Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2004 00:00
Süleyman’ı Rusya’da 20 ay sürecek bir maceraya sürükleyen olaylar, patronunun iflas etmesiyle baÅŸlamıştı. bir buçuk yıllık emeÄŸinin karşılığını vermeden kaçan patronu, ‘Git orada kalan o iÅŸ makinesini al, paranı öyle alırsın’ deyince, ona yollara düşmekten baÅŸka çare kalmamıştı.Süleyman, Ä°stanbul’a 1978’de gelen bir Bulgaristan göçmeniydi. Ekonomist olmasına raÄŸmen, iÅŸ bulamayınca bir süre deÄŸiÅŸik iÅŸlerde çalışmış, sonunda Rusya’da iÅŸ yapan firmalarda tercümanlığa baÅŸlamıştı. Rusçası mükemmeldi, üstelik bu ülkeyi yakından tanıyordu.Son çalıştığı firma, Rusya’nın uzak bir köşesinde, Finlandiya sınırındaki Karelya bölgesinin Petrosavodsk kentinde müteahhitlik iÅŸi almıştı. Ancak iÅŸleri kötü giden patron maaÅŸ ödememiÅŸ, bir süre sonra da her ÅŸeyi yüzüstü bırakıp ortadan kaybolmuÅŸtu.BORCUNA KARÅžILIK Ä°Åž MAKÄ°NASINI GÖSTERDÄ°Süleyman, 25 Ocak 1998’de Ä°stanbul’a döndüğünde beÅŸ parasızdı. Ä°lk iÅŸi, Rusya’dan kaçan patronunu aramak oldu. Telefonla ulaÅŸtığında da beklemediÄŸi bir piÅŸkinlikle karşılaÅŸtı. Parasını vermediÄŸi gibi birde orada kalan iÅŸ makinesini getirmesini istiyordu ondan! Süleyman’ın önünde iki seçenek vardı. Ya ayda bin 500 dolardan bir buçuk yıllık alacağının üzerine sünger çekip unutacak, ya da iÅŸ makinesini almak karda kışta zorlu bir savaÅŸa giriÅŸecekti.Elbette ki, savaÅŸmayı seçti. Ancak ne Petrosavodsk’a gidecek, ne de bürokratik bir mücadeleyi sürdürmesine yetecek mali imkanları vardı!Bir firmayı Rusya’ya götürüp onlara rehberlik ederek para kazanmak geldi aklına. 1998 bahar ayları boyunca çalmadığı kapı, telefon etmediÄŸi ÅŸirket kalmadı neredeyse. Sonunda Kombassan Holding’le anlaÅŸtı. Åžirketin iki yöneticisini bir hafta süreyle Moskova üzerinden Kuzey Batı Rusya’ya götürecek, karşılığında yüklü bir miktar para kazanacaktı.Holdingin iki yöneticisiyle bir hafta boyunca dolaÅŸtılar. Fabrikalardaki incelemelerden memnun kalan Kombassan, Ä°stanbul’a döner dönmez ödedi Süleyman’ın ücretini. Hem de fazlasıyla.RUS MAFYASI DEVREYE GÄ°RÄ°NCE Ä°ÅžLER KARIÅžTISüleyman, 29 Kasım’da uçtu Petrosavodsk’a. Ä°ÅŸ makinesi, orada iÅŸ yapan Mahmut adlı bir Türk’ün ÅŸantiyesindeydi. Patronu, kaçarken makineyi ona bırakmıştı. Mahmut, ‘Yüklü bir alacağın var. EÄŸer gümrükle olan pürüzler giderilirse, sana bu meblağı vereyim’ dedi.Ä°ÅŸ makinesi, Finlandiya’dan getirilmiÅŸti. Ancak ithal edilen mallara uygulanan vergiler çok yüksek olduÄŸu için ‘geçici ithalat’ yapıldığından, Finlandiya’daki satıcı Alex, hala makinenin sahibi görünüyordu.Süleyman, gümrük pürüzlerini çözmek üzere kollarını sıvadı ama iÅŸler giderek daha karmaşık bir hal alıyordu. Aralık ayında bir gün Rus mafyasından 10 kiÅŸilik bir grup, Mahmut’un ÅŸantiyesinin kapısına dayandı. Makineyi alıp götürmek için bir treyler bile getirmiÅŸlerdi. Yanlarında bir de gümrük görevlisi vardı. Ellerindeki sahte belgelerle ‘Bu iÅŸ makinesi bizim’ diyorlardı.Bereket Mahmut, kolay pes etmedi. Yoksa Süleyman’ın alacağını tahsil etme hayalleri de güneÅŸ gören kar gibi eriyip gidecekti makineyle birlikte.Mahmut’un çağırdığı polis, beklendiÄŸi gibi kimin doÄŸru söylediÄŸini araÅŸtırmaya giriÅŸti. Tabii Gümrük Müdürlüğü’ne baÅŸvurdular. Gümrük sevinmiÅŸti bu baÅŸvuruya. ‘Aaaa biz de o makineyi arıyorduk, yüklü miktarda vergi borcu birikti’ dediler. Vakit geçirmeden bir ‘haciz kararnamesi’ çıkarıp, iÅŸ makinesine el koydular.Durumu Süleyman’a anlatan Mahmut, ‘Sülo geçmiÅŸ olsun’ dedi. Ev tutmasına bile yardım etmiÅŸ olan Mahmut, en az onun kadar üzgündü. Süleyman’ın yenildiÄŸini düşünüyordu. Süleyman pes etmedi. Ä°zleyeceÄŸi rotayı belirlemeye çalışırken zamanının çoÄŸunu oradaki az sayıda Türk’ün uÄŸrak yeri olan bir kafeteryada geçiriyordu. Müdavimlerin bir kısmı binbir zorlukla kurduÄŸu fabrikayı, iÅŸyerini Rus mafyasına ya da gümrüğüne teslim etmek zorunda kalmış iÅŸadamlarıydı.Dertlerini anlatanlara yardımcı olan Süleyman, hep ‘Mahkemeye gidin, hakkınızı arayın’ tavsiyesinde bulunuyordu. Tabii hiçbiri mahkemeye baÅŸvurmayı göze alamıyordu. Süleyman, onlar gibi korkup vazgeçmeyecekti. Kararını vermiÅŸti, Rus gümrüğüne kafa tutacaktı. Hem de Petrosavodsk’ın -20 derecelik soÄŸuÄŸunda yazlık ayakkabılarıyla gezen, parasız pulsuz bir Türk olmasına raÄŸmen.Alex’i bulup, vekaletini Finlandiya’dan göndermesini saÄŸlamak hayli zaman aldı. Evrakları tamamlayarak mahkemeye baÅŸvurduÄŸunda 20 günlük itiraz süresinin son günüydü. Rusya mahkemelerinde birini temsil etmek için illa avukat olmak gerekmiyor, sorunu olan kiÅŸi istediÄŸini vekil tayin edebiliyordu. Süleyman, iÅŸ makinesinin yasal sahibi görünen Alex’i temsilen duruÅŸmalara katılacaktı.Ä°lk duruÅŸma, 21 Ocak 1999’da yapıldı. Bu arada Gümrük uzmanları da boÅŸ durmamış, haciz kararnamesine bir de 200 sayfalık bir araÅŸtırma raporu eklemiÅŸlerdi. Buna raÄŸmen gümrük uzmanları konunun ayrıntılı incelenebilmesi için duruÅŸmanın ertelenmesini istediler. Söylemeseler de asıl amaçları, Süleyman’ın Rusya’daki bir yabancı olarak uÄŸraÅŸmaktan bıkıp, ülkesine dönmesiydi.Ondan sonra ortalama 40 günde bir duruÅŸma yapıldı. Bu arada Süleyman, gümrükle ilgili yasaları hatmediyor, her gün biraz daha hakim oluyordu konuya.HAKÄ°MÄ° KIZDIRINCA DAVA ERTELENDİÜçüncü duruÅŸmaya gelen Gümrük Hukuk Birimi BaÅŸkan Yardımcısı kendinden emin görünüyor, sürekli gülüyordu. Nitekim duruÅŸma baÅŸlayınca anlaşıldı güleryüzünün nedeni. ‘Vekaletin noterden onaylanmış olması gerekirdi. Bu vekalet geçersiz, davanın düşmesi gerekir’ dedi. Yeni gelen kadın hakim de haklı buldu bu itirazı.‘Rusya Medeni Kanununun 45. maddesine göre vekaletinin geçerli olduÄŸunu’ savunan Süleyman’a da kızdı. ‘Rusya kanunlarını bana mı öğreteceksin?’ diye çıkıştı. Sonra da Alex’ten noter onaylı vekalet getirmesi için duruÅŸmayı erteledi.Vekaleti noterden onaylatmak için Finlandiya’ya gitmesi, belki de Rusya’ya geri dönememesi demekti Süleyman’ın. Bunu göze alamazdı. Günlerce sıkıntı içinde dört dönüp durdu. Ancak 13 Nisan’daki duruÅŸmaya üç gün kala, zaman zaman iÅŸ için Rusya’da gelen Alex’in orada kullandığı bir cep telefonu olduÄŸunu hatırladı. Ahıska Türkleri’nden Rusya vatandaşı olan Ahmet adlı bir arkadaşı vardı. Cumartesi gecesi geç vakit ona gidip, yardım istedi. ’Bak kardeÅŸim, bana önce serbestçe her yeri arayabileceÄŸim bir telefon bul. Sonra da araba ve ÅŸoför’ dedi. Ahmet, ev telefonunu gösterdi; ‘Buyur ara.’ KARLI YOLLARDA VEKALET YOLCULUÄžUHeyecanla numaraları çevirdi. Alex’in St.Petersburg’da olduÄŸunu öğrendi. Ahmet’in bulduÄŸu külüstür bir arabayla yola çıktıklarında pazar akÅŸam saatleriydi. Önlerinde sabaha kadar aÅŸmaları gereken 400 kilometrelik karlı buzlu bir yol vardı. Süleyman ve Ahmet, St.Petersburg’a vardığında gün ışımıştı. Verilen adrese gittiklerinde başından aÅŸağı kaynar sular döküldü Süleyman’ın. Acil bir iÅŸi çıkan Alex, ÅŸehirden ayrılmıştı.Yine Ahmet, ÅŸoktan çıkmasını saÄŸladı. Orada da arkadaÅŸları vardı, yardım edebilirlerdi. Vakit geçirmeden gittiler, Ahmet’in arkadaÅŸlarına. Süleyman’ın Ä°stanbul’dan geldiÄŸini öğrenince ÅŸaşırdılar. Ermeniydiler. Çok iyi ağırlayıp, ikramda bulundular. Telefonlarını da Süleyman’ın emrine verdiler.Süleyman, Alex’in telefonunu yarım saat çevirdikten sonra düşürebildi. Alex’in tercümanı çıktı karşısına. Bereket Finlandiya’ya dönmemiÅŸti Alex, 250 km uzaktaki bir sınır kentindeydi. Yine beklemesini rica edip, oraya doÄŸru yola çıktılar. Kar yağıyordu. Ãœstelik araba da teklemeye baÅŸlamıştı. Viborg’a vardıklarında saat 15.00 olmuÅŸtu. Alex yine yoktu. Tercüman, ‘Alex ÅŸehir dışında, gece dönecek’ deyince tepesi attı Süleyman’ın. ‘Onu bul, hemen gelsin’ diye bağırdı.Sinirlenmesi etkisini göstermiÅŸ olacak ki, tercüman birkaç telefon çevirdikten sonra Alex’i buldu. Ä°ki saat kadar sonra Alex notere gelmiÅŸti bile.Vekaletnameyi cebine koyarken derin bir nefes aldı Süleyman. Åžimdi geriye bu vekaleti ertesi gün sabah yapılacak duruÅŸmaya kadar Petrosavodsk’a ulaÅŸtırmak kalıyordu.550 kilometre yol vardı sabaha kadar aÅŸmaları gereken. Acele edince aksilikler de birbirini izliyordu. Araba ikide bir stop ediyor, yeniden hareket ettiÄŸinde de ancak 50-60 kilometre sürat yapabiliyordu. Vakit geceyarısına yaklaşırken Süleyman’ın gözleri kapanmıştı. Bir süre sonra Ahmet uyandırdı onu; ‘Sülo, bir ara uyuklamışım, uyandığımda bir kamyon üzerimize geliyordu, son anda saÄŸa çektim ve kurtulduk’ dedi. O andan itibaren Süleyman bir an bile gözlerini kırpmadı; Ahmet’i uyanık tutmak için sabaha kadar konuÅŸup durdu. Sabah saat 07.00 sıralarında Petrosavodsk’a girdiler.Süleyman, duruÅŸma baÅŸladığında gururla vekaleti kadın hakimin önüne bıraktı. Vekalete bakan hakim ÅŸaşırdı. ‘Dün mü aldın bu vekaleti?’ dedi. Vekaleti alamayacağını uman Gümrük temsilcisi de yıkılmıştı.DAVAYI KAZANDI AMA MAKÄ°NA SATILMIÅžTIBunca çabasına, önüne çıkarılan her engeli aÅŸmasına raÄŸmen mahkeme, Süleyman’ın aleyhine karar verdi. ‘Gümrük Müdürlüğü’nün çıkardığı haciz kararnamesi yerinde’ dediler.Yine geri adım atmadı Süleyman. 10 günlük itiraz süresinin aşılması için sergilenen tüm bürokratik oyunlara raÄŸmen Yargıtay’da temyiz etti davayı. Yargıtay’daki duruÅŸmalar baÅŸlamadan önce Rus hukukçularla görüşerek yardım aldı. Hatta sonraki dört duruÅŸmaya bir Rus avukatla birlikte girdi.Bu arada Ä°stanbul’daki oÄŸlunun sünnet düğününe bile gidemedi Süleyman. Hem bir daha vize alamama korkusundan hem de parasızlıktan.Yargıtay’daki duruÅŸmalar basına da yansıdı. Bir Türk’ün Rus gümrüğüne hukuk zemininde kafa tutması onlara da ilginç gelmiÅŸti. Dava popüler bir haline gelince adaletin pusulası ÅŸaşırmadı. Yargıtay’dan karar, Süleyman’ın lehine çıktı.O kazandığına sevinirken, Gümrük görevlileri son oyunu sahneye koymakla meÅŸgüldü. Makinayı almak üzere gittiÄŸinde, ‘Maalesef! Makineyi sattık’ dediler. Oysa mahkemeye satılmayacağı konusunda yazılı garanti vermiÅŸlerdi!Daha garibi, satış bedelini verebileceklerini söylüyorlardı ama makineyi gerçek deÄŸerinin yüzde 15’ine, yani yok pahasına satmışlardı! Artık Rus mahkemelerine alışmıştı Süleyman. Bir kez de bedel tespiti için gitti mahkemeye. Gümrüğün düzenlediÄŸi sahte belgeleri ortaya çıkardı ve önemli bir ayrıntıyı yakaladı. ‘Piyasa deÄŸeri’ dedikleri rakamla, vergiye esas alınan rakam aynı deÄŸildi. Makinenin gerçek deÄŸerinin vergiye esas alınan miktar olduÄŸunu savundu Süleyman.Sonunda kazandı da. 20 aylık mücadele sonunda makinenin 44 bin 800 dolarlık bedelini tahsil etti. Ä°stanbul’a döndüğünde macerasını anlatmaya söze hep aynı cümleyle baÅŸlıyordu; ‘ArkadaÅŸ, Rusya bir hukuk devletiymiÅŸ.’OKURA PUSULAHakimlerde iÅŸinden oldu1961 doÄŸumlu olan ‘Süleyman’, halen Ä°stanbul’da ve yine Rusya ile iÅŸ yapan bir firmada çalışıyor. O nedenle de gerçek isminin yazılmasını istemedi. Ancak olayın geçtiÄŸi kentlerin isimlerini deÄŸiÅŸtirmeden yazdım.Süleyman, Petrosavodsk’tayken bir gazete haberine çok sevindi. Aleyhine karar veren hakimler, bir defaya mahsus olmak üzere gümrüksüz araç ithal izni tanınan Çernobil maÄŸdurlarından gümrük alınmasına yol açtıkları için görevden alınmışlardı. Adalet yerini bulmuÅŸtu.SONRAKÄ° ÖYKÃœGÃœLDEN KÄ°TAP AYRAÇLARIYaÅŸam öykünüzü bekliyoruzFax: (312) 428 53 18e-mail: fbildirici@ hurriyet.com.tr Mektup adresi: Anlatsam Roman Olur Hürriyet Bürosu Cinnah Cad.No 8 K.Dere/AnkaraWeb sayfası: www.hurriyet.com.tr/anlatsamÂ
button