Sadece dünya starlarıyla röportaj yapacağım Senede üç kereden fazla kapak olmayacağım

Güncelleme Tarihi:

Sadece dünya starlarıyla röportaj yapacağım Senede üç kereden fazla kapak olmayacağım
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2005 01:02

Deniz Akkaya, Dishy adlı derginin hem genel yayın direktörü hem de marka müdürü oldu. Derginin sahibi bir İtalyan. İsmi Anacleto Salciccia. Akkaya ve patronuyla İstanbul Maçka’daki Vougue restoranda buluştuk.

Bir dergi çıkarmaya nasıl karar verdiniz?

- Bana bu teklif bir yıl önce bir yayın grubundan geldi. Aslında epey bir yol da aldık. Ama sonra olmadı. Bir gruba bağlı olursanız elinizdeki ipler bir süre sonra grubun eline geçiyor. Tiraj korkusu nedeniyle.

Sizin tiraj korkunuz yok mu?

- Var tabii olmaz mı? Ama yabancı ve vizyonu geniş bir insanla çalışmak çok farklı.

Piyasada şu anda birçok kadın dergisi var. Sizin derginizin ne özelliği var, niye insanlar sizi tercih etsin?

- Ben birbirine benzeyen bir yığın kadın dergisi arasında çok daha radikal bir dergi çıkarmak istedim, hepsi bu. Ayrıca ismine rağmen uniseks bir dergi. Sadece kadınların yatak sorunlarını anlatıp, yemek tarifleri vermiyoruz. Hürriyet ve Vatan gibi gazetelerde çalışmış haberci insanlarla çalışıyoruz.

Anacleto Salciccia bu derginin finansörü, yani sizin patronunuz. Onun güvenini nasıl kazandınız?

- Aslında hálá tam olarak kazanamadım. Önceleri durum daha da kötüydü. İlk toplantımızda bir kahvaltı masasında buluştuk. Bana hiç de sempatik bakmıyordu. Kuşku duyduğunu açık açık söyledi. ‘Bu işe kendini ne kadar vereceksin, ne kadar vakit ayıracaksın’ diye sordu. Ben de ‘Benden çok teknik bir zaman istiyorsanız bu haftanın 7 günü 24 saati de olabilir, haftada sadece bir saat de olabilir kesin bir şey söyleyemem’ dedim. Toplantının sonunda Anacleto çok güzel bir şey söyledi. ‘Bana ayda bir dakikanı da ayırsan hakikaten ne kadar gönülden olduğu önemli. Dünyada da celebrity’ler bir işe heyecanla başlarlar, daha sonra işin peşini bırakırlar’ dedi. Ben de ‘Çalışmadığımız sürece bunu göremeyeceksin’ dedim ve başladım.

GÜLSE BİRSEL’E ÇOK İMRENİRDİM

Dergicilikte kariyer yapmaya niyetli misiniz?

- Ben asla çok iyi dergici olma iddiasında değilim. Ama bir sevgiyle bağlandım. Üzerime vazife olmayan işlere bile burnumu sokuyorum artık.

Sizdeki gazetecilik merakının kaynağını öğrenmek istiyorum. Sizin gibi ünlü olup da yazı-çizi işlerine meraklı olan pek isim yok etrafta.

- Yazı yazmayı, röportaj yapmayı ben istemedim ki, teklif hep karşı taraftan geldi. Bu benim kafama taktığım, olmak için uğraştığım bir şey değildi. Evet hayallerimin arasında vardı ama önceliklerim ara sıra yoktu. Gülse Birsel’e çok imrenirdim mesela. Harper’s Bazaar’ı çok iyi yönetiyordu.

Gazete veya dergide yayınlanan ilk yazınız neydi?

- Bir derginin yıldönümüydü. Yazı yazmamı istediler. Sonrasında büyük gazetelerden birinden röportaj yapmam için teklif aldım, kabul ettim. Röportaj yapmadığım bir hafta Hakkari ile ilgili bir yazı yazdım. Maalesef onu benim yazdığıma inanmadılar. Yazan kişinin Yılmaz Erdoğan olduğunu söylediler. Bu beni çok mutlu etti. Çünkü yazan kişinin Yılmaz Erdoğan olduğunu iddia etmek bir beğeni sonucudur. Sonra ben bu dedikodulardan kurtulmak için aylık bir kadın dergisine geçtim. 1,5 senelik Bazaar macerası böyle başladı.

Dishy’nin baş röportajcısı siz misiniz?

- Hayır. Dergideki her röportajı ben yapmıyorum. Mesela ilk sayıdaki röportajlar benim değil.

SIRADA BELLUCCI VE CLOONEY VAR

Siz ne yapacaksınız?

- Ben sadece dünyaca ünlü starlarla konuşacağım. Mesela George Clooney’le, mesela Monica Bellucci’yle. Çünkü Büyük İskender’den dolayı böyle bir güç elde ettim.

Bu gücü nasıl elde ettiğinizi biraz daha açar mısınız?

- Monica Bellucci’ye, Anacleto’nun İtalya’daki bağlantıları sayesinde ulaşıyor. George Clooney’i ise Pamir Demirtaş ayarlıyor. Ben Büyük İskender’e de Pamir Demirtaş aracılığıyla gittim. Onun film şirketleriyle ilişkisinden dolayı. Amerikan film piyasasındaki bütün ilişkilerimi o kuruyor.

Bir konunun yapılıp yapılmayacağına kim karar veriyor?

- Ben veriyorum. Ama ekip çok inanıyorsa onları mutlaka sonuna kadar dinliyorum. İkna olmaya çok açık bir insanım. Kişisel duygularımı katmıyorum. Duruşu hoşuma gitmeyen insanları dergide görmek istemiyorum ama... Ben bu derginin marka müdürüyüm. Her sayfası benim ruhumu yansıtmalı. Sırf okunsun satsın diye de bana çok ters gelen bir şeyi dergimde görmek istemiyorum. Bu da benim şımarıklığım.

Her sayının kapağında siz mi olacaksınız?

- Hayır. İkinci sayının kapağında Naz Elmas var mesela. Ben senede üç kereden fazla kapak olmayacağım.

RÖPORTAJLARDA ÇOK CANIM YANDIĞI İÇİN SORU SORARKEN VİCDANLI DAVRANIYORUM

Röportaj verirken çok canım yandığı için, soru sorarken vicdanlı davranıyorum. Bu yüzden iyi bir röportajcı değilim. Karşımdaki insanın neler hissedebileceğini kafamdan geçiriyorum, aklıma yüzlerce kötü düşünce geliyor ve duruyorum. Yazı yazmak benim için daha kolay, daha özgür bir alan. Çok daha derin sularda yapabiliyorum. Ben de sizin kadar rahat soru sormayı çok isterdim. Siz vicdansızsınız demiyorum ama masanın bu tarafında oturunca insanın duyguları allak bullak oluyor. Yani özetle ben biraz kavram karmaşası yaşıyorum.

İŞKOLİĞİM, BUNU TÖRPÜLEMEK İÇİN İKİ YILDIR TERAPİSTE GİDİYORUM

Siz bir işkolik misiniz?

- Evet işkoliğim, hem de dibine kadar. Bunu törpülemek adına iki yıldır terapiste gidiyorum. Eskiden günde iki saat uyuyordum. Sürekli iş düşünüyordum. Ama çalışmakla bir yere varamıyorsunuz, çalışarak aile kurup, çocuk doğuramıyorsunuz. Şimdi yavaş yavaş vücudumdaki hormonlar devreye giriyor. İşime verdiğim emeği çevreme kaydırmaya başladım.

Para kazanmak ne kadar umurunuzda?

- Benimle ilgili böyle yanlış bir kanı var. Ben 9 senedir çalışıyorum tek sahip oldum şey bir ev. Onu da babamın bir arkadaşından aldım, 14 ay vadeye böldürüp ödedim.

Resmi formlarda mesleğinize ne yazıyorsınız?

- İnşallah bu yılın sonunda netleşecek. İyi bir oyuncu olup dergime sahip çıkmak istiyorum. Yani oyuncu ve genel yayın direktörü yazabilirim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!