Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık bir yıl önce Yunanlı oyuncu Yorgo Seitaridi ile evlenip Yunanistan’a yerleşen Tuğçe Kazaz, Gizia firmasının yeni reklam kampanyası için geçtiğimiz gün İstanbul’a geldi. Kelebek’e verdiği özel röportajda artık kocasının soyadını taşıdığını söyleyen ünlü manken, "Adımın Tuğçe Seitaridi olarak kullanılmasını istiyorum. Ben bir Anadolu kadınıyım, neden eşimin soyadını almayayım?" dedi.
Bir yıl önce kendinize farklı bir hayat seçtiniz, seçimleriniz yüzünden eleştirildiniz. Gizia kampanyasının böyle bir döneme denk gelmesiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
- Biz Kerem Fildişi ile uzun yıllardır çalışıyoruz. Gizia onun devamında gelen bir iş. Tesadüf eseri de benim evlenmemden kısa süre sonra böyle bir proje doğdu. Bu firmada model olduğumu hissediyorum, çünkü bir kebapçı açılışında bunu hissedemezsin. Ben 6 yıldır modelim, Türkiye’de çok az iş yaptım. Bir Cengiz Abazoğlu defilesi vardır, birkaç da kampanya. Ama bar, kebapçı açılışı işleri olmadı.
Yunan modacıların defilesine çıkmayınca, Iasonos Triantofilis Gazetesi’nin yazarı Efta Ksias’ın eleştirilerine hedef oldunuz. Ksias, sizin Milano Fashion Week’te büyük sükse yaptığınız, Yunanistan Moda Haftası’nda ise yer almak istemediğiniz ve hatta bu konuda küçümser bir tavır sergilediğinizi yazmış.
- Küçümser bir tavır yok aslında... Yunanistan moda haftasını küçümsemedim, ama oradaki modellerin emeklerinin karşılığını aldığını düşünmüyorum. Benim kalitemdeki bir modelin defile başına 200 euro’yu kabul etmesi söz konusu değildi. O yüzden tek bir modacıyla anlaştım geçen sene ve sadece onun defilesine çıktım. Emek var bu işlerde, "Alın bizi, nasıl kullanırsanız kullanın" diyemem.
Bir dönem özel defileler çok gündemdeydi, siz hiç özel defilelere çıkıyor musunuz? - Sadece kocama özel defile yapıyorum! (Gülüyor)
Bir model olarak giyimin çok eleştiriliyor. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?
- Kıyafet dediğimiz şey, üzerini kapatmak, seni soğuktan korumak amaçlı bir şey sadece. Renkleri seversin ve giyersin, o kadar.
Önce vaftiz edildinizdı, sonra kilise nikáhınız oldu. Ardından "Yorgo benim dinim, vatanım" dediniz... Sürekli din konusuyla gündemdesiniz yani...
- Ben hiçbir zaman düşüncelerini değiştiren biri olmadım. Büyüdükçe düşüncelerin de değişiyor, ama ben hiçbir zaman temelimi değiştirmiyorum. Kocama karşı hislerim de hálá aynı.
Yeni filminiz "Can"da modellerin hayatına özenerek evden kaçan ve sonrasında uyuşturucudan ölen bir genç kızı canlandırıyorsunuz. Bir de bu batağın içinde lezbiyen ilişki yaşıyorsunuz. Neler söyleyeceksiniz filmle ilgili? - Ben bir şeyler yapmaya, modellikten sonra ne yapacağıma karar vermeye çalışıyorum. Bunun için de oyunculuğu deniyorum ve hoşuma gidiyor. Hayatımın işini bulabilmek için bir sürü şey deniyorum aslında... Eşim tiyatrocu ve onunla da 1,5 yıldır ciddi bir çalışmam var.
Film teklifi gelince "Acaba yapabilir miyim" diye hiç tereddüt etmediniz mi? - "Yapabilir miyim" diye düşündüm açıkçası. Hem hocam hem kocam dediğim Yorgo’ya sordum bunu... O da bana "1,5 yıldır seninle çalışıyoruz. Görüyorum, yeteneklisin ve yapabilirsin" dedi. Uyuşturucu ve lezbiyenlik konusuna gelince... Evet, bütün emekler bir kenara atılır ve "filmde lezbiyen bir ilişki yaşanıyor" denir sadece. Ama olsun, projeye güveniyorum. Ben filmdeki bu karakteri içinde bulunduğum camiada gördüm, o ortamlara tanık oldum ve o ortamların içinde bulunmaktan her zaman kaçındım.
Bu arada soyadın konusunda bir karmaşa var. Kazaz’ı mı kullanıyorsunuz yoksa Seitaridi’yi mi? - Artık adımın Tuğçe Seitaridi olarak kullanılmasını istiyorum. Bir kadının alabileceği en büyük güven, kocasının soyadını almasıdır. Ben bir Anadolu kadınıyım, neden eşimin soyadını almayayım ki? Değiştirmeyenlerin kişisel tercihidir, ama ben anne va babamın farklı soyadda olmasını istemezdim.
Boşanmayı düşündüğünüz konusundaki dedikodular için ne diyeceksiniz?
- Bu haberlere gülüp geçiyorum, çünkü asla doğru değil.