Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in avukatı Giovanni Di Stefano, " Ailesinin isteği üzerine Saddam'ın avukatlığını kabul ettim" dedi.Bir biçimde onun e-mail adresini buluyorum. Gönderdiğim e-mail’de kendisiyle röportaj yapmak istediğimi belirtiyorum. Beni arıyor:‘Sizi araştırdım, sizinle görüşmek isterim’ diyor.Roma’da buluşmaya karar veriyoruz. Çünkü, o Roma’da. Aynı zamanda, Londra’da da bürosu var.Geçen hafta ortasında Roma’da bir gece. Via Veneto’da, Roma’nın hoş semtlerinden birinde bir bar. Randevu yerimiz burası. Arkamızda Mura Aureliane Surları. Barın önündeki lokantaya giriyoruz. Ben etrafa bakınıyorum. Masalardan birinden mavi gömlekli bir adam sesleniyor:Mister Dogan, Mister Dogan...Şaşırıyorum, zaten ben de onu arıyorum. Ama o beni nereden tanıyor?‘Asil Nadir benim iyi dostum olur. Ona sizden söz ettim, Hürriyet’ten aldığı fotoğrafınızı internet üzerinden bana gönderdi.’Uzun süren gecede, dünya liderlerinin bazıları masaya gelip, gidiyor. Bazılarıyla dostluklarını, bazılarıyla arasındaki görüş farklarını dile getiriyor.Ama, benim üzerinde asıl durduğum Saddam Hüseyin. Çünkü, karşımda oturan 50 yaşındaki adam Giovanni Di Stefano, Saddam’ın avukatı.Saddam Hüseyin’in avukatı olmadan önce onunla bir ilişkiniz var mıydı?- Ekselansları Başkan Sayın Saddam Hüseyin’i 1998’de Bağdat’ta ziyaret ettim. O sırada kendisiyle üç kez görüştüm.Ne görüşmesi?- O sırada, Irak Hava Yolları Avrupa’ya sefer yapmak istiyordu. Ama, bunu bir türlü başaramıyordu. Arada birilerinin bunu organize etmesi gerekti. Ben bu işe talip oldum. Irak Hava Yolları ile uluslararası şirketler arasında anlaşmalar imzaladım. Sefer başına belli bir komisyon alacaktım. O anlaşma halen yürürlükte. Ancak, bugüne kadar hiç para almadım. Saddam’ın avukatı onlardan para alıyor, demesinler diye.Saddam’dan randevuyu nasıl aldınız?- Yugoslavya Devlet Başkanı Miloseviç yoluyla. O sırada Miloseviç’e danışmanlık yapıyordum.EKSELANSLARI SADDAM’A BENİ MİLOSEVİÇ SÖYLEDİİnsanlığa karşı suç işlemiş Miloseviç’in danışmanı mı?- O kadar kolay karar vermeyin. Lahey’de çok adil bir mahkeme oldu. Ben Miloseviç’in Lahey’de avukatlığını yaptım. Lahey’de her şey hukuk kurallarına uygun cereyan etti. Ben, onun mahkemeyi kazanacağına inanıyorum. Şu anda karar temyize gitti. Temyizden olumlu karar çıkar diye düşünüyorum. Ama, şu anda çok hasta. Hapiste ölebilir. Ölmezse, hapisten çıkabilir.Miloseviç randevuyu nasıl aldı sizin için?- Yugoslavya, Irak’ta altyapı yatırımlarına girmişti. Aralarında iyi bir diyalog vardı. Ekselansları Saddam’a beni söyledi.Saddam’la savaştan önce en son ne zaman görüştünüz peki?- Onun için zor bir dönemde. Birleşmiş Milletler (BM), Irak’ta kimyasal silah var mı, yok mu diye araştırmalar yapıyordu. Yaklaşık yüz kişiden oluşan bir inceleme ekibi. Aralarında bir de Türk vardı. O heyet, tam bir Amerikan aptallığı. Silah olsa bile, araştırma yapılırken, insan hiç kendi evinde silah bulundurur mu?..SADDAM’LA HER ERKEK GİBİ KADINLARDAN SÖZ ETTİKYani, kimyasal silah vardı, BM Heyeti nedeniyle, Saddam bunu sakladı.- Hayır, onu söylemiyorum. Olayın tarzını anlatmak istiyorum.Araştırmayla ilgili olarak Saddam’la konuştunuz mu?- Konuştuk tabii. Saddam bana, bunların yaptığı aptallık, dedi. Bizde zaten böyle bir teknoloji yok, bu delilik olur, dedi. Olsa bile, Irak’ta saklayacak kadar aptal olmadığını söyledi. Amerika’nın Irak’a saldıracağını çok iyi biliyordu. BM Heyeti bunun bir ön hazırlığıydı.Onunla başka neler konuştunuz?- Herkes Saddam’ın suçlu olduğuna inanıyor. Oysa, çoğunluk her zaman haklı değil. Saddam’ı yedi günde üç kez gördüm. Futboldan, güzel ayakkabılardan, modadan ve her erkek gibi, kadınlardan söz ettik. Ama, benim asıl ilgimi çeken, onun başucundaki kitabıydı: ‘To Kill A Mockingbird’. Sayfalarını çizerek okumuştu.Filme de alındı kitap. Gregory Peck oynadı. Zenci-beyaz çatışmasını anlatıyor. Türkiye’de ‘Bülbülü Öldürmek’ adıyla oynadı.- İtalya’da ve dünyanın her yerinde oynadı. Bana söylediği kadarıyla, en çok beğendiği yabancı kitap oydu. Sarayı ilginçti çok. Aslanlar ve kaplanlar vardı.Sarayında da kaldığınıza göre aranızda oldukça yakın bir dostluk oluşmuş anladığım kadarıyla.- Bizim dostluğumuzu yakınları da biliyor. Ama şu andaki hukuksal konumuyla ilgili savunduklarım, dostluğumuzdan dolayı söylediğim şeyler değil. Bu hukuk dışı bir tutuklama. Onu suçlayan tek bir doküman yok. Zaten şu ana kadar elde ciddi kanıt olmadığı için, bir iddianame de yok onun hakkında. Mahkeme bir türlü başlayamıyor. 574 gündür hukuka aykırı biçimde tutuklu. Zaten, sizin ülkeniz de bunu fark etti ve BM kararlarına dayanarak, Amerika’ya işgal için geçiş izni vermedi.Bunun Saddam’ın tutuklanmasıyla ilgisi yok.- Türkiye kararlı davrandı, ama Amerika’nın da hışmını çekti üzerine. Amerika’ya güvenmeyin. Daha Saddam’ı suçlayan tek bir şey bulamadı.Olur mu hiç? Ben Saddam’ın tutuklanmasını savunmuyorum. Ama, Halepçe katliamı, Irak’ta insafsızca cinayetler, çevre ülkelerle sürekli savaş, dehşet salan bir yönetim, Körfez Savaşı...- Amerika şu ana kadar bunları kanıtlamış değil. Onun için de, mahkeme karşısına çıkartamadı. İddia ediyorum, mahkemeye çıkartırsa, size Noel kartı gönderirim.ŞU ANDA HAPİSTE ANILARINI YAZIYORTutuklandıktan sonra Saddam’la hiç görüştünüz mü?- Hayır, ama önümüzdeki günlerde Bağdat’a gidiyorum. Avukatlar hep birlikte görüşeceğiz. Zamanını güvenlik nedeniyle gizli tutuyoruz.Karşılıklı görüşmediniz ama...- Hayır ama, sürekli haberleşiyoruz. Şu anda anılarını yazıyor hapiste. Bununla birlikte, oradaki yaşantısını bilmiyoruz.Saddam’la görüşmeniz için, ABD izin verdi mi?- Sorun yok. Benim evimdeki kapı, Amerika’nın tarihinden daha eski.İÇERİYE GİRİYORUZ, KENDİNİ SAHNEYE ATIYOR SADDAM’IN AVUKATI ELVIS PRESLEY SÖYLÜYORHep Saddam ve politika, hukuk konuşacak değiliz ya... Roma’da gecenin ilerleyen saatleri. Bir yandan yürüyoruz, bir yandan özel yaşamına ait sorular soruyorum.Evli misiniz?- İki kez evlendim. Beş çocuğum var.Londra’da da büronuz var. Daha çok nerede kalıyorsunuz?- Hem Roma, hem Londra. İşin durumuna göre.Hangi kitapları okursunuz, hangi tür müzikten hoşlanırsınız?- Gençliğimde hit müzik parçaları yazdım. Müzikle çok yakından ilgilendim. Şimdi de, keyiflendiğimde dostlarımın olduğu bir bar var, oraya giderim, sahnede şarkı söylemekten çok hoşlanıyorum.Şu anda bizi davet ettiğiniz bar, sizin arkadaşlarınıza mı ait?- Evet, haydi içeri girelim, biraz şarkı söyleyelim.Konuşma daha bitmeden içeriye giriyoruz, Di Stefano kendini birden sahneye atıyor. Değerli meslektaşım Sebati Karakurt, zevkten dört köşe, çünkü fotoğraf için muhteşem kareler. Saddam’ın avukatı barda sahnede.Yanında, vokalist, hoş bir kadın ile trompet, piyano çalan kasketli bir adam. Elvis Presley’den, Tom Jones’tan parçalar attırıyor, ardından Cuando Calienta El Sol ile devam ediyor, İtalyan müziğinden örneklerle geceye renk katıyor. Sebati, flaşları sürekli patlatıyor.Di Stefano fotoğrafların iyi çıkması için, elinden gelen gayreti esirgemiyor. Sahnede pozlar veriyor, sanki bir profesyonel. Sesi de, yabana atılır gibi değil.Avukatlık teklifi Saddam’ın ailesinden geldiSiz nasıl Saddam Hüseyin’in avukatı oldunuz?- Geçen haziranda bir mektup aldım. Başkan Saddam’ın Savunma Avukatları (President Saddam Defense Lawyers) adlı bürodan. Saddam Hüseyin’in eşi Sacide ve kızları Raghed, Rana ve Hale’den aldıkları yetkiyle çalıştıklarını ve beni de oluşturdukları avukat ekibinde görmek istediklerini söylüyorlardı. Bu bir komite. Başında Muhammed El Raşdan adında bir avukat var. Yardımcısı da, İssam Gazzavi. Görüşme için Ürdün’ün başkenti Amman’a davet ettiler. Ben de, kabul ettim ve Amman’a gittim. Şimdi savunmayı üstlenen tüm avukatlar beraber çalışıyoruz. Çeşitli toplantılar yapıyoruz. Şimdiye kadar Amman, Londra, Paris, Roma, Şam ve Trablusgarp’ta toplandık.Neden Trablusgarp?- Kaddafi’nin kızı Ayşe Kaddafi bize yardım etmek istiyor. Onunla görüştük. Ne görüştüğümüzü söyleyemem.BEYİN TOMOGRAFİSİNDE KÖTÜ İŞARETLER VARHeyet olarak ne yapıyorsunuz?- Çeşitli başvurularda bulunduk. Irak Yüksek Mahkemesi’ne yazı yazdık. Saddam hapiste kilo kaybediyor. Bir ara elinden yaralanmış. Daha önemlisi, çekilen beyin tomografisinde sağlık durumunun iyi olmadığına dair işaretler var. Biz hapishaneye onun sağlığıyla ilgilenecek bir doktor göndermeyi önerdik. Aynı yazıda, hukuken henüz neyle suçlandığının belli olmadığını söyledik.Sonuç aldınız mı?- Hayır. Bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Amerikan Yüksek Mahkemesi’ne başvurduk. AİHM’ye tutuklanmasının hukuk dışı olması nedeniyle başvurduk. ABD Mahkemesine de, ‘habeas corpus’ kuralından dolayı. Yani, tutuklamanın hukuka aykırılığını iddia ederek hakim karşısına çıkma talebinde bulunma hakkımızı kullandık. İngiltere’de 17. yüzyıldan beri geçerli bir hukuk kuralı bu.Sonuç?- AİHM başvurumuzu geri çevirdi. Çünkü, iç hukukun tüketilmesi gerek. Oysa, Irak’ta daha iç hukuk harekete geçmedi. ABD’den ise, yanıt bekliyoruz.Birleşmiş Milletler’in bir dahli yok mu?- Birleşmiş Milletler önemli tabii. Saddam’ın mahkemeye çıkartılması için BM’nin artık harekete geçmesi gerek. Ama, bunun için onların politik viagraya ihtiyacı var.BİN LADİN’İ DE SAVUNURUMAmerika ya da bir başka yerden bu avukatlığı üstlendiğinizde bir baskı geldi mi?- Kim ne diyebilir ki... Biz hukuku uygulamak istiyoruz.Avukatlık karşılığında ne alıyorsunuz? Para miktarını sormuyorum. Ama, herhalde bedava değil.- Bu profesyonel bir iş.Miloseviç’in, Saddam’ın, bu arada bildiğim kadarıyla bazı katillerin savunmasını alıyorsunuz. Neden hep bu tür davalar?- Hukuk bunun için var. Ben de hukukçuyum. Peri kızlarının hukuku için uğraşmaya gerek yok. Çünkü, onların hukuk dışı bir davranışı zaten yok. Tabii ki bu tür davaları alacağım.Bin Ladin’le de ilişkiniz olduğuna dair bazı bilgiler okudum. Doğru mu, Bin Laden’le görüştünüz mü hiç?- Evet görüştüm. Ama, zamanı ve yeri hakkında, konuştuklarımız hakkında hiçbir şey söylemem. Bin Ladin’in yakalanması için Interpol’e önce Libya başvurdu. Amerika’nın başvurusu daha sonra.Bin Ladin günün birinde yakalanırsa...- Teksas’tan Trinidat’a kadar yüzden fazla davaya giriyorum. Çoğu cinayet davası. Onun savunmasını da üstlenirim.ÜÇ AYRI ÜLKEDE SİYASİ PARTİSİ VARDi Stefano anlatıyor da, anlatıyor. Çoğu garip, ama hepsi belgeli. İşte, o tür bir başka öykü daha. Üç ayrı ülkede siyasi parti kurduğunu anlatıyor. Partilerin hepsi milliyetçi cephede. Hatta Mussolini’nin faşizmine yakın görüşler savunuyorlar.Politikayla bağlantınız oldu mu?- İngiltere, İtalya ve Sırbistan’da üç ayrı siyasal parti kurdum. İngiltere’de Büyük Britanya Radikal Partisi. İtalya’da İtalyan Milliyetçi Partisi. Sırbistan’da Sırp Birlik Partisi.Bunlar seçime giriyor mu?- İtalya’daki 1995’te girdi. İngiltere’deki girmedi. Ama, Sırbistan’daki girdi ve şu anda 16 milletvekili var.Neden üç ayrı ülkede, üç parti?- Hayatın ne göstereceği belli olmaz. Günün birinde politikaya girersem, birine karar vereceğim.Sırbistan nereden çıktı?- Benim aynı zamanda Yugoslav pasaportum vardı.MESUT YILMAZ, BAŞBAKANLIĞINDA APO İÇİN ONA TEŞEKKÜR ETTİSuriye’den çıktıktan sonra, PKK başı Apo, 1998’de Roma’ya da gidiyor. İtalyan Milliyetçi Partisi Başkanı olarak Di Stefano, 21 Kasım 1998’de, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’a bir mektup yazıyor. Üç gün sonra, 24 Kasım’ta Yılmaz ona bir yanıt gönderiyor.Dönemin Roma Büyükelçisi İnal Batu aracılığıyla gönderilen mektupta, Mesut Yılmaz Apo’nun İtalya’dan çıkartılması için gösterdiği çabalarından dolayı Di Stefano’ya teşekkür ediyor.‘Roma’ya geldiğinde, Apo ile görüştüm. Böyle bir hareketin lideri olarak beni hiç etkilemedi, orası ayrı. O sırada sorun, onun İtalya’dan ayrılmasıydı. İtalyan Hükümeti ile temasa geçtim ve Apo’nun Yunanistan’a gönderilmesi kararı verildi. Başından sonuna kadar olayı, bizzat takip ettim. Sanıyorum, daha sonra Afrika’ya gönderileceğini Apo biliyordu.’BALIĞI SEÇİNCE TABANCASINI ÇIKARDI AKVARYUMA ATEŞ ETTİSaddam’ın oğulları Uday ve Kusay, 22 Temmuz 2003’te ABD askerleriyle Musul’da girdikleri bir çatışmada öldürülüyorlar. Di Stefano, Saddam ile savaştan önce yüz yüze görüştüğü, yakın oldukları dönemde oğullarıyla da sık sık görüşüyor. Görüşmemizde, o günlerden kalma Uday ile ilgili de bir hikaye anlatıyor:Bir akşam Uday onu Bağdat’ta bir akşam yemeğine götürüyor. Bir balıkçı lokantasına.Lokantada Dicle’de tutulan balıklar büyük bir akvaryumda. Uday, ‘Hangi
balık hoşuna gitti, onu getirtelim’ diye soruyor. Di Stefano, akvaryumdaki balıklardan birini seçiyor.Uday tabancasını çıkartıyor, akvaryumda yüzen o balığa ateş ediyor. Akvaryum şarrr, bütün sular lokantayı kaplıyor.‘Lokantacıyla bir süre tartıştılar. Ama, sonuçta adamcağız tabii sesini fazla çıkartamadı.’1990’DA ÜÇ ARKADAŞ MGM’Yİ SATIN ALDIKDi Stefano, İngiltere’de ve İskoçya’da hukuk okuyor. Bir süre Amerika’ya gidiyor.Bazı yerlerde onun hakkında okuduğum bir iddia var. Doksanlı yıllarda Amerika’dan sınır dışı edildiği söyleniyor. Soruyorum. Palavra, diyor. Hep katilleri savunduğu, Amerika’da ses getiren davaları aldığı için hakkında bir sürü şey uydurulduğunu söylüyor.‘Olayın aslı çok başka. 1990’da Amerika’da iken, biz üç arkadaş ünlü film şirketi MGM’i (Metro Goldwyn Mayer) 1.23 milyar dolara satın aldık. Tam 26 film çevirdik MGM şapkasıyla. Ama, filmlerden kazandığımız para borçlarımızı ödemeye yetmeyince 2 yıl sonra şirketteki yönetimi bir bankaya kaybettik. 5 yıl önce de bütün hisselerimiz sattık. O sırada hakkımda bir sürü
haber çıktı. ABD’den sınır dışı edilmem haberi de bunlardan biri. İlgisi yok. Normal uçak bileti aldım ve ayrıldım Amerika’dan. Şu anda da istediğim zaman dönebilirim.’SADDAM NE CEZA ALIR?Eğer, mahkemeye çıkar ve hapiste ölmeden önce yargılanırsa, Saddam’a verilecek ceza ne olabilir?- İngiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw ile o sırada Irak’ta yönetimde bulunan Irak Ulusal Konseyi Başkanı Ahmet Çelebi’nin imzaladığı, Amerika’nın onay verdiği bir anlaşma var. Irak’ta İngiltere bazı rejim karşıtlarını tutukladı. Ama, İngiltere’de ölüm cezası olmadığı için, onlara bu cezayı veremedi. Aynı şey, şimdi Saddam için geçerli. Eğer yargılanırsa, ona ölüm cezası veremezler. İnsan haklarına aykırı.Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin idam cezasını onaylanacağı yolunda bir açıklaması var ama.- Saddam’ı ya vururlar ya da serbest bırakırlar. Talabani yasalar ve düzen konusunda konuştuğunda çuvallıyor. O, ülkesinin ekonomisini düzeltmekle uğraşsın, daha iyi.Talabani ile hiç görüştünüz mü?- Roma’ya geldiğinde görüştüm. Berlusconi onun için bir
yemek verdi. Orada gördüm. Ama, Saddam konusunu açmadım. Çünkü, o politika yapıyor.Â
button