BİR SORUDAN FAZLASI | Doğum yapmaktan neden bu kadar çok korkuyorum?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Doğum yapmaktan neden bu kadar çok korkuyorum
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2023 12:25

Hamilelik ve doğum konusunda endişeli olmak son derece normal. Neredeyse her hamile kadın, doğum sırasında yaşanabileceklere dair bir dereceye kadar endişe duyuyor. Ancak bir kesim için bu endişeyle başa çıkmak çok daha zor. Biz de Bir Sorudan Fazlası serimizde bilim insanlarının "tokofobi" adını verdiği doğum korkusuyla başa çıkmakta zorlanan kadınları dinledik.

Haberin Devamı

Doğum yapma korkusu olarak da bilinen ‘tokofobi’, muhtemelen çoğu kişi için hiçbir şey ifade etmiyor, ancak doktorlar bu korkuyu yaşayanların oranının tahmin edilenden yüksek olduğu konusunda uyarıyor.

Evolution, Medicine, and Public Health dergisinde geçen ay yayımlanan bir araştırma, Amerikalı kadınların yüzde 62'sinin doğum konusunda yüksek düzeyde korku ve endişeye sahip olduğunu ortaya koydu. Dünya çapında ise kadınların yüzde 14'ünün bu sorunu yaşadığı tahmin ediliyor.

Biz de doğum korkusu yaşayanların hikayelerini dinledik. Bu korkunun altında yatan nedenleri ve merak edilenleri ise Klinik Psikolog Gizem Mine Çölümlü ile konuştuk.

‘DOĞUM HAKKINDA OLUMSUZ SÖYLENTİLER İÇİMDEKİ HEYECANI ALDI’

Kübra R. (32)

Evlenmek istememin en büyük sebebi anne olma isteğimdi ve birkaç ay sonra hemen hamile kaldım. İnsan hamile olunca nedense çevresini bir anda yeni anneler ve hamile kadınlar sarıyor. Benim de çevremde yeni anne olmuş bir sürü insan belirmeye başladı. İş yerinde daha önce muhabbetim olmayan kişiler bile hamile olduğumu görünce hemen sohbet etmeye çalışıyor ve kendi deneyimlerini anlatıyordu. Nedense herkes öyle kötü şeylerden bahsediyordu ki doğumun iyi olan hiçbir yanı yok gibiydi. Zamanla bu olumsuz söylentiler çocuğumu kucağıma alacağım heyecanını içimden almış, tüm vücudum doğum korkusuna bürünmüştü.

Haberin Devamı

Saatlerce sancı çekenler, suni sancı yüklenip de normal doğuramayanlar, vajinal muayenede aksilikler yaşayanlar… Ne ararsanız vardı. Biri de "Şıp diye doğurdum" demiyordu. O kadar etkileniyordum ki "Keşke zaman geriye aksa da hiç hamile kalmamış olsam" diye düşünüp duruyordum.

Doğum zamanı yaklaştıkça paniğim daha da arttı. Sancılanacağım diye aklım çıkıyordu; ufak tefek sancılar yaşasam bile ne eşime ne de aileme bundan bahsedebiliyordum. Sanki bahsetmeyince hiç doğurmam gerekmeyecekmiş gibi geliyordu. Ancak yoğun bir sancı gelip çattı ve gizlemem imkânsız bir hal aldı. Ardından hemen hastaneye gidip, doğuma alındım ve işte o zaman diğer annelerin çok abarttığını anladım. Yaşadığım yoğun sancı haricinde beni zorlayan pek de bir şey olmamıştı. Hem olsaydı da sonucunda çocuğumu kucağıma alacaktım, daha büyük bir mutluluk olamazdı benim için. Artık kimseye kulak asmadan ikinciyi hatta üçüncü çocuğumu dünyaya getirebilirim.

Haberin Devamı

‘İÇİMİ DOĞUMDA ÖLME KORKUSU KAPLADI’

Seda K. (29)

28 yaşındayken planlı bir şekilde hamile kaldım. Oldukça sağlıklı bir hamilelik geçirdim, dokuz ay boyunca ben de bebeğim de çok sağlıklıydık. Herhangi bir problem yoktu. Kendimi anne olmaya hazır hissediyordum, bebeğimi kucağıma alacağım günü düşünüp duruyordum. Ta ki gebeliğimin son ayına gelene kadar. Gebeliğimin yaklaşık 35'inci haftasında karnım tam anlamıyla büyümüş ve bebeğimin hareketleri artık dışarıdan dahi görebilecek hale gelmişti. İşte ne olduysa ondan sonra oldu.

Kilom arttığı ve karnım büyüdüğü için yürümekte dahi zorlandığım, ağrılarım başladığı ve hem bedensel hem de hormonal değişimlerden ötürü ağlamak için bahane aradığım son düzlükte içimi inanılmaz bir korku kapladı: Doğumda ölme korkusu. "Ya doğumda ölürsem, ya bebeğimi göremezsem" diye düşünmekten çıldırmak üzereydim. İş öyle bir boyuta geldi ki vasiyetimi dahi hazırladım. Ablama gidip, “Bana doğumda bir şey olursa bebeğime sen bakacaksın” dedim. Eşimden de bebeğimize benim yokluğumu aratmayacağına dair söz aldım. Tabii çevremdekiler beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ben o kadar ciddiydim ki vasiyetlerime "Tamam" demek zorunda kaldılar.

Haberin Devamı

Yine de geceleri doğumda hayatımı kaybettiğimi düşünmekten uyuyamıyordum. Bu korku o kadar büyüdü ki doğum yapmak istemez hale geldim. “Sonsuza dek hamile kalayım, bebeğim hep karnımda olsun” dediğimi hatırlıyorum. Eşim bunu duyduğunda durumun ciddiyetini anladı ve beni önce kendi doktorumuza götürüp durumu anlattı. Kadın doğum doktorum süreci detaylıca anlatıp beni rahatlatmaya çalıştı. Ardından psikolog ile görüşmemi önerdi. Ben de önerisine uydum. Nasıl doğum yaparsam bu korku azalır diye konuşmaya başladık ve benim için en rahatlatıcı yöntemin epidural sezaryen olduğuna karar verdik. Gerçekten de öyle oldu.

Hamileliğimin son dönemlerinde daha fazla stres yaşamamam için sezaryen planladık ve ben doğumda uyanık kaldığım için daha rahattım. Eşim de doğuma girerek bana destek oldu. Şimdi anlatırken kendim de "Amma abartmışım" diyorum ama yaşarken cehennem gibiydi. Siz siz olun böyle şeyler düşünüp hamileliğinizi kendinize zehir etmeyin. Ben korkmaktan son haftalarımın tadını çıkaramadım.

Haberin Devamı

BİR SORUDAN FAZLASI | Doğum yapmaktan neden bu kadar çok korkuyorum

‘ARKADAŞIMIN DOĞUMUNA GİRMEK ALDIĞIM EN KÖTÜ KARARDI’

Banu Y. (29)

Doğum çok doğal bir süreç ve bu sebeple korkmak gibi bir şey aklımın ucundan bile geçmiyordu. Çoğu kadın gibi bir gün doğurabileceğimi ara ara düşünürdüm ve bu düşünce beni mutlu ederdi. Fakat beni bu cesaretli hallerim mahvetti.

Amatör fotoğrafçılık yapıyorum ve çalışmalarım gerçekten beğeniliyor. Bu nedenle yakın bir arkadaşım bana ilk profesyonel çekimimin doğum olabileceğini söyledi. Duyunca çok heyecanlandım, çünkü ilk profesyonel işimi çok sevdiğim biri için yapacaktım. Doğum anı gelip çattığında işler pek de istediğim gibi gitmedi. Aslında bir hemşirenin tuzağına düştüm de diyebilirim.

Haberin Devamı

Daha doğum başlamadan beni içeri aldılar ve sezaryen doğumu anbean gördüm. Önümde arkadaşımı kesmeye başladıklarında neredeyse bayılacaktım. Çocuğun çıktığı ana kadar yaşanan 20 dakika galiba hayatımın en kötü anlarıydı. Bunları bir gün benim de yaşayacağımı düşündükçe hâlâ çok kötü oluyorum. Çok doğal olan bu süreç bana korkunç geliyor ve artık doğum yapmayı asla istemiyorum. Arkadaşımın doğumuna girmek bugüne kadar aldığım en kötü karardı.

‘ORTAOKULDA İZLEDİĞİM DOĞUM VİDEOSU TÜM HAYATIMI ETKİLEDİ’

Hilal Z. (26)

Çoğu kız çocuğu gibi ben de aklım bazı şeylere ermeye başladığında doğumun nasıl gerçekleştiğini merak etmeye başladım. Zaten öncesinde de anneme sürekli nasıl olduğunu soruyordum. Ortaokul çağlarımda yakın bir kız arkadaşımın evine gittik, daha internetin yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı dönemlerdi ve onların evinde vardı. Oyunlar oynuyor, şarkılar dinliyor eğleniyorduk ki aklımıza doğum videosu izlemek geldi. Çünkü ikimiz de annelerimizden bir şeyler duysak da tam anlamıyla nasıl olduğunu bilmiyorduk.

Heyecanla normal doğuma ait bir video açtık ve izlemeye başladık. İkimiz de korku filmi izliyor gibiydik, gördüklerimiz bizi dehşete düşürmüştü. Videoyu sonuna kadar izledik ama nasıl izlediğimi bir ben bilirim. Sonlandığında ise ikimizin de çıtı çıkmamıştı, ikimizin de yüzünden belliydi ki konuya dair konuşmak istemiyorduk.

Videonun üzerinden uzun süre geçti ama biz gördüklerimizi unutamıyorduk. Tam da bundan birkaç ay sonra annemin hamile olduğunu söylediler bana. Hep bir kardeşim olsun istiyordum ama doğum videosu izledikten sonra annemin başına çok kötü şeyler gelecek diye günlerce ağladım. Hatta her gece kardeşim olmasın diye gizli gizli dua ettim. Tabii anneme neden böyle düşündüğümü de söyleyemiyordum, çünkü doğum videosu izlediğimi bir öğrense çok kızardı.

Şimdi yaşım 26 ve hâlâ o videonun etkisinden çıkamıyorum. Videoyu izlediğim arkadaşımla bu konuyu konuştuğumda onda da aynı hislerin olduğunu öğrendim. Belki izlediğimiz zor bir doğumdu ve herkesinki böyle geçmiyordu ama hâlâ içimde doğum yapmaya dair hiçbir istek yok.

‘HEM SANCIDAN KIVRANIYOR HEM DE DOĞURMAK İSTEMİYORUM DİYE AĞLIYORDUM’

Hatice Y. (74)

Ben 13 yaşındayken annemi kaybettim, ardından sadece bir sene geçtikten sonra babam da vefat etti. Benden 2 yaş büyük ablamla birlikte babaannemle yaşamaya başladık. Tabii eskiden evler o kadar kalabalıktı ki yeni gelen bir kişi çocuk dahi olsa fazlalık olarak görülüyordu, en azından bizimkiler için böyleydi. Babaannem de üstündeki yükü atmak için çok genç yaşta evlendirdi bizi.

Evlenmemin üzerinden çok zaman geçmeden hamile kaldım. Karnım büyüdükçe korkmaya başlamıştım. Çünkü doğum hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Karnım büyüyüp doğum yaklaştıkça iyice içime kapanıyordum, odadan bile çıkmak istemiyordum. Köyde yaşıyordum ama bir hayvanın bile doğumuna şahitlik etmemiştim.

Eşimin annesi halimin farkına varınca benimle konuşup, doğumun nasıl olacağını anlattı ve köyde yakın zamanda evde gerçekleşen bir doğumu izlememi sağladı. Bu hiç iyi olmadı, beni daha da korkuttu. Hiç unutmuyorum doğum için eve ebe geldiğinde hem sancıdan kıvranıyor hem de "Doğurmak istemiyorum" diye ağlıyordum. Tabii ilk doğumla birlikte tüm korkum da geçti ve daha sonra üç çocuğum daha oldu.

BİR SORUDAN FAZLASI | Doğum yapmaktan neden bu kadar çok korkuyorum

ANNE ADAYININ DOĞUM VE SONRASI SÜREÇLERE İLİŞKİN KORKULARI NORMAL

Hamilelik sürecinin biyopsikososyal değişimleri içeren, anne adayının bu değişikliklere uyum sağlamasını gerektiren, doğuma ve ebeveynliğe hazırlık yapılan bir dönemi kapsadığını ifade eden Klinik Psikolog Gizem Mine Çölümlü, “Hamilelik sürecinde, vücut fetüsün oluşumu işini üstlenirken, bir bebek fikri ortaya çıktığı andan itibaren de zihin nasıl bir bebeğe sahip olunacağı, doğum süreci ve annelikle ilgili düşünce oluşumunu üstlenir” dedi.

Çölümlü, "Annelik rolüne ilişkin tüm duygular, ruhsal, davranışsal beklentiler dışında endişe, kaygılı bekleyiş, çatışma ve korkular da bu süreçte ön plana çıkar. Bu gelişimsel deneyimde, anne adayının gebelik, doğum ve doğum sonu süreçlere ilişkin korkuları son derece normaldir ve anneliğe psikolojik uyum sürecinin bir parçasıdır. Ancak bazen doğum; kontrol kaybı, ağrı, ölüm korkusu ile ilişkilendirilir ve kadınlar bebeklerinin ya da kendilerinin zarar göreceği korkusunu taşırlar" diye konuştu.

İLK KEZ ERGENLİK DÖNEMİNDE VEYA HAMİLELİK DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKABİLİR

Tokofobinin üç seviyede kendini gösterdiğini belirten Gizem Mine Çölümlü, şu detayları sıraladı:

Primer tokofobi: Kadın hamile kalmadan önce doğumla ilgili korkulara sahiptir. Erken erişkenlik döneminde ortaya çıkabilir ve kadın, doğum korkuları sebebiyle gebe kalmaktan kaçınabilir. Primer tokofobi düzeyinde kadınlar çocuksuz kalmayı ve evlat edinmeyi sıkça tercih edebilmektedir.

Sekonder tokofobi: Anne adayı travmatik ya da uzun saatler süren ilk doğum deneyimine sahipse ya da düşük, ölü doğum, gebelik sonlandırma gibi zor yaşam olaylarına maruz kaldıysa ikinci seviye tokofobi gelişebilir.

Prenatal depresyon belirtisi olarak tokofobi: Hamilelik dönemi depresyonuna eşlik eden tokofobidir. Hamilelik öncesinde herhangi bir korkuya sahip olmadığı halde anne adayı depresif duygulanımına bağlı tokofobi geliştirebilir. Mutsuz giden evliliği ve ilişkisel problemleri doğum olayını felaket olarak algılamasına sebebiyet verebilir. Depresif sürecin yarattığı olumsuz düşünce yapısı nedeniyle de anne adayı yoğun şekilde doğum korkusu taşır.

İLK DOĞUMLARDA TOKOFOBİ ORANI DAHA YÜKSEK

Gizem Mine Çölümlü, doğum korkusunun pek çok sebebi olabileceğini söyleyerek şöyle devam etti:

“Yaşanan ülkenin sosyal ve kültürel yapısı, düşük ağrı eşiği, kişilik özellikleri ve öğrenilen korkular doğum algısının değişmesine ya da yanlış şekillenmesine sebebiyet verip, tokofobi görülme sıklığını artırabilmektedir. Genel olarak tedirgin ve kaygı düzeyi yüksek kişilerde bilinmeyenden doğan korku daha yoğun olduğu için, ilk doğumlarda oran daha yüksek. Doğum, bebeğin fiziksel doğumu gibi anne adayının psikolojik doğumunu da içeren bir deneyim olduğu için, hazır hissetmeden hamile kalan kadınlarda da tokofobi görülme sıklığı daha yüksek olabilmektedir. Genel anksiyete düzeyi yüksek, benlik algısı düşük annelerde daha fazla tokofobi gözlemlenebilir.”

DOĞUM NE KADAR RAHATSA BEBEKLE KURULAN BAĞ DA O KADAR KALİTELİ OLUR

Doğum korkusu nasıl tedavi edilir?’ sorusunu yönelttiğimiz Gizem Mine Çölümlü, “Öncelikle kadının korku düzeyi belirlenmeli, bu korku ile baş etmesine yardımcı destek, bir klinik psikolog tarafından sağlanmalıdır. Doğum, doğurmak, anne olmakla ilgili duygu ve düşünceleri üzerinde durularak, doğum süreci ve sonuçlarını olumlu yönde geliştirmesi sağlanmalıdır. Doğum ne kadar rahat olursa bebekle kurulacak ilk bağ ve temas da bir o kadar kaliteli olacağı için, doğumla ilgili korku ve anksiyeteyle ilgili destek alınmaktan kaçınılmamalıdır” açıklamalarında bulundu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!