuz bir toplumda yaşıyoruz. Kimsenin yüzü gülmüyor, doğru düzgün sosyalleşemiyoruz bile… Mutluluğu, iş dışında ya da arkadaş ortamında geçirilen birkaç saatte arıyoruz.
Param olsa en azından böylesi bir dünyada biraz olsun rahat bir nefes alırdım diye düşünüyorum. Şu an ne kadar nefes alıyorum o bile muamma… En son ne zaman tiyatro ya da sinemaya gittiğimi veya arkadaşlarımda seyahate çıktığımı hatırlamıyorum. Çünkü korkuyorum, cebimdeki üç-beş kuruşu bile çarçur edemiyorum. Ya işsiz kalırsam ya ay sonunu getiremezsem… Sadece bir günümü rutinimden çok farklı ve özgürce harcayacağım bir param olsa ne güzel olurdu. Bir güne bile razıyım… Çok mutlu olacağımdan eminim...
Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri’nde (PNAS) yayımlanan bir çalışmada da paranın mutluluğu önemli ölçüde artırdığına dair nedensel kanıtlar sunuldu. 7 farklı ülkede, farklı geçmiş ve kültürlerden gelen insanlara verilen 10 bin dolar üzerinden gerçekleştirilen deney, paranın mutluluğu satın alabildiğini ortaya çıkardı.
Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri’nde (PNAS) yayımlanan bir çalışmada da paranın mutluluğu önemli ölçüde artırdığına dair nedensel kanıtlar sunuldu. 7 farklı ülkede, farklı geçmiş ve kültürlerden gelen insanlara verilen 10 bin dolar üzerinden gerçekleştirilen deney, paranın mutluluğu satın alabildiğini ortaya çıkardı.
‘PARASI OLAN KİŞİNİN ETRAFINDAKİLERİN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRME İHTİMALİ ZORLAŞIR’
Selim A. (37)
Parayla mutluluk hem olur hem olmaz. Yani iki cevabı olan ve herkese göre de yanıtının değişebileceğini düşündüğüm bir soru bu. Mesela para yönetimini bilmeyen birinin eline geçen yüklü para o kişiyi yoldan çıkarabilir. Çekilişlerden yüksek paralar kazanıp genelde hayatı altüst olan insanları sık sık işitiriz, aslında tam olarak demek istediğim bu. Parayı değerlendirmeyi bilmeyen kişi için o paranın bir hayrı olmaz.
Ayrıca parası olan kişinin etrafındakilerin gerçek yüzünü görme ihtimali zorlaşır. Çıkarları doğrultusunda yanında olan, menfaatleri nedeniyle yüzüne gülen çok insan olur.
Fakat parayla saadetin olacağı durumlar da var. Sağlık sorunları olan ve paraya ihtiyacı olan bir kişi için bu para hem sağlık hem de beraberinde saadet getirir. Hayat kalitesini iyileştirme şansı bulup her şeyin en sağlıklısını tüketme şansı olur, istediği evde yaşar ve ekonomik kriz anlarında bile hayat kalitesinden ödün vermeden, kimsenin eline avucuna bakmadan yaşayabilir.
Bana gelince... Ben kendi adıma "Daha çok param olsa saadetim artar mı?" sorusuna hayır diyorum. Çünkü hayatımda bir şey değişmez, benim daha lüks bir evde yaşamak gibi, son model araba kullanmak gibi bir hayalim yok. Önce sağlık olsun derim, para nasılsa kazanılır, yeter ki fırsatları değerlendirebilelim.
‘PARASIZLIK SAADETİ YOK EDİYOR’
Sabiha Ş. (30)
Günümüzdeki tüm bu sıkıntıları yaşamamış olsaydık, şarkıda da söylendiği gibi “parayla saadet olmaz” der geçerdim. Fakat şu an paranın bırakın saadeti birçok şeyle doğrudan ilişkisi var. Barınmamızdan tutun da sağlığımıza kadar her şeyi para karşılıyor. Paran yoksa hiçbir şeyle mücadele edemediğin için saadetin de olmuyor.
Diyelim ki bir hastalığa yakalandınız ve bununla mücadele etmeniz gerek. Eğer paranız varsa dünyanın her yerinde en iyi hastanelerde tedavinizi rahat ve konforlu bir şekilde sürdürebiliyorsunuz. Bir de parası olmayana bakalım… Öncelikle sıra bulabilme mücadelesi başlıyor.
Sonra paranız olmadığı için tedavi süreciniz uzadıkça uzuyor. En kötüsü de istediğin an ulaşabileceğiniz bir muhatap bulamıyorsunuz. Konfor ise paranız yoksa zaten hayal… Bu durum sağlık dışında, gündelik hayat için de böyle. Mücadele ederken de parasızlık saadeti yok ediyor.
‘GÖZYAŞLARIMI PARALARIMLA SİLMEK İSTİYORUM’
İrem A. (26)
Parayla kesinlikle mutluluk olur. Çünkü benim için para demek özgürlük demek. Haliyle özgürlük alanı çoğaldıkça sorunlarla başa çıkmak daha kolaydır. Bence çoğu sorun para ile çözülebilir.
Mesela çok üzgün olduğumda param sayesinde seyahat edebilir ve kafamı dağıtabilirim ya da sinirlendiğimde özel jetime atlayıp sinirim geçene kadar gökyüzünde tur atabilirim, eminim bu beni sakinleştirir. Bir şekilde hayat herkes için zor, ben de evde oturup ağlayacağıma gözyaşlarımı lüks arabamın içinde paralarımla silmeyi tercih ederim.
Para ve mutluluk ilişkisine hem olumlu hem de olumsuz bakıyorum. Hem kendim hem de annemin hayatına değinerek bu konuyu anlatmak istiyorum. Annemin yaşadığı evliliğe baktığımda paranın sadece bir araç olması dikkatimi çekiyor. Sadece mutlu olmaya çalıştığını, eşini, kendini ve çocuklarını önemsediğini onlar için sürekli emek harcamaya çalıştığını görüyorum. Özetle annem ve babam severek yaşıyorlar, emek veriyorlar ve parayı sadece araç olarak kullanıyorlar. Benden daha mutlular.
Kendi hayatıma bakınca ise her şey tam tersi… Şu zamanda sevmek ve sevilmek yine çok önemli ama parasız hiçbir şey yapılmaz oldu. Dünya sadece para etrafında dönmeye başladı. Yapmak istediğimiz her şeyin ucu paraya dokunuyor. Yemek için para, gezmek için para, çocuklarımızın ihtiyacı için para...
Ne yazık ki zaman ilerledikçe her şeyin daha da çok paraya bağlanacağını düşünüyorum. Para artık aklınıza gelebilecek pek çok şeyinde önünde ve bu çok üzücü... Dünyanın yeni düzeninde bize dayatılan bu! Bir anne olarak çalışmak zorunda olmak yerine keyif aldığım ve kendimi geliştirmek için çalışmak isterdim. Ama para kazanmak için çalışıyorum. Özetle parasız maalesef saadet olmuyor.
Neredeyse hayatımızın her alanında yer alan para için tıpkı aşk, ayrılık ve sevgiye yazıldığı gibi şarkılar yazıldı. En dikkat çekeni ise Rüçhan Çamay’ın ‘Para Parra Parrra’ albümünde yer alan unutulmaz şarkı… “Para, para, para… Varlığı bir dert yokluğu yara” sözlerine sahip bu eser, 1976 yılının en sevilenlerinden biriydi…
PEKİ UZMANLAR NE DİYOR?
Paranın yaşamı sürdürebilmek ve ihtiyaçları karşılayabilmek için gerekli bir araç olduğunu vurgulayan Psikolog Dilara Sayar, “Paranın sağladığı birçok şey, mutluluk getiriyor. En büyük konfor ise günlük hayatın stres kaynaklarını kontrol edebilmek. Örneğin; ani gelişen bir hastalığın tedavi sürecini rahatça karşılayabilmek, zorlu bir anda düşünmeksizin taksiye binebilmek gibi deneyimler paranın sağladığı konfor deneyimleri. Ancak bu mutluluk bir ömür sürüyor mu? Cevabı birçok araştırma ile de desteklenir şekilde, hayır” ifadelerini kullandı.
Psikolog Berk Karaoğlu ise yeme, içme gibi fizyolojik ihtiyaçlar dışında iş, aile, sağlık gibi güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önemli kademelerin geçiş aşamasında paranın önemi daha fazlayken; sevgi, aidiyet ve saygınlık gibi daha sosyal, ruhsal, kültürel noktalarda paranın yerini manevi değerlere bıraktığını ve insanın parayla mutluluk korelasyonunun azaldığını söyledi.
‘SEVGİ VE SAYGI GİBİ DUYGULARI PARAYLA ALABİLMEK İMKANSIZ’
Çok fazla paraya sahip olup istediğine hızla ulaşan, kaygısız ve çok çabalamadan yaşamını sürdüren kişilerin bir noktadan sonra mutlu olamadıklarının altını çizen Dilara Sayar, “Yaşamları kolaylaştıkça, mutlu olmaları zorlaşıyor. Çünkü mutlu olmanın onlar için eş değeri olan yaşantılar oldukça sıradanlaşıyor. Tam tersi olarak; istediğine belli bir çaba sonucu ulaşan kişiler için de mutluluğun değeri oldukça fazlalaşıyor" dedi ve ekledi:
"Çünkü insanın bir amacının olması ve bu amaç için çabalıyor olması, yaşamını anlamlı kılan en önemli sebeplerden biri. İnsan olmanın gerçek kimliğiyle eşleşen aile, dostluk, arkadaşlık, dürüstlük, yardımlaşma, sevgi, saygı ve adalet gibi değerlerin mutlulukla ilişkisi çok daha güçlü ve bu değerlerin parayla satın alınması imkânsız. Satın alabileceğine inanarak, odağına parayı koyan kişiler için kaçınılmaz son; bu değerleri unutmak, yok saymak ve sonunda da artık tam anlamıyla hissedilemeyen ‘mutluluk açlığı’ oluyor.”
‘İNSANLAR UĞRUNA ÇABA GÖSTERDİKLERİ İÇİN PARAYLA MUTLU OLUYOR’
İnsanların amacı uğruna uğraştıkları ve didindikleri şeyin kendilerini mutlu edeceklerini düşünmek durumunda olduklarını ifade eden Berk Karaoğlu, “Yoksa o amaç uğruna motive olamaz. Bu mutluluğu paraya bağlamanın yanı sıra, mutluluğu sadece kariyere, evlenmeye, çocuk yapmaya, güçlü olmaya bağlayanlarda da dinamik benzerlik gösterir. Özellikle de para ile başarıyı, sevilmeyi, beğenilmeyi, kontrol edebilmeyi bağdaştırabildiğimiz için paranın önemli bir mutluluk aracı olduğu düşünülüyor” açıklamalarında bulundu.