Güncelleme Tarihi:
Görünümümüze estetik katkısının ötesinde, gözkapağımızın gözümüzü dış etkenlerden korumak ve pek çok işleviyle desteklemek görevi vardır; bu nedenle kapak yapısındaki herhangi bir düzensizlik veya anormallik, en önemli duyu organlarımızdan olan gözümüzü direkt olarak etkilemektedir. Gözkapağımızın vücudumuzdaki tüm diğer organ ve yapılardan pek çok farklılığı söz konusudur. Hareket kabiliyeti, açılma ve kapanma için zıt yönde çalışması gereken kasları bir arada içermesi, kirpikli yapısı ve kirpikleri gözden uzak tutmaya yarayan sistem bütünlüğü, cilt yapısının çok ince oluşu, tüm vücutta cildin hemen altında yağ doku bulunurken gözkapağımızda bunun yerine kapağı kapatmaya yarayan çembersel kasın varlığı gözkapağımızı çok özel bir yapı haline getirmektedir. Bu nedenle kapak cerrahisi yapacak olan kişinin bu özel yapının anatomisine çok hakim olması, yapacağı işlerin göz-kapak bütünlüğüne zarar vermemesini temin edecek kadar göz anatomisi, fizyolojisi ve ilişkili göz hastalıklarını özümsemiş olması önemlidir.
Gözkapağına yapılacak hiçbir müdahale kapanma ve açılma yeteneğini bozmamalıdır. Üst kapak ile ilgili yapılan en büyük hata, sarkan kaş dokusunu algılamayıp gereğinden fazla cilt çıkartarak kapağın aşağı doğru hareketini ve kapanmasını bozmaktır. Bu durumda göz yüzeyi özellikle geceleri açık kalarak kurur; şiddetli batma, yanma, kızarıklıklarla seyreden durum ortaya çıkar ve hatta şiddetli infeksiyonlar ve görme kaybına kadar ilerleyebilir. Yine üst kapaklarda orta kısımdaki yağlar fazlaca alındığında gözde çukurlaşma izlenebilir, kesi uygun olmayan bir yükseklikte yapıldığında kapağın gençlik görünümü bozulabilir. İç kısma yakın yağların fıtıklaşmasına müdahale yapılmadığı zaman ise ameliyat eksik kalmakta ve bu bölgede sarkmalar olduğundan daha belirgin görünmektedir. Üst göz kapağında ameliyat izi kalma ihtimali sıfıra yakın olsa da, hatalı kesiler ve dikiş sonucunda yara izleri ile karşılaşılabilmektedir.
Alt kapak cerrahisinde en sık yapılan hatalar ise kapaktan aşırı cilt alımı ve gerekli serbestleştirme-sıkılaştırmaların yapılmaması nedeniyle ortaya çıkan sarkma, dışa dönme, kapağın yuvarlaklaşması durumlarıdır. Alt kapaktaki deri fazlası bazen çokmuş gibi görünse de kapak ve yanağı kaplayan deri bir bütündür ve miktarı kısıtlıdır; gereksiz kısaltıldığı durumlarda alt kapağı aşağı doğru çekmesi muhtemeldir. Önlem olarak gerekli durumlarda kapak köşesi ve hatta yanak dokusu yukarı doğru desteklenecek biçimde orta yüz germesi de yapılması gereklidir. Burada en önemli etken cerrahın tecrübesi ve anatomi bilgisidir. Diğer sık yapılan bir hata, yağların eksik ya da çok alınmasına bağlı torbalarda veya çukur görünümünde artışlardır. Ayrıca yağ transferleri sonucu engebeli kapak görünümü son zamanlarda sıkça karşılaştığımız problemlerdendir. Tecrübeli bir oküloplastik cerrah her hastanın anatomik yapısının ve ihtiyacı olan cerrahi tipi ve miktarının farkında olarak ameliyat öncesinde kişiye özel bir planlama yapacak ve bunu hastasıyla paylaşacaktır. Bu şekilde komplikasyon olma ihtimali çok çok düşüktür. Burada en önemli nokta, cerrahi sonrası oluşabilecek komplikasyonlar konusunda her türlü tedbirin alınabilmesine ve gerektiğinde düzeltilebilmesine yetecek bir bilgi ve tecrübe birikimidir.
arpanetmedya.com tarafından hazırlanmıştır.