Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin ilk yaşlılık haritasını hazırlayan Tufan, Türkiye'de bugün yaşlı olarak kabul edilen 65 yaş üstünde yaklaşık 10 milyon 31 bin insan bulunduğunu, 33 bin civarında da 100 yaş ve üzerinde insan yaşadığını söyledi.
KADINLAR 76 ERKEKLER 72
Türkiye'de ortalama insan ömrünün kadınlarda 76, erkeklerde ise 72 olduğunu bildiren Tufan, ömür ortalaması en uzun ilin Kastamonu olduğunu kaydetti.
Aydın ve Balıkesir başta olmak üzere Ege'de yaşayan insanların ortalama ömrünün uzun olduğuna işaret eden Tufan, "Yozgat ise Türkiye'nin en kısa ömrüne sahip ili. Yozgat'ın yanı sıra doğu illerinde de ortalama insan ömrü kısa. Akdeniz'de de rutubet ömrü kısaltıyor" diye konuştu.
Tufan, ortalama ömür süresini belirleyen ilk faktörün beslenme olduğunu, ondan sonra çevresel koşullar, çok sıcak veya soğuk iklim ve insan ilişkilerinin geldiğini anlattı.
"DÖKÜLMELER 60-70 YAŞ ARASI OLUYOR"
Ölümlere bakıldığında 50-60 yaş arasında birinci kırılma döneminin gerçekleştiğini ifade eden Tufan, şöyle konuştu:
"Asıl dökülmeler (ölümler) 60-70 yaş arasında meydana geliyor, 70'ten sonra uzun yaşama imkanınız daha fazla. 60-70 yaş arasında daha çok kalp-damar hastalıkları nedeniyle insanlar hayatını kaybediyor. 70'ten sonra ise daha çok kanser gibi sistemik hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu dönemde daha çok kalça kırıklıkları gibi rahatsızlıklar oluyor."
Tufan, yaşlılıkta en önemli rahatsızlıklardan birinin demans (bunama) olduğunu vurgulayarak, bugün Türkiye'de 400 bini alzheimer olmak üzere 800 bin demans hastası bulunduğunu bildirdi.
2023 YILINDA 14.5 MİLYON YAŞLI TÜRK
Prof. Dr. Tufan, projeksiyonlara göre yaşlı nüfusun 2023 yılında 14,5 milyon, 2030 yılında 18 milyona ulaşacağını, 2050 yılına gelindiğinde ise 101 milyon olacağı öngörülen toplam nüfusun 30 milyonunun yaşlı insanlardan oluşacağını anlattı. Tufan, "Yaşlı nüfusunun da yüzde 50'si kronik hasta (organ yitimi, tansiyon, görme, işitme kaybı gibi) olacak. 5 yıl içinde de büyük çoğunluğu yatalak, yani bakıma muhtaç hale gelecek" ifadesini kullandı.
Bakım işinin ciddi finansman oluşturduğunu, Avrupa ülkelerinin buna ciddi kaynaklar ayırdığına dikkati çeken Tufan, Türkiye'nin bakım planlamasını şimdiden yapması gerektiğini vurguladı.
SOSYAL BAKIM SİGORTASI ÖNERİSİ
Gelişmiş ülkelerin bakım hizmetlerine milyarlarla ifade edilen para harcadığını kaydeden Tufan, gelişmiş ülkelerde olan "sosyal bakım sigortası" uygulamasının Türkiye'de de mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
Sosyal bakım sigortası konusunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çalışması gerektiğini kaydeden Tufan, şöyle devam etti:
"Sosyal bakım sigortası sadece yaşlıyı değil, bütün vatandaşları kapsaması açısından önemli. Avrupa ülkelerinde uygulanan bu sistem bakım alanında milyonlarca kişiye de istihdam oluşturuyor. Sistem nasıl çalışıyor; örneğin başka şehirde yaşayan oğlunuz var. Çalışırken ayağını kırdı ve doktor 6 ay çalışamaz raporu verdi. Bakım sigortası devreye giriyor. Hekimler bakıyor, diyelim ki günlük 0-4 saatlik bir bakım süreci var. Kişinin bakım ücretini devlet ödüyor. Aynı zamanda sigortası yapılıyor. Bakıma muhtaç kişiye de kimin bakacağı kararını bırakıyor. (Kız arkadaşım baksın) dediniz ama bakmıyor. Bakım koordinasyon merkezini arayıp (ben artık bu kişiyle bakım işini yürütmek istemiyorum, benim bakımımı başkası yapacak) diyebiliyor. 24 saatlik bakımlar ise daha profesyonel kişiler tarafından yapılıyor. Almanya'da bu kişilere yaptıkları hizmet karşılığında 4 bin 500 avro civarında ücret ödeniyor."
Sosyal bakım sigortası sisteminin en iyi uygulandığı ülkenin Almanya olduğunu belirten Tufan, buradaki sistemi iyi inceleyerek Türkiye'nin kendi sistemini oluşturması gerektiğini söyledi.
SAĞLIKLI YAŞLILIK İÇİN ÖNERİLER
Sağlıklı yaşlılık için önerilerde bulunan Prof. Dr. Tufan, "Birinci sırada beslenme var, 19.00'dan sonra yaşlılara hiçbir şey yememelerini tavsiye ediyorum. Yemeyin, bol su için ve aç yatın. Türkiye'de yaşlı nüfusun en çok olduğu yer Nazilli, buradakiler yemiyor" şeklinde konuştu.
Sosyal ilişkiler ve fizilsel aktivitenin de önem taşıdığını anlatan Tufan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yaşlıların yaşamın içinde kalması çok önemli. Yaşlının evi, kalesidir, ayrılmak istemez. İmkanlar dahilinde olabildiğince evinde tutmak gerekli. Bir gerontolog olarak huzurevi bakımını önermiyorum. Daha rahat edeceği gerekçesiyle huzurevine, bakımevine yerleştirilen veya çocuklarının yanına gitmek zorunda kalan yaşlıların daha hızlı bunalıma girdikleri, sağlık sorunlarının arttığı gözleniyor. Huzurevi en son tercih olmalı."