"Sabredin Fatmagül Kerim'e aşık olacak"

Güncelleme Tarihi:

Sabredin Fatmagül Kerime aşık olacak
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2011 17:34

Fatmagül´ümüz boyun eğmiyor hakkını arıyor!"Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisinin senaristlerinden tüyolar...

Haberin Devamı

Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu Türk televizyonlarının reyting rekorları kıran dizilerinin senaristi... Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü,  Aşk-ı Memnu ve son olarak da Fatmagül’ün Suçu Ne... İkili bundan 17 yıl önce ilk kez Mahallenin Muhtarları dizisi için bir araya gelmiş. Birbirlerinin zihinlerini okuyor, birbirlerini tamamlıyorlar. 

Bu dünya tatlısı iki kadın “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinin ilk bölümünden sonra tecavüzün promosyonunu yapmakla suçlandı. AKP’li milletvekili Halide İncekara’dan “Ruh hastası, sapık” damgası yediler. Tüm bu süreçte sessizliklerini koruyan Yörenç ve Gençoğlu son sekiz ayda neler yaşadıklarını Vatan gazetesinden Ayşe Aydın'a anlattı...

* “Fatmagül’ün Suçu Ne?”yi televizyon dizisi yapmak nereden aklınıza geldi?     

Haberin Devamı

Ece: Vedat Türkali’nin oğlu yazar-senarist Barış Pirhasan Fatmagül’ü dizi olarak hayata geçirmeye çalışmış. Ellerinde bir senaryo vardı. Sonra bize teklif ettiler. Ancak biz Ay Yapım bünyesi dışında çalışmak istemediğimiz için, Ay Yapım olarak işe talip olduk. Pirhasan da senaryo danışmanı oldu.

* Tecavüz sahnesinin gösterilmeden de anlatılabileceğini söyleyenler, sizi tecavüzün promosyonunu yapmakla suçlayanlar oldu. Ne diyeceksiniz?

Ece: Biz sahneyi göstererek çekmeyi tercih ettik. Fatmagül, insanların çirkinleştirmeye çalıştığı gibi tecavüzden rant sağlamayı planlayan bir dizi değil. Bu bizim iş terbiyemize uymaz. Sahnenin ne bir çirkinliği vardı, ne de televizyon kurallarına aykırı bir durumu vardı. Olay zaten yeterince sert. Bir kız, dört kişinin tecavüzüne uğruyor ve hikaye bunun üzerine kuruluyor. Unutulmayacak bir sahne çekmek istedik. Sette görevliler dışında kimse yoktu. Sahneyi herhangi bir yere servis etmedik. Fatmagül, hayata geçtikten sonra çok vahşi bir süreç yaşandı. Çok dertliyiz aslında. Bizi konuşturmaya, gaza getirmeye, bir tarafa çekmeye çalıştılar ama hep sustuk. Ortalık sakinleştiği için ilk kez konuşuyoruz.

* İlk bölümden sonra çıkan ilk tartışma “Hangi tecavüz daha iyiydi?”, değil mi?

Melek: Ne ayıp bir şeydi o. Bizi çok incitti. Biz bir genç kızın yaşadığı travmayı anlatmaya çalışırken, herkesin buna odaklanmasını isterken, konu bambaşka yerlere çekildi. Tecavüz Türkiye’nin bir gerçeği... Kimsenin inkar edecek durumu yok. Bunlar yaşanıyor. Aile içinde de yaşanıyor. Konuşulsun, gündeme gelsin istedik.
Ece: Bir buçuk dakikalık bir sahneye bütün projemizi emanet etmiyoruz. İki sene sürecek bir iş bu... Olayı buna indirgemek, bize ayıp, esere ayıp, oyunculara ayıp...

Haberin Devamı

Özellikle milletvekilinin yorumundan sonra perişan olduk

* Fatmagül’ün külodu ve şişme bebeği çıktı. Hatta bir gazete haberi “İster tecavüz et, ister koynuna al yat” diye verdi. Böyle şeyler olacağı aklınıza gelir miydi?

Ece: Hiç beklemiyorduk. Şaşkınlık içerisinde kaldık. Biraz da gazeteci arkadaşlar olayı bu noktalara çekti. O haber çıktığında herkes “Ne aşağılık bir şey bu!” deseydi, tavır koysaydı farklı olabilirdi.
Melek: Bir tiyatrocunun (Ali Poyrazoğlu kastediliyor) televizyon programında Fatmagül’ün skeci yapıldı. Utançla izledik. Gazeteciler niye böyle bir şey yaptığını sorduğunda “Esas bu işten rant sağlayanlar utansın” dedi. İnanamadık.

Haberin Devamı

* Bunların üstüne bir de AKP Milletvekili Halide İncekara size “Ruh hastası, sapık” dedi. Şevkiniz kırıldı mı hiç?

Ece: Milletvekilinin açıklaması tam bayram arifesine denk gelmişti. Perişan olduk tabii. Çok çok üzüldük. Koskoca bir gazetenin baş sayfasında yer alıyordu haber. Çoluğumuz, çocuğumuz var. O bayramı çok kötü geçirdik. Ama şevkimiz kırılmadı. Sonuçta bu ticari bir iş ve meyve veren ağaç taşlanır. Biz yaptığımız işin arkasındayız. Kendisine dava açtık. İlk duruşması yapıldı, ikinciyi bekliyoruz.

* Diziden sonra yaşanan olumlu şeylerden bahsetmek istiyorum biraz. TOG (Toplum Gönüllüleri Vakfı) ile yaptığınız çalışmadan bahseder misiniz?

Haberin Devamı

Ece: Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın cinsiyet ayrımcılığına dikkat çekmek, kadınları hayatın her alanında güçlü bireyler haline getirmek için başlattıkları projede onlara destek olduk. Dizi oyuncularının da katıldığı bir yemekte bağışçılarla biraraya geldik. Zaten Yaprak Dökümü ve Aşk-ı Memnu’da da hep sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorduk. Bu bizi mutlu ediyor.
Melek: O gün, dizinin popülaritesi sayesinde çok yüksek oranda bir bağış toplandı. Yardım edebildiğimiz için elbette çok mutlu olduk. Broşürlerde “Fatmagül’lerin sonu mutlu bitsin” yazıyordu. Bu kadar olaydan sonra, değer bulduğumuzu, anlaşıldığımızı görmek ayrıca bizi sevindirdi.

Biliyor muydunuz?

Haberin Devamı

Vedat Türkali, “Fatmagül’ün Suçu Ne?” filminin senaryosunu 35 yıl önce yazar. Ankara sansür kurulu senaryonun filme çekilmesini reddeder. Gerekçeleri: “Hangi erkek, arkadaşının tecavüz ettiği kadınla evlenir?” Senaryo, başkaları tarafından taklit edilir. Dava süreci başlar. 1986 yılında Türkali davayı kazanır ve ilk film çekilir.

Deniz Türkali’nin karakterini yazarken, anne olmamızın faydasını gördük

* Dizide en çok üzüldüğüm karakterlerden biri, tecavüzcülerden birinin annesini canlandıran Deniz Türkali. Sizlerin de yetişkin çocukları var. O bölümleri yazarken, bir suçlu annesi olmanın nasıl bir şey olduğunu düşündünüz mü?

Melek: Tabii. Her karakteri yazarken o kişinin yerine geçiyoruz, o kişinin duygularına bürünerek yazıyoruz. Deniz’in karakterini yazarken, anne olmamızın faydasını gördük.
Çünkü bir anne gibi kimse o acıyı hissedemez. Ne kadar suçlu olursa olsun, kimse çocuğundan vazgeçemez. Bir yandan anne adaleti çok farklıdır. Kendini karşısındaki annenin yerine de en çok o koyar. Yine de mahkum olmasını istemez, çocuğunun acı çekmesini istemez. Utanç duygusu bir yandan, emeklere yazık oldu duygusu bir yandan...
Ece: Çocuğu hastalansa bile anne kendini suçlu hisseder. Başarılarından da kendine pay çıkartır. Çok zor bir durum. Allah kimsenin başına vermesin. Benzerlerini, hatta daha kötülerini okuyoruz, duyuyoruz. Büyük dram o annelerin yaşadıkları...

* Dizinin son bölümlerine doğru izleyiciler tecavüzü unuttu. Şimdi Fatmagül, Kerim’e yüz vermiyor diye kızıyorlar. Tuhaf değil mi bu durum?

Ece: Evet. Bu bir süreç. Hikayede de olduğu gibi beraber yaşayacaklar, bir hayat kuracaklar zaten... Ama bu bir anda olacak bir şey değil. Dizi başlayalı sekiz ay oldu. Biz gerçek zamanlı ilerliyoruz. 8 ay önce dört kişinin tecavüzüne uğrayan bir kızın bir erkeğe tekrar güvenmesi, tekrar aşık olması hiç kolay değil. Üstelik nişanlısı da ona sırt çevirmişken... Bir ömre yansıyacak bir travma bu. Ama ilk kez geçtiğimiz Perşembe gösterilen bölümde konuşmaya başlıyor. Konu hakkında konuşması bile çok önemli...

Mahkeme süreci, gerçek zamanlı ilerleyecek

* Mahkeme süreci nasıl ilerleyecek?

Ece: O da gerçek zamanlı ilerleyecek. Dizi iki sene... Bizde bir olay mahkemeye intikal ettiğinde suçlular ertesi gün cezalandırılmıyor, biliyorsunuz. İnsanımız her şeye çok çabuk alışıyor ve ilgisini kaybediyor. Yakın zamanda cinayete kurban giden genç kızın mahkemesi hâlâ sürüyor.

* Münevver Karabulut’u kastediyorsunuz değil mi?

Ece: Evet, gazetede küçücük bir haber olarak yer alıyor artık. Mahkeme süresince Fatmagül’ün yaşadığı acıyı izleyicilerin anlamasını ve tanık olmalarını istiyoruz.

Melek Gençoğlu “Hikayeyi günlerce konuşuyoruz. Yürüyüş yaparken, güneşlenirken, yemek yerken... Bizimkisi sadece iş birlikteliği değil, hayat birlikteliği... Ece’ye çok güveniyorum.”

Ece Yörenç “3 diziyi aynı anda yazdığımızdan ayrılamıyorduk. Sosyal insanlarız, eğlencemizden feragat edemiyorduk. Çareyi birlikte seyahatlere çıkmakta bulduk. Hayatımızda en çok o sene gezdik.”

İki erkek kardeşin hikayesinde Kıvanç Tatlıtuğ oynayacak

* Vedat Türkali, senaryodaki değişiklikler hakkında ne düşünüyor?

Ece: Geçenlerde kendisiyle buluşuk. Diziyi merakla beklediğini söyledi. “Sizin Fatmagül biraz daha boyun eğmeyen biri...” dedi.
Melek: Bizim kattığımız karakterleri çok beğendiğini söyledi. Uçarak çıktık yanından...

* Sizin yazılmış eserlerin senaryolarını uyarlayarak bir başarı yakaladığınızı ve aslında özgün senaryo yazamadığınızı söyleyenler var.

Ece: Yaprak Dökümü kitap uyarlamalarında bir devrin başlangıcıydı ve fenomen oldu. Yaprak Dökümü’ne baktığınız zaman, 138 sayfalık bir kitap... Bu ana fikirden yola çıkıp 90 dakikadan 179 bölüm yazdık. Aslında yazdığımız her bölüm birer özgün senaryoydu. Ay Yapım sayesinde ilk defa eser sahipleri de telif haklarını aldılar.
Melek: Yazılmış bir eseri tekrar yazmanın da bazı zorlukları da var. Yerli yersiz eleştiriler oluyor. Mehmet Ali Erbil “Reşat Nuri hâlâ mı yazıyor?” gibi bir espri yaptı. Bunlara göğüs geriyorsunuz. Önemli bir esere sadık kaldığınız için, sorumluluğunuz da artıyor. Önümüzdeki sezon tamamen kendi yazdığımız bir hikayeyle çıkacağız.

* Nasıl bir hikaye?

Ece: İki erkek kardeşin hikayesi... Kardeşlerden biri Kıvanç Tatlıtuğ olacak. Kastın tamamı belli değil. Ama Kıvanç bu işi bekliyor. Birbirimizden zaten hiç kopmadık, birlikte çalışmayı özledik. Diyebilirim ki, bu önümüzdeki senenin en iddialı işi olacak. Kanal D’ye çekeceğiz.

Seyirci sabırlı olsun Fatmagül Kerim’e aşık olacak

* Diziye hazırlanırken, Beren Saat’in psikolojik destek aldığı doğru mu?

Ece: Dizinin ilk beş bölümünde psikolog Dr. Ümit Eren Yurtsever ile çalıştık. Psikoloğumuz hem Beren’le, hem diğer oyuncularla böyle bir travmanın ardından yaşanacakları konuştu. Rollerini daha iyi canlandırmaları için ipuçları verdi. Senaryonun psikolojik tutarlılığını onaylatmamız gerekiyordu.
Aşk-ı Memnu’da da kendisiyle çalışmıştık.

* Filmdeki Fatmagül’le, sizin Fatmagül’ünüz arasında çok büyük farklar var değil mi?

Ece: Evet. Biz Fatmagül’e ve onun gibilere haksızlık etmemek, onları incitmemek için öyle ayrıntılara dikkat ediyoruz ki... Filmde Kerim gerçek suçludur. Fatmagül Kerim’den şiddet görür, çocuğunu düşürür. Hiçbir yere gidemediği için ona yapışıp kalır. Ama bizim senaryomuzda Kerim Fatmagül’e gerçekten aşık oluyor. Fatmagül de karşılık verecek... Sabırlı olsun izleyicilerimiz...

Melek: O zamanki kanun da farklı. O zaman tecavüzcülerden biri evlendiği zaman, diğerleri de cezadan kurtuluyordu. Film ona göre çekilmişti. Şimdi bu kanun değişti. Bizim senaryomuz da ona göre değişti. Fatmagül davacı oluyor ve suçlularımızın yargılanma süreci başlıyor. Filmde travmaya uğrayan bir insan, tekrar tekrar cezalandırılıyordu. Başına ne gelirse gelsin, bir genç kız o kadar da umutsuz olmamalı... Hayata tutunmalı, hakkını aramalı...

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!