Güncelleme Tarihi:
Evlilik Danışmanı ve Psikolog Everett Worthington ve meslektaşları, kısa bir süre önce beş ülkeyi kapsayan bir çalışmaya imza attı. Bu çalışmada affetmeyi öğrenmek, uygulamak ve başarmakla daha iyi zihinsel sağlık arasında bir ilişki olduğu tespit edildi. Araştırmalar ayrıca affetmenin depresyon ve anksiyetede azalma sağladığını, daha düşük tansiyon ve daha iyi uykuya yardımcı olduğunu öne sürdü.
Virginia Commonwealth Üniversitesi'nde fahri profesör olan Worthington, Washington Post'a yaptığı açıklamada affetmenin ilişki dinamiklerini değiştirebileceğini, kişilerin birbirlerini affettikleri takdirde ilerleme kaydedebileceklerini fark ettiğini, bu nedenle akademik kariyerinde onlarca yıldır affetme bilimine odaklandığını söyledi.
Dahası Worthington, son kitabıyla insanların öfke ve kızgınlık duygularından kurtulmayı öğrenmelerine yardımcı olmayı hedefliyor. Öfke ile kızgınlık duygularıyla baş etmeye yardımcı olacak düşünce egzersizleri içeren kitap yaklaşık iki saat içinde daha bağışlayıcı bir insan haline gelebileceğinizi vaat ediyor.
ABD'de yapılan başka araştırmalar da affetmenin etkilerine dair benzer şeyler söylüyor.
Peki ya siz kalbinizi kıran, sizi üzen, hata yapan birini kolay affedenlerden misiniz yoksa ömür boyu affedemeyenlerden mi? Bir Sorudan Fazlası serimizde affetme meselesini masaya yatırdık.
‘DİLİM AFFETTİM DESE KALBİM AFFETMEZ’
Helin E. (39)
Ben kolay kolay affedemiyorum galiba... Yani kişisine bağlı tabii ama affetsem de o kişiye karşı hep bir sinir kalıyor bende. Eski sıcaklığı asla bulamıyorum. Hep içimde bir yerde kalıyor onun izi... Eğer benim arkadaşım, eşim, dostum bana değer veriyorsa zaten bile isteye beni kırmaz. Eğer kalbimi kırarsa, özür dilese de dilim 'Affettim' dese de kalbim affetmez, çünkü ben çok hassas bir insanım ve asla unutamıyorum. Bu da psikolojiyi yoran bir şey tabii. Dolayısı ile sağlığımı da etkiliyor.
Çok sevdiğim bir arkadaşımla büyük bir problem yaşamıştık mesela, o olay beni çok etkiledi. O hatalıydı, sonra defalarca özür diledi ama ben çok istesem de bir türlü affedemedim onu. Çok istedim, çok çabaladım ama olmadı bir türlü. O dönem çok üzüldüm, üzüntüden hasta oldum resmen, etkisinden çok zor kurtuldum. Ondan sonra hiç öyle büyük bir olay olmadı ama hâlâ hatırladıkça üzülüyorum. Onu affetmemenin ağırlığını hâlâ yaşıyorum. Aklıma geldikçe nefesim daralıyor hâlâ. O yüzden kolay unutanları çabuk affedenleri hep çok imrenirim keşke ben de öyle olsam diye…
'BİZİ TERK EDEN ANNEMİ BİLE AFFETTİM'
Anıl N. (34)
Ben çok bağışlayıcı biriyim, kimseye kin tutmam, kavga etmem, kalbini kırmam. Hep insanlara karşı çok özenli davranırım. O yüzden hiç böyle bir olay gelmedi başıma.
Ama hayatımda affedemediğim tek bir insan vardı o da bizi çok küçükken bırakıp giden biyolojik annem. Kız kardeşimle beni daha okula bile gitmediğimiz yaşta terk etmiş ya da bırakmak zorunda kalmış. Yıllardır onun varlığını o kadar yok saymışız bulmaya çalışıp 'Neden' diye sorma gereksinimi bile duymadık.
Gençlik yıllarımızda da o umursamazlığım devam etti ama 30'lu yaşlarıma geldiğince yaşadığım her sorunun altından bu konu çıkmaya başladı. Farkında olmadan ruh sağlığımı öyle bir etkilemiş ki... Ama ben hep sorunlarımın altında farklı şeyler aramışım meğer. Psikolojik destek almaya başladım ve görüştüğüm uzman sorunlarımı çözmek için annemle görüşüp konuşarak üzerimdeki bu yükten kurtulmam gerektiğini söyledi. Ben de ikna oldum ve iletişime geçmemiz çok da zor olmadı. Benden 4 yaş küçük kız kardeşim görüşmek istemedi. 'Bugüne kadar bize ulaşmayan kişiyi ben niye arayıp bulacağım?' dedi. Israrcı olmadım ama o da benim gibi bu görüşmeyi yapmadıkça üzerinde bir yük olarak kalacak, eminim.
Ben görüştüm de ne mi değişti? Onun kendine göre haklı nedenlerini dinledim. Ama, 'Hadi tamam, bunca yıl sonra kavuştuk, her şeyi unutalım, geçmişe sünger çekelim' gibi bir şey değil bu... Ben onu kendimi rahatlatmak, duygusal yüklerimden kurtulmak için affettim. Ne yaptıysam kendi sağlığım için yaptım ve çok da faydasını gördüm.
Sürekli iletişim halinde değiliz, benim için hâlâ bir yabancı gibi ama en azından kafamdaki bazı soru işaretlerinin cevabını buldum ve omuzlarımdan koca bir yük kalktı. Bunu yapmamamın pişmanlığını yaşayacağıma, sürekli bu duygunun ağırlığını hissedeceğime onunla görüştüm ve 'Seni affediyorum' diyerek özgürleştim.
‘BENDEKİ BAKİYESİ YÜKSEKSE AFFEDEBİLİRİM’
Nermin K. (43)
Ben affetme konusunda biraz insan seçiyorum galiba. Kızdığım, gücendiğim kişinin bendeki karşılığına bakarım. Eğer bakiyesi yüksekse affedebilirim ama zaten sınırdaysa vallahi bir kalemde silerim. Böyle dediğime bakmayın hayatımda sildiğim kimse yok. Belki de affetmeyecek kadar değer vermiyorum herkese. Yani benim için o insan çok da önemli biri değilse takılmam. Affetme eşiğine bile gelmem. Ama çok sevdiğim, değer verdiğim, vazgeçemeyeceğim biri ise onu affetmem daha kolay olur, çünkü aramız düzelmezse ben hasta olurum, yataklara düşerim.
‘AİLEMİ BANA YAŞATTIKLARI İÇİN ASLA AFFEDEMİYORUM’
Ayşegül H. (42)
Ben çok sevdiğim ve değer verdiğim insanları kolay affedemiyorum hatta hiç affedemiyorum desem daha doğru olur. Mesela ailemi yıllardır hiç ama hiç affedemedim. Şu anda yazarken bile öfkeleniyorum ve o günkü gibi kinleniyorum onlara.
Ben birini sevdim ve evlenmek istedim ama annem, babam, abim, ablam hepsi bir olup bu evliliğe karşı çıktı. Onu tanıdıklarından değil, kimdir, nedir bilmedikleri için şiddetle karşı çıktılar. Birbirimizi sevdiğimizi ve asla ayrılmayı düşünmediğimizi söyledik. Onların da evleneceğim adamı tanıyıp sevmeleri için çok uğraştım ama bırakın çabalamayı 'Bize karşı çıkarsan seni evlatlıktan reddederiz' noktasına kadar vardı olay.
Bir insanın ailesi ve sevdiği insan arasında kalması o kadar acı ki size anlatamam. Her iki tarafı da vazgeçemeyeceğiniz kadar seviyorsunuz ama sizden bir tercih yapmanız isteniyor. Günlerce gözyaşı döktüm, yalvardım, yakardım ama asla geri adım atmadılar. Eşim bu dönemde hep çok destekledi beni ve o da ailemin rızasını almamı çok istedi.
Neyse sonunda biz evlenmeye karar verdik, düğünüme de geldiler tabii ama tıpkı bir yabancı gibi… O kadar ağırıma gitti ki, o kadar yalnız hissettim ki kendimi, o günler aklıma geldikçe her seferinde ağlama krizine giriyorum. Bana yaşattıkları o duyguyu bir türlü atamıyorum kafamdan.
13 yıl geçti üzerinden, çocuklarım oldu. Önceleri hiç evime gelmezlerdi, çocuklardan sonra gelmeye, hatta yatılı kalmaya bile başladılar. Eşim tüm yapılanlara rağmen bir gün bile başlarına kakmadı, her zaman çok misafirperver oldu ve hep saygılı davrandı. Her işlerine koşturdu. Şimdi bir işleri düşünce ablamın eşini değil o beğenmedikleri damatlarını arıyorlar. Geçen gün işinden izin aldı eşim; annemle babamı hastaneye götürdü ve tüm gün yanlarında bekledi.
Ne oldu? Bana çektirdiklerini yaşattıklarını unuttum mu? Çok istesem de unutamıyorum, bir türlü affedemiyorum onları. Ama bu durum beni çok da rahatsız ediyor. 'Onlar benim annem babam affetmeliyim artık' diyorum yapamıyorum. Kalbimin bir tarafı çok karanlık asla aydınlatamıyorum.
‘BENİM YEDEK PARÇAM YOK, KIRILINCA PARÇAYI ÇÖPE ATIYORUM’
Cemil Ş. (37)
Ben bu hayatta bir tek can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım dediğim kişiyi affedemedim çünkü kimseye onun kadar kırılmadım ömrü hayatımda. İnsan en çok sevdiğini affedemiyor bence. 'Bu kadar sevdiğim değer verdiğim insan beni neden bu kadar üzer' diye aklı almıyor.
Peki yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken, birbirimizi uğruna canımızı bile verecek kadar severken neden bu hale düştük? Özetle beni ona ihtiyaç duyduğum en zor anımda yapayalnız bıraktığı için diyebilirim.
İnsan en zor döneminde ailesinden bile daha yakın hissettiği dostlarına sarılır. Onlardan fikir almak, desteğini hissetmek her türlü kararında arkasında olduğunu bilmek ister. Ben çok zor bir dönem atlattım ve o benim ne fiziken ne de ruhen yanımda oldu. Tam olarak ‘Dost kara günde belli olur’ sözünü yaşattı bana. Yıllarca farklı ülkelerde yaşadığımız için görüşemedik, ara ara bir araya geldik ama hiçbir zaman eskisi gibi olamadık. Ben ona neden bu kadar kırıldığımı ve onu bir türlü affedemediğimi anlattım, o da bana hak verdi ama bende olan oldu, bir parçam kırıldı gitti.
Benim yedek parçam yok, bir şey kırılınca o parçayı çöpe atıyorum. O parçanın yokluğu canımı acıtıyor elbette… Bu durum psikolojiyi ve sağlığı da etkiliyor kesinlikle…Ben insanlara karşı güvenimi yitirdim mesela, sadece arkadaşlık ilişkilerimi değil ikili ilişkilerimi de etkiledi bu durum. Kimse ile çok samimi olamıyorum, kendimi birine azıcık yakın hissetsem hemen çekiyorum kendimi, 'Ya bununla da çok iyi olursak ve bir süre sonra aynı şeyleri yaşarsam*' diye korkuyorum. Böyle olunca da gittikçe yalnızlaşıyor insan.
‘SEVDİĞİM BİRİ İSE KOLAY AFFEDERİM’
Hakan T. (39)
Ben biraz daha toleranslıyım bu konularda. Çok takılmam, 'Oldu bitti boş verelim' der geçerim. Sevdiğim biriyse, ona çok değer veriyorsam hatalarını affedebilirim sürekli tekrarlamadığı sürece. Çünkü bir hatası olursa 'İstemeden yapmıştır' diye düşünürüm hep. Ama çok önemsemediğim biri ise affedip etmememin çok bir önemi olmaz. Zaten kafamı çok da meşgul etmem.
‘KALBİMİ KIRANI AFFETMEM, O SANİYE SEVMEYİ BIRAKIRIM’
Bora K. (41)
Ben biraz sertim bu konularda. İnsan birini seviyorsa değer veriyorsa özenli davranacak, kalbini kırmayacak, hata yapmayacak. Yapıyorsa zaten o kadar da sevmiyor demektir. Bu aile, eş, dost ilişkilerinin hepsi için geçerli. Ben bazılarının hatalarını affedebilirim, küçük çaplı ise içinde kötü niyet olmadığını düşünüyorsam çok fazla üstünde durmam ama bana karşı büyük bir hata yapan, kalbimi kıran kişiyi kim olursa olsun affedemem. Severim, sayarım ama unutmam, atarım bir kenara ve hep aklımın köşesinde kalır. Yeri geldiğinde de cebimden çıkarırım.
Hayatımdan böyle çıkardığım birkaç insan var ve asla geri dönüşü yok benim için. Dünya yansa affetmem. Arkadaşlıklar, dostluklar kolay kazanılmıyor ama bir saniyede her şey yerle bir olabiliyor. 'Bu affedememe duygusu sana zarar veriyor mu?' diye sorarsanız çok net 'Hayır' diyebilirim. Önceden böyle bir durum yaşadığımda üzülürdüm, sürekli aklıma gelirdi ama şimdi öyle değilim. Çok sevdiğim biri ile onu affedemeyeceğim bir olay mı yaşadım, o dakika o saniye o insanı sevmeyi bırakıyorum hiç zorlanmadan ve hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ediyorum. Bu mertebeye nasıl ulaştım bilmiyorum ama Allah herkese nasip etsin.
Zaten benim en sevdiğim şarkı de 'Affetmem Asla Seni' şarkısı... 'Som altından taç olsan, aşkıma muhtaç olsan, derdime ilaç olsan, affetmem asla seni'
‘AFFETMEK DEĞİL AFFEDEMEDİĞİN KİŞİYİ HAYATINDAN ÇIKARMAK ÖZGÜRLÜKTÜR’
Yasemin B. (42)
Benim şu hayatta affedemediğim tek şey eşimin ailesinin bana yaşattıkları… Evliliğimizin ilk yıllarında bana yapmadıklarını bırakmadılar, onlar yüzünden eşimle aram bozuldu, resmen boşanmanın eşiğine geldim. Kayınvalidem yaşlı diye bir derece yumuşuyorum ama görümcemi asla affetmedim, affetmeyeceğim de. Kendi mutsuzluğunun acısını benden çıkarmaya çalıştı, eşim de ailesine çok düşkün olduğu için arada kaldı hatta o tarafa kaydı desek daha doğru olur.
Döktüğüm gözyaşlarının haddi hesabı yok. Bu yüzden öfke patlamaları yaşadım, aşırı hırçınlaştım, sinir krizleri geçirdim, sürekli mide bulantısı, kusma ve ishal problemi yaşadım. Baktım bu duygu ile baş edemiyorum psikolojik destek aldım, ilaca başladım.
Şimdi üzerinden 20 yıl geçti ama ben onları hâlâ affedemedim. Geçen gün bayramda bir araya geldik, yine sinirlerim bozuldu çünkü eski günleri hatırladım. Yine eşime karşı hırçınlaşmaya, öfkelenmeye başladım ve bıraktığım antidepresana tekrar başladım. Başka türlü düzelemiyorum çünkü…
Aklıma geldikçe her şeye karşı sabrım azalıyor, beynimi kara bulutlar kaplıyor. Sağlığım bozuluyor. Yani ben bunları affedemediğim için mi yaşıyorum yoksa o günler aklıma geldikçe travmalarım mı tetikleniyor bilmiyorum. Ama bana sorarsanız onları görmeyince gayet rahatım, hiç affetmediğim için bende ağırlık yapmıyor, varlıkları ve davranışları ağır geliyor sadece… Yani 'Affetmek özgürlüktür' diyorlar ya bence asıl affedemediğin kişiyi hayatından çıkarmak özgürlüktür.
‘ÖMÜR BOYU AFFETMEYECEĞİM’
Deniz S. (36)
Herkes hata yapabilir. Ben anılara çok önem veriyorum ve sevdiklerimi kolay affederim ama çok sevdiğim insanın hatalarını affedemem. Arkadaş ya da aile arasında olan kırgınlıkları çok çabuk unutuyorum, çünkü onlar bile isteye yapılan şeyler değil ama iki yıldır ayrı olduğum eski eşim, benim canımı bile isteye kırıyordu. Yıllarca eşim ve kardeşinin hakaretlerine maruz kaldım, yaşadıklarımı hazmedemediğim için onların yüzünden ilaca başladım. Eşimin kardeşi umurumda değildi aslında ama eşimin bu durum karşısında benim yanımda olmaması asıl canımı sıkan şeydi. Ama ilaçla daha bağışlayıcı oldum galiba, affetmiyorum da, eskisi kadar takmıyorum da… Ama ilacı bırakırsam o kinim öfkem yeniden canlanacakmış gibi geliyor. Ben eşimi çok affettim aslında ama bir yerden sonra sabrım kalmadı. Şimdi gözümden de gönlümden de uzak ama ömür boyu yaptıklarını affetmeyeceğim sanırım.
Hong Kong, Endonezya, Ukrayna, Kolombiya ve Güney Afrika'da 4598 katılımcı ile gerçekleştirilen çalışmada katılımcıların yarısı iki haftalık süre boyunca Everett Worthington'ın kitabındaki egzersizleri yaptı. İki hafta sonra bu gruptaki katılımcıların daha affedici olma eğilimi geliştiği ve depresyon ile anksiyete semptomlarında istatistiksel olarak gözle görülür bir azalma olduğu tespit edildi.
Harvard TH Chan Halk Sağlığı Okulu epidemiyoloji profesörü ve İnsan Gelişimi Programı Direktörü Tyler VanderWeele, söz konusu araştırmayla elde edilen bulguların halk sağlığı için geniş etkileri olduğunu söyledi.
Yeni araştırmanın ortak yazarlarından biri olan VanderWeele, "Bence haksızlığa uğrama deneyimi oldukça yaygın. Bu affetme çalışma kitabının bu konuyu ele almak ve ruh sağlığını iyileştirmek için kullanılabileceğini gördük. Kaynak geniş kitlelere yayılırsa toplumun ruh sağlığı üzerindeki etkileri önemli olabilir” dedi.
AFFETMEYE YÖNELİK İLK ADIM, AFFETMEYE KARAR VERMEK
Uzmanlara göre, duygusal affediciliği başarmak için kişinin kendini bırakması ve haksızlığa uğradığı düşüncesinden vazgeçmesi gerekiyor. Bir kişiye karşı duyulan kötü niyetin iyi niyet duygusuyla değişmesi için bilinçli bir seçime ihtiyaç var.
Worthington, bu bağlamda duygusal bağışlamanın daha uzun sürdüğünü dile getirdi ve ekledi: "Affetmek tüm sorunları çözmez ama özgürleştirir. Bu, haksızlığa karşı doğru tepkidir.”
Araştırmalar, affeden çocukların akademik olarak daha başarılı olduğunu ve genel olarak affetmenin daha düşük tansiyon, daha iyi uyku ve daha az kaygı ile sonuçlanabileceğini gösteriyor.
‘HAZMETMEK ZAMAN ALIR, AFFETMEYİ ZORLAŞTIRIR’
Araştırmalara göre, affetmeyi başarabilen kişiler, fiziksel ve ruhsal sağlık anlamında kendilerini daha iyi hissediyor ama eşimize, ailemize, arkadaşlarımıza kırgınlıklarımız, üzüntümüz çabuk geçmiyor ve kolay kolay affedemiyoruz.
Neden bu kadar zor affettiğimizi sorduğumuz Klinik Psikolog Ebru Özkurt Topçu, yaşanan bir olay karşısında kimi zaman yapılanlara kimi zaman da söylenenlere kırılıp, üzülüp öfkelendiğimizi, bu tarz beklenmedik durumların insanı hayal kırıklığına uğrattığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Zarar görmek öfke, nefret, kin gibi karmaşık duygular hissettirir ve hazmetmesi zaman alabilir. Bu da affetmeyi zorlaştırır.”
Affedemediğiniz kişiyi, olayı sürekli zihninizde taşımaya mahkûm olacağınızı; üzen, kızdıran, acı veren bir olayı tekrar tekrar düşünmenin aynı duyguları hissetmenin olayı yeniden yaşattığını ifade eden Topçu, "Affedemedikleriniz olumsuz düşünce ve duyguları aktive ederek uzun süre bunlara maruz kalan ruhunuzda ve bedeninizde etkiler yaratır. Bu süreç de hem psikolojik hem fiziksel rahatsızlıklara zemin hazırlar" dedi.
Affetmenin; o kişiyi sevmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak, ilişkiyi sürdürmek anlamına gelmediğini vurgulayan Topçu, "Affetmenin kendi yaşam konforunuz için yapacağınız bir eylem olduğunu düşünmek bu bilinci kolaylaştırabilir. O kişiyle ilişkiyi sürdürmek veya ne sıklıkta nasıl bir iletişimde olacağınız ise başka bir tercihtir" diye konuştu.
‘AFFETMEK BEDENİ VE RUHU HAFİFLETİR’
“Affetmek özgürlüktür. Affetmek uzun süre taşıdığınız ağır bir yükü bir kenara bırakmak gibi bedeni ve ruhu hafifletir, rahatlama sağlar” diyen Topçu, affedebilmek için neler yapmamız gerektiğini maddeler halinde sıraladı:
-- Odağınızı değiştirin! Karşı tarafın neyi, neden, niçin yaptığını düşünmek yerine önce kendi duygu ve düşüncelerinizin farkına varın.
-- Her ne hissediyorsanız tüm duygularınızı doğal kabul edin, acı verse de geçeceğini unutmayın.
-- Duygularınızı bastırmadan, yok saymadan onlara sahip çıkın.
-- Ağlamak için kendinize izin verin.
-- Eğer mümkünse kendinizi ve duygularınızı affetmek istediğiniz kişiye ifade edin. Herhangi bir beklentiniz olmadan bunu kendiniz için yapın.
-- Duygularınızı dışa vurmalısınız. Konuşmayı tercih etmeyenler; yazı yazmak, spor, sanat gibi yolları deneyebilir.