Güncelleme Tarihi:
Aşkın daha sabırlı, daha cömert ve sevecen hale getirdiği su götürmez bir gerçek.
ŞEHVETLE BAŞLAR
Birbirinden çok etkilenen iki insan arasında kıvılcımlanan duygularla ilgili bir sıralama yapıldığında önce şehvet, sonra aşk, en son sırada ise sevgi ortaya çıkar. Her şehvet aşka, her aşk da sevgiye dönüşmeyebiliyor. Şehvet cinsel doyum sağlamaya yönelik doğal bir aşerme hali olarak nitelendiriliyor. Aşk ise, şehvetin belirli bir zaman diliminde idealize edilen bir partnere odaklanmasıdır. Şehvetin özel bir kişiye odaklanabilmesi için cinsel dürtülerin de o kişiye yönelik olarak artmış olması beklenir. Bu bağlamda, aşkın cinsel arzuyu artırması şaşılacak bir durum değildir.
BİR ZİYAFET GİBİ…
Biyokimyasal açıdan ise, aşık olma sürecinde artan dopaminin, testosteronu da artırır. Testosteron, cinsel arzunun belirleyicisidir. Romantik aşkta salgılanan dopaminin testosteronu artırması, romantik aşkın cinsel arzuyu da artırabildiğine kanıt olarak düşünülebilir. Bu nedenle aşk, cinselliğin haz garantisidir. Aşk içeren cinsellikle, içermeyen cinsellik arasındaki fark; sıradan bir yemekle, ziyafet sofrası arasındaki gibidir.
AŞK ENGEL TANIMAZ
Aşık olunan kişinin evli olması, okyanusun diğer tarafında yaşaması, farklı bir dil konuşması, farklı etnik gruplardan gelmesi ya da farklı dini inanışlara sahip olması romantik duyguları azaltmaz. Aşk, ayrılık ve güçlüklerle karşılaşınca daha çok beslenir. Belki de bu yüzden, anne ve babalar çocuklarının aşık olduğu kişiyi benimsemediklerinde ve engellemeye kalkıştıklarında, onları istemeden de olsa uygun görmedikleri kişilere daha da yaklaştırmış olur.
MUTLU EVLİLİĞİN SIRRI AŞK DEĞİL
Mutlu bir evlilik için aşk asla yetmez. Evliliğin sağlıklı bir biçimde devam edebilmesi, çiftlerin evliliği romantik bir rüyanın devamı olarak algılamalarını değiştirmeleri ile mümkündür. Evlilik, birbirlerinden farklı geçmişleri, beklentileri, ihtiyaçları, tepkileri ve duyarlılıkları olan iki ayrı bireyin, rutin seyreden bir ilişki içinde uyumla yaşayabilmeleri sanatıdır. Aşk bir görme kusuru, evlilik ise görme kusurunun istem dışı tedavisidir. Aşk ‘ben’leri yok etmek pahasına ‘biz’ olmak, sınırları iyi çizilmiş bir evlilik ise ‘ben’leri koruyarak ‘biz’ olmaktır. Sadakatsizlik ise; ‘biz’i yok etme riskini göze almak demektir.
AŞK BİR GÖRME KUSURUDUR
Çeşitli düzeylerde görme kusuru içeren aşkı yaşayan kişiler, aşık olunanda ihtiyaç duyulan her şeyin var olduğuna inanır. Aşıklar bu yüzden birbirlerine, ’Birbirimiz için yaratılmışız’ veya ’Sen benim ruh ikizimsin’ gibi sözler söyler. Sanki elmanın iki yarısı uzun zamandır birbirlerini aramış ve nihayet bir araya gelerek bir bütün oluşturmuştur. Hatta öyle bir beraberlikleri vardır ki; bu beraberlikte dış dünyaya duyulan ihtiyaç giderek azalır. Ne var ki ihtiyaçlardan kaynaklanan görme kusuru nedeniyle idealize edilen bu kaynaşma hali, uzun sürmez. Zamanla görme kusuru düzelmeye başlar ve her şeyi olmasını istediğimiz gibi görmekten vazgeçip, olduğu gibi görmeye başlarız. Aşk, hayal edilenle gerçek arasındaki değişiklik fark edilinceye kadar geçen zaman dilimidir.