Güncelleme Tarihi:
Bunun sorumlusu, hastaya uygulanan cerrahi operasyonun başarısızlığıdır. Hastanın şikayeti; bazen de bel kayması, dar kanal ameliyatı, omurgaya platin takma operasyonundan sonra da sürebilir.
Cerrahi başarısızlık, oranı yüzde 3-5 civarını geçmemelidir. Eğer bu oran bir cerrahın elinde daha fazla rakamlara çıkıyorsa işte orada düşünmek gerekir. Bazı hastalar incelendiğinde; ameliyatta disk mesafesinin iyi temizlenmemesi nedeni ile nüks fıtıklar görülüyor. Yani, fıtık yeniden oluşmuyor. Mevcut kalan disk materyeli derin planlardan yüzeye çıkarak sinir köküne bastığı için hasta sağlığına kavuşamıyor.
Ayrıca, bazen fıtıkla beraber, dar kanal şikayeti de söz konusu olabilir. Eğer sadece fıtık alınıp dar kanal için kemik kaldırma ameliyatı yapılmazsa hastanın şikayetleri devam eder. Dar kanal, yukarıdan aşağıya içinde omuriliği barındıran kemik kanalının çepeçevre yada sadece sinir köklerinin geçtiği kanal bölgelerindeki daralmadır.
HASTA ÇOK İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Bazen de fıtık ameliyatlarından sonra bel kayması oluşmaktadır. Bunu önlemek için hasta çok iyi değerlendirilmeli, o mesafede hareketli bir segment (birbirine benzeyen) varsa, fıtık ameliyatıyla beraber omurgaya kaymasın diye platin takılmalıdır.
Ameliyat sonrası yapışık doku gelişebilir. Bu herkeste bir miktar olur ama patolojik düzeye varırsa, sinir kökü omuriliği sarar ve itme-çekme nedeni ile bel fıtığı bulgularını verebilir. Bu durumlarda eskiden hasta ameliyat edilmezdi. Çünkü vücut eskisinden daha fazla yapışık dokuyu yerine yığar diye bilinirdi. Bu yapışık doku biraz bünyeye bağlı, birazda kullanılan tekniğe bağlı olarak gelişir ve kimlerde olacağı önceden kestirilemezdi.
Şimdi ise, yapışık doku temizleniyor, yapışıklığın sinir dokusu üzerine atlamasını engelleyen bariyer membranlar konuluyor. Bazen hastada birkaç fıtık bulunabilir. Hepside ağrıya katkıda bulunur. Cerrah en sorunlu fıtığı alır, diğerleri hakkında iyi açıklama yapmazsa, hasta ameliyatının başarısız geçtiğini düşünür.
İYİ DOKTOR, AMELİYATIN SONUCUNU BİLİR
Bu durum da hasta tarafından başarısızlıkla değerlendirilir. Bu durumlarda hasta ve doktor diyalogu çok önemlidir. Hatalara düşmemek için aceleci davranmadan doğru doktora ulaşmak gerekir.
İyi bir doktor hangi hastaya nasıl bir ameliyatın iyi sonuç verebileceğini kestirebilme yeteneğine sahip olabilmelidir.
Çok iddialı bir açıklama olacak ama ameliyat ettiğim çok ciddi hastaların, şifa bulması için çırpınırım. Bir teli alırım bükerim onu öyle bir hale getiririm ki o adam ameliyattan sapasağlam çıkar.
Benim ameliyatlarımda komplikasyon oranı çok düşüktür. Kendime çok güveniyorum, işimi iyi yapıyorum. Bu mesleğe hayatımı adadım ben. Bugüne kadar yaptığım her işin arkasında durdum. Korkak değilim ve tıp dünyasında herkes tuttuğunu koparan biri olduğumu bilir. Herkesin yaptığı işe saygı duyarım, kimse hakkında kötü konuşmam ve çizgimi yıllardır bozmadığım için camiada saygınlığımı yitirmedim.
AMERİKALILARDAN ÇOK DAHA YETENEKLİYİZ
Eğitim için gittiğim Amerika’da çok değerli hocalar tanıdım. Onların hayata bakışlarını, felsefelerini gördüm. Amerikalı doktorlar bizden daha esprililer.
Espri yeteneği bir insanın zekasını yansıtır. Bizim onlardan farkımız biz sıkışınca pratik zekamızı çalıştırırız. Ama onlarda bu yok. Bir olumsuzlukla karşılaştıklarında bocalıyorlar. Mesela; en basiti elektrik kesilse ne yapacaklarını bilmiyorlar. Önce neyi kurtarmak gerekir, düşünüp bulmaları zaman alıyor. Amerika’nın o kadar güzel, zenginlik ve bolluk içinde bir sistemi var ki sizi ister istemez başarıya doğru sürüklüyor.
Türkiye’de bilim insanı olmak çok yorucu, orada işler çok kolay yürüyor. Ama Türk doktorlar, Amerikalılardan çok daha yetenekli. Daha pratik zekalı ama ne yazık ki şanssız bir ortamda görev yapıyorlar.
5 YIL GEÇSEDE ŞANS VAR
Ameliyat olmuş ama düzelmemiş ne yazık ki çok hasta var ülkemizde... Bunların bir kısmında hoyrat cerrahiden kaynaklanan yapışık dokular çıkabiliyor. Ben yapışık dokular oluşmasın diye özel bir ‘bariyer membran’ kullanıyorum. Bu batın ameliyatlarında zaten kullanılıyordu ama omurga ameliyatlarında kullanan dünyadaki ilk beyin cerrahı benim. Sonuçları da gayet güzel.
İnsanlarımızın başarısız ameliyat korkusu yaşamasını, evlerine kapanmasını istemiyorum. Biz sadece ameliyat yapmıyoruz, hastaların gönlünü de kazanmak istiyoruz.
Coşkun bey, ameliyat olduğu halde şifa bulamamış hastalara sizin kanalınızla buradan seslenmek istiyorum. İyi bir revizyon cerrahisiyle hastalıklarını atlatabilirler. Ameliyatların üzerinden 5 yıl da geçse yine de umut vardır. Eğer hala sinir dokusuna basan bir şey varsa tekrar bir ameliyatla toparlama şansı daima bulunmaktadır.
BİRÇOK HASTAYI AYAĞA KALDIRDIM
İnsanlar omuriliğine spinal instrumantasyon (omurgaya platin takma) ameliyatı yaptırmaktan çok korkuyorlar. Haklılar çünkü birçoğunda sorunlar çıkıyor ve sonuçta felç olabiliyorlar.
Bu tip ameliyatla, işin ehli cerrahlar tarafından yapmalı. Çünkü; Türkiye’de, bu tip müdahaleleri yapabilecek cerrah sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Bunu daha çok bel omurgası kırıklarında takarız, bazen bel kayması ve dar kanal ameliyatlarında sonra, bazen de enfeksiyon ya da tümör omurgayı yediğinde destek amacıyla kullanırız.
Bu yöntemle birçok hastayı ayağa kaldırdım.Bu tekniği çok iyi bilirim. Zaten asistanlık zamanımda tezim Spinal İnstrumantasyon üzerineydi. Kimse bu işi yapmayı bilmezken ben hasbelkader öğrendim. Daha sonra hocalarım bu konu üzerine çalışmaya başlamıştı, ben de daha da geliştirdim. Bir baktım benim tezim birçok üniversitede yeni doktorların elinde dolaşmaya başlamış.
Coşkun bey, belki çok iddialı bir açıklama olacak ama mecbur kalırsam ayağımı bile çakarım omurgaya. Yine de işe yarar hale getirir, hastamı ayağa kaldırırım. Bir teli alırım bükerim, onu öyle bir hale getiririm ki o adam ameliyattan sapasağlam çıkar. Öğrencilerime de bu şevki, hırsı aşılıyorum.