Güncelleme Tarihi:
Dr. Nasır, Milliyet Gazetesi'nden Fikret Bila'nın “Hacettepe’nin suçu ne?” başlıklı yazısını okuduktan sonra Şevket Çavdar’ın ölümünden sonra hakkında ortaya atılan iddiaları, ameliyatın aşamalarını ve vicdanında birikenleri paylaşmaya karar verdiğini söyleyerek Bila'yı ziyaret etti ve açıklamalarda bulundu.
İşte Fikret Bila'nın soruları ve ilk kez konuşan doktor Nasır'ın açıklamaları:
Her gece dua ediyorum
Şevket’in ölümüyle Türkiye’de büyük üzüntü ve tartışmalara neden olan bu ameliyatın doktorunun duyguları nasıl?
“Duygularım nasıl olabilir ki? Şevket için içim kan ağlıyor. Her gece onun için dua ediyorum. Şevket’in ölümüne en çok üzülenlerden biri benim. Bir hastanın ölümüne belki ailesi kadar üzülenler, içinde o acıyı hissedenler o hastanın doktorlarıdır. Üzüntümü ifade edecek söz bulamıyorum.”
Yarış yapmadım
“Ameliyatı Akdeniz Üniversitesi’nde Dr. Ömer Özkan’la mesleki yarış nedeniyle yaptığınız, bu nedenle de tıp kuralları ve etiğini dikkate almadığınız gibi bir eleştiri var?”
“Bu doğru değil.
İkici hastayı hazır tuttum
“Neden Şevket Çavdar’ı seçtiniz? İki kol iki bacak naklederek daha büyük bir başarı olsun diye mi?”
“Hayır. Birincisi Şevket ameliyatı çok istiyordu. İki kolu iki bacağı olmadığı için hiç hareket edemiyordu. Bana, ‘hocam, ben 27 yaşındayım, altımı hala annem temizliyor, utanıyorum. Başıma sinek konuyor kovalayamıyorum’ diyordu. Ameliyat başarılı olsaydı hiç hareket edemeyen Şevket yüzde 65-70 oranında hareket imkânına kavuşacaktı. Ama ben sadece Şevket’i seçmedim. Şevket’le birlikte bir diğer hastamı da davet ettim. Onu hazır tuttum. Çünkü ameliyat öncesinde Şevket’te enfeksiyon çıkabilir veya bir başka verisi ameliyata uygun çıkmayabilir; o durumda da, aldığımız kol ve bacaklar boşa gider. Bunu düşünerek iki kolu olmayan bir hastamı da hazır tuttum. Yani illa Şevket’e nakil yapalım, yarış yapalım diye bir düşüncemiz asla yoktu. Eğer Şevket ameliyata uygun olmasaydı o zaman diğer hastama iki kol takacaktım.”
Şevket’e riskleri anlattım
“Ameliyatın risklerini Şevket’e nasıl anlattınız, ameliyattan önce her şeyi yeterli düzeyde biliyor muydu?”
“Evet. Bizim klasik hasta izin formumuzla da yetinmedim. ABD’de çalıştığım için oradaki izin formunu Türkçeye çevirmiştim ve Hacettepe’de kullanıyorduk. Çok daha detaylı bir formdur. Ben Şevket’e, bu ameliyatı dünyada ilk kez yapacağımızı anlattım, risklerini anlattım. Anladığını söyledi. Sonra evine gitti ve ailesiyle bir hafta bu konuyu konuştular. Sonra gelip, ameliyat olmak istediğini söyledi.”
“Peki, ailesi”
“Onlar da istediler. ‘Şevket bu ameliyatı çok istiyor’ dediler. Hiçbir itirazları olmadı. Ameliyat da cerrahi açıdan çok başarılı geçti”
“Ameliyat cerrahi açıdan başarılı deriniz, peki Şevket neden öldü?”
“Ameliyatı beklediğimizden çok daha kısa sürede ve başarıyla gerçekleştirdik. Ben önce yüz nakli ameliyatını yaptım. Aynı anda diğer ekimiz de Şevket’in iki kolunu ve bacağını takmıştı. Ben yüz naklini bitirince Şevket’in ikinci bacağını taktım. Her iki hastamız da çok iyi durumdaydı. Ancak, büyük ameliyatlar olduğu için hastayı ameliyathanede tuttuk ve orada gözledik. Basında ameliyat sürerken Şevket’in kalbinin durduğunu, bizim çalıştırıp devam ettiğimizi yazdılar, bu yalandır. Hiçbir doktor bunu yapmaz, yapamaz. Eğer böyle yaptıysak ben doktor değilim. Hayır, öyle olmadı. Ameliyat bittikten bir saat sonra kalbi durdu, hemen müdahale ettik, çalıştırdık ve normal seyrine girdi. Ancak ilerleyen saatlerde sorun çıktı. Şevket’in metabolizması tolere etmiyordu. Kalbini ve böbreklerini destekliyorduk. Buna rağmen sorunlu görünüyordu. Yine hemen müdahale ettik, taktığımız iki kolu ve iki bacağı geri aldık. Desteği sürdürdük ancak Şevket’i kurtaramadık.”
“Neden öldüğünü tespit edebildiniz mi?”
“Hâlâ çalışıyoruz ölüm nedeni üzerinde aslında. Tam olarak şu nedenle öldü diyemiyoruz henüz.”
“Şevket’in kalbinin yıllardır kolsuz ve bacaksız bir vücudu yaşatacak şekilde çalışmaya alıştığı, iki bacak iki kol ilave edilince kalp kapasitesinin yeterli gelmediği gibi iddialar var, ne diyorsunuz?”
“Biz sadece plastik cerrahi olarak ameliyata karar vermedik, veremeyiz. Ameliyattan önce bütün bunlar test edilir. Olay Konsey’de ele alınır. Nitekim kardiyoloji servimizden iki hocamıza danışıldı. Görüşleri alındı. Ameliyata engel bir durum olmadığı bildirildi. Diğer ilgili bölümlere de danışıldı, kan tahlilleri yapıldı. Bu görüşler gelmeden zaten ameliyat yapamayız.”
Konsey nasıl karar aldı?
“Hacettepe’de toplanan Konsey’in kararlarına aykırı hareket ettiğiniz kararı çıktı. Konsey’de nasıl karar alındı ve siz olumsuz karara rağmen mi ameliyat yaptınız?”
“Vakalar Konsey’de ele alınır. Konsey’de ben plastik cerrahi olarak ameliyatı yapabileceğimizi söyledim. Konsey’de ben dahil 9 hoca var. Diğer hocalarımız da Şevket’in ameliyata uygun olduğunu, aday olduğunu karar altına aldılar. Ancak yüz nakli yaptığımız hasta için aynı karar alınmadı. Psikiyatri hocamız hastanın psikolojik durumunun gözlenmesi için süreye ihtiyaç olduğunu söyledi. O zaman yüz naklini yaptığımız hastanın aday olmadığını karar altına aldık. O kararda benim de imzam var. Doğrudur. Fakat verici çıkınca hasta ameliyata hazır olduğunu belirtti. Ben de psikiyatri hocamıza gidip durumu aktardım. O da öyleyse yapılabilir dedi. Benim oradaki hatam, Konsey kararını yeniden almamak oldu. O koşuşturma içinde tekrar Konsey kararı almayı unuttum. Bunu benim veya ekipten bir arkadaşın yapması gerekirdi. Yüz naklini yaptık. Çok başarılı oldu. Hastamız çok iyi durumda. Şimdi Sağlık Bakanlığı endikasyon kuralları var tabii. Buna göre kol ve bacak naklinin dirsek ve diz altından yapılması gerektiği belirtiliyor.
Ancak endikasyon kuralları bir rehber, bir kılavuz niteliğinde, kesin bağlayıcı hükümler değil. Nitekim uluslararası hukuk otoritelerinin bu yönde yorumları var. Bu bakımdan doktorlar yapılabileceğine karar verirlerse, diz ve dirsek ütünden de ameliyat yapılabilir. Nitekim arkadaşımız Ömer Özkan da öyle yaptı, bacağı geri aldı ama kolları devam ediyor. Ama Ömer Özkan’a da dirsek üstünden yaptı diye uyarı verildi.”
“Ömer beni arkadan vurdu”
Doç. Dr. Serdar Nasır, etik kurulun Hacettepe hakkında verdiği kararın olumsuz olmasında, Akdeniz Üniversitesi’nde iki kol ve bir yüz nakli yapan arkadaşı Dr. Ömer Özkan’ın aleyhte faaliyetlerinin etkili olduğunu düşünüyor. “Aslında yakın arkadaşım Ömer beni arkadan vurmuş gibi oldu” diyerek duygularını şöyle aktardı:
“Ömer benim arkadaşım. Çocuğuma altın takacak kadar yakın arkadaşım. Birlikte uzmanlık eğitimi aldık. O Akdeniz’e, ben önce Isparta’ya oradan ABD’ye gittim. Ömer ameliyatını yapınca hemen telefon ettim. Tebrik için. Eşi Özlenen çıktı, uyuyor dedi, kendisiyle o nedenle konuşamadım. Özlenen’i tebrik ettim. Ama sonra öğrendim ki, ben daha ameliyattayken Ömer basına benim bu ameliyatımla ilgili olumsuz görüşler bildirmiş.
Verici Hacettepe’ye yönlendirilince devreye girmiş, yüz hakli için vericinin önce kendisine yönlendirilmesini istemiş. Sonra Etik Kurul’un da üyesi. Ben Etik Kurul’a savunmamı yaparken o da oradaydı. Soruları cevaplandırdıkça, soruyu yönelten hocalarımız Ömer’e dönüp, ‘tatmin edici buldun mu’ diye soruyorlardı. Anladık ki sorular ondan geliyor. Sonra basına yaptığı değerlendirmeler hep bana karşı bir hava oluşmasına katkıda bulundu.
Buna da çok üzüldüm. Aslında ben mesleki bin linçe uğradım. Bana mobbing uygulandı. Bunu da hocalarıma söyledim aslında.”
Bakana teşekkür
Dr. Nasır, sonuç olumsuz olsa da Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve bakanlık yetkilileri ile Hacettepe Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer’e teşekkür borçlu olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Gerek Sağlık Bakanı Sayın Akdağ, gerek Rektör hocamız, bilimsel çalışmalarımızın hep arkasında oldular ve önümüzü açtılar. Bu ameliyat için de söylediklerim geçerli. Türkiye adına bir bilimsel başarı için hep destek verdiler.
‘Biz de seni öldüreceğiz’
Dr. Nasır, Şevket’in yaşamını yitirmesinden sonra kötü haberi ailesine kendisinin vermek istediğini belirterek şöyle devam etti:
Doç. Dr. Serdar Nasır, Şevket Çavdar’ın iki kolu iki bacağı olmadığı için hiç hareket edemediğini belirterek, “Bana, ‘hocam, ben 27 yaşındayım, altımı hâlâ annem temizliyor, utanıyorum. Başıma sinek konuyor kovalayamıyorum’ diyordu. Ameliyat olmayı çok istiyordu” dedi.
Dr. Nasır, “Bunu söylemek tabii benim için zor ama” dedi ve ekledi: