Güncelleme Tarihi:
İlk önce Mehmet Öz'ün öğrencisi olarak tanıdığımız Yrd. Doç. Dr. Halit Yerebakan aynı zamanda her gün canlı yayınlanan
"HASTAYA 1 AY BOYUNCA CANLI CANLI ELEKTROŞOK VERDİK"
Ölümcül aritmisi olan 37 yaşında, erkek çok naif, kibar Şanlıurfalı bir hasta... Ölümcül aritmisi ve kalp yetmezliği olduğu için her gün onlarca kez kalbi duruyor ve yattığı yerde, gözleri açık devamlı elektroşok veriliyor hastaya.
Bazen elektroşok verirken cilt yanığı olacak diye korkuyoruz ya da elektroşokun travması rahatsız etmesin diye hastayı uyutup veriyoruz. Bazen canlı yapıyoruz çünkü o anda hasta elimizden kayıp gidebilir. Yaklaşık böyle bir ay organ bekledik.
"1 AYDA 300 KERE KALBİ DURDU"
O süreçte neredeyse eve gitmedim diyebilirim. Kalp nakli olduğunda '300 kere kalbi durdu' diye yazıldı hatta. Bir gün Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Koordinasyon Merkezi'nden aradılar: "Hastanıza uygun böyle bir kalp çıktı. Gelip alır mısınız?" dediler. "Hemen geliyoruz" dedik. Helikoptere bindik, tam havalanacağız "Donörün kalbi durdu. Gelmeyin" dediler.
"BÜTÜN SÜLALE HASTANE BAHÇESİNDE KALBİ BEKLİYOR"
Biz hastaya "Size uygun kalp çıktı, almaya gidiyoruz" dedik ve bekleyiş içerisindeler. Çok büyük bir hayal kırıklığı olur, çok özel bir aile, herkes çok kibar ama bütün sülale hastane bahçesinde umutla bekliyor. Kendi aramızda bir toplantı yaptık "Nasıl söyleyeceğiz?" diye.
"HASTAYA NASIL SÖYLEYECEĞİZ?"
Çıktık odasına ve hastaya "Maalesef vericiyi kaybettik bu nedenle nakil iptal oldu. Bütün ailen burada hepimiz dua ediyoruz. Seni çok umutlandırdık. Bu şans insana hayatı boyunca 1 kere bile gelmeyebilir. Ama biz dua edelim ki bir daha bize kalp çıksın." dedik ve hastanın kalbi yine durdu. Hemen yine elektroşok uyguladık. Aile perişan, hastanın ilkokulda okuyan 2 kızı var. Biz doktor olduğumuz halde perişan olduk.
TÜYLERİ DİKEN DİKEN EDEN İKİNCİ TELEFON
Sonra odaya geçtik, kimsede çıt çıkmıyor. O esnada telefon çaldı: "Biz Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Koordinasyon Merkezi’nden arıyoruz. Taksim’de 17 yaşındaki bir genç trafik kazası geçirdi. Beyin ölümü gerçekleşti, ailesi organlarını bağışlıyor. Sizin hastanıza da uyuyor. Bir önce ki kalbi alamamıştınız alır mısınız?”
2 saat içinde ikinci kalp çıktı. Bugün hala tüylerim diken diken oluyor. Ameliyat daha gerçekleşmedi, başarılı olup olmayacağımızı bilmiyoruz ama herkeste bir gülümseme, zafer kazanmış edası. Hastanenin üçüncü katından aşağı koştuk. Hastanın odasına gittik. Dedik ki “Sana müjdemiz var! İkinci kalp çıktı.” Bütün aile bayram etti. İnsanlar neredeyse halay çekecekler. Hemen ekip toplandı.
YENİ KALP NAKLEDİLDİ KALP ÇALIŞMIYOR!
Diğerinden çok daha iyi, çok daha az hasarlı bir kalp. Ambulansla birlikte kalp geldi. Hasta hemen ameliyata alındı. Kalp çalışmıyor!
Çok kötü olduk. Makineden ayıramıyoruz, takacağımız kalp yeterli basıncı sağlayamıyor. Takmadığımız alet, kullanmadığımız ilaç kalmadı. Ameliyat tam 14 saat sürdü. Ama 14 saatin sonunda tam randımanlı diyebileceğim şekilde kalbi çalıştırmayı başardık. 20 gün sonra taburcu oldu ve evine gitti. Geçtiğimiz hafta ise hastanın 5. yıl kontrolünü yaptırdık.
AMELİYATTAN SONRA URFA ZİYARETİ
Dr. Yerebakan, hastanın taburcu olmasının ardından Şanlıurfa'ya ziyarete gidiyor. Ancak bu seyahati asla unutmuyor, "Hastanın ailesi beni Şanlıurfa’ya davet ettiler. Urfa’ya gittiğimde kendimi Cumhurbaşkanı zannettim. Halaylarla karşılandık, bir omuzlarda taşınmadım. Nerdeyse onu bile yaptılar diyebilirim. Onlar şuan benim ailem gibi. Her zaman ararlar sorarlar. Sadece o da değil. Yaptığım bütün kalp nakli hastalarıyla da aynı diyaloğum devam ediyor. Ama bu hastayı hiç unutamıyorum. Hastalar benim annem, babam, abim, ablam gibi çünkü biliyorum ki sadece ellerimle değil onların kalbine dokunmam, sözlerimle de onların kalplerine dokunmak, karakterimle de dokunmam gerektiğini düşünüyorum."