Saçlar yalan söylemez

Güncelleme Tarihi:

Saçlar yalan söylemez
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Bonn Üniversitesi Psikoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Reinhold Bergler, saçın bir iletişim aracı olduğundan yola çıkarak önce Almanya'daki, sonra da Türkiye'deki kadınlarla ‘‘Saç Dili Araştırması’’ yaptı, iki ülkenin kadınlarını kıyasladı. Ayrıca ‘‘konuştukları saç dili birbirine benzeyen kadınları’’ da aynı grupta topladı ve ortaya dört tip kadın çıktı.

Saçla verilen mesaj

Saç Dili araştırmasının sonuçlarını merak ediyorsanız, Prof. Bergler şöyle özetliyor:

Saçların ilk izlenimde önemli bir payı var.

Saçlar, kişiliğin ifadesi ve sosyal açıdan arzulanan ve arzulanmayan özelliklerin göstergesi.

Bakımlı ve sağlıklı saçlar, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan en önemli etkendir.

Saçların bakımlı veya bakımsız olması, kişilik gelişimi, hayat tarzı ve motivasyon üzerinde belirleyici etkiye sahiptir.

Saçlar, bir insana sempati veya antipati duymamıza yol açabilir. Saçın hangi özelliklerinin sempati, hangilerinin antipati yarattığı ise kültürden kültüre değişiyor.

Kadınlar saçları aracılığıyla, insanlara nasıl görünmek istedikleri hakkında mesaj vermek isterler. Burada hangi özelliklerin önemli olduğu da kültürden kültüre değişiyor.

Mutlucan, ‘‘Çok konuşan, eli ağır, size çok değer veriyormuş gibi görünen kuaförlerden de uzak durun. Sevgilinizin, annenizin, eşinizin seçtiği bir modeli değil, kendi hissettiklerinizi gerçekleştirin’’ diyor.

VARSIN SEVGİLİNİZ BEĞENMESİN

Saç Dili Araştırması hususunda, kuaför Barbaros Mutlucan'ın görüşlerine başvurduk. Çünkü o bilimsel bir araştırmayı canladırabilecek tecrübeye sahip. Gözlemleri genellikle araştırmada çıkan sonuçlarla aynıydı. Kadınların saçlarını sevmesi gerektiğini düşünüyor. Ayrıca ‘‘saçla uğraşmak suyu kontrol etmek gibi, yani durdurulamaz’’ dedi. İşi hiç kolay değil. Kadınların beğendikleri modeli uygulamasından yana. ‘‘Rengini değiştirin, kesin, nasıl olsa saç eski haline döner’’ diyor. Eğer kişiliğimizi yansıtan en iyi modeli arıyorsak, çok haklı.

Ayrıca değişen ruh haline göre, saçın biçimini yenilemekte fayda var. Çünkü saç biçimi motivasyon üzerinde hayli etkili. Mutlucan'a göre, saç stilini yılda en az iki kez değiştirmek gerekiyor. Saç rengi de kişiye özel olmalı. Ancak renk mutlaka tenle uyum sağlamalı. Barbaros Mutlucan, stilde, geometrik şekillerden yana: ‘‘Yaratıcılık çok önemli. Bir şekle karar verirken, boynun uzunluğuna da dikkat etmek gerekiyor. Sizi en iyi anlatan modeli tercih etmelisiniz. Bu arada çok konuşan, eli ağır, size çok değer veriyormuş gibi görünen kuaförlerden de uzak durun. Eğer samimi biriyse, daha çok güvenin. Türkiye'deki kadın eskisi gibi değil, saç konusunda çok bilgili. Sevgilinizin, annenizin, eşinizin seçtiği bir modeli değil, kendi hissettiklerinizi gerçekleştirin.’’

Bir insanı ilk gördüğünüz anda onu sevip sevmeyeceğinizi, neresine bakarak anlayabilirsiniz? Türkiye'deki kadınların yüzde 72'si cildine bakarak karar veriyormuş, yüzde 70'i ise saçlarına...

Nüremberg'de Bonn Üniversitesi'ne ait Psikoloji Enstitüsü'nün Deneysel Sosyal Araştırmalar Vakfı'nda görevli Prof. Dr. Reinhold Bergler, geçtiğimiz yıl Alman kadınlarla ‘‘Pantene Pro-V Saç Dili Araştırması’’ başlıklı bir çalışmayı yürüttü. Araştırmaya 300 kişi katıldı. 1997'de ise Türkiye kadınlarıyla bu araştırmayı tekrarlamaya ve kıyaslamaya karar verdi.

Saç dilinin bir iletişim aracı olarak kullanılması, kadınların karşısındakilerini saçına göre değerlendirmesi, birbirine benzeyen görüşlerin gruplanarak dört ayrı kadın tipinin ortaya çıkması araştırmanın ilgi çeken sonuçları arasında. Bu çalışma için standart bir anket formu düzenlenmiş. Katılanların yaşları 18-49 arasında. Toplam 30 soru sorulmuş ve kadınların yüzde 39'u çalışıyor.

Kadınlar, ilk gördükleri anda bir insanı sevip sevmeyeceklerine sırasıyla cildine, yüzüne, saçına, vücut yapısına, kokusuna, giyimine, bacaklarına ve göğüslerine bakarak karar veriyormuş. Türkiye'deki saç dili araştırmasına 272 kadın katılmış. Prof. Bergler, iki ülke kadınını şöyle kıyaslıyor:

Türkiye'deki kadın ilk izlenimde dış görünüşe, Almanya'daki kadınlara göre çok daha fazla önem veriyor.

Bir insan hakkında ilk anda karar vermek için cilt, saç, takı, bacaklar ve göğüsler Türkiye'de daha önemli.

Kadınların çoğu için saçlar, ilk izlenimde çok önemli. Bu nedenle hem kendi saçlarına, hem de başkalarının saçlarına karşı çok hassas davranıyorlar.

Saçın kadınlar üzerinde bıraktığı izlenim, çeşitli faktörlere bağlı. Bakımlı bir görünüş, saçın kişiye yakışması, sağlığı, uzunluğu, biçimi, saç biçiminin yaşa uygunluğu, saçın doğal ya da permalı olması, parlaklığı, modaya uygunluğu, kalınlığı, kabarıklığı, kokusu, yumuşaklığı gibi...

İlk izlenimde saçın biçimine önem verenlerin sayısı daha az. Saçın bakımlı olup olmadığına ise çok dikkat ediliyor.

Türkiye'deki kadınların çoğunluğu, saçın sağlıklı görünmesi ile de çok ilgili.

KİŞİLİĞİN İFADESİ

Prof. Bergler'e göre ‘‘Kadınlar, karşılarındaki insanlara sunmak istedikleri kişilik özellikleri ve konuştukları saç dili bakımından birbirlerinden ayrılıyorlar.’’ Ve araştırmanın sonucunda dört ayrı kadın tipi belirlenmiş. Bu kadınlar arasında, yaş, medeni durum, çocuk sayısı, meslek, aylık net gelir, hayallerindeki otomobil, en sevdikleri renk açısından çok önemli ayrılıklar bulunmuyor. Katılanların yüzde 22'si ilk gruba giriyor. Sloganları, ‘‘Saçlarım, düzenlilik anlayışımın, bakımlı görünümümün, sportif ve zarif kişiliğimin ifadesidir.’’ Yani ‘‘Ben, bakımlı, hayat dolu, kendine güvenen, iyi görünen ve etrafına olumluluk saçan bir kadınım. Saçlarım ve saçımın bakımı benim için önemlidir’’ diyorlarmış.

İkinci gruba kadınların yüzde 32'si dahil. Onlar ise ‘‘Saçlarım, bağımsız, modern ve başarıya önem veren kişiliğimin ifadesidir’’ diyor. Bunu daha açmak istersek, ‘‘Ben insanlarla kolayca ilişki kurabilen akıllı bir kadınım. Saçlarım, sağlığıma verdiğim önemi ve dengeli kişiliğimi yansıtmaktadır. Saçlarım benim için son derece önemlidir’’ demekmiş. Üçüncü grupta ise kadınların yüzde 31'i bulunuyor. Onların saçla ilgili düşüncesi ise ‘‘Saçlarım, mizacımın, başkalarını çeken dişiliğimin ve kendime güvenimin ifadesidir.’’ Yani bu kadınlar, ‘‘Ben fiziksel açıdan hassas, iyimser, hayat dolu, cinsel çekiciliğe ve kendine güvene sahip, dişiliği çok kuvvetli bir kadınım. Hayata iyimser bir gözle bakarım. İnsanlarla rahatlıkla ilişki kurarım ve kolay anlaşılır bir kişiyim. İlk izlenimin çok önemli olduğunu düşünürüm. Özellikle bakımsız bir saç bana çok itici gelir. Saçlarım ve saç bakımı benim için önemlidir’’ diyorlarmış.

DOKUNMA İSTEĞİ

Dördüncü grup, yüzde 15'lik nüfusa sahip ve ‘‘Saçlarım, kişiliğime dair hiçbir şey söylemez’’ diyor. Prof. Bergler'e göre, bu gruba giren insanlar psikolojik yanılgı içinde: ‘‘Saç şekillerinin kişilikleri hakkında hiçbir şey söylemediğine inanmalarına rağmen, yine de saçları aracılığıyla bazı tavır ve düşüncelerini ortaya koymaktadırlar.’’ Bu gruptaki kadınlar, ‘‘Ben modaya, dış görünüşe önem vermeyen ve herkese benzemeyen bir kadınım. Fazla çekici olmayan insanlara karşı da hoşgörülüyüm. Buna rağmen saçları bakımsız biriyle karşılaştığımda, biraz tereddüte düşüyorum. Saçlarımın bakımı vasatı geçmez. Benim için saç bakımından daha önemli şeyler vardır’’ diyorlar.

Araştırmada incelenen konulardan biri de, saçlarıyla oynayanlar. Kendisinin veya başkasının saçına dokunmak istediğini söyleyen Türkiye'deki kadınların oranı, yüzde 49. Almanya'da ise bu oran yüzde 76. Özellikle genç kadınlar zaman zaman kendi veya erkeklerin saçlarına dokunmak istediklerini belirtirken, daha yaşlılar çocukların saçlarını okşamak istediklerini söylüyorlar.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!