Güncelleme Tarihi:
Hamilelik sürecinde anneler hem bedensel hem de psikolojik bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Annenin bu değişimlere ayak uydurmasına destek vermek söz konusu olduğunda da en önemli görev babaya düşüyor.
Son yıllarda anneler, eşlerinin bu desteğinin doğum esnasında da sürmesini istiyor. Bazı babalar anneye yardımcı olabilmek için doğuma girmeyi çok isterken, bazıları da bebeklerinin doğum anını görmekten korkuyor veya o an eşlerine destek olamayacakları düşüncesiyle doğuma girmek istemiyor.
Peki babalar doğuma girmeli mi?
Bir Sorudan Fazlası serimizde doğumda eşinin yanında olanlara ve eşini doğuma girmeye ikna edemeyenlere kulak verdik. Konunun psikolojik etkilerini ise Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman ile konuştuk.
EŞİM SÜREKLİ ‘O ZAMAN GELSİN BAKARIZ’ DİYORDU, SONUNDA İKNA OLDU
Birgül A. (27)
Hamile olduğumu öğrendiğim ilk andan beri eşimi doğumda yanımda istediğimi söylüyordum. Eşim de “O zaman gelsin bakarız” diyordu. Doğum yaklaştıkça bunu ciddi ciddi konuşmaya başladık. Hani derler ya “Kadınlar hamile olduğunu öğrendiği an anne olur, babalar çocuğu kucağına alınca baba...” Eşim de sanırım doğum yaklaştıkça, karnım iyice büyüdüğünde, bebeğimiz tekmeleri ile kendini belli ettiğinde, onun sesine tepki olarak karnımda oynadığında baba olduğunu hissetmeye başladı. Ve bir gün “Ben tamamım, doğuma girmek istiyorum” dedi. O kadar mutlu oldum ki...
Doğumda eşimi yanımda istiyordum. Çünkü hem bebeğimizin bu dünyadaki ilk nefesine beraber şahit olalım istiyordum hem de çok yüksek sesle dile getirmesem de doğumdan korkuyordum. Hatta birçok anneye hamileyken gelen doğumda ölüm korkusu bana da gelmişti. Bu sebeplerle eşim yanımda olsun, elimi tutsun, o özel anı beraber yaşayalım istedim. O da başta tereddüt ettiğini, beni ameliyat masasında görmekten çok korktuğunu, nasıl dayanacağını bilmediğini ama kızımızın dünyadaki ilk saniyelerini görme ve bana destek olma fikrinin korkularından daha ağır bastığını söyledi.
Kararımızı doktorumuzla paylaştık. Doktor, eşlerin doğuma girmesinin aslında pek uygun olmadığını söyledi. Nedenini sorduğumuzda “Öncelikle sezaryen mi yoksa normal doğum mu olacak henüz bilmiyoruz. İkisinde de ameliyathanede sen ve ekip dışında birinin varlığı bizim dikkatimizi dağıtabilir. Bazen babalar aşırı heyecandan fenalaşabiliyor. Ya da eşini doğum anında görünce ilişkileri sonraki dönemde etkilenebiliyor. İyi düşünün karar verin” dedi.
Bizim kararımız kesindi. Hamileliğimin 40’ıncı haftasındayken hâlâ bir doğum belirtisi olmayınca sezaryende karar kıldık. Ben kesinlikle epidural doğum (normal doğum ya da sezaryen ameliyatı sırasında ağrı hissini ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir anestezi şekli) istediğimi belirttim. Dediğim gibi uyanık olmalı ve bebeğimi görmeliydim. Kendimi çok hazır hissetsem de beni odada sedyeye yatırıp ameliyathaneye götürdüklerinde çok korktum ve ağlamaya başladım.
Ameliyathanede belden anestezi iğnemi yaparlarken de sakinleşmeye çalışıyordum. Eşim yanıma gelene kadar derin bir nefes alamadım. Eşim geldi, başucuma oturdu ve elimi tuttu. İşte o zaman gerçekten kendimi hazır hissettim. Bebeğimizin sesini duyana kadar elimi bırakmadı. Hayatımda yaşadığım en kıymetli an bebeğimizin nefesini beraber içimize çektiğimiz saniyelerdi. Şimdi konuştuğumuzda “Verdiğim en iyi kararlardan biri kızımızın doğumuna girmekti” diyor.
EŞİMİN ELİNİ TUTACAKKEN KENDİMİ KAYINVALİDEMİN ELİNİ TUTARKEN BULDUM
Sezgin P. (33)
Doğum esnasında eşin yanında bulunmak önemli bir destek. Erkeklere kıyasla daha güçlü karakterlere sahip olan kadınlar, bu güçlü duruşlarını doğum esnasında çekilen acı dolayısıyla yıkmak istemediklerinden, eşlerini doğuma almamayı tercih edebiliyor. Bu saygı duyulması gereken bir durum.
Bunun tam tersini de görmek mümkün. Doğum acısını dindirmek ve dünyaya gelen bebeğin heyecanını birlikte yaşamak için eşlerini yanında isteyen kadınların sayısı oldukça fazla... Ben bu konuda kadının görüşünün alınıp, ona göre karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Benim yaşadıklarıma gelecek olursak film olur herhalde… Doğum esnasında eşime destek olmak için kayınvalidemle birlikte doğumhaneye girdim. Normalde eş dışında başka biri daha doğuma girebilir mi bilmiyorum. Kayınvalidem artık ne yaptıysa ne dediyse doğuma birlikte girdik.
Normal doğum gerçekleştiği için haliyle çığlıklar kaçınılmaz oldu. Benim oradaki görevim eşimin elini tutup teskin etmek olmalıydı ama ben kendimi kayınvalidemi elini tutup teskin ederken buldum. Kızının çektiği acıya dayanamadı, o da çığlık atmaya başladı. Haliyle hemşireler kayınvalidemle birlikte beni de doğumhaneden çıkarmak zorunda kaldı. Onun yüzünden çocuğumun dünyaya gelişine tanık olamadım.
ONLARI YALNIZ BIRAKTIĞIM VE BUNA CESARET EDEMEDİĞİM İÇİN O KADAR PİŞMANIM Kİ…
Ömer K. (36)
Ben çocuk sahibi olmaya pek sıcak bakmıyordum. Çünkü çocuk çok büyük bir sorumluluk. Öyle bir günde karar verilecek bir şey değil. Eşime de sürekli bunları söylüyor hayatın artık giderek zorlaştığı bir dünyada kendimizi böylesi ciddi bir sorumlulukla kısıtlamanın çok doğru olmadığını savunuyordum. Hatta evlenmeden önce de bu konuda anlaşmıştık.
Zaman geçtikçe annelik duygusu sanırım ağır bastı. Bu konudaki tartışmalarımızın dozu her geçen gün artınca, bir gün ayrılma noktasına kadar geldik. Ya bu evlilik bitecekti ya da hayatımıza minik bir kalp girecekti. Mutluyum, seviyorum, güzel bir ilişkimiz var ama çocuk kararım her şeyi tam tersine çevirecekti. Benim için korkuların baskın olduğu çok zor bir karardı. Sonunda eşim kazandı ve çocuk sahibi olmayı kabul ettim.
Bir süre sonra eşim hamile kaldığını sürpriz bir şekilde söylediğinde donup kaldım. Hiçbir tepki veremedim. Bununla karşılaşacağımı bilmeme rağmen sanki hiç olmayacak gibi geliyordu. Bir-iki ay geçtikten sonra eşimin hamilelik sürecinde elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Ama bir türlü babalık duygusuna giremedim. Eşim de “Çocuğu kucağına alınca anlarsın” diyordu.
Doğum yaklaştıkça eşimin “Doğumda yanımda olacak mısın?” sorularıyla karşılaşmaya başladım. Bu soruyu her sorduğunda bir şekilde geçiştirmeye çalıştım. Hem onu ameliyathanede görmekten ürküyor hem de ilişkimizi zedeler endişesi duyuyordum. Eşim ise orada olmamın onu daha iyi hissettireceğini söylüyordu. Son ana kadar “Doğumda olacağım” diyemedim. Eşim de artık umudu kesmişti.
Doğum zamanı gelince son bir kez gözlerimin içine baktı “Sen de gelecek misin?” diye sordu. Yine net bir cevap veremedim. Doğum bittikten sonra eşimi odaya çıkardıklarında bebeğimizin güzelliği ve tatlılığından konuşurken “Yanımda olmanı çok istedim. Çok korktum. Keşke elimi tutsaydın. İkimizin de sana çok ihtiyacı vardı” dedi. Onları yalnız bıraktığım ve buna cesaret edemediğim için o kadar pişmanım ki…
AĞABEYİM YENGEMİN YANINDA OLMAYA KORKUNCA BEN GİRMEK ZORUNDA KALDIM
Şeyma K. (29)
Yengemle abimin güzel bir evlilikleri vardı, bir tek çocukları eksikti. Dört kız kardeş olarak ağabeyime sürekli çocuk için baskı yapıyorduk. Çocuk istiyorlar mı istemiyorlar mı sormuyorduk bile…
Şu anki aklım olsa tabii böyle bir şey yapmazdım ama o zamanlar 19 yaşındaydım. Kardeşlerim de benden 2-3 yaş küçüktü, anlayacağınız aklımız bir karış havadaydı… İstiyorduk ki hala olalım, yeğenimize bakalım, onla vakit geçirelim, geniş ailemize bir renk bir heyecan gelsin.
Sonunda bizim baskılarımıza mı yenildiler yoksa kendileri mi istedi bilinmez ama bir akşam yemeğinde ikisi birden ayağı kalktı, ağabeyim “Gözünüz aydın kızçeler hala oluyorsunuz” diye bağırdı. O gün hayatımın en özel anlarından biriydi… Ailemize minik bir üye katılacaktı ve ben dahil herkes, kime benzeyeceği konusunda merak içindeydik. Tabii ki öncelikli düşüncemiz sağlıklı bir bebek olmasıydı.
Zaman yaklaştıkça heyecanımız artıyor, hazırlıklar tam gaz devam ediyordu. Doğuma günler kala yengemin korkusu ağır basmaya başladı. Yanında ağabeyimin olmasını çok istiyordu. Ağabeyim de yengemi kırmamak için durumu geçiştirse de bize “Ben nasıl gireceğim, dayanamam, kötü olabilirim, korkuyorum” diyordu.
Biz de kız kardeşler olarak ağabeyime yengemin yanında olması gerektiğini, kadının bunu çok istediğini ve kendini daha güvende hissedeceğini söylüyorduk. Ama nafile…
Doğumun olacağı gün geldi çattı. Yengem planlı bir doğuma hazırlanıyordu. Ailecek hastanedeydik. Yengemin sancısı olmadığı için suni sancı verilmişti. O andan itibaren sürekli ağabeyime “Yanımda ol, beni bırakma” diyordu. Ağabeyim ise korkularına ve heyecanına yenik düşerek sancı odasından bile çıkmıştı. Yengem “Ben bunu tek başıma yapamayacağım gibi, korkuyorum biriniz yanımda olun” dedi.
O öyle deyince ben hemen atladım, “Seninle geleceğim” dedim. Sanki buna doğuştan hazırdım, hiç korkum yoktu… Heyecanlı bir bekleyişle yengemin elini tutarak, ona güzel sözler söyleyerek, sevgili minik yeğenimin doğmasına şahit oldum, mucizevi bir andı. Ağabeyime hâlâ kızgınım, o an eşinin gerçekten ona çok ihtiyacı vardı.
YANIMDA OLMAK İSTEMEDİ, GÜNLERCE GİZLİ GİZLİ AĞLADIM
Nihal G. (39)
Hamile kalmadan önce arkadaşlarımla bu konuyla ilgili çok konuşur tartışırdık. Hemen hemen hepsi eşlerinin doğumda olmasını savunuyordu. Ben ise eşimin doğumda o anları hafızasına kazımasını istemiyor, doğururken "Eşim beni izliyor" psikolojisiyle iyi hissetmeyeceğim için pek sıcak bakmıyordum. Sonuçta doğum benim kendi özelimdi.
Arkadaşlarım “Hamile kalınca böyle düşünmeyeceksin” diyordu ama ben ciddiye almıyordum. Fakat hamile kaldığımı öğrendiğim ilk andan itibaren arkadaşlarım haklı çıktı. Annelik duygusu öyle bir şey ki her şeyinizi değiştiriyor ve eşinizin her an desteğini istiyorsunuz.
Eşimle doğum öncesi bu konuyu bir kez konuştuk, konu o an kapandı. Kendisi mutaassıp bir ortamda yetiştiği için buna hiç sıcak bakmadı. Müstehcen yerlerimi oradaki bütün herkesle birlikte görecek olmak hoşuna gitmedi, kestirip attı. Maalesef bu durumu kaldırabilecek yapıda değildi. Çok üzüldüm ama bir şey de diyemedim. Günlerce gizli gizli ağladım.
Bence hem erkek hem de kadının bir çocuğun sorumluluğunu almaya başladığı ilk an doğum. O an insan çok olgunlaşıyor.
ERKEĞİN DOĞUMDA OLMASI KADINDA PSİKOLOJİK OLARAK NASIL ETKİ YAPIYOR?
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman, “Gebelik ve doğum sonrası süreçte görülen fizyolojik değişiklikler, doğum sonrası süreçte kadının sosyal ve mesleki hayatındaki rollerde değişiklikler, gebeliğe karşı tutum, kadının yaşı gibi birçok faktör, gebelik ve doğum sonrası süreçte annenin psikolojik durumunu etkileyen unsurlar” dedi.
Lohusalığın psikiyatrik hastalıklar açısından riskli bir dönem olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tuman, “Özellikle duygu durum bozuklukları açısından hastalığın ortaya çıkış ve yineleme riskinin yüksek olduğunu biliyoruz. Bu nedenle gebelik sürecinde ve doğum sonrasında eş desteğinin kadın psikolojisi üzerinde çok büyük etkisi var. O nedenle sadece doğum esnasında değil, gebelik süreci ve sonrasında erkeğin destekleyici bir tutum içinde olması, bebeğin bakımı ile ilgili sorumluluk alması ve eşine destek olması annenin psikolojik durumu açısından çok önemli” ifadelerini kullandı.
‘DOĞUM VE CERRAHİ MÜDAHALELERİN İZLENMESİ DOĞRU DEĞİL, PSİKOLOJİK AÇIDAN OLUMSUZ SONUÇLARA NEDEN OLABİLİR’
Normal ve sezaryen doğumun cerrahi bir müdahale olduğunu ve ameliyathane şartlarında gerçekleştiğinin unutulmaması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Taha Can Tuman, “Nasıl ki diğer cerrahi işlemlerde hasta yakını, hastanın yanında ameliyathanede bulunamıyorsa, burada da aynı durumun geçerli olması gerekir” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Tuman, şöyle devam etti:
“Sağlık profesyoneli olmayan birinin ameliyathane şartlarında bulunması, cerrahi işlem ve müdahaleleri izlemesi, travmatik bir deneyim olarak psikolojik açıdan olumsuz sonuçlara neden olabilir. Travma ve stresörle ilişkili bozukluklara neden olarak mental sağlığı olumsuz etkileyebilir.”
Doç. Dr. Tuman, “Burada kadın doğum uzmanı uygun görürse, doğum yapan anne adayının görüşü de alınarak, eğer eşinin doğum esnasında yanında olmasının kendisine iyi geleceğinden bahsediyorsa, baba adayının da mizacı, karakteri, psikiyatrik hastalık öyküsü göz önüne alınarak karar verilmesi daha uygun görünüyor. Ancak bilimsel olarak bakacaksak doğumun ya da cerrahi müdahalelerin izlenmesi doğru değil. Kişi içeriye girmiş olsa bile paravan ya da perdenin arkasında eşinin başucunda, cerrahi müdahaleleri görmediği bir noktada, kısıtlı sürede bulunması gerekir” ifadelerini kullandı.
DOĞUMDA OLMAK ERKEKLERİN HASSASİYET KAZANMASINA NEDEN OLABİLİR Mİ?
Erkeğin doğumda olmasıyla ilgili yapılan 'O an erkeklerin korkularını yenmelerini ve daha hassasiyet kazanmalarını sağlıyor’ yorumunun doğrulup payını da sorduğumuz Doç. Dr. Taha Can Tuman “Öğrenme yalnızca yaşayarak değil, gözleyerek ve duyarak da gerçekleşebilir” dedi ve ekledi:
“Doğumun güçlüklerini ve zorluklarını herkes biliyor. Bunun için doğuma girmek gerekli değil. Doğuma şahitlik etmeden de doğumun zorluğu hakkında çokça bilgi sahibi olabiliriz. Korkuları yenmek ve hassasiyet kazanmak için o ana gerek yok. Her insan gebelik sürecindeki fizyolojik değişikliklerden, gebelik sürecindeki psikolojik değişimlerden, doğum sonrası süreçte eşinin yaşadığı zorluklardan ve diğer kadınların yaşadıklarından öğrenerek ya da gözlemleyerek doğum yapmanın ne kadar zor olduğunu anlayabilir. Bunun için doğuma girmesi şart değildir. Önemli olan doğum sonrası süreçteki eş desteğidir. Bu her şeyden önemlidir.”
Fotoğraflar: iStock