Bipolar bozukluk nedir? Bipolar belirtileri nelerdir?

Güncelleme Tarihi:

Bipolar bozukluk nedir Bipolar belirtileri nelerdir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2018 17:44

Bipolar bozukluk yani halk arasında bilinen ismi ile manik depresife yatkınlık genetik olarak görülüyor. Yaşam boyu süren bipolar bozukluk tedavi edilmeyince, haftalarca sürebilir ve bu dönemde en çok kişinin yaşamına büyük zarar verir. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sibel Çakır, bipolar bozukluğun belirtileri, nedenleri ve bipolar bozukluğun tedavisi hakkında bilgi verdi.

Haberin Devamı

Bipolar bozukluk nedir?

Bipolar bozukluk eski ismi manik depresif hastalık, ya da iki uçlu bozukluk olarak bilinen bir duygudurum bozukluğudur. Afektif bozukluk olarak da sınıflandırıldığı olmuştur. Genellikle 15-35 yaş arasında başlayan ve önceden kestirilemeyen sıklıkta ve düzende yaşam boyu tekrarlayan mani, hipomani ve depresyon dönemleri yaşanır. Bazı dönemlerde ise, hem depresyon, hem mani belirtileri içiçe geçmiş karma bir biçimde ortaya çıkar. Bipolar bozukluğun iki alt tipi vardır; kişi en az 1 mani dönemi geçirmişse bipolar bozukluk tip 1, en az bir depresyon ve hipomani geçirmişse bipolar bozukluk tip 2 tanısı alır.

Bipolar bozukluğun belirtileri nelerdir?

Bipolar bozuklukta, hastalığın mani, hipomani ve depresyon dönemlerinde farklı belirtiler yaşanır. Mani dönemi ani başlar, en az bir hafta süren aşırı neşe, öfke, enerji artışı, hareketlilik, aşırı kendine güven, büyüklük hissi, az uyuma, riskli girişimler, aşırı para harcama, çok konuşma, hızlı düşünme, fikir uçuşması, dikkat dağınıklığı gibi belirtiler gösterir. Tedavi edilmez ise haftalarca sürebilir ve bu dönemde en çok kişinin kendi yaşamına büyük zararları olan yıkıcı karar ve eylemler yer alır. Aile ilişkileri, yakın çevre, iş yaşamı ve toplumsal ilişkiler olumsuz etkilenir. Kişiler genelde mani dönemini yaşarken hasta olduklarını fark etmez ve tedaviyi reddeder. Hastaneye yatırılarak tedavi edilmeleri gerekebilir.

Haberin Devamı

Hipomani dönemi daha kısa sürer ve şiddet olarak daha hafif seyreder. Yükselmiş duygudurum, enerji artışı, hareketlilik, konuşma miktarında artış, uyku ihtiyacında azalma gibi başlıca mani belirtileri vardır. Mani ve hipomaninin sınırları bazı durumlarda çok net olmasa da hipomani de psikotik belirtinin olmaması, hastane yatışı gerektirmemesi, kişinin yaşamı ve işlevselliğinin mani dönemindeki kadar bozulmaması söz konusu olup, daha hafif şiddettedir. DSM-V denilen Amerikan Psikiyatri Birliği tanı kılavuzu, mani için en az 7 gün, hipomani için 4 gün belirtilerin sürmesi koşulunu koymuştur.

Haberin Devamı

Depresyon dönemleri ise hastaların önemli bir kısmında ilk başlangıç dönemi olabilir. Depresif (çökkün) duygudurum ve ilgi kaybı ya da zevk alamama belirgindir. Kişi kendini çökmüş, kederli, hüzünlü, sıkıntılı, psikolojik bir acı içinde, mutsuz ve ağlamaklı hisseder. Yaşamın anlam ve zevki kaybolmuş, boşluk hissi belirgin, tüm ilgi, dürtü ve istekleri kaybolmuştur. İştah ya da kilo kaybı, uykuya dalamama, kesintili uyku, bazen de uyku ihtiyacında artma olur. Anksiyete, huzursuzluk ya da hareketlerin yavaşlaması, azalması, durgun ve suskun olma sık görülür. Yorgunluk, bitkinlik, enerji azalması, değersizlik, suçluluk, pişmanlık duyguları, kendine güveninde belirgin azalma vardır. Düşüncelerini odaklayamama yani konsantrasyon güçlüğü, kararsızlık ve unutkanlık görülür. Ölüm, intihar düşünceleri, intihar tasarısı ya da girişimleri de depresyonun ağır sonuçlara neden olan belirtileridir. Depresyon dönemleri uzun sürer, ağır şiddettedir, hasta yaşamını belirgin olarak bozar. Depresif dönemlerin antidepresan ilaç tedavisine yanıt oranı düşüktür ya da tek başına antidepresan ilaçlarla tedavi yapılırsa manik kaymaya neden olabilir. Bu nedenle bipolar bozukluğun depresyon dönemi tedavisi farklıdır. Sadece depresyon dönemi geçiren, henüz mani, hipomani dönemi geçirmemiş birine bipolar bozukluk tanısı konulamaz.

Haberin Devamı

Bipolar  bozukluğun nedenleri nedir?

Bipolar bozukluğa yatkınlığın temelde genetik olarak aktarıldığı, çocukluk çağında çevresel etkenlerle gen ifadesinin değişebileceği ve bu çok genli-karmaşık bağlantının bipolar bozuklukta duygudurumun yanında bilişsel, otonomik ve endokrinolojik işlevleri ve uyku sistemini de yürüten nöronal sistemleri etkilediği bilinmektedir. Bipolar bozukluğa genetik yatkınlığın sirkadyen ritmleri düzenleyen mekanizmalarla ilişkisi, bipolar bozukluğu olanlarda ışığa duyarlılık, mevsimsellik özelliği göstermeleri, yani hastalık dönemlerinin aynı mevsimlerde, genellikle mevsim değişmeleri sırasında ortaya çıkması; hastalık dönemlerinin genellikle uyku bozukluklarıyla başlaması ve uykusuzluğun kolayca hastalığı tetiklemesine neden olur.

Haberin Devamı

Bipolar hastaların birinci derece yakınlarındaki bipolar bozukluk oranı %3-8 şeklinde artmış bulunmuştur. Ayrıca bipolar bozukluğu olanların ailelerinde tek uçlu depresyon ve şizofreni görülme sıklığı da toplum geneline göre artmıştır.

İlk bir kaç hastalık döneminde genellikle tetikleyici bir psikososyal olay saptanırken, daha sonraki dönemlerde böyle bir ilişki saptanamamıştır. Bir kez hastalık dönemi yaşamış birey, görünüşte normale dönse de, beyindeki kimyasal ileti ve nöropeptid sistemlerindeki değişmeler tam olarak eski haline dönmez. Bunların bellekte yarattığı izler daha sonraki hastalık dönemlerine yatkınlığın, her dönemden sonra daha artmasına yol açar. Yani, ‘dönem, dönemi yaratır’ ve giderek dış bir olay katkısına gerek kalmadan, dönemler ‘otomatik’ ortaya çıkmaya başlar. Bu da erken, düzenli ve sürekli tedavinin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.

Haberin Devamı

Bipolar bozukluk tedavisi nasıl yapılır ?

Bipolar bozukluk herkeste farklı alt tip, şiddet, sıklık ve seyir gösterir. Tedaviyi hastalığın akut alevlenme (atak) dönemlerinin tedavisi ve koruma tedavisi olarak ikiye ayırabiliriz. Mani atağının tedavisi çoğunlukla hastanın hastalığı ve tedaviyi reddetmesi nedeniyle hastaneye yatarak tedavi gerektirir. Hastanın ikna edilemediği durumda, kişinin kendine ve çevreye zarar verme riski yüksekse hukuken zorunlu hastane yatış süreci işletilebilir. Bu konuda detaylı bilgi almak için duygudurum merkezleri olan hastanelerle iletişim kurulabilir. Hipomani tedavisi daha hafif şiddette olup, nadiren hastane yatışı ile tedavi gerektirir. Mani, hipomani ve karma özellikli dönemlerin tedavisinde duygudurum dengeleyici ilaçlar ve antipsikotik ilaçlar birlikte kullanılır. Depresyon dönemleri uzun süren, ağır sonuçları olan dönemlerdir. Burada da yüksek intihar riski varsa ya da tedaviye direnç olduğunda hastaneye yatarak tedavi düşünülebilir. Depresyon dönemi tedavisinde sadece antidepresan ilaç kullanmak tehlikeli ve yetersizdir. Tedavi süreçlerinin başarılı yönetilebilmesi ve kişinin hastalık ve ilaç yanıtı bilgilerinin iyi derlenmesi için, mümkün olduğunca tek bir merkezden takip ve tedavi önerilir. Tedaviye dirençli depresyonlarda ise elektrokonvülzif tedavi de uygulanabilir.

Bipolar bozuklukta kişinin yaşam kalitesini en çok olumlu etkileyen ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesini sağlayan uzun süreli koruma tedavileridir. Bipolar bozukluk yaşam boyu sürdüğü için, geçirilmiş hastalık dönemlerini, bu dönemlerin özelliklerini, stresör olayları, kullanılan ilaçlar ve dozlarını, kan düzeylerini, bu ilaçlara yanıt düzeyi (ne derece etkili olup olmadığı), ara dönemlerde belirti olup olmaması, önemli tıbbi sorunların uzun süreli tedavi planında bilinmesi gerekir. Bipolar bozukluğun tedavisinde ailenin de mutlaka tedavi sürecinin içinde olması gerekir. Her ne kadar bipolar bozukluğun tedavisinde ilaçlar temel ise de, ilaç tedavisi ile birlikte bipolar bozukluk için geliştirilmiş psiko-eğitim, aile odaklı terapi, bilişsel terapiler yararlı olur. Çoğu zaman hastalık atakları geçse de, aile ilişkileri ve sosyal ilişkilerde bozulma, kişinin kendisine güveninde azalma, iş yaşamından uzak kalma gibi konuların üzerinde çalışılması gerekir. Çünkü bipolar bozukluğu olan kişiler atak dönemleri arasında uzun süre iyi kalabilir.

Hastalığın seyrinde nelere dikkat etmek iyi gelir?

Hastaların ve yakınlarının şunları unutmaması gerekir. Bipolar bozukluğun atak dönemlerine girmek başlangıçta kişinin elinde olan bir durum değildir, bu durum terbiyesizlik ya da kişilik zafiyeti değildir. Aileler bu dönemlerde çok üzülmüş, büyük çatışmalar yaşamış olsa da bu bir depremdir ve atak döneminden sonra yaralar sarılmalı, bina güçlendirilmelidir. Birbirini suçlamalar sık görülür ama bu atak dönemleri herkesin kontrolünü kaybettiği kazalara benzer. Önemli olan bu hastalıkta koruma tedavisi alarak, yeni atakların gelmesini önlemek, sağlıklı biçimde uzun yıllar yaşama diğer insanlar gibi devam etmektir. Koruma tedavisi çoğu zaman yaşam boyu sürer. Hastaların dikkat etmesi gerekenler, iyi uyumak, günlük ortalama bir uyku düzenini oluşturmak, ilaçları düzenli almak, düzenli hekime gitmek, gerektiğinde psikoterapi desteği almaktır. Atak dönemlerini bastırmak için kullanılan antipsikotik ilaçlar, akut dönem sonrasında da bir süre devam eder ya da atak riskine karşı bir süre kullanılması gerekebilir. Bu ilaçların yan etkileri sık yaşanır ama hekim bilgisi dışında kesilmemeli, konu hekimle konuşulmalıdır. Bunun dışında sağlıklı yaşam alışkanlıkları, egzersiz yapma, aşırı kafein, enerji içecekleri gibi uyarıcılar ve alkol-maddeden uzak durmak önemlidir. Bütün bu anlatılan zorluklara rağmen bipolar bozukluğu olan kişilerin, iyi bir tedavi ve hastalığın iyi yönetimi, aile desteği ile başarılı ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri, bipolar bozukluğun yaratıcı ve sıra dışı yönlerini günlük yaşamda olumlu biçimde kullanmaları çok mümkündür. Toplumsal damgalamalara boyun eğmemek, hastalığı iyi tanımak, kabullenmek yardımcıdır. Çok farklı meslek guruplarında, başarılı biçimde yaşamını süren bipolar profesyoneller olduğu unutulmamalıdır.

Prof. Dr. Sibel Çakır -  İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi

Psikiyatri Anabilim Dalı,  Duygudurum Bozuklukları & Geriatrik Psikiyatri Birimi

 

 

6 Adımda Uzun Yaşamanın Sırrı | Doktor Bu Ne

BAKMADAN GEÇME!