Güncelleme Tarihi:
- Sahne açma fikri nasıl doğdu?
- Sahne benim için her zaman çok değerli ve büyülü bir yer oldu. Babam önce tiyatrocu, sonra televizyon yönetmeni ve prodüktörü. Ben de tiyatro okudum. Küçüklüğümden beri sahnede izlediğim her şey, beni çok etkiledi. Büyüsüne inandığım için hep bir sahnem olsun istiyor, neler yaparız diye hayallere dalıyordum. 2009’da aramaya başlayıp 2010’da bu binayı buldum.
- Binanın yapısı kadar hikâyesi de sizi çok etkilemiş olmalı.
- 1903’te yapılmış burası. Uzun yıllar sinema olarak kullanılmış. 20’lerde Elektra Sineması, 50’lerde Şen Sinema. Kilisenin sosyalleşme mekânı da olmuş zaman zaman. Rum gençler burada buluşup eğleniyormuş. Azınlıkların İstanbul’u terk etmesinden sonra, uzun süre DYP’nin ilçe merkeziymiş. Efsanevi kongreler düzenlenmiş. Biz geldiğimizde metruk bir binaydı. Eskiden nasıl olduğunu düşleyerek, geçmişin hayalini gerçekleştirmeye çalıştık.
EĞİTİMİM VAR AMA OYUNCULUK BAŞKA İŞ
- İstanbul’da bağımsız tiyatro topluluklarının çoğalması, zaten var olan sahne ihtiyacını da artırıyor. Sahne Beşiktaş nasıl bir misyon edinecek, gençlere imkân tanıyacak mı?
- Burası çok amaçlı olacak. Tutkularımdan, iyi olduğum konulardan biri yetenek keşfetmek. Her hafta bir genç tiyatroya kapımızı açacağız. Bunun dışında konser düzenleyeceğiz. Hem genç gruplara hem de uluslararası müzisyen ve gruplara yer vereceğiz. Bir kabare planımız var, uzun zamandan beri üzerinde çalıştığımız. Bir de benim de içinde olduğum bir doğaçlama komedi gösterisi yapacağız. Haftada bir de o olacak.
- Mahşer-i Cümbüş mü acaba?
- Onlar gibi biraz. Ama ilk defa tanıyacağınız bir topluluk olacak.
- Siz oyuncu kökenlisiniz aslında. En son ne zaman sahneye çıktınız?
- Profesyonel disiplin içinde 2000 yılında. Rahmetli Gazanfer Özcan ve Gönül Ülkü Tiyatrosu’nda bir yıl, onlarla beraberdim. O süreçte haftada üç ya da dört gün oynuyordum. Çok küçük bir rolüm vardı ama onlarla birlikte olmak harikaydı. Sonra çıkmadım bir daha, televizyondaki projelere yöneldim.
- Şimdi Sahne Beşiktaş’ta yeniden sahneye çıkmaya nasıl karar verdiniz?
- Dediğim gibi, sahne benim için çok büyülü bir yer. Ama kendim bir sahne açayım da sürekli sahnede olayım diye düşünmedim. Bir sahnem olmasını, birçok genç yetenek ve değişik gösteriye yer verebilmek için istedim. Ben zaten oyuncu gibi olmayacağım, göreceksiniz. Daha çok moderatör gibi duracağım. Oyuncuyum, diyen birisi değilim zaten. Eğitimini aldım ama bambaşka bir iş o, çok deneyim gerektiriyor. Bir oyuncu olarak yakın zamanda sahnede yer alacak mıyım, bilemiyorum. Hazır olduğumu düşünmüyorum.
- Niçin özellikle doğaçlamayı öne çıkarıyorsunuz?
- Doğaçlama, okuldayken de çok sevdiğim bir tarzdı. Çok yaratıcı ve heyecan verici. Aynı oyuncuları her hafta dahi izleseniz, her seferinde başka bir seyir deneyimliyorsunuz. Neler olacağını önceden hiç kimse bilmiyor. Bir de doğaçlama Türkiye’de gelişmesi gereken, önünde daha çok yolu olan bir tarz. O yüzden bana daha çok heyecan veriyor.
OYUNCULARA TELEVİZYONA GEÇİŞ İÇİN VİTRİN OLACAK
- Sahne Beşiktaş’a ciddi bir talep yığılması olacaktır. Başvuru yapan topluluklar veya sanatçıları neye göre tercih edeceksiniz?
- Bu konuda ekipçe çalışıyoruz. Her şeyden önemlisi, işin bize heyecan veriyor olması gerek. Takdir edersiniz ki, çok oyun izliyorum ve genç grupları takip ediyorum. İyileri olduğu gibi, bir sürü iyi olmayan iş de var. Yetenek ve disiplin kendini hissettiriyor ve siz zaten büyüleniyorsunuz. İşte öyle işleri buraya çıkarmak istiyoruz. Çünkü buraya çok emek harcadık.
- Sahnenin sürekliliğini nasıl sağlayacaksınız?
- Televizyondan kazandığımı buraya yatırdım. Genç yeteneklere bu sahneyi açabilmek için birtakım kuruluşlarla da sponsorluk görüşmelerimiz olacak. Eminim çok iyi biliyorsunuz, burası bilet satışıyla dönebilecek bir yer değil. Hatta tüm tanıdıklarım bana “Sen manyaksın, bu paralar buraya yatırılır mı” dedi. Ama ben buraya hiçbir zaman para kazanacağım yer gözüyle bakmıyorum. Zaten tiyatro gösterisi veya konserle para kazanılacağını da düşünmüyorum.
- Aslen televizyoncu olduğunuz için, Sahne Beşiktaş’ı genç yeteneklerin televizyon öncesi kendilerini gösterebilecekleri bir mekân olarak kullanacağını düşünüyor musunuz?
- Stratejik olarak bunu düşündüm. Çünkü her istediğinizi televizyona çıkartamıyorsunuz. Çok büyük bir rekabet var. Onun için burayı televizyon için bir vitrin olarak da kullanmak istiyorum. ‘Anında Görüntü’ programını yapmak isterken, doğaçlama tiyatrodan kimsenin haberi yoktu. Televizyon yöneticilerini sahneye getiriyor ve Mahşer-i Cümbüş’ü izletiyordum. O zaman ne demek istediğimi anlıyorlardı. Türkiye’den adam çıkmıyor gibi düşünülüyor. Halbuki o kadar çok yetenek var ki... Ama ortaya çıkartmak için uğraşmak lazım. İşte biz bunu yapacağız.
FUAYEDEKİ HER ŞEY KOLEKSİYONUMDAN
180 kişilik sahnenin fuayesi 1950’lerin beğenisine uygun dekore edildi. Liseden beri biriktirdiğim şeyler var burada. Eski tiyatro ve konser biletleri, afişler ve programları görülebiliyor. Bunun dışında iyi bir taş plak koleksiyonum, fotoğraf ve plaklardan oluşan ciddi bir Zeki Müren arşivim vardır. Eski sinema senaryoları arşivim var bir de, el yazısıyla yazılmış senaryolar hepsi. Binlerce diyemem ama yüzlerce parçadan oluşuyor.