Güncelleme Tarihi:
Antalya'da düzenlenen 8. Psikofarmakoloji kongresinde uzmanlar "Bağırsaklarda sağlıklı bakterilerin sayısını arttırabilirsek beynimiz de daha iyi fonksiyon gösterecektir" dedi.
"FAYDALI BAKTERİLER SAĞLIĞIN KORUNMASI İÇİN ÖNEMLİ"
Psikofarmakoloji Derneği tarafından düzenlenen 8. Uluslararası Psikofarmakoloji kongresinde konuşan Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar “Mikropların önemli bir kısmı sağlığımızı bozan hastalıklar yapsa da, bu özellikleriyle ön plana çıksalar da bazı faydalı bakteriler sağlığımızın korunması için oldukça önemlidir. İnsan bağırsağında bulunan bazı bakteriler bağışıklık sistemimizi güçlendirirler. Bağırsakla beyinin fonksiyonlarını düzenlerler. Vücudumuzun daha sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını yürütmesine yardımcı olabilirler. Bu son yıllarda bütün dünyada oldukça dikkat çeken bir konu. Eskiden bizim düşüncemiz beynin bağırsakları yönettiğiydi. Örneğin strese girdiğimizde bağırsak fonksiyonlarında bozulmalar olur. İshal, kabızlık, karın ağrıları olabiliyor. Beyin fonksiyonları bağırsakları düzenliyor gibiydi fakat son yıllarda şunu görüyoruz ki bu sistem ters yöne de işleyebiliyor. Bağırsaklarımız, beynimizin sağlıklı biçimde çalışmasıda oldukça büyük role sahip. Bu konuda örneğin şizofrenide, otizmde, Alzheimer hastalığında, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunda birçok çalışmalar yapılıyor ve çalışmanın çok büyük bir oranı eğer vücudumuzdaki bağırsaklarımızda sağlıklı bakterilerin sayısını arttırabilirsek beynimizininde daha iyi fonksiyon göstereceğini işaret ediyor” dedi.
DEPRESYON, OTİZM, ALZHEIMER OLUŞUMUNDA BİLE BAKTERİLERİN ROLÜ OLABİLİR
Psikofarmakoloji Derneği uzmanları ise beyin-bağırsak ilişkisi konusunda şunları söylüyor:
“Son yıllarda, bağırsak bakterilerinin sağlık üzerine yararlarını kanıtlayan araştırmalar baş döndürücü hızla artmıştır. Tıbbın hemen her dalından bilim insanları bazı mikropların sağlığımızı korumamıza ya da iyileştirmemize nasıl olduklarını incelemektedir. Alanda çalışan birçok araştırmacı bağırsakları “ikinci beyin” olarak nitelendirmekte, bağırsaklarda bulunan 1000 civarındaki mikroorganizmanın bazılarının çeşitli yollarla beyin çalışmasını düzenlediğini bildirmektedir. Depresyon, stresle ilişkili hastalıklar, otizm, Parkinson hastalığı ve Alzheimer gibi hastalıkların oluşumunda ve tedavisinde bakterilerin rolü konusunda kanıtlar giderek artmaktadır.
PROBİYOTİKLER VE KEFİRİN GERİ DÖNÜŞÜ
Bağırsaklardaki bakterilerin bozulmuş dengesinin düzenlenmesi amacı ile kullanılan probiyotikler ve beyin işlevlerini düzeltme amacıyla kullanılan psikobiyotikler tüm dünyanın dikkatini çeken yeni bir tedavi alanıdır. Türklerin geleneksel fermente süt ürünü olan kefirin faydaları son yıllarda adeta yeniden keşfedilmekte ve kefir probiyotik gıda olarak yeniden doğmaktadır. Kefir, proteinler, lipitler ve şekerlerden bir matris içinde laktik asit bakterileri ve mayaların bir karışımını içerir. Son yıllarda yapılan araştırmalar kefirin antioksidan, antihipertansif, antiinflamatuar, bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerini göstermektedir. Tarihsel olarak, geleneksel tıpta kullanılmış olan kefir, modern tıbbın içinde kendisine yer bulmakta ve probiyotiklerin ucuz ve kolay elde kaynağını temsil etmektedir.”