Güncelleme Tarihi:
MUCİZENİN FOTOĞRAFLARI
"Hamilelik dönemimde çok kilo almıştım ancak önceden nasıl veriyorsam, doğum yaptıktan sonra da aynı şekilde vereceğimi sanıyordum. Ne yazık ki her şey tahmin ettiğim gibi olmadı. Hamilelik dönemimde aldığım kiloları doğumdan hemen sonra veremedim. Üstüne de yenileri eklenmeye başladı ve ipin ucu kaçtı."
"105 kilo olduğum zamanlarda psikolojim inanılmaz kötüydü. Aynaya bakamıyordum. Giydiğim kıyafetlerin olmaması, her zaman iltifat gören İlke'nin yerine, üzülerek bakılan İlke'nin gelmiş olması beni mutsuz ediyordu. Sonunda da aynalarla barışmaya karar verdim."
"İnsanın aynaya baktığında kendine olan güvenini yitirdiği hissetmesi bir kadın için çok kötü bir psikoloji. Kadınlığımın ve vücudumun bütün avantajlarını doya doya yaşamak varken, aynalara neden küs olayım ki diye düşündüm ve o gün zayıflamaya karar verdim."
"Bunu söylerken gurur duyuyorum, bütün gardırobum değişti. Bu kadar kilo verdikten sonra iç çamaşırımdan tutun da ayakkabıma kadar her şeyim değişti. Görenler çığlık çığlığa seviniyorlardı; eski halime geri döndüğüm için çok memnun oldular."
Birçok kadının korkulu rüyası olan hamilelik sırasında alınan kilolar, doğumum hemen ardından verilemeyince, yenileriyle yüzleşmek sürpriz olmamalı. İlke Kalaycıoğlu, bu sürprizi yaşayanlardan ancak insan istediği zaman bunun da üstesinden gelebileceğine iyi bir örnek.
Şu an kaç kilosunuz?
74 kiloyum.
Toplamda kaç kilo verdiniz ve ne kadar sürede?
105 kiloyu tartıda gördüm, toplamda da 31 kilo verdim. Bu kilolardan kurtulmam 4 ay sürdü.
Kendinizi bildiniz bileli kilo muydunuz?
Hayatımın uzun bir döneminde kilolarımla ilgili ciddi sorunlarım olmadı. Zaman zaman birkaç kilo fazlam olurdu ve onları da kısa sürede verirdim. Ta ki doğum yapana kadar...
Birçok kadının kabusu, doğum sonrası kilolar durumu yani sizinkisi...
Evet. Hamilelik dönemimde çok kilo almıştım ancak önceden kilo aldığımda nasıl veriyorsam, doğum yaptıktan sonra da vereceğimi sanıyordum, bunun gerçekten farklı bir durum olduğu hiç aklıma gelmemişti. Doğumdan sonra da bir süre zayıflama işine girişmeyince, hamilelik dönemimde aldığım kilolar olduğu gibi kaldı. Üstüne de yenileri eklenmeye başladı ve ipin ucu kaçtı.
Fazla kilolara alışkın olmayan biri olarak o dönemki psikolojiniz nasıldı?
105 kilo olduğum zamanlarda psikolojim inanılmaz kötüydü. Aynalara bakamıyordum. Giydiğim kıyafetlerin olmaması, her zaman iltifat gören İlke'nin yerine kendisine üzülerek bakılan İlke'nin gelmiş olması beni mutsuz ediyordu. Sonunda da aynalarla barışmaya karar verdim.
Aynalarla barışmak sizin için neden bu kadar önemliydi?
Çünkü hangi kadın benim kadar cesur olup itiraf edebilir bilmiyorum ama çok açık şekilde söyleyebilirim ki; insanın aynaya baktığında kendine olan güvenini yitirdiği hissetmesi bir kadın için çok kötü bir psikoloji. Kadınlığımın ve vücudumun bütün avantajlarını doya doya yaşamak varken, aynalara neden küs olayım ki diye düşündüm ve o gün zayıflamaya karar verdim.
Sonraki süreçte neler yaşadınız?
Öncelikle şu an yaşadığım durumun, gençlik dönemimde yurt dışında okurken yanlış beslenme sonucu aldığım ya da tatil sırasında kendimi tatilin akışına bırakıp aldığım birkaç kilodan farklı bir durum olduğunu kabul ederek işe başladım. Kendime güvenmediğim sürece de bu işi başaramayacağımı biliyordum. Bana verilen bir program vardı ve hiç vazgeçmeden buna harfi harfine uydum. Programım da şöyleydi; her gün erken saatte kalkıp güne zinde başlıyordum. Güzel bir kahvaltı yapıyordum, tereyağ, reçel gibi hem sağlıksız hem de kalori deposu olan şeyler yemek yerine az tuzlu peynir ve zeytin, yanında da istediğim kadar domates ve salatalık yiyordum. Tabii kepek ekmeği tercih ediyordum. Çoğu zaman da bir dilimi aşmadım. Kahvaltıdan 1 saat sonra doğada 1 saatlik bir yürüyüş yapıyordum, biraz dinlendikten sonra da egzersiz yapıyordum çoğu zaman. Burda önemli olan sporu düzenli şekilde yapmak. Öğlen ise; bir çorba ya da salata, akşam da olabildiğince hafif ve sebze ağırlıklı yemekler yiyordum. Öğle ile akşam arasında atıştırmalık olarak ise meyve tercih ediyordum.
Çok yemeğe alışkın bir vücut bu kadar yemekle doyuyor muydu? Vücudunuza nasıl söz geçirdiniz?
Çok kolay olmadı tabii. Ama bence vücuduna söz geçiremeyenlerin zayıflamayı ne kadar istediklerini yeniden düşünmeye ihtiyaçları var. İsteyince oluyor çünkü. Doyma konusuna gelince de; ilk günler zorlandım ancak bir süre sonra nasıl çok yemeğe alıştıysanız, azı ile doymaya da alışıyorsunuz. Bu bence tamamen psikolojik bir durum; insanın gözünün doyup doymaması...
Çevrenizden destek gördünüz mü?
Kilonuz belli bir sınırın üzerinde ise başlarda çok hızlı kilo veriyorsunuz. Bir noktaya geldiğinizde bu kilo verme hızı düşüyor. Vücudunuz reaksiyon vermeye başlıyor. Çevremdeki insanlar bu noktada devreye girdi ve bana dayanmamı, hiçbir şeyin benim direncimden daha dirençli olmadığını söyleyerek cesaretlendirdiler. Ben de gerçekten, usul usul, kimseye stres vermeden kilolarımdan kurtuldum. İnanılır gibi değil, ne açlık çektim, ne mide krampları yaşadım, ne düşüp bayıldım, ne tansiyonum düştü...
Sizi çevrenizdeki insanların desteği dışında neler motive etti?
105 kilodan 74 kiloya düşüşüm 4 ay içinde gerçekleşti. Ve o dönemde beni motive eden en büyük unsur kilo vermek oluyordu. Kiloları verdikçe daha fazla zayıflamak istedim. Tek amacım hedefe ulaşmaktı.
Hedefiniz kaç kiloydu?
70 kilo olmaktı. Hedefe ulaşmama da çok az kaldı. Hala devam ediyorum programa.
Programınıza geri dönersek, yedikleriniz hakkında bir fikrimiz oldu. İçecekler konusunda, neyi ne kadar içme hakkınız vardı?
Ihlamur, adaçayı, yeşil çay, su, soda ve madensuyunda bir sınır yoktu, tabii şeker atmamak kaydıyla. İçki olarak da, haftada iki defa iki kadeh kırmızı şarap içebiliyordum.
Programınıza bakıldığında, zayıflamanın ötesinde insanları sağlıklı yaşamaya teşvik ediyor...
Kesinlikle. Birçok kişi kilo vermek istediğinde bu programı uyguluyor ancak baktığınızda başlı başına bir yaşam biçimi. Ayrıca neticede kilo almak; vücuttaki düzenin bozulmasının bir sonucudur. Bu program; düzenli yapılan sporun beraberinde gelen düzgün bir beslenme sistemidir. Düzgün uyanmaktan başlıyor, düzgün havayı teneffüs etmekle bitiyor. Bunun arasını nasıl doldurmak istiyorsanız öyle doldurabilirsiniz.
Bir yandan da ağır bir program gibi görünüyor, özellikle bu konuda korkuları olanlar için...
Öncelikle korkulacak hiçbir şey yok. Hep şey söylenir: "80 kiloluk birine de 130 kiloluk birine de aynı yemekler veriliyor. İkisinin aynı kefede tutulması normal değil". Bugüne kadar bu sistemde hiç ters bir şey yaşanmadı. Bunun altında demek ki bir mesaj var: "Yaşayacak kadar yiyin".
Gardırobunuz ne durumda?
Bunu söylerken gurur duyuyorum, bütün gardırobum değişti. Bu kadar kilo verdikten sonra iç çamaşırımdan tutun da ayakkabıma kadar her şeyim değişti. Görenler çığlık çığlığa seviniyorlardı; eski halime geri döndüğüm için çok memnun oldular.
Bu zayıflama sürecinde neler öğrendiniz?
Sağlıklı yaşamanın gereklerinin neler olduğu beynime kazanmış durumda. Sporun ne kadar gerekli olduğunu anladım. Uykunun; yeme düzeni kadar önemli olduğunu, alkolün; sadece sosyal içicilik seviyesinde kalması gerektiğini, hiçbir zaman hiçbir zevkten mahrum kalmadan, insan gibi yaşayarak, insan gibi mutlu olup, aynı zamanda harika bir bedeni de taşıyabileceğimi öğrendim.