Güncelleme Tarihi:
Kadınlar arasındaki en büyük yanılgılardan birisi ‘meme ile ilgili şikayetim yok, çocuk doğurdum, çok emzirdim, ailemde meme kanseri yok, bende de olmaz’ düşüncesiyle düzenli meme kontrolü yaptırmamasıdır. Oysa ki meme kanseri genellikle sinsi seyredip bulgu vermez ve ailede meme kanseri öyküsü aslında hastaların küçük bir kısmında mevcuttur. Bu yüzden her kadın meme kanseri riski taşıdığının bilincinde olmalı ve yılda sadece bir saatini mamografi ve ultrason taraması için ayırmalıdır.
Â
Â
EN SIK GÖRÜLEN KADIN KANSERİ
Meme kanseri tüm dünyada en sık görülen kadın kanseridir. Dünya sağlık örgütü verilerine göre dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,4 milyon kadın meme kanseri teşhisi almaktadır. Meme kanseri geç teşhis edildiğinde, ölümcül olmasının yanı sıra, hasta ve yakınlarına maddi ve manevi açıdan oldukça yıpratıcı bir süreci de beraberinde getirmektedir.
Â
Â
MEME KANSERİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Meme kanseri için yaş en önemli risk faktörüdür. Bunun anlamı şudur: özellikle 50 yaş üzerinde bir kadınsanız meme kanserinden korkmalı ve kontrollerinizi düzenli yaptırmalısınız. Ailede meme kanseri olması önemli bir faktör olmasına karşın sadece 10-15 hastanın 1’inde etkili olduğu bildirilmektedir. Erken yaşta adet görmeye başlamak, geç yaşta menopoza girmek, çocuk doğurmamış ve emzirmemiş olmak, menopoz döneminde hormon tedavisi almak bilinen diğer risk faktörleridir.
Â
Â
Meme kanseri, çoğu zaman sinsi ilerleyen ve hastalarda herhangi bir şikayet ya da bulguya neden olmayan bir kanser türüdür. Ancak bazen ele gelen sertlik, meme başının içe çekilmesi, iki meme arasındaki simetrinin bozulması, meme derisinde kalınlaşma ve gözenekli bir yapı oluşması, şişlik, kızarıklık ve meme başından kanlı akıntı gibi belirtilerle de karşımıza çıkabilmektedir. Meme kanseri en sık görülen kadın kanseri olsa da neyse ki erken teşhis edildiğinde tedavi şansı olan bir hastalıktır. Erken teşhiste ihmal edilmemesi gereken en önemli husus; düzenli mamografi ve meme ultrasonu taramalarıdır. Meme kanseri erken teşhis edildiğinde, memenin tamamı alınmadan, sadece kitlenin çıkarılmasıyla gerçekleştirilen ‘meme koruyucu cerrahi’ şansı olmakta ve hasta kemoterapi gibi zorlu bir süreci yaşamadan tedavi olabilmektedir.
Â
Â
Â
Amerikan Radyoloji Derneği (ACR) ve Türk Radyoloji Derneği (TRD) 40 yaşından sonra, herhangi bir şikayeti olmasa dahi tüm kadınların yılda bir kez mamografi ve meme ultrasonu yaptırmasını önermektedir. 40 yaşın altındaki kadınlarda hem meme kanseri görülme sıklığı daha düşüktür hem de meme iç yapısı daha yoğun olduğundan mamografi görüntüleri değerlendirme açısından çok sağlıklı değildir. Bu nedenle rutin mamografi taraması 40 yaş altındaki kadınlara önerilmemektedir. Ancak anne, kardeş gibi birinci dereceden yakınlarında meme kanseri saptanan ya da genetik yatkınlığı bulunan kadınlarda 40 yaş öncesinde de tarama yöntemi olarak mamografi kullanılabilir.
Â
Â
arpanetmedya.com 'a Katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Â