Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık 20 yıldır kronik böbrek hastası olan ve mart ayından beri de diyaliz tedavisi gören Brigitte Müller nakil için önce ülkesinde başvuruda bulundu. Almanya’da yılda yaklaşık 2 bin 500 kadavradan, 500’de canlıdan nakil gerçekleştiriliyordu. Ancak kadavradan nakil için en az 10 yıl beklemesi gerekiyordu.
Beklerken uzun yıllar gireceği diyalizin de kendine göre sorunları vardı. Tüm yaşamını bu tedaviye göre düzenlemesi gerekiyordu. Nakil olmak bütün hayatını değiştirebilirdi.
ALMANYA’DAKİ MERKEZLER ÇEKİNDİ
Olaf Müller, iş hayatı nedeniyle sık sık Türkiye’ye geliyordu. Türkiye’deki ortağından burada ameliyat koşullarını araştırmasını istedi. Türkiye’nin canlıdan böbrek nakillerinde iyi düzeyde olduğunu biliyordu. Yapılan testlerde böbreğini vermeye engel hiçbir sorunla karşılaşılmadı. Ameliyattan öncesi ülkesindeki kan hastalıkları uzmanı ilaçlarla trombosit yıkımını önledi. Ameliyatın yapıldığı Memorial Şişli Hastanesi’nde her ihtimale karşın 5 vericiden trombosit toplandı. Geçtiğimiz pazartesi Doç. Dr. Burak Koçak ve ekibi Olaf Müller’in kapalı yöntemle aldığı sağ böbreğini hayat arkadaşına nakletti.
HİÇ TANIMADIĞIM İNSANLAR TROMBOSİT VERDİ
Dün hastaneden taburcu olan Olaf Müller, “Gelmeden araştırdık ve güvendik. Nakil ekibiyle tanıştıktan sonra Türkiye’de çok sayıda ve yüksek standartta işler yapıldığını gördük. Başarılı bir ameliyat oldu. Ameliyat sonrası da çok rahat geçti. Kesinlikle Türkiye’yi tavsiye edeceğiz” dedi.
Brigitte Müller de “Herşey iyi gitti. Çok mutluyum. Artık eşimin bir parçasını içimde taşıyacağım” dedi.
TÜRK DOKTOR: BEN DE NEDEN ALMANYA'DA NAKİL OLMADINIZ DİYE SORDUM
Doç. Dr. Burak Koçak: Almanya’dan ilk kez Alman hasta nakil için geldi. Aslına bakarsanız ben de “Neden Almanya’da olmadınız?” diye sordum. Almanya gerek tıp bilimi gerekse organ nakillerinde çok ileride. Yüzde 80’i kadavradan olmak üzere yaklaşık yılda 3 bin böbrek nakli yapıyorlar. Ama hastalar kadavradan nakiller için çok uzun yıllar bekliyor. Diyalizde geçen süre uzadıkça, nakillerin başarısı da azalıyor. Aile beklemek yerine canlıdan nakil arayışlarına girmiş. Almanya’daki merkezler kan hastalığı nedeniyle eşinden böbrek almayı riskli bulmuş. Aslında biz de vericiyi riske sokmak istemeyiz. Ancak bazı önlemlerle güvenli bir ameliyat yapmak mümkün oldu. Uzun vadede böbrek hastası olma riski artmıyordu. Dolasıyla Olaf Müller’in benim ya da sokaktaki insanın böbrek vermesinden bir farkı yoktu. Herşey yolunda gitti.”