Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2008 00:00
Saçla ilgili her gün yeni bir ürün raflarda yer buluyor. Saç tipine, rengine hatta cinsiyete özel sayısız seçenekten söz ediyoruz. Dermatologlar ise saçın esas maddesinin, keratin denen protein olduğunu ve saçın sadece kökünden beslenebileceğini hatırlatıyor. Dolasıyla saçla ilgili ürünlerinizi seçerken, bunu göz ardı etmeyin diyorlar.
Anadolu Sağlık Merkezi Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Esra Özgüroğlu, sağlıklı saçlara sahip olmak için bildik bir tarif veriyor: Sağlıklı ve dengeli beslenin. Besin maddeleri saçınıza köklerinden ulaşacaktır.
Dr. Özgüroğlu, "Sağlıklı saçlara sahip olmak için sağlıklı, dengeli, doğru beslenmeliyiz. Dışarıdan lokal olarak uygulanan preparatlar, saçlarımıza sağlık getirmez. Bu tür uygulamalar saçların yıpranmış görüntüsüne kısa süreli değişmeler dışında yarar sağlamaz. Saçlarımız için gerekli olan besin maddeleri, sadece kan yolu ile ulaşabilir. Yeterli protein, demir, çinko, biotin, folik asit içeren beslenme şekli çok önemli" diyor.
Saç sağlığı için en önemli konu, diyetin içeriği. Protein açısından yetersiz diyetler, saç köklerini dinlenme dönemine sokarak proteinden tasarruf etme yoluna gidiyor. Bu ağır diyetleri takiben 2-3 ay içinde yaygın saç dökülmesi görülebiliyor.
ŞOK DİYETLERE DİKKATSaçlar özellikle şok diyetlerden büyük zarar görüyor. Kısa zamanda, çok kilo vermek saçı döküyor. Dermatoloji uzmanı Dr. Ayfer Bankaoğlu, bu diyetlerin kansızlığa, dolayısıyla da saçların dökülmesine, güçsüzleşmesine, çabuk kırılmasına ve cansız görünmesine yol açtığını hatırlatıyor: "Saçlarımızı sadece yediklerimiz besler. Ağır
diyet sonrası kansızlık ortaya çıkar. Besin ve vitaminlerin eksikliğinin yanı sıra vücuda giren demirin de azalması, saçın daha yoğun dökülmesine neden olur."
SIK KİMYASAL KULLANIMI SAÇI ZAYIFLATIRSaç boyası, renk açıcılar, jöle, köpük gibi kimyasal maddeler çok sık kullanılıyor. Saça uygulanan bu kimyasal maddelerin etkisine gelince... Maddeler doğru kullanıldığında nadiren saçlara zarar veriyor. Çok sık ve uzun süreli uygulamalarsa, saçların zaman içinde zayıflamasına ve kırılmasına neden oluyor.
GÜN AŞIRI YIKAYINSaç sağlığı ile ilgili en sık sorulan sorulardan biri de "sık yıkama saçların yıpranmasına yol açar mı?". Sık şampuanlama saçların yıpranmasına neden olur. Gün aşırı yıkama saç sağlığı açısından uygun. Bu arada saçlar ıslak iken daha kırılgan. Islak saçlar yumuşak havlularla ve düşük ayarlı kurutma makineleriyle kurutulmalı. Kaba, sert fırçalama saçların çabuk yıpranmasına ve mat görünmesine neden olur.
Saçlarınızı korumasız güneşe teslim etmeyinGüneş, klor ve denizden sadece cildiniz değil saçınız da zarar görüyor. Dolayısıyla saçınızı da koruma altına almanız gerekiyor. UV ışınları keratin tabakasını olumsuz etkiliyor. Matlaştırıyor, cansızlaştırıyor. Saçları özellikle güneşin bu zararlı etkilerinden korumak için özel üretilen ürünleri denemek mümkün. Şampuan, krem, sprey, maske, süt, yağ şeklinde satılıyorlar. Bir diğer etkili yöntem de saçları şapka, bone veya eşarpla korumak.
Erkeklerin saçı bölgesel kadınlarınki seyrelmeyle dökülüyorKadınlarda saç dökülmesi erkeklerdeki kadar sık görülmüyor. Ancak psikolojik etkisi erkeklere göre daha fazla. Kadınlarda saç dökülmesine, kansızlık, beslenme bozukluğu, vitamin eksikliği, ağır hastalıklar, hormonal düzensizlikler veya bazı ilaçlar yol açıyor. Ailesel yatkınlık, stres, mantar enfeksiyonları ve kalitesiz bakım ürünlerinin kullanılması da dökülmeyi etkileyerek artırabiliyor. Kadınlarda bölgesel dökülme yerine seyrelme tarzında dökülmeye daha sık rastlanıyor.
Saçı kestirmek gürleştirmezŞampuan seçerken, kimyasal içeriği az bakım ürünleri kullanın. Örneğin ammoniyum lauryl sülfat ya da silikon içeren ürünler saçları aşırı kurutarak daha kolay kırılmalarına neden olur.
Saçların biçimi saç sağlığını etkiler. Sıkı toplanmış saçlar, at kuyrukları, topuzlar, örgüler saçların köklerini zayıflatır. Özellikle alnın yan kısmındaki saç dökülmelerinden sıkı ve gergin toplamalar sorumlu.
"Saçların kestirilmesi saça fayda sağlar mı, gür çıkarır mı", sorusunun yanıtı da "maaselef o kadar kolay değil". Kazıtılan ya da kesilen saçın daha gür çıkacağı efsaneden ibaret. Unutmayın ki saç kökünden beslenir. Dolayısı ile saçları kestirmek saçlara sağlık açısından bir katkıda bulunmaz.
Sürekli sigara ve alkol kullanımı saçı da vurur. Özellikle sigara kullananlarda saçların erken beyazladığı saptanmış. Ayrıca sigara saçlarda yağlanmaya ve kırılmaya da zemin hazırlıyor.
Saç klonlanmasına daha 5-10 yıl varYakın zamanda yabancı ajanslardan saç klonlamanın kelliğe de çare olabileceği haberleri gelmeye başladı. Bu
haberler saç dökülmesi sorunu bulunanlara umut verdi kuşkusuz. Ancak yöntemin uygulanması için en az 5-10 yıl daha beklenmesi gerektiği bildiriliyor. Ufukta görünen bu yöntemle ilgili bir başka handikap da çok pahalı olması.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yapılan Birinci Eurasian Estetik Cerrahi ve 12. Ulusal Vücut Kontur Cerrahisi Kurs ve Kongresi’nde, saç nakilleriyle uğraşan uzmanlar saç klonlamasını da ele aldılar. Boğaziçi Tıp Merkezi Estetik ve Plastik Cerrahi Bölüm Sorumlusu Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Veli
Aslan, saç klonlama yöntemiyle kelliğe kesin çözüm getirildiğine ilişkin geçtiğimiz günlerde çıkan haberlerle ilgili uyardı: Klonlama yönteminin uygulanabilmesi için önümüzde 5-10 yıllık bir süreç var.
İngiltere’de saçın klonlanmasıyla ilgili çalışmaların sürdüğünü anlatan Dr. Aslan, "Laboratuvar ortamında klonlanan saç köklerinin istenen kaliteye getirilebilmesi ve yöntemin hiçbir yan etkisinin olmadığının kanıtlanması için uzun zaman var. Laboratuvardan çıkan ilk olumlu sonucun bugünden yarına saç klonlaması yapılabileceği şeklinde yorumlanması hastalarda yanlış beklenti yaratıyor" diyor.
ABD GENETİK TERAPİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORABD’de de saç dökülmesi tedavisinin genetik terapilerle yapılması çalışmaları sürüyor. Gen terapisinde ensedeki saç köklerinden toplanan genler 2 ay dışarıda tutuluyor ve işlemden geçiriliyor. Sonra dökülen ama ayva tüyü denilen küçük tüylerin bulunduğu bölgeye ekiliyor genler. Amaç, saç dökülmesine yol açan genlerin yerine sağlıklı olanlarını ekmek. Böylece dökülmeye yol açan olaylar zincirini durdurmak. Halen 50 insan üzerinde süren araştırmanın 5-6 yılda sonuçlanması bekleniyor.