Güncelleme Tarihi:
Kadınların en büyük rakipleri podyum güzelleriydi. Fakat bir süredir roller değişti. Artık onların da karşı cinsi kıskandıran büyük bir kozları var: Biscolata reklamlarında yarı çıplak bisküvi yapan, kadınlara kahve sunan erkekler. Boy, pos, kas... Bir de alt metinde vaat edilen centilmen ruh. Yani ne ararsanız onlarda! 33 yaşındaki Carlos Martin ile Gayrettepe’de buluştum. Sırrını çözmeye çalıştım. Bence püf noktası, vücudundan öte gülüşü. Çocuksu yanı. Ona göre de Akdeniz kanı. Başrolünü Ezgi Asaroğlu ile paylaşacağı dizi için kolları sıvayan Carlos, yarı İngilizce, yarı Türkçe kendini anlattı.
-Hep kadınların bedeni gündemdeydi. Şimdi sizinki... Bu, ne hissettiriyor?
Erkeklerin soyunması daha büyük tabuydu. Bunu değiştirdiysem ne güzel. Erkekler için de bir yol açtığım için memnunum.
- Türk kadınları neden sizi bu kadar sevmiş olabilir?
Enerjim olabilir. Belki Akdeniz kanım. Türklere benzediğimi de çok söyleyen var. Bu yüzden daha sıcak gelmiş olabilirim.
- Öteden beri hep beğenilir miydiniz?
Aslında 21 yaşıma kadar öyle bir durum yoktu. Utangaç ve içime kapalıydım. Modellik yapmaya başlayınca seyahatler başladı. Yavaş yavaş hayata açıldım. Sonra da kadınların ilgisini çektim.
- Peki istediğiniz her kadını elde ettiniz mi?
Yok canım. Sayıları çok olmasa da beğendiğim ama beni istemeyenler oldu.
- Herkesin yatmak istediği adam olmak ne hissettiriyor?
Öncelikle egolarım yok. Kimse de bana bu dediğin gibi bir şey söylemiyor. İlişkilerde bir çizgim var, onu geçmek gerçekten çok zor.
- O çizgiyi geçen çok kişi oldu mu?
Hayatımda iki kız arkadaşım oldu diyebilirim.
- Şaka mı?
Hayır, onlarla da birlikteliklerim çok uzun süreliydi. Gerçekten kısa süreli şeyler bana göre değil. Mesela son ilişkim üç yıl sürdü. Seyahatlerim yüzünden bitti, o İspanya’da kaldı.
- Hiç Türk kız arkadaşınız oldu mu?
Yok, açıkçası öyle bir ortam olmadı. Ama Türk kadınlarını beğeniyorum. Çok güzel olanları var.
- Nasıl kadınlar ilginizi çekiyor?
Sarışın, kumral fark etmez. Önemli olan enerjisi. Yalnız sigara içen bir kadınla olamam. Şimdide birlikte olduğum bir kız var. Birbirimizi tanıma aşamasındayız. Yalnız Amerika’da yaşıyor.
ANNESİZ YAŞAMAK ZORDU
- İspanya’da nasıl bir yaşamınız vardı?
Barcelona’ya yakın bir yer olan Zaragoza’da doğdum. İki ablam da evlendi. Babam 80 yaşında ve orada yaşıyor. Annemi 15 yıl önce, kanserden kaybettim. Ben o zaman 18 yaşımdaydım. Annesiz yaşamaya alışmam gerekti. Zordu.
- Bilgisayar eğitimi aldığınız doğru mu?
Babam 13 yaşımdayken çok meraklı olduğum için bilgisayar aldı. Vaktimin çoğu bilgisayar başında, çözmeye çalışarak geçiyordu. Sonra eğitimini almaya karar verdim. Bilgisayar programları falan da yapıyordum. Ama 12 yıldır uğraşmadığım için unuttum. Bilgisayarla çok haşir neşir olanların asosyal olduğunu düşünürdüm. Ben de çok sosyal sayılmam. Hatta çekingenim.
- Bu çekingenlikle modelliğe nasıl başladınız?
Doğduğum şehirde ufak tefek modellik işlerine başladım. Madrid ve Barcelona’dan teklifler aldım. 2004’te ilk seyahatimi Yunanistan’a yaptım. Bunu farklı ülkeler takip etti.
- Peki Türkiye’ye yolunuz nasıl düştü?
2006 ve 2007’de farklı markalarla çalışmak için ülkenize gelip üçer ay kalmıştım. 2010’da tesadüfen Küba’dayken Biscolata çekimlerine katıldım. Bunu
diğer reklam filmleri takip etti.
SÜREKLİ TÜRKÇE ÇALIŞIYORUM
- Türkiye’deki popülerliğinizin İspanya’da farkında mıydınız?
Aniden Twitter ve Facebook’ta takipçi sayım arttı. Önce şaşırdım, sonra durumu anladım ki Türkiye’de acayip bir ilgi var. Bunu takiben birkaç kere daha Türkiye’ye gelip gittim. En son altı ay önce şimdiki ajansım Flash Model’le tanıştım. Ardından onlarla birlikte burada çalışma iznimi aldım.
Gayrettepe’ye taşındım.
- Peki oyunculuk nereden çıktı?
Bol bol reklam filmlerinde oynadım. Artık fotoğraf çekimlerinden sıkılmaya başlamıştım. Kamerayı çok seviyordum. Oyunculuk hayalimdi. İnsanlar beni beğendi, herhalde karakterim de hoşlarına gitti ki başrol teklif ettiler. Çekimler bu hafta başladı. Adı ‘Şaşkın Damat’ ama yayın zamanına kadar değişebilir.
- Dizide bir modeli mi canlandırıyorsunuz?
- Hayır. Karakterimin adı Carlos Yılmaz. Babası Türk, annesi İspanyol. İspanya’da yaşamış ve fotoğraf okumuş. Babasının pizza restoranı var. Yıllar sonra babasının işi için İstanbul’a geliyor.
- Size dublaj mı yapılacak?
Evet. İki haftadır yoğun olarak Türkçe çalışıyorum. Diliniz gerçekten çok zor. Ama başaracağım.
GECE ÇIKMAYI SEVMEM
¬ Dört yıldır spor yapıyorum. Haftanın yedi günü, en az bir saat çalışıyorum.
¬ İstanbul’un yazını kışını ayrı sevdim. Türk yemeklerine bayılıyorum. Balık, et favorilerim. İskender kebaba bayılıyorum. Rakıyı çok sevemedim. Evde de et, balık ve salatalarımı kendim yapıyorum.
¬ Gece kulüplerine gitmeyi çok tercih etmiyorum. Çünkü dans etmeyi sevmiyorum. Arkadaşlarımla bir yerde oturup sohbet etmek daha çok keyif veriyor. İstanbul’da Boğaz kıyılarında ve yeşil alanlarda gezmek hoşuma gidiyor. Tarih kitapları okumayı da seviyorum.
¬ 10 sene sonra ne yaparım bilmiyorum. Geleceği planlamadan yaşıyorum.