Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2008 11:16
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, dünyada her yıl yaklaşık 160 bin, Türkiye'de ise 3 bin çocuğun kanser tanısı konulduğunu, bunlardan yüzde 80'inin tedavi edilebildiğini söyledi.
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, kanserin, korunulabilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna işaret etti.
Dünyada her yıl yaklaşık 160 bin, Türkiye'de ise 3 bin çocuğa kanser tanısı konduğunu, bunlardan yüzde 80'inin tedavi edilebildiğini belirten Kutluk, “Ne yazık ki dünyada kansere yakalanan 160 bin çocuğun 90 bini kurtarılabileceği halde hayatını kaybediyor” dedi.
Kutluk, gelişmiş ülkelerde kanserli her 4 çocuktan 3'ünün teşhisten sonraki 5 yıl içinde sağlığına kavuşurken, gelişmekte olan ülkelerde kanser teşhisi konulan her 2 çocuktan birinin geç teşhis konması ya da tedavi görme şansı bulamaması nedeniyle yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Çocuklarda kanser türleri arasında en fazla löseminin görüldüğünü ve Türkiye'de de görülen 3 bin çocukluk çağı kanserinin 4'te birini lösemili çocukların oluşturduğunu anlatan Kutluk, lösemiyi, lenfoma (lenf kanseri) ve merkezi sinir sistemi tümörlerinin izlediğini söyledi. Kutluk, Avrupa'da 60'ı aşkın bölgede yapılan bir çalışmada, çocukluk çağı kanserlerinde yüzde 1'lik artış tespit edildiğini belirtti.
Tütün ve tütün mamullerinin kansere doğrudan etkisi olduğunu vurgulayan Kutluk, dünyadaki 1.5 milyar çocuktan 750 bininin pasif içici olduğunu, Türkiye'de de çocuklarda pasif içiciliğin yüzde 80'lere ulaştığını söyledi.
-SİGARA KULLANIMI
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer de Türkiye'de her 10 kanser vakasından birinin “çocukluk çağı kanseri”olduğunu belirterek, çocukluk çağı kanserlerinin azaltılması için aileleri kanserle mücadelede duyarlı olmaya çağırdı.
Tuncer, çocukluk çağı kanserlerinin azaltılması için öncelikle tütün ve tütün mamullerinden uzak durulması gerektiğini, bu ürünlerin kullanılması ya da pasif içicilik halinde çocukluk çağı kanserlerinin görülme riskinin 3 kat arttığını vurguladı.
Çocukluk çağı kanserlerinden korunmak için özellikle hamilelik ve emzirme döneminde sigaralı ortamlarda bulunulmamasına dikkat edilmesini öneren Tuncer, gebelik döneminde ağır kozmetikler, saç boyaları ve diğer tüm kimyasal maddelerden uzak durulması gerektiğini söyledi.
Tuncer, bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi, 6 aydan sonra ek gıda olarak doğal olmayan gıdaların tükettirilmemesi, boyalı ve katkı maddeli ürünlerden kesinlikle uzak durulması ve aşıların bağışıklama takvimine uygun olarak yaptırılması gerektiğini belirtti.
Hamile, bebek ve çocukların televizyon, bilgisayar ve cep telefonlarından en az 2,5 metre uzakta durmaları, özellikle hamilelerin cep telefonu taşımamaları gerektiğine dikkati çeken Tuncer, hamilelerin, bebek ve çocukların gereksiz yere röntgen filmi çektirmemeleri, ayak üstü tüketilen besinleri, gazlı içecekleri, yüksek ateş ve yağda pişirilmiş gıdaları tüketmemeleri gerektiği uyarısında bulundu.
BELİRTİLER
Tuncer, çocukluk çağı kanserlerinden ölümlerin azaltılması için erken tanı ve doğru merkezlerde yapılan tedavinin önemli olduğunu dile getirdi.
Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinin Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere bağlı hastaneler dışında, uzman ekip olmayan merkezlerde yapılmasının doğru ve sağlıklı olmadığının altını çizen Tuncer, “Yetkin merkezlerdeki ölüm oranları diğer merkezlere göre daha azdır” diye konuştu.
Kansere yakalanmada erişkinlerde çevresel, çocuklarda ise kalıtsal faktörlerin etken olduğunu vurgulayan Tuncer, çocukluk çağı kanserlerinin belirtilerine karşı ailelerin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Tuncer, bu belirtileri şöyle sıraladı:
“Hiçbir neden yokken kemik ve eklem ağrısı şikayeti, aniden ortaya çıkan şaşılık, göz bebeğinin beyaz hale gelmesi, nedensiz kanamalar, halsizlik, nedeni açıklanamayan uzun süreli ateş, karın şişliği, vücudun boyun, kasıklar ve kol altı gibi bölgelerinde gözlenen kabarıklıklar (lenf düğümü büyümeleri), renk solukluğu, ciltte kanamalı döküntüler, kapanmayan yaralar, idrarda renk değişikliği ve karında kitle tespit edilmesi, ani başlayan denge ve davranış bozukluğu, uzun süreli baş ağrısı, sabahları kusma, dışkılama ve idrar alışkınlıklarında bozukluk, kolay oluşan morluklar gibi durumlarda, hiç vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.”