51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

Güncelleme Tarihi:

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2015 14:53

Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) medya koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya uyarıyor, "Savaş ve göçün etkileri kuşaktan kuşağa aktarılarak üçüncü, dördüncü kuşaktaki insanları bile ruhsal hastalıklara yatkın hale getiriyor."

Haberin Devamı

Bu yıl 51'incisi düzenlenen ve yaklaşık bin psikiyatri uzmanı doktorun katıldığı Ulusal Psikiyatri Kongresi'nde önemli sonuçlar açıklandı. Kongrede depresyon, intihar, savaş, göç ve bu nedenle yaşanan travmatik olayların ruh sağlığına etkileri açıklandı.

Antalya'da düzenlenen kongrede konuşan Doç. Dr. Burhanettin Kaya, Suriye'de yaşanan olaylar, yaşanan göç ve travmaların insan üzerindeki ruhsal etkilerine değindi ve şunları söyledi,

"HESAPLAŞMADAN HELALLEŞMEK OLANAKLI DEĞİL"

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

"Ülkemiz 100 yılı aşkın tarihi bir travmalar tarihidir. Neredeyse her yıl yeni özgün bir travma izini bırakır insanların hayatına bedenlerine ve ruhlarına. Savaşlar, çatışmalar, katliamlar, kırımlar, zorunlu, göçler, köy boşaltmalar, faili meçhuller, güvenlik bölgesi oluşturma başlığıyla tanımlanan sivil halka uygulana şiddet, linç, saldırılar, kitabevi kundaklamalar, doğal felaketler, iş ve endüstri kazaları, maden kazaları, araç kazaları, işkence ve kötü muamele, ifade özgürlüğünü engelleme, her türlü insan hakları ihlalleri, kadına ve çocuğa yönelik şiddet her biri insan ruhunda kalıcı hasarlar bırakan, bir türlü failleri açığa çıkarılamamış, çıkarılmamış adaletini bir türlü tecelli etmediği, zaman aşımları ve cezasızlıkla sonlanan insanlığa karşı suçları içeren deneyimler. Biliyoruz ki sorumluları bir biçimde hesap vermeden, açığa çıkarılmadan ve adalet yerini bulmadan onarım başlamaz. Çok söylenen haliyle hesaplaşmadan helalleşmek olanaklı değil."

Haberin Devamı

"ORTADOÄžUDA YAÅžANANLAR MAJOR DEPRESYON VE RUHSAL HASTALIK NEDENÄ°"

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

Ortadoğu coğrafyasındaki insani dram, yaşadığımız yüzyılın en vahşi ve bilinen tüm insani kutsal değerlerine aykırı davranan IŞİD'in sadece yaşayanlar için değil uzaktan bakanlar için bile dayanılmaz bir tahribat yarattığını belirten Doç. Dr. Kaya, bunların en önemli sonucunun, uyku problemleri, akut stres bozukluğu ya da travma sonrası stres bozukluğu belirtileri, uzamış yas reaksiyonları, major depresyon, kaygı bozuklukları, bedenselleştirme bozuklukları gibi birçok ruhsal belirti ve hastalıklar olduğunu söyledi. "Resmi rakamlara göre bile, savaştan kaçan iki milyonun üzerinde sığınmacı ülkemize gelmiştir ve birçok sığınmacı ciddi bir yaşam mücadelesi vermektedir. Bu insanlarda hem savaşa tanık olmak, hem savaş sırasında yakınlarını kaybetmek, yaralanmak ve bunlara şahit olmak gibi doğrudan savaşın mağduru olmak, hem yerinden yurdundan ülkesinden edilmek, hem de yeni yerleşim alanındaki kötü koşullar ve maruz kalınan ayrımcılık nedeniyle değişik düzeyde ruhsal belirtiler ve ruhsal hastalıklar gözlenmektedir. Savaşın, göçün etkileri kuşaktan kuşağa aktarılarak üçüncü, dördüncü kuşaktaki insanları bile ruhsal hastalıklara yatkın hale getirir.

Haberin Devamı

"KADINLAR VE ÇOCUKLARIN MARUZ KALDIĞI TACİZ VE TECAVÜZ, DEĞERSİZLİK HİSSİ HASTALIK YARATIYOR"

Â

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

Özellikle yakınlarını kaybedenlerin yaşadığı yoğun korku, yakın köylerdeki komşuları tarafından ihanete uğradıkları düşünceleri, savaştan kaçarken özellikle kadınların ve çocukların maruz kaldığı cinsel taciz ve tecavüzler, şu anda barındıkları yerlerde hissettikleri belirsizlik, değersizlik, ciddi çökkünlükler, gelecek kaygısı gibi sorunlar eşliğinde birçok ruhsal rahatsızlık gözlenmektedir."

"800 BÄ°N Ä°NSAN YAÅžAMINA SON VERÄ°YOR"

TPD kadın ve ruh sağlığı çalışma biriminden Doç. Dr. Leyla Gülseren intihar nedenleri ve intihar hızına değindi. Doç. Dr. Gülseren genelde erkeklerin kadınlara oranla 1,5 kat daha yüksek oranda intihar ettiğini ancak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kadın intihar hızının erkeklerden daha yüksek olduğunu belirtti.

Haberin Devamı

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

"Dünya Sağlık Örgütü intiharın özellikle genç yaşlardaki ölüm nedenleri arasında sık görüldüğünü, dünyada yılda yaklaşık 800 000 kişinin intihar ile öldüğünü bildirmektedir. Son 50 yılda dünya genelinde intihar oranları artmıştır. Türkiye’de intihar hızı diğer Avrupa ülkelerine ve ABD’ye göre daha düşük olmakla birlikte son 10 yıl içinde intihar hızında bir artış vardır."

GENELDE ERKEKLER AMA DOÄžU VE GÃœNEYDOÄžU'DA KADINLAR DAHA FAZLA Ä°NTÄ°HAR EDÄ°YOR

"İntihar hızı erkeklerde kadınlara oranla 1,5 kat; büyük şehirlerde Türkiye geneline göre yaklaşık 2 kat daha yüksektir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri cinsiyet dağılımı açısından diğer bölgelerden farklılık göstermektedir. Kadın intiharlarının hızı bu bölgelerde erkeklerden daha yüksektir."

Haberin Devamı

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

 

EN ÇOK NELER Ä°NTÄ°HARA YÖNELTÄ°YOR?
Ruhsal hastalıklar yönünden bakıldığında depresyon intihar için en önemli risk etkenidir. Sevilen biri tarafından terk edilme, yakınlarını kaybetme, iÅŸ kaybı, herhangi bir nedenle yeti yitimine uÄŸrama, özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerine iliÅŸkin travmalar, ateÅŸli silah gibi intihar araçlarının ulaşılabilir olması, birden fazla zorlayıcı olayla aynı dönemde karşılaÅŸma riski artırır. Bir yaÅŸam amacı ve gelecek planlarının olması, iletiÅŸim becerilerinin iyi olması, kiÅŸinin kendini ifade araçlarını kullanıyor olması, yardım alma, tedavi görme konusunda istekli olma, aile desteÄŸi ve sosyal desteÄŸin yeterli olması, yakın arkadaÅŸ iliÅŸkilerine sahip olma, dini inançlar, kadınlar için küçük çocuÄŸun olması (lohusalık depresyonu hariç) baÅŸlıca koruyucu etkenlerdir.


30 YAÅžIN ALTINDAKÄ°LERDE AYRILMA, REDDEDÄ°LME, Ä°ÅžSÄ°ZLÄ°K Ä°NTÄ°HAR SEBEBÄ°

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

 • İntihar girişimi olan veya intihar eden tüm hastaların yaklaşık %95’inde ruhsal bozukluk tanısı vardır. Bu rakamın yüzde 80 kadarı depresyon, yüzde 10 kadarı şizofreni ve yüzde 5 kadarı demans veya deliryumdur.

• 30 yaşın altındakilerde intihar ile ilgili stres etkenleri; ayrılma, reddedilme, işsizlik ve hukuki sorunlardır, hastalık stresi etkenleri çoğunlukla 30 yaş üstü intiharlar arasında sıktır.
• Duygudurum bozuklukları (depresyon ve bipolar bozukluk) intiharla en ilişkili olanlardır. İntihar kurbanlarının yaklaşık yüzde 60 ile 70 kadarı ölümleri sırasında önemli derecede depresyondadırlar. Bipolar bozukluk olan kişilerin arasında intihar nedeniyle yaşam boyu ölüm riski yaklaşık yüzde 15 ile 20 kadardır.
• Depresyon olan hastalar; ileri dönemde değil, daha erken dönemlerde intihara kalkışmaktadır.
• Depresif kadınlara kıyasla depresif erkek daha fazla intihar girişiminde bulunmaktadır ve eğer bekâr, boşanmış, dul veya sevdiği birinden ayrılmışsa depresif kişilerin kendilerini öldürme riski artmaktadır. Toplumda intihar eden depresif bozukluk hastaları genelde orta yaşlı veya yaşlıdır.

Haberin Devamı

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

DEPRESYONDA TEDAVÄ°

 • Depresyonu olan hastaların tedavisi birçok hedefe yönelik olmalıdır. 

• Öncelikle hastanın güvenliği sağlanmalıdır.
• İkinci adım hastanın tam bir tanısal değerlendirmeden geçirilmesidir.
• Üçüncü olarak da sadece acil belirtiler için değil uzun dönem hastanın iyilik halini sağlayacak tedavi planlamasının başlatılmasıdır.
• Güncel tedavi yaklaşımlarında farmakoterapi ve psikoterapi birlikte kullanılmaktadır.
• Bunun yanı sıra hastalar ve aileleri tedavi stratejileri konusunda eğitilmelidir.
• Bazı hastaların hastaneye yatırılmaları gerekir. Hastaneye yatış intihar ve başkasına zarar verme riski, yeme ve barınma yetisini kaybetme ve ayrıntılı tanıya ihtiyaç duyulması gibi riskleri olan hastalarda önceliklidir.
• Depresyonda en iyi ve en etkili tedavi ilaç tedavisi ve psikoterapidir.
• Günümüzde çok sayıda farklı etki mekanizmalarını kullanan antidepresan ilaç mevcuttur.
• Depresyonda üç tip psikoterapi türü on plana çıkmaktadır. Bunlar; bilişsel terapi, kişilerarası terapi ve davranışçı terapidir.
• Bunun yanı sıra kullanılan başka yöntemler ise transkraniyel manyetik uyarım, elektrokonvülsif terapi, vagal sinir uyarımı, uyku deprivasyonu ve fototerapidir.

İNTİHAR HABERLERİ ARTTIKÇA İNTİHAR ORANI DA ARTIYOR

Basın toplantısında konuşan TPD Genel Sekreteri Doç. Dr. Mehmet Yumru da medyanın rolü ile ilgili örnekler paylaştı ve intihar haberleri azaldıkça intihar girişimlerinin azaldığını söyledi.

Â

51. Ulusal Psikiyatri Kongresi düzenlendi

"1970'lerde, Britanya'da, bir kendini yakarak intihar etme eylemi uluslararası medyada oldukça fazla yer bulmuştur. Bunu takip eden 12 ay içerisinde Britanya'da kendini yakarak intihar etme eylemi (taklit intihar) normalde beklenenden 60 adet daha fazla arttığı saptanmıştır. Avustralya'da yapılan bir araştırma, ülkenin iki ulusal gazetesinde intihar haberlerinin yer almasından sonra Avustralyalı erkeklerde intihar oranının yükseldiği görülmüştür. 1985 yılında ABD’de genç yaş intiharlarını önlemeye yönelik 4 film hazırlanmış, değişik haftalarda yayınlanarak, ailelerin ve gençlerin intihar davranışına dikkat çekmesi hedeflenmiştir. Ancak bu filmlerin gösteriminden sonra intihar girişiminde bulunan gençlerin sayısında artış görülmüştür.

BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ'NDE İNTİHAR HABERLERİ AZALDI İNTİHAR GİRİŞİMLERİ DE AZALDI

Yıllar önce Boğaziçi Köprüsü’nde intihar girişimi haberlerinin verilmesinin kesilmesinden sonra intihar girişimlerinin azalması, Avusturya’da intihar haberlerinin kısıtlanmasından sonra intihar olgularının azalması gibi örnekler intiharın medyada yer alması ile gerçekleşmesi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Medyada ayrıntılı resim ve görüntülerle verilen haberlerden sonra benzer yöntemi kullanarak intiharların arttığı bildirilmiştir. Aynı zamanda tehlikeli davranışlarda bulunma ve depresyon oranlarında da artış gözlenmiştir."

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!