Güncelleme Tarihi:
‘Suskunlar’da canlandırdığınız karakterin çocukken yaşadığı taciz ve şiddet iç acıtıyor. Rol için hiç psikologla görüştünüz mü?
- Çocuk istismarları dünyanın her yerinde yaşanıyor, bunun üstünü kapatmamamız lazım. Amacımız mağdur kişilerin canını acıtmak değil, onların sesini duyurmak. Rolü gerçek kılabilmek için bol bol rapor okudum. Bunları yaşayanlarla konuştum. Aynı zamanda üç yıldır, oyunculuğumu geliştirmek için bir klinik psikologla sohbet ederek terapi desteği alıyorum.
Birinci sezonda karakterler yaşadıklarının intikamlarını aldı. Yeni sezonda intikam duygusu başka şeylerle yer değiştiriyor mu?
- İntikam hikayesi artık kendini tamamladı. Bu sezon karakterlerin kendi içlerinde yaşadıkları hayatları, sevinçleri, çelişkileri, kavgaları daha çok göreceğimiz bir sezon olacağını düşünüyorum.
Yeni sezon tanıtımında pisuvarda göründünüz ve Twitter’da hemen gündem oldunuz. Neden tuvaletinizi yapmanız bu kadar ilgi gördü?
- Üzerine çok düşünmedim. Çok keyifli ve eğlenceliydi. Belki tuvalet çok hayatımıza dair bir mekan olduğu için insanların ilgisini çekti.
Gerçekten kardeş gibi olan erkekler tuvalete birlikte mi gider?
- Öyle bir şey yok. En azından erkeklerin arkasından tanıtımdaki gibi bir kadın geçmez!
SESLİ ÇEKİMLE BİRLİKTE İŞ BULMAYA BAŞLADIM
Siz hep bıçkın delikanlı rollerindesiniz. Zengin ve yakışıklı adamı oynamak ister miydiniz? Neticede kadınlar beğeniyor sizi...
- Bu algı Türkiye’de son yıllarda gelişti. Eskiden yapımcılar oyuncuları fotoğraflarına bakarak seçiyordu. Ben de fotoğraflara bakıldığında ilk elenen adam oluyordum. “Sen sadece seslendir” diyorlardı. Sesli çekimle oyuncu kıymete binmeye başladı. Ben de bu sayede iş bulmaya başladım.
İnsanlar sizi ‘Ezel’ dizisiyle tanıdı, ‘Suskunlar’la popülerliğiniz zirveye çıktı. Şöhret, hayatınızda bir şey değiştirdi mi?
- Özel hayatımda bir şey değişmedi ama sosyal hayatımda bir mekana gidip ağız tadıyla içki içemez oldum. Tanımadığın adamlar bir yerden çıkarken seni görüntülüyor ve bu da korkutuyor.
Kadınların ilgisi nasıl?
- Bir şeyler oluyor tabii ama bağırış çığırış yok. İnsanlar sevgilerini farklı farklı şekillerde ifade etmeye çalışıyor.
AŞK HİSLERİN KELİMELERLE İSRAFI DEĞİL
Aşk deyince aklınıza ne geliyor?
- Bir tiyatro oyununda duyduğum “Aşk hislerin kelimelerle israfı değil” lafı benim aşk tanımım. 17 yaşımda çok aşık olmuştum. Ağlıyordum. Annem de karşıma geçmiş gülüyordu: “Nasıl bir annesin, oğlun acı çekiyor, sen karşıma geçmiş gülüyorsun” demiştim. Bana, “Bir sürü insanın hayatında yaşamadığı öyle güzel bir his yaşıyorsun ki” diye cevap vermişti. Bu lafını unutamam.
Bir röportajınızda “Hep seveceğim ve unutmayacağım biri var” demişsiniz... Hâlâ onu düşünüyor musunuz?
- Sevgi kolay kazanılmaz ve kolay bitmez. Eskiden birlikte olduğunuz kişinin başkasıyla bir şey yaşaması sizi çok üzse dahi sevginizden bir şey kaybetmezsiniz. Çünkü onu size ait olduğu için değil yaşadığı için seviyorsunuzdur. Ben de öyle sevdim. Bu yüzden yaşadığım sürece o sevgiyi kaybetmeyeceğim.
KAŞIMA FAÇA ATTIK
Sakallarım hep vardı. Çünkü karşınıza nasıl bir iş geleceğini bilmiyorsunuz, sakal da bir saatte uzamıyor ama 10 dakikada kesiliyor. Kaşımdaki çizigiyse futbolcular gibi şıklık olsun diye değil, tamamen bıçkın delikanlının façası.