Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2011 22:41
Dinlemesi zevkli ve kolayErik TruffazIn BetweenFoufino / EMI Musicİsviçreli usta müzisyen Truffaz, trompet dendiğinde ilk akla gelen isimlerden. Besteleri de hiç sıradan değil. Hani duyduğunuz anda ‘Bu kesin odur’ dersiniz ya, Truffaz’ın da trompetini duyduğunuz anda aynı cümleyi kurabilirsiniz. In Between, sanatçının son eseri. Marcello Guiliani, Marc Erbetta, Benoit Corboz’la kaydettiği albümün iki parçasında, Truffaz gibi İsviçreli olan folk-blues-pop solisti Sophie Hunger’ın sesini duyabliyoruz. The Secret Of The Dead Sea, dinleyeni hipnotize ediyor. Tekdüze bir davul ritmi ve Truffaz’ın kimi zaman free caza kayan tekniği 10 dakikalık meditatif bir esere dönüştürmüş parçayı. İkinci şarkı Let Me Go’daysa Sophie Hunger sahne alıyor. Parça bildiğimiz anlamda cazdan uzak. Zaten Erik Truffaz’ın en büyük özelliği bestelerini yaparken pop ve rock gibi türlerden de etkileniyor oluşu. Mechanic Cosmetic’te drum n’ bass ve yer yer trip-hop’a kayan bir yapıya şahit olmak mümkün. Fujin ile iyice yavaşlayan albüm, Dirge’in ortalarına doğru tekrar yükselmeye başlıyor. Lost In Bogota’daki hammond sololar muhteşem. Bazen dingin, bazen hareketli, dinlemesi zevkli, çok kaliteli ve kolay dinlenebilir bir caz albümüyle karşı karşıyayız. Hiç olmadığı kadar sıkıcıAvril LavigneGoodbye LullabySony MusicOnu ilk duyduğumuzda yıl 2002’ydi. Complicated’ın klibinde Avril’e aşık olmayan yoktu. Çok güzel parçaydı. Lavigne büyüdükçe güzelleşti fakat şarkıları ve albümleri birbirinin tekrarı olmaktan öteye bence gidemedi. Kendisinin önemli bir pop figürü olduğunu asla yadsıyamayız fakat özellikle bu son çalışması Goodbye Lullaby, iyice sıkıcı bir albüm olmuş. Çıkan ilk single What The Hell’deki bilgisayar tabanlı ritmi, şarkıcının prodüktörleri son iki albümde, muhtemelen en az beş kez kullanmışlardır. Akılda kalıcı ve dinlerken sıkılmadığım sayılı parçalardan biri Everybody Hurts; özellikle nakaratı gayet başarılı. Not Enough da albümün ilk single’ından daha başarılı. Lavigne’nin What The Hell’e çektiği klip çok basit. Sürekli piyasaya yeni çıkan parfümünü sıkan, kendi kıyafet markası Abbey Dawn’ın reklamını yapan bir Avril var karşımızda. Denizaşırı cazBaki DuyarlarOverseasAda MüzikBaki Duyarlar, yerli-yabancı pek çok önemli müzisyenle çalışmış önemli bir piyanist. Zuhal Olcay, Bülent Ortaçgil, Mehmet Güreli, Erkan Oğur ve Yansımalar gibi sanatçı ve gruplarda piyanosunu konuşturan Duyarlar bu sefer, denizaşırı bir ekiple karşımızda. Basta Kai Eckhardt, alto saksofon ve Ewi’de Stanislav Mitrovic ve davullarda Sean Rickman’dan oluşan ekip, ortaya enerjik bir iş çıkartmış. Bir piyanist solo albümü olarak Baki Duyarlar’ın çaldığı piyano veya klavyeleri Overseas’da hiç ön planda duymuyoruz. Her şeyin yerli yerinde olmasının yanında vurmalıların ve bas gitarın atıştığı kompozisyonları dinlemek çok eğlenceli. Mitrovic’in altosunu ve elektronik bir üflemeli olan Ewi’yle ürettiği efektleri dinlemeye değer. Stanislav Mitrovic’in bestesi olan Uninvited dışında tüm bestelerin Baki Duyarlar’a ait olduğu albümde Like ve Kaykay’ı dinlemeden geçmeyin. Oldum demeye bir adımModelDiğer MasallarGNL Entertainment / DMCModel’in, 2009’da yayınlanan Perili Köşk ve Diğer Masallar albümlerinin isimleri yüzünden fantastik alemlerden seslendiğini düşünürseniz, yanılırsınız. Gayet hayatın içinden söylüyorlar şarkılarını. Açık konuşmak lazım uzun zamandır duyduğum, en gelecek vaad eden grup. İlk albümlerinde başarılı olmak için çok uğraştıkları belli. Bu albümünde ayakları üzerinde daha sağlam duruyor. İlk single ve açılış şarkısı Buzdan Şato, gerek nakaratı gerekse sözleriyle çok başarılı. Fatma Turgut, vokal tekniğini başarılı bir şekilde kullanıyor. Şarkı sözleri, son yıllarda yerli rock gruplarında sıkça rastladığımız gibi arabeskvari değil. Eğlenceli, yerinde duramayan bir grup. Dans-rock denen bir tarz varsa, bunun yeni yerli temsilcisi Model olmalı. Buzdan Şato, Sana Ne? ve Karadul albümün en hareketli parçaları. Ayrıca Benim Tatlı Kanserim ve Değmesin Ellerimiz de diğer dikkate değer çalışmalar. Sertab Erener’den duymaya alışık olduğumuz Yalnızlar Senfonisi de Fatma Turgut’un sesine tam oturmuş. Çok iyi bir cover olmasına rağmen çıkışlarını Yalnızlar Senfonisi’yle yapmamaları da takdirlik hareket. Model’e dikkat etmekte fayda var, bir sonraki albümlerinde çok daha iyi olmaları kuvvetle muhtemel.