Güncelleme Tarihi:
Bebeğim henüz yenidoğan iken yürüyüşe çıktığımız bir gün, teyzenin biri yanımızdan geçerken çat diye bebek arabasının güneşliğini indirdi. Hiçbir şey söylemeden, sormadan arabaya müdahale etti ve yürüyüp gitti.
İlk şoku atlattıktan sonra arkasından “Ne yapıyorsunuz?” diye seslenince “Daha çok küçük, öyle yüzü açıkta gezdirme” cevabını aldım. Ben bir şey diyemeden teyze uzaklaştı gitti.
Anlık sinirim geçince konuyu kapattım, sonra da tamamen unuttum. Tabii ileride başıma benzer durumların sıklıkla geleceğini bilmiyordum.
Hava güneşli ise yanımdan geçen amca “Çocuk rahatsız olur, yüzünü kapat” diyor, rüzgârlı ya da soğuk ise “Üşür, hasta olur, üstünü ört” diyen çıkıyor, bir başkası “Bu daha minicik, neden dışarı çıkardın? Biraz evde dur” diye deyim yerindeyse zorbalık yapıyor.
Velhasıl, aile büyüklerinin, eş, dost, akraba, komşunun ‘çocuk büyütme önerilerine’ daha alışamamışken başımıza bir de hiç tanımadığımız, yüzünü bir daha görmeyeceğimiz sokaktan geçen insanların müdahaleleri çıktı. “Tüm bunlar sadece bana mı denk geliyor?” diye sorguladığımda ise çevremde birçok ebeveynin aynı şeyi yaşadığını öğrendim.
İşte birkaç örnek...
BEBEĞİMİ BENDEN İYİ Mİ TANIYACAKSIN TEYZECİĞİM?
Kübra G. (29)
Oğlum bir yaşlarındayken bir gün parka gittik. Temmuz sıcağında ikimizin de ayağında terlikler, üzerimizde ince yazlık giysiler vardı. Teyzenin biri yanıma yaklaşıp, “Kızım bu çocuğa çorap giydir, ayakları üşür” dedi. Teyzenin işgüzarlığını geçtim, hava o kadar sıcaktı ki bir insanın üşümesi imkânsızdan da öte bir şeydi. “Üşümez teyze, meraklanma sen” dememe rağmen kadın ısrarcı olunca ben de kibarlığı bir kenara bırakmak ve “Bebeğimi benden iyi mi tanıyacaksın? Üşümez diyorsam üşümez!” diye tepki göstermek zorunda kaldım. Ben böyle kızınca teyze usulca yanımdan uzaklaştı ama sinirim bozulmuştu bir kere...
O gün anladım ki maalesef sessiz sakin verilen cevaplar işe yaramıyor, ancak sesini biraz yükseltip tepki verince sözünü dinletebiliyorsun.
BİZE KENDİMİZİ YETERSİZ HİSSETİRMEYE NE HAKKINIZ VAR?
Mert Ş. (37)
Ailece pikniğe gittiğimiz bir gün eşim ve kızımla beraber toprakla oynarken yaşlıca bir hanımefendi “Bu çocuk mikrop kapar, toprakla oynamasına neden izin veriyorsunuz?” diye sordu. Ben de kendisine çok net bir şekilde “Sana ne!” diye cevap verdim.
Zira bu basit bir soru değil. Yapılan şeyin tam anlamı, “Siz anne baba olarak yetersizsiniz. Çocuğunuz hakkında doğru kararları veremezsiniz” demek. Bizi, fikirlerimizi, hayata bakış açımızı, çocuğumuzu, çocuk yetiştirme anlayışımızı hiç bilmeden ne hakla böyle fikrini beyan edebiliyor insanlar, aklım almıyor... Sormak istiyorum: Sizin bize anne/babalığımızı sorgulatmaya, kendimizi yetersiz hissettirmeye ne hakkınız var?
AĞLAMA KRİZLERİ İNSANLARI DAHA ÇOK 'KRİZE' SOKUYOR
Çiğdem K. (32)
Üç yaşındaki çocuğum bu sıralar ciddi ağlama nöbetleri geçiriyor. Evde, arabada, alışverişte, parkta fark etmeksizin anlık bir duruma öfkelenip üzülüp saatler süren ağlama nöbetlerine giriyor. Bu ağlama atakları yeterince zorken dışarıda yaşandığında çevremizdeki insanlar bunu daha da zor hale getiriyor. Çünkü oğlumun ağladığını görenler kendilerince iyi bir şey yapıp susması için türlü şeyler söylüyor, komiklik yapıyor, 'Anneni üzme bak hıııım' diye parmak sallıyor, 'Aa bak şurada bir kedi var' gibi söylemlerle ağlamayı durdurmak istiyor. Fakat yaşayanlar bilir ki bu müdahaleler ağlama krizinin şiddetlenmesinden başka hiçbir işe yaramıyor.
Kendi doktorumun tavsiyesi ve bana da doğru gelen bir yöntem olan 'öfkesini atmasını bekleme' yöntemini sabrımın yettiğince uygulamaya çalışıyorum. Oğlum ağlarken onu bir an önce susturmaya çalışmak, 'Neden ağlıyorsun?' diye sorgulamak yerine sadece yanında oluyorum, istediği zaman sarılıyorum ve sakinleşmesini bekliyorum. İnsanlar bu kez de oğlumu bırakıp benim sakin tavırlarıma tepki göstermeye başlıyor. Yanımdan geçenler beni yanlış bir şey yapmışım da ayıplıyorlarmış gibi 'cık cık' sesleriyle protesto ediyor. Hatta iş öyle hadsiz bir yere geliyor ki, 'Çocuğunla ilgilensene', 'Neden ağlatıyorsun?' laflarına maruz kalıyorum.
Şimdi bu insanlara çocuk psikolojisi desem onu da eleştirecekler, uzman önerisini uyguluyorum desem başka bir kulp bulacaklar.
'ÇİKOLATA YERSEN HASTA OLURSUN' DİYE KORKUTTU
Nesrin T. (25)
Çocuğumla dışarı çıktığımda ara sıra tanımadığım insanların müdahaleleri ile ben de karşılaşıyorum. En son yaşadığım olayı anlatayım; oğlumla marketteydik ve çikolata almam için ısrar ediyordu. Ben de artık üç yaşında olduğu için arada tatlı yemesine izin veriyorum. Malum, çocukları maalesef bir yere kadar abur cuburdan uzak tutabiliyoruz. Her neyse, ben tam istediği çikolatayı alabileceğimizi söylerken yanımıza bir amca yaklaştı ve “Çikolata çok zararlı, eğer yersen hasta olursun” dedi. Yanlış olan bir şeyleri anlatırken korku dilinden uzak durmaya çalıştığım oğlum ‘Hasta olursun’ lafını duyunca korktu ve ağlamaya başladı. Oğlumu hasta olmayacağına, amcayı yanlış anladığına ikna edene kadar çok uğraştım.
Size doğru gelen bir söylem başka bir ebeveynin özellikle kaçındığı bir tavır olabilir. Ya da siz tatlıya karşı olabilirsiniz ama ben çocuğumun arada sırada yemesinde bir problem görmüyorumdur. İnsanların bunu iyi niyetle yapmak istediğinin fakındayım ama yine de her iyi niyet maalesef iyi sonuçlar doğurmuyor.
Özellikle ebeveynlerin, insanların yardım etme ve bilgi paylaşma dürtülerine saygı gösterirken, kendi sınırlarını belirlemeleri ve başkalarının duygularını incitmeden müdahaleleri reddetmeyi öğrenmeleri önemlidir. Bu denge hem ebeveynlerin hem de bebeklere müdahale eden yabancıların karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde iletişim kurmalarını sağlar.
Psikolog Elif DoğruUYARILAR YÜZÜNDEN OĞLUMLA TARTIŞTIK
Ayşe U. (39)
Pandemi zamanı, oğlum daha 3-4 yaşlarındayken parka gittik. Normalde park çıkışı pusetine oturur ve ellerini temizlememe izin verir fakat o gün vermedi, ben de onun bu durumuna saygı gösterip kolonyamı cebime koydum. O sırada parkta oturan birkaç teyze “Elleri çok kirli”, “Hastalık var, ellerini temizle, hasta olacak” gibi söylemlerle beni iyice tedirgin etti. Ben bu tedirginliğimle oğlumla inatlaşmaya başladım ve işin sonu çocuğumla tartışmaya kadar geldi.
Ben onu zorla pusetine bindirmeye çalışırken de yine aynı teyzeler bu sefer çocuğumu zorla pusete bindirmeye çalışıyorum diye söylenmeye başladılar ve biz üç yaşındaki oğlumla olmaması gereken bir tartışma yaşamış, gerilmiş, üzülmüş, sinirlenmiş şekilde eve döndük.
Peki, bize müdahale edip günümüzü ve hatta anne-oğul ilişkimizi mahveden teyzelerimize ne oldu? Hiçbir şey. Muhtemelen orada oturup bizden sonra gelen ailelerin işlerine karışmaya devam ettiler.
GÜRÜLTÜ YAPIYOR DİYE YANIMDA ÇOCUĞUMU AZARLADI
Hakan B. (41)
Çocuğum artık beş yaşında olmasına rağmen hâlâ bu tarz şeyler yaşıyoruz. Bir gün okul çıkışı sınıftan birkaç arkadaşı ile çocuklarımızı dondurma yemeye götürdük. İçerisi küçük diye dışarıda oturduk. Dört çocuk üç büyüktük. Neticede çocuklar ve heyecanlılar tabii ki sesleri çıkıyor/çıkacak. İçeride oturan bir kadın kalktı ve bizlerin yanında çocuklarımızı gürültü yapıyorlar diye uyardı. Ardından da Almanca bir şeyler daha söyleyip içeriye geçti. Şansımıza aramızda Almanca bilen biri vardı ve cevabını verdi. Peki bu insan benim yanımda benim çocuğumu azarlama hakkını nasıl kendinde buluyor?
Benzer olayları hemen her ebeveyn yaşıyordur. Ama artık değişiyoruz. Bizler bu gibi sorunları yaşadığımız için ileride başkalarına yaşatmayacağız diye düşünüyorum.
* * * * *
PSİKOLOG DA OLSAN MÜDAHALE EDERİM YAVRUCUĞUM!
Büyüklerimizin hiç tanımadıkları insanlara ebeveynlik tavsiyeleri vermeleri, bir anda belirip çat diye fikir beyan etmeleri ve hatta yargılamaları konusunu Psikolog Elif Doğru ile konuştum. Daha haberin içeriğini anlatırken Doğru, "Ben de yaşadım, yaşamaz olur muyum?” dedi ve başladı anlatmaya:
“Bundan beş yıl önce yeni ve ilk defa anne olmuştum. Oğlum henüz üç aylıktı. Bir bebek mağazasında alışveriş yaparken, pusetinin üstü örtülü olmasına rağmen yaşça benden oldukça büyük bir hanımefendi izin dahi istemeden hızlıca gelip 'Merak ettim' diyerek bir anda pusetin üstündeki örtüyü açıp bebeğime baktı. 'Çok küçükmüş emziriyor musun?' diye sordu, ardından da örtüyü kapattı ve gitti. Ben şaşkınlıktan ne yapacağımı, nasıl cevap vermem gerektiğini bile bilemeden öyle kalakaldığımı hatırlıyorum. O yaşadığım durumu ve hissettiğim duyguları hiç unutmam. Sanırım yeni anneliğin vermiş olduğu tecrübesizlikti.
İnsanların hayatlarına müdahale etmek ne kadar kolay öyle değil mi? O anda yorgun muhtemelen oldukça uykusuz bir annenin mantıklı ve sakin cevaplar verebilmesi oldukça güç oluyor. Fakat böyle müdahalelere maruz kaldıktan sonra insan nasıl davranması gerektiği konusunda bilinçleniyor, sınırları nasıl koyabileceğini ve karşısındakini de kırmadan nasıl cevap vereceğini öğreniyor.”
Peki, insanlar neden başkalarının çocuklarına yönelik önerilerde bulunma ve hatta doğrudan müdahalede bulunma ihtiyacı hisseder?
Psikolog Elif Doğru, insanların tanımadığı çocukların bakımına müdahale davranışının altında yatan nedenleri beş maddede özetledi:
1- Empati ve yardımseverlik: İnsanların bebeklere karşı doğal bir sevgi ve koruma içgüdüsü vardır. Bu duygular, bazen empati ve yardımseverlik olarak dışa vurulur. Müdahaleci davranışların arkasındaki neden, kişinin başkalarına yardımcı olma ve sorunlara çözüm getirme isteği olabilir. Bu nedenle, bir ebeveynin bebekle ilgili bir zorluk yaşadığını düşünen bir kişi, bebeğin yararına olduğunu düşündüğü bir eylemi gerçekleştirebilir.
2- Deneyim ve bilgi paylaşımı: Birçok insan, özellikle kendileri de ebeveyn olanlar, kendi deneyimlerinden ve bilgilerinden yola çıkarak, başkalarına önerilerde bulunma eğilimindedir. Bu kişiler, iyi niyetle hareket etse de istenmeyen müdahalelerde bulunarak ebeveynin özerkliğini ve güvenini zedeleyebilirler. Böyle durumlarda, ebeveynlerin önerilere açık olmaları ve değerlendirmeleri, ancak kendi içgüdülerine ve bilgilerine de güvenmeleri önemlidir.
3- Toplumsal normlar ve beklentiler: Çevremizdeki insanlar, bebeklerin bakımı ve yetiştirilmesi konusunda toplumsal normlar ve beklentilere dayalı düşüncelere sahiptir. Bu nedenle bazı insanlar, ebeveynlerin bu normlara uygun hareket etmelerini sağlamak amacıyla müdahalede bulunabilirler. Örneğin, çocuğun rüzgarlı havada başı örtülmemişse, bir kişi toplumsal normlara göre hareket ettiğini düşünerek çocuğun başını örtmeye çalışabilir. Ebeveynlerin bu durumda sakin kalmaları, müdahalenin iyi niyetli olduğunu düşünmeleri ve gerektiğinde kendi sınırlarını belirtmeleri önemlidir.
4- Kontrol ihtiyacı: Bazı insanlar, kendilerini başkalarının hayatlarına karışarak daha iyi hissederler ve bu, kontrol ihtiyacının bir göstergesi olabilir. Bu durumda, kişi başkalarının yaşamlarına müdahale ederek, kendi yaşamındaki belirsizlikler ve kontrolsüz alanlarla başa çıkmaya çalışır. Bu durumla başa çıkmak için ebeveynlerin kendilerine güvenmeleri ve müdahaleci kişilere karşı sınırlarını korumaları önemlidir.
5- Bebeklere yönelik sevgi ve ilgi: Bebeklere karşı duyulan sevgi ve ilgi, insanların bebeklere müdahale etme isteğinin bir başka nedenidir. Bebekleri seven ve ilgilenen kişiler, bebeklerin iyi olmalarını sağlamak için öneri ve müdahalelerde bulunabilirler. Bu durumda, ebeveynlerin anlayışlı olmaları ve gerekirse nazik bir şekilde müdahalenin gereksiz olduğunu belirtmeleri önemlidir.
SINIRLARINIZI BELİRLEYİN, MÜDAHALELERE SAKİN TEPKİ VERİN
Dışarıda yabancı insanların müdahaleleri ile karşılaşan ebeveynlere de bazı önerilerde bulunan Elif Doğru, en önemli konunun sınırları belirlemek olduğunu söylüyor, “Ebeveynler, özellikle yabancıların müdahalelerine karşı sınırlarını belirlemelidir. Bu, ne zaman yardım kabul etmeniz ve ne zaman kibarca reddetmeniz gerektiğine karar vermek anlamına gelir. Unutmayın, sizin ve bebeğinizin ihtiyaçlarını en iyi siz bilebilirsiniz” dedi.
Doğru, müdahalelere karşı ebeveynlere şunları da önerdi:
-- Aile, arkadaşlar ve diğer ebeveynlerden oluşan güvendiğiniz bir destek ağı, bebek bakımı konusunda sağlıklı öneriler almanızı sağlar. Bu sayede, yabancıların müdahalelerini dikkate almak zorunda kalmazsınız.
-- Bebek bakımı ve yetiştirilmesi konusunda eğitim alarak, bilgi ve güven seviyenizi artırabilirsiniz. Bu sayede, yabancıların önerilerini ve müdahalelerini daha rahat değerlendirebilir ve gerektiğinde reddedebilirsiniz.
-- Etkili iletişim becerileri, başkalarının müdahalelerine karşı başa çıkmanızı sağlar. İletişim becerilerinizi geliştirerek, nazik ve açık bir şekilde sınırlarınızı belirtip, başkalarının müdahalelerini önleyebilirsiniz.