Güncelleme Tarihi:
CHP ile Yozgat, Adana 2, Diyarbakır 1, Kastamonu, Sivas ve Konya 1. İdare Mahkemeleri, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin tümünün ve ayrı ayrı bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Davaları birleştirirerek görüşen Anayasa Mahkemesinin oy çokluğuyla aldığı kararın Resmi Gazetede yayımlananan 281 sayfalık gerekçesinde, KHK'nin 58. maddesinin (12) numaralı fıkrasıyla, Türk Diş Hekimleri Birliği Kanununda değişiklik yapıldığı hatırlatıldı. Gerekçede, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türk Diş Hekimleri Birliğinin görevinde değişiklik öngören dava konusu kuralın, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığı ve iptalinin gerekeceği vurgulandı.
Gerekçede, KHK'nın 58. maddesinin (14) numaralı fıkrasının (ğ) bendiyle, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun, Türk Tabipler Birliğini (TTB) tanımlayan 1. maddesinde geçen "tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak" ibaresinin yürürlükten kaldırıldığı belirtildi.
TTB'nin, Anayasa'nın 135. maddesi uyarınca kanunla kurulmuş, tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğu vurglanan gerekçede, Yetki Kanunu kapsamında kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının statülerine ilişkin düzenleme yapılmasının mümkün bulunmadığı kaydedildi.
Gerekçede, bu nedenlerle, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan TTB'nin
statüsüne ilişkin düzenleme içeren kuralın iptalinin gerektiğine işaret edildi.
HASTALARIN GİZLİ BİLGİLERİNİN AÇIKLANMASINA İPTAL
KHK'nın 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesiyle gerçek kişilerinin gizli bilgilerinin sağlık denetçilerine ibrazı zorunluluğunun getirildiği belirtilen gerekçede, "özel hayatın gizlililğinin" Anayasa ile güvence altına alındığı hatırlatıldı. Gerekçede, şöyle denildi:
"Buna göre, Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen ve "Kişinin Hakları ve Ödevleri" başlıklı ikinci bölümünde yer alan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılması mümkün değildir. KHK'nin 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesiyle gerçek kişilerinin gizli bilgilerinin sağlık denetçilerine ibrazı zorunluluğunun getirilmiş olması, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin bir düzenleme niteliğindedir. Dolayısıyla kural, Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir."
DOKTORLARIN MESLEKTEN MEN EDİLMESİ
Doktorların meslekten men edilmesi yetkisini tabip odalarından alarak Bakanlık bünyesindeki Sağlık Meslekleri Kurulu'na veren 23. maddenin 7. fıkrasının c ve ç bentleriyle ilgili yapılan incelemede, Anayasanın "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı 38. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur" hükmüne yer verildiği vurgulandı.
Anayasanın 38. maddesinde düzenlenen ve ikinci kısmının "Kişinin Hakları ve Ödevleri" başlıklı ikinci bölümünde yer alan suç ve cezalara ilişkin hükümlerin kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesinin mümkün olmadığına işaret edilen gerekçede, "Dava konusu kurallar, Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken sağlık meslek mensuplarının meslekten geçici men ve meslekten men edilmesini gerektiren fiiller ile bu fiillere uygulanacak yaptırımlara ilişkin hükümler içerdiğinden, Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir" denildi.
KHK'nın 44. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının da Sağlık Uzmanlığı, Sağlık Uzman Yardımcılığı, Sağlık Denetçiliği ve Sağlık Denetçi Yardımcılığı kadrolarına giriş koşullarını belirlediği anımsatılan gerekçede, kamu hizmetine girme hakkının Anayasa ile güvence altına alındığı vurgulandı. Gerekçede, kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedene düzenlemenin iptal edilmesi gerektiği belirtildi.
HASTALARIN KİŞİSEL VERİLERİNİN TOPLANMASI PAYLAŞILMASI: ANAYASA'YA AYKIRI
Gerekçede, KHK'nin 47. maddesinde, Bakanlığın bilgi toplama, işleme ve paylaşma yetkisine ilişkin hükümlerin düzenlendiği, maddenin (1) numaralı fıkrasıyla, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına, mevzuatla kendilerine verilen görevleri, e-devlet uygulamalarına uygun olarak daha etkin ve hızlı biçimde yerine getirebilmek için, bütün kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarından; sağlık hizmeti alanların, aldıkları sağlık hizmetinin gereği olarak ilgili sağlık kurum ve kuruluşuna vermek zorunda oldukları kişisel bilgileri ve bu kimselere verilen hizmete ilişkin bilgileri her türlü vasıtayla toplama, işleme ve paylaşma yetkisi verildiği hatırlatıldı.
Maddenin (2) numaralı fıkrasında, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının işlediği kişisel sağlık verilerini ilgili üçüncü kişiler ve kamu kurum ve kuruluşları ile ancak bu kişi ve kurumların bu verilere erişebileceği hususunda kanunen yetkili olması halinde ve görevlerini yapmalarına yetecek derecede paylaşabileceklerinin belirtildiği kaydedildi.
Maddenin (3) numaralı fıkrasında ise Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının, mevzuatla kendilerine verilen görevleri yerine getirebilmek için gereken bilgileri, kamu ve özel ilgili bütün kişi ve kuruluşlardan istemeye yetkili oldukları ve ilgili kişi ve kuruluşların istenilen bilgileri vermekle yükümlü olduklarının kurala bağlandığı belirtildi.
Gerekçede, Anayasa ile güvenceye bağlanan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin düzenlemeler içeren dava konusu kuralların Anayasaya aykırı olduğu sonucuna varıldığı bildirildi.
SAĞLIK PERSONELİNE ÇALIŞTIĞU YERDE İKAMET ETME MECBURİYETİ
KHK'nin 55. maddesiyle, Sağlık Bakanlığına, gerek kamuya ait gerekse özel kişi ve kuruluşlara ait bütün sağlık kuruluşlarında çalışan her kademedeki sağlık personeli için görevli olduğu sağlık kuruluşunun bulunduğu yerleşim yeri sınırları içinde ikamet etme mecburiyeti getirme yetkisi tanındığı da hatırlatıldı.
Gerekçede, sağlık personeline çalıştığı yerde ikamet mecburiyeti getirilmesi konusunun, Anayasa'nın 23. maddesinde düzenlenen "yerleşme ve seyahat hürriyeti" ile yakından ilgili olduğuna işaret edildi. Anayasada güvence altına alınan hak ve hürriyetlerin KHK'lerle düzenlenmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle düzenlemenin iptal edildiği bildirildi.
KHK'nın diğer düzenlemelerinin ise iptal istemleri oy çokluğuyla reddedildi.