Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2007 13:33
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Runa Uslu, “İlk 2-3 yıllık dönemde, anne-baba bebekle sıcak, sevecen, sakin, sabırlı, verici ve destekleyici bir ilişki kurarsa, bebeğin zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi bundan çok olumlu etkileniyor ve hızlanıyor” dedi.
Uslu, bebeklerin beyin gelişiminin anne karnındaki dönemde ve ilk 3 yılda çok hızlı olduğunu söyledi. Kısa sürede bebeklerin algı gelişimlerinin, erişkin yetileri düzeyine ulaştığını anlatan Uslu, bebeklerde beyin gelişiminin çok hızlı olmasının, bebek psikiyatrisinin koruyucu, tedavi edici hem de rehabilitasyon hizmetleri açısından önemli olduğunu kaydetti.
3 yaşından önce bebeğin bütün dünyasının kendisine bakım verenlerden oluştuğunu ifade eden Uslu, anne ve babanın bebekle nasıl ilişki kurması gerektiğini şöyle anlattı:
“İlk 2-3 yıllık dönemde anne-baba bebekle sıcak, sevecen, sakin, sabırlı, verici ve destekleyici bir ilişki kurarsa, bebeğin zihinsel duygusal ve sosyal gelişimi bundan çok olumlu etkileniyor ve hızlanıyor. Eğer bu dönemde yoksulluk, anne-baba eğitimsizliği, aile içi çatışma, anne-babada ruhsal hastalıkların varlığı, aile parçalanması, çocuğa karşı sarsma, bağırma gibi örseleyici tutumlar ya da ihmal varsa, bebeğin gereksinimlerini en ön planda tutulmuyorsa, bebeğin gelişimi çok olumsuz yönde etkileniyor. Bebeğin ihtiyaçları her şeyin önünde olmalı. Bebek anne-babanın birinci önceliği olmalı.”
Anne-babası yeterli ilişki kuramayan sağlıklı bir bebeğin durumu protesto edeceğini, ağlayarak ilgiyi, dikkati çekmeye çalışacağını anlatan Uslu, “Bebek ilgiyi elde edebilirse, gerekli uyaranları alırsa doyum sağlar. Anne kaybı gibi durumlarda veya yuvaya bırakılmış çocuklarda, bir süre sonra bu protesto ortadan kalkıyor. Bebek içine kapanıp, etrafla ilişkisini azaltıyor ve sallanarak veya başını vurarak kendisine uyaran vermeye çalışıyor” diye konuştu. Uslu, aile içinde yaşayan bebeklerde ağır ihmal durumları dışında bu denli ağır bir durumu pek görmediklerini ama bebeklerin bu sürece benzer belirtiler gösterebildiğini ifade etti.
Bebeği kucağa almanın, öpmenin, sevmenin bebeğin en büyük ihtiyacı olduğunu vurgulayan Uslu, “Kucağa alıştırmama” önerisinin tehlikeli olduğunu da söyledi.
BEBEK ANOREKSİYASI
Bebeklerin olumsuz ilişkiyi bile ilişkisizliğe tercih ettiğini belirten Uslu, “Bebek kızılmayı, bağırılmayı, engellenmeyi bile anne-baba ile ilişki kuramamaya, ilgilenilmemeye yeğler. Anne-baba ilgisi, olumlu ilişki, hava kadar, su kadar hayati” dedi. Uslu, bedensel başka bir neden bulunamazsa, yeme bozuklukları, kilo alamama durumlarının anne-bebek ilişkisine bağlı nedenlerden kaynaklanabildiğini söyledi ve “Bebeklik anoreksiyası dediğimiz durumun temelinde yatan problemlerden bir tanesi anne-bebek ilişkisidir. Basit önlemler ile yeme problemleri düzelmeyen bebekler bize geliyor. Sorun anne-bebek ilişkisine bağlıysa, o zaman uzun soluklu anne bebek psikoterapisi süreci gerekiyor” diye konuştu.