Güncelleme Tarihi:
Lenka
Two
Epic
Doz aşımından kaçının
Lenka, yarı Avustralyalı yarı Çek bir hanımefendi. Albüm kapağına bakıp ılgın ılgın bir müzikle karşılaşacağımız düşünüp ilk başta korktuğumu itiraf ediyorum. Fakat çok da sıkıcı olmadığı kesin, en azından doz aşımı yapmazsınız... Lenka, zamanında Cate Blanchett’den de eğitim almış, dizi ve filmlerde oynamış Avustralyalı bir oyuncu. Besteci ve söz yazarı (singer&song-writer) tarzıyla ilgili olduğunu ilk şarkı ‘Two’ başladığında anlıyorsunuz. Radyoların öğle saatlerinde çalacağı cinsten eğlenceli bir açılış şarkısı. ‘Heart Skips a Beat’, ‘Roll With the Punches’, ‘Everything at Once’ ve ‘Here to Stay’ de hoş şarkılar. Albüm, yeni bir şey vadetmemesine rağmen genelinde güzel. Biraz Feist, Imogen Heap, Emilliana Torrini ve Fredrikha Stahl’ın bileşimi gibi olan Lenka, bu isimlerin ötesine geçemese de ürünü kötü değil. ‘You Will Be Mine’ ve ‘Shock Me into Love’ ilgi çekici iki şarkı. Onlar da albümün ikinci yarısına hakim olan elektronik altyapıdan puan aldı. Orijinal olmasa da göz gezdirilebilecek bir albüm.
Miyavi
Live In London 2011
EMI Music Japan
Yeni arkadaşımı tanıştırayım
Takamasa Ishihara nam-ı diğer Miyavi’nin adını duymadığımı itiraf ediyorum. Japonya, Osaka doğumlu 29 yaşındaki bu genç gitarist değişik kafaların müziğini icra ediyor. Londra’da verdiği konser kaydının Türkiye’de yayınlanan ilk albümü oldğunu sanıyorum. Konserde Miyavi gitar çalıp vokal yapıyor, bir de davulcusu Bobo var. Konser iki kişiden ibaret. Yaratıcı bir iş yapıldığında sanatçı sayısının pek önemli olmadığının kanıtı gibi. İngilizce sözlü gayet avangart bir müzik yapıyor. J-Rock (Japon Rock) türüne biraz uzak duruyor. Konser 2011’in Mart’ta kaydedilip Mayıs’ta yayınlanmış. Vokalleri kimi zaman çığlık çığlığa kimi zaman hırıltılı olan Miyavi’nin iyi gitaristliğine imzamı atarım. Uzun süredir bu kadar değişik bir şey dinlememiştim. Şarkıların tamamına yakını hareketli. Konserde herkesi uçurabileceğine eminim. Virtüözite gitarcılığından, ve deneysel müziklerden hoşlanıyorsanız, Miyavi’yi tanıştırmaktan onur duyarım. Ayrıca ‘I love you, I love you, I love you, and I hate you’ şarkısının sonunda herkesten Japonya dua etmesini istemesi ve tüm salonun yarım dakika boyunca çıt çıkarmaması etkileyici. ‘Universe’, ‘Survive’, ‘Moon’, ‘S.M.F.B.’ ve ‘Futuristic Love’ şarkılarına dikkat etmekte fayda var.
Zaga Band
Z Raporu
Esen Music
Sonunda albümlendiler
Zaga Band deyince aklınıza ilk gelen, Okan Bayülgen’in Zaga programında arkada çalan grup değil mi? Doğru tahmin, işte yıllardır programda çalan grup sonunda albümlendi. Bu zor bir süreçti. Albüm geciktiği için, defalarca albüm sözü verdiği söylenen Bayülgen’le araları açılmıştı. Hatta grup programı bile bırakmıştı bir ara. Bağları bu albümle eski haline döndü. Önce isminden başlayalım, içinde ‘grup’ yani Band sözü geçen topluluk ismi mi olur diyenler çıkabilir. Amerikan, Band of Horses (Atların Topluluğu) diye bir grup varsa pekala Zaga Band de isim olabilir. Albüm Türkçe fakat açılış şarkısı ‘Kafamdaki Makina’nın bir kısmı İngilizce. Nedenini anlayamadığım gibi şarkıyı da bir yere oturtamadım. Rock-rap tarzındaki bu şarkı jenerik müziği gibi duruyor. Albümün geri kalanı çok hoş Türkçe rock örneklerini içeriyor. Sound güzel, rock denen türün hakkı verilmiş. Sözler etkili ve fazlaca aşktan bahsediyor. Yapmacık ve ağlak değiller. Dikkatli dinlemeseniz bile funk, caz ve blues etkilerini alabilirsiniz. ‘Aşk Bu Kalbim Sesin’, rahmetli Yavuz Çetin’in ‘İlk’ albümündeki naif şarkıları andırıyor. ‘Geri Dönebilsek Geçmişe’nin nakaratı akılda kalıcı, gitar riff’leri basit ama şarkıyı götürüyor. ‘Hayat Bu Acımaz İnsana’ en funk şarkı; hem eğlenceli hem kıpır kıpır. ‘Müzisyen’ şarkısında müzisyenlerin yaşadığı zorluklar çok güzel anlatılmış. ‘Kelebek’ albümün en balad şarkısı. Benim favori şarkımsa ‘Nefret Dolu Gözlerin’. Pek çok şarkıda geri vokallerde Yüksek Sadakat’ten Kenan Vural var. Ömer Ahunbay da katkıda bulunan isimlerden.
İyilik Güzellikspor
Çocuklar İçin Söylenen Feridun Düzağaç Şarkıları
Sony Music
TEGV Yararına albüm
Feridun Düzağaç 90’lardan beri albüm yayınladı ve hep farklı kulvarların adamı oldu. Koşmadı da sanki, herkesin yürüdüğünün tersine elinde sigarasıyla yürüdü. Seveni de var sevmeyeni de, fakat saygı duyulan bir sanatçıdır. Şimdi ‘kısmen tribute’ bir albümle karşımızda. 14 parçanın üçü Düzağaç tarafından geri kalanlarsa Hayko Cepkin, Melis Danişmend, Manga, Redd, Emre Aydın, Jehan Barbur, Bertuğ Cemil, Pinhani ve Badem tarafından seslendirilmiş. Her grup ve sanatçı kendi sound ve tarzını oturtabilmiş. Hayko Cepkin ‘Deli’ şarkısına gerçekten deli bir hava katmış ve hakkını teslim etmiş fakat Düzağaç’tan dinlemeye alışanlar bu yorumu sevmeyebilir. Redd, ‘Nadas’ta güzel deneysellik örneği verip gitar solosunda hayranı oldukları Pink Floyd’un havasını yansıtmış. Redd, albüme güzel bir açılış yapmış. Multitap ve Melis Danişmend şarkıları kendilerininmiş gibi benimsemiş. Fakat Bertuğ Cemil’in ‘İçimden Şehirler Geçiyor’u biraz aralarda kalıp kayboluyor. Jehan Barbur ‘Yeniköy’de güzel sesini konuşturmuş. Fakat Badem ve Pinhani’den daha farklı bir iş beklerdim. En çok gözüme batan şarkı Emre Aydın’ın söylediği ‘Dipteyim Sondayım Depresyondayım’. Düzağaç’ın rock sound’una en yakın şarkısı Emre Aydın’la kaybolmuş. Aydın’ın tüm şarkıları artık birbirine benziyor. Bence artık risk alıp biraz farklılaşmalı. Yoksa o tutan formülü bir gün sonu olacak. Fakat albüm büyük çerçeveden bakıldığında iyi bir koleksiyon örneği, arşivinizde bulunmalı. Ayrıca tüm gelirin TEGV’e gittiğini de unutmamak lazım.