Güncelleme Tarihi:
Apati, sosyal veya duygusal durumlarla ilgili bir ilgi kaybı olarak tanımlanır.
Apati Nedir?
Apati, belirli bir durum veya genel olarak yaşamla ilgili duygu, ilgi veya herhangi bir özel endişe eksikliği olarak sunulur. Pek çok insan hayatlarının bazı noktalarında kısa süreli ilgisizlik yaşayabilse de (yani hayal kırıklığına uğramamak veya 'rahatsız edilemeyecek' duyguları), tıbbi anlamda ilgisizlik, tipik olarak belirli zihinsel durumlarla ilişkilendirilen uzun vadeli bir sendrom olarak kabul edilir.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, optimal sağlık, 'kişinin fiziksel ve zihinsel / duygusal gelişme potansiyelini en üst düzeye çıkaran bir durumda olmayı' içerir. Bu nedenle ilgisizlik, DSÖ'nün optimal sağlık tanımının gerisinde kalmaktadır.
Apatinin Belirtileri Nelerdir?
Spesifik ilgisizlik belirtileri;
Duygu, his, endişe, tutkunun yokluğu veya bastırılması,
Motivasyon eksikliği (herhangi bir şeyi yapmak veya tamamlamak için) daha zayıf bir kaçınma biçimi,
Anlam veya amaç eksikliği, ancak depresyon değil (yani değersizlik ve umutsuzluk),
Yavaşlık / düşük enerji seviyeleri ve pasiflik,
Yaşamdan ve kişisel olaylardan kopma, demansta çok yaygındır.
Psikolojide Apati Nedenleri Nelerdir?
Apati, duygunun kendisi özünde azaltılmasa da, bireylerin duygularını veya duygularını ifade edemedikleri duygusal sergileme veya ifadelerdeki azalmadan (duygusal köreltme) farklıdır. Apati ve kaçınma, ciddi bir motivasyon / inisiyatif eksikliği veya görevleri yapma veya tamamlama dürtüsünün azalması bazı örtüşmelere sahiptir. İlgisiz olsa da, gerçek bir tehdit veya gerçek bir sonuç ortaya çıkarsa, insanlar genellikle davranışlarını geçici olarak değiştirirler. Kaçınma yaşayan insanlar (şizofreni ve bazı depresyon türlerinde yaygın) davranışlarını hiç değiştirmeyebilirler. Apatinin nedenleri;
Alzheimer hastalığı,
Kalıcı depresif bozukluk (aka distimi, bir tür kronik hafif depresyon),
Frontotemporal demans,
Huntington hastalığı,
Parkinson hastalığı,
İlerleyici supranüklear felç,
Şizofreni,
İnme,
Vasküler demans’dır.
İnsanlar genellikle ilgisizliği depresyonla karıştırırlar ve bunun tersi de geçerlidir. Kayıtsız insanlar tipik olarak uzun süreli düşük ruh hali ve umutsuzluk belirtileri göstermediklerinden, kendi içinde ilgisizlik farklı olsa da, ilgisizlik bir depresyon belirtisi olabilir. Şizofreni hastalarında genellikle yüksek düzeyde körelmiş duygular (düz duygulanım) ve ayrıca yüksek düzeyde ilgisizlik (depresyonla paylaşılan olumsuz belirtiler) vardır. Hem şizofrenide hem de depresyonda, tedavi gören hastalar genellikle ilgisizliklerinin farkındadır ve bunun başlıca semptomlarından biri olduğunu söyler.
Demanslı kişilerde ilgisizlik sağlıklı yaşlılara göre daha yaygındır. Demans hastalarının yaklaşık% 50-70'i ilgisizlik gösterirken, sağlıklı yaşlıların sadece% 2-5'i ilgisizdir. Demanslardan frontotemporal demansta daha yaygındır. Bu kısmen medial frontal lob ve striatum arasındaki normal ağdaki bozulmaya bağlanabilir.
Alzheimer hastalığında, apatinin frontal-subkortikal ağlar da dahil olmak üzere apati ile ilgili belirli bölgelerde daha yüksek karışıklık ve plak yüklerine, daha beyaz madde hiperintensitelerine, azalmış kan akışına (hipoperfüzyon) atfedildiği düşünülmektedir. Apati, genellikle Alzheimer hastalığında hafıza yetersizliği ile birlikte ortaya çıkan ilk semptomlardan biridir.
İlgisizliğin (Apati) Nörobiyolojisi
Motive edilmiş davranış, karşılıklı olarak birbirine bağlı beyin bölgeleri tarafından başlatılır ve düzenlenir. Bunlar, medial frontal lob ve striatum ağını içerir. Bu bağlantıların bozulması ve bu ağdan projeksiyon, ilgisizliğin gelişmesiyle ilişkilendirilebilir. Striatumdaki metabolizmanın azalması, apati skorlarındaki artışla güçlü bir şekilde ilişkilidir. Dopamin, bu beyin devrelerinde yer alan birincil nörotransmiterdir ve motivasyonun düzenlenmesinde büyük rol oynar.
Striatumun bir parçası olduğu bazal gangliya, 'ödüllere' veya güdüye dahil olur. Prefrontal korteksteki orbitofrontal korteksin, bize bir davranışın veya ödülün değerini göstermek için striatumdan ağları entegre ettiği bilinmektedir. Bu ağların kesintiye uğraması, motivasyon ile ödül veya dürtü arasında bir uyumsuzluk olduğundan ilgisizliğe yol açabilir, bu da 'çalışmak için isteksizliğe' veya 'endişe veya amaç duygusunun eksikliğine' yol açar. Bu nedenle ilgisizlik 'normal' değildir ve uzun süreli ilgisizlik, büyük olasılıkla altta yatan bir beyin hastalığı ile ilişkili olan nörolojik veya psikiyatrik bir semptom olarak düşünülmelidir.