Sadece müzik yapmak yetmiyormuş öğrendik

Güncelleme Tarihi:

Sadece müzik yapmak yetmiyormuş öğrendik
Oluşturulma Tarihi: Eylül 13, 2005 00:34

Rock müzik temasını, Türk Sanat Müziği’yle birlikte kullanan ilk grup Tual, üçüncü albümünde promosyon çalışmalarına ağırlık veriyor. Sözü ve müziği kendilerine ait bir parçalarına, başka biri tarafından klip çekilen ve söylenen romantik rockçılar, kırgın. ‘Meğer sadece müzik yapmak yetmiyormuş. Ayak oyunlarını da bilmek gerekiyormuş’ diyorlar.

Biri kan bankasında doktor, diğeri ziraat mühendisi olan Tual grubunun elemanları İzmir’de yaşıyor. Promosyon dönemini İstanbul’a gelip giderek geçiren grup, geçtiğimiz ay Tual 2005 isimli albümlerini çıkardı.

- İzmir’de yaşıyorsunuz, ama biz sizi İstanbul’da Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nda bulduk...

İskender Türsen
: İstanbul bu işin piyasası. Biz sadece promosyon aşamasında burada oluyoruz.

- Sizin şimdiye kadar ciddi bir promosyon çalışmanız olmadı. Ama ‘Pencere’ şarkınız oldukça tutmuştu...

Sezi Çeşitli:
İlk albüm 1997’de Raks’tan çıkmıştı. Aslında amacımız o zaman albüm falan yapmak değildi. Amaç albüm yapmak olmadığı için o dönem herhangi bir promosyon olmamıştı.

- Pencere Göktan tarafından da okunmuştu, değil mi?

İskender Türsen:
Evet, ilk çıktığımız 15 gün en iyi satan albümler listesine hemen girmiştik. Birgün İzmir’de otururken Sezi beni aradı ve televizyonu aç dedi. Açtım, bizim parça, aynı sözler ama başka biri klip çekmiş. Ne oluyor? diye apar topar İstanbul’a geldik. Bir baktık ki biz yokken mahkemeye başvurulmuş, biz parçayı çalmışız gibi imaj verilmiş ve icra tarafından bütün depolardan bizim albüm toplatılmış. Zaman geçti, yasal yollara başvuruldu ama onların istediği zaten olmuştu.

Sezi Çeşitli: Böyle bir şeye nasıl cesaret edilir diye hala düşünüyoruz...

- Peki bu parça diğer şirketin eline nasıl geçti ki?

İskender Türsen:
Biz bu albüm için Erhan Güleryüz’le görüşmüştük. O sırada Erol Köse geldi. O dönem ayağından vurulmuştu ve biz Erhan’la tam anlaşmak üzereydik. Sonra o gelince 10 dakikada vazgeçtik, anlaşamadık. Cd’mizi aldık çıktık. Ama onların bilgisayarında aynen duruyordu şarkılarımız. Aklımıza hayalimize gelmedi bile bize böyle birşey yapacakları. Hiçbir önlem almamıştık, gerçi MESAM’da kayıtlarımız duruyordu. Ve mesela Erhan’ın 1994’ten beri bütün parçalarının kaydı vardı ama bu parça yok. Sahte bir noter bir belgesi düzenlenmiş...

Sezi Çeşitli: Türkiye’de başkasının şarkısına ihtiyacı olmayacak nadir insanlardan biriyiz. O kadar çok bestemiz var ki elimizde! Bu yaşatılan sırf kötülük olsun diye yapılan bir şey. Zaten sahte bir noter belgesiyle benim diyemeyeceğiniz müzik parçası yok. Yani biz sadece müzik yapmanın yetmediğini de anladık tabii. Bunun yanında bir takım ayak oyunlarında usta olmanız gerekiyor. Ama bizim için hep müzik yetti. Şimdi bu albümde Kekava’larla tanışmaktan çok mutluyuz.

YÜREKLENDİRİLMEYE İHTİYACIMIZ VAR

- Pop rock mı, yoksa senfonik rock mı yapıyorsunuz?

Sezi Çeşitli:
Belki soft, belki senfonik rock. Ama yaptığımız müziğin adı Tual. Orada bizim renklerimiz, bizim tınılarımız var.

İskender Türsen: Biz normalde rock’ı çok seviyoruz ama biz aynı zamanda inanılmaz bir Türk Sanat Müziği düşkünüyüz de. Zaten Yusuf Nalkesen, Sezi’nin hocası. Bizim albümde rock teması altında Türk Sanat Müziği kullanıldı. Rock’ta arabesk ritmleri kullanılıyor ama bu ilk kez oluyor.

Sezi Çeşitli: Rock alt yapısının üzerine tamamen Türk sazlarını koyduğunuzda hiç sırıtmayacak kadar net biçimde Türk müziği kullandık. Biz kimseyi eğlendirme kaygısında değiliz.

İskender Türsen: Bizim sadece birazcık yüreklendirilmeye (müziğimiz anlamında) ihtiyacımız var. Biz hep küstürüldük.

- Pencere şarkınız kalp krizi geçirerek hayatını yitiren Derya Arbaş’ın en sevdiği parçaydı biliyor musunuz?

Sezi Çeşitli:
Hayır, bilmiyorduk. Keşke ölmeseydi... Bizi sevenlerin ölmemesi gerek...

- Tüm bu kırgınlıkların ardından mı ‘Ulan’ adlı parçayı yapınız? Gerçi duyduğum kadarıyla radyocular isminden dolayı bu parçayı sunamıyorlarmış...

İskender Türsen:
Evet, kaos içindeykern, terslikler sürüp giderken yapılan bir şarkıdır Ulan.

Sezi Çeşitli: İlginç, radyocularımız çok kibar insanlar, Ulan diyemiyorlarmış. Halbuki ben günlük hayatın içinde, radyolarda falan konuşulan çok daha yüz kızartan hitap şekilleri duyuyorum. Biz de şimdi onu ‘Yaz Geceleri’ parantez içinde Ulan diye değiştiriyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!