Güncelleme Tarihi:
İnkontinans nedir ve ülkemizde ne kadar yaygın?
İnkontinans Derneği olarak biz, halkımızın anlayacağı dilde idrar kaçırma olarak söylüyoruz. Ne kadar yaygın derseniz çok yaygın. Türkiye’de altı kişiden biri idrar kaçırıyor. Ama bu altı kişiden biri doktora başvurmuyor, dünyada da bu böyle. % 17 civarında bir orandan bahsetmek mümkün. Çok istatistik anlamında sağlam veriler yok elimizde. Yaptığımız küçük çaplı bilimsel araştırmalar, bu oranın yakalanabildiğini gösteriyor. Altı kişiden birinde bu problem var ama asıl problem insanların bu nedenle hekime başvurmalarındaki oranın çok düşük olması.
Peki neden hekime gitme oranları bu kadar düşük?
Utanmak burada en önemli engelleyici faktör. Utanmanın yanında bir takım kültürel, ekonomik faktörler ve hekime ulaşmak noktasındaki faktörler ki, son zamanlarda bu aslında aşıldı sayılır. Bir de elbette geleneksel faktörler var. Bu da şudur: “ Benim anneannem de kaçırıyordu zaten, benim komşu da kaçırıyor, yaşlandık doğaldır, çok doğum yaptık normaldir “ tarzında insanlar kendilerine bir takım normalleştirmeye yönelik açıklamalar buluyorlar. Bu da onların hekime yönelik bir arayış içinde olmalarını engelliyor. Hal bu ki, idrar kaçırmanın biz hep bunu bir slogan gibi söylüyoruz, hiçbir yaş grubunda idrar kaçırma normal kabul edilemez. Mutlaka bir şekilde çaresi var. Bu bir sağlık ve hayat kalitesi problemidir.
Yaşla da doğru orantılı öyle değil mi hocam?
Yaşlandıkça idrar kaçırmayla ilgili oran elbette artıyor. Ama bu yaşlanmanın doğal çare bulunamaz bir sonucu değil. Yaşımız kaç olursa olsun mutlaka idrar kaçırmanın çaresi vardır. Öncelikle idrar kaçırmanın hangi tipiyle muhatabız, onu belirleyip, sonrasında mutlak çaresini bulmak mümkün. İdrar kaçırmak kader değildir.
Risk faktörleri nelerdir?
İdrar kesesiyle ilgili sebepler ve diğeri de idrar tutma mekanizmasıyla ilgili sebepler olarak ikiye ayıralım. Birincisine biz aşırı aktif mesane nedeniyle idrar kaçırma diyoruz. Erkekte ve kadında aynı oranda görülür ve yaşlılıkta artma gösterir. Diğeri ise kadınlarda görülen stres tipi idrar kaçırmadır. İşte o idrar tutma mekanizmasının zayıflamasıyla ortaya çıkar. Çok doğum yapma, normal doğum yapma, aşırı kilolu doğum yapma, yaşlanma, aşırı kilo alıp verme, genetik faktörler, vücudun yağ dokusu ve tutucu dokusu oranlarının bozulması gibi sebepler idrar tutma mekanizmasını bozmak, idrar kesesinin pozisyonunu değiştirmek ve idrar kanalının açısını değiştirmek suretiyle; gülmek, öksürmek, hapşırmak, eğilmek ve kalkmak idrar kaçırmaya neden olabilir. Diğeri idrar kesesiyle ilgili olan ise bizim aşırı aktif mesane dediğimiz, kontrol edilemeyendir. Bu tür problemi olan insanlar, 15 dakikada bir tuvalete gitme ihtiyacı duyan insanlardır. Acil sıkışma hisleri, gece idrara kalkma, bazen sıkışarak idrar kaçırırlar. Anahtarı çevirdiğinde eve girmek üzereyken idrar kaçırma, su sesiyle idrar kaçırma gibi problemlerle karşı karşıya kalırlar. Bunun da en başta gelen sebebi yaşlanmak önemli bir faktördür. Genç yaşlarda da görülür henüz alt yapısı ortaya konulamadı. Birtakım bilimsel varsayımlar var ama kesin bir sonuç ortaya koymuş değiliz. Dünyada en çok şikayet edilen, bir çok kronik hastalıktan, diyabetten bile daha çok görülen bir durum olduğunuz biliyoruz. Ama kimsenin bunun farkında olmaması da işin en ironik tarafı. Normal kabul edilmesi nedeniyle insanlar hayat kalitelerini buraya esir etmiş vaziyette.
Sosyal açıdan ciddi sorunlar yaratıyor öyle değil mi?
Elbette… Çocuklarından utanıyorlar, eşlerinden, komşularından utanıyorlar. Sosyal hayatı ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. İdrar kaçırma son derece önemli bir hayat kalitesi parametresidir. Kanser hastası sonuçta bir hayatla sınavdadır. Burada ise hayat kalitesi ile bir sınav vardır. Bu tür idrar kaçıran insanların kendilerince almış olduğu birtakım önlemler var. Bunu okuyan herkes kendinden bir şeyler bulacak. Bu hastalar genelde evde kalmayı tercih ederler ama dışarı çıkmaya kalktıklarında gidecekleri istikametlerde nerelerde tuvalet var bilirler. Lokantada tuvalete yakın, sinemada çıkışa yakın koltukta otururlar, koyu renk giyerler. Sosyal hayatlarını kısıtladıkları için, aile hayatlarına, cinsel hayatlarına son derece olumsuz yansır. Tedavi edilebilecek bir durum olduğunu bilmemekten kaynaklanır bunlar ve tedavi edildiklerinde de en çok duacı olan hasta grubu da bu gruptur. Çünkü ondan kurtulmak son derece önemli bir hayat kalitesi sağlar.
Tedavisi söz konusu mu?
Tedavisi % 100 söz konusu elbette. Özellikle mesaneden kaynaklı idrar kaçırmalar ya da sıkışmalarla ilgili olarak, elimizde artık modern ilaçlar var ve bu ilaçlar bu hastaları yeniden doğmuşçasına rahat ettirip, hayat kalitelerini müthiş artırabiliyor. Her ilaç herkese iyi gelmeyebilir elbette, ama iyi gelen ilacı bulma, doz ayarlama şansımız var. Tek eksi hastaların dertlerini anlatmak için hekime gelmemeleri. Stres tipi idrar kaçırma için yine bunun da şu anda gündemde olan hafif kaçırmalar için ilaçla tedavisi var. Daha ağır olan, anatomik olarak sarkmış bir takım idrar yolu bozuklukları için 15- 20 dakika içinde yapılabilen ve aynı gün evine gitmesini sağlayan küçük bir operasyonla % 98 başarı oranıyla hastalar idrarını tutar ve hiçbir şekilde sosyal hayatlarındaki engellerle karşılaşmazlar. Öyle hastalar geliyor ki, örneğin bir hastam televizyondaki komedi filmleri ya da programlarını ailesiyle birlikte izleyemediğinden son derece mutsuzdu. Ameliyattan sonra, şu teşekkürü etti. “Artık ailemle birlikte oturup televizyon izlerken katılarak gülebiliyorum. Bu bana sizin tarafınızdan verilen en güzel hediyeydi ” dedi. Bu benim için çok güzel bir anekdot. İnsanlar özledikleri sosyal hayatlarına geri döndürüyor, bunun ilacı da var, çok pratik bir operasyonu da var. Bunun ayırımını üroloğun yapabileceğini bilmelerinde yarar var.
Sosyal açıdan sıkıntılarını anlattınız, başka hastalıklarında çıkış noktası olabiliyor mu?
Şöyle oluyor; altta yatan sinirsel nörolojik bir takım sorunlar var ise, bunlar kontrol atına alınmazsa idrar kesesinin aşırı basınçlı çalışması kontrol altına alınmazsa o zaman böbreklere kadar yansıyabiliyor. Böbreklerin çalışmasını bozması, idrar yollarını tamamen genişletmesi ve böbreklerin bir süre sonra yetmezliğe, diyalize kadar giden bir yolun açılmasına neden olabilir. İdrar sistemini bir bütün olarak kabul ederiz. Herhangi bir bozukluk, orta ve uzun vadede diğer kısımlara yansımasını beklemek gerekir. O nedenle uyanık olup, bir an önce hekime başvurup bunun çaresini bulabilirler.
Türk mutfağı idrar kesesine zararlı mı?
Bir takım alışkanlıkları vardır Türk mutfağının. Domates çok kullanılır, patlıcan çok yenir, acı, ekşi, baharat çok kullanılır. Sütlü tatlılar çok tüketilir. Bunların hepsi aşırı aktif mesane olarak adlandırdığımız bozukluğun da risk faktörüdür. Biz hastalarımıza bu tanıyı koyduğumuzda, onlara bir takım diyet programlarından bahsederiz. “ Acılı, ekşi, baharat, turşu yeme, patlıcanı, domatesi kes” deriz. “ Çikolata yeme, çilekten uzak dur “ deriz. Hastaların gıdalarına, içeceklerine dikkat etmelerini öneririz, sadece tedavi ilaçla olmaz. Örneğin tansiyonu yüksek bir hastaya tansiyon ilacı verirsiniz ama hasta günde yarım kilo tuz tüketir, hiçbir işe yaramaz. Sonuç olarak bu bir hastalıktır. Ben gözüm bozuk olduğu için gözlük kullanıyorum. Benim gözlük takmaktan utanmam ne kadar garipse, idrar kaçırmak ya da idrara sıkışmaktan utanmak o kadar garip. Çünkü ikisi de bir organın problemi. İkisinin de çözümü var. Bunu doğal kabul etmek ve tedavisinin olduğunu bilmek de ciddi yarar var. Türk insanında özellikle Türk kadının da bunu çok sık görüyorum, bu konuda bir çalışmam da var. Özellikle kız çocuğu olan anneler, “Aman okulda tuvalete gitme “ derler. İlkokul çağından itibaren idrar tutma, tuvalet seçme, “ o tuvalet pis ona girme” deyip, temiz tuvalet bulmak için dolaşırlar hep. Bu ileriki yaşlarda çok ciddi anlamda idrar yapma davranış bozukluğu getirir. İdrar hissini giderek daha üst hacimlere çıkarır ve idrar kesesini giderek inceltir. Sonuçta ileriki yaşlarda idrarı boşaltmakta zorluklara neden olur. Dünyanın en pis tuvaletinden bile, üstünü bir kağıt mendille silseniz bile bir problem yaşamaz, mikrop kapmazsınız ama o tuvalete gitmemekten dolayı çok ciddi problem yaşarsınız. Ben genelde şöyle bir öneride bulunuyorum. Soğuk mevsimlerde günde iki litre, sıcak mevsimlerde üç litre sıvı tüketin ve sıkışıp sıkışmadığınıza bakmaksızın 3- 3,5 saatte bir gidin, nerede en yakın bir tuvalet varsa idrarınızı boşaltın ki, sistem rahat çalışmaya devam etsin. Çünkü depoyu doldurursanız böbrekleri zorlamaya başlarsınız. Depoyu boşaltın sürekli boş kalsın. Zaten idrar kaçırmanın en büyük sebebi idrar torbasında idrar olmasıdır. İdrar torbanızı boşaltırsanız o idrar kaçmaz.