Rum, Ermeni, Türk, İtalyan, Avusturyalı Hepsi aynı Tarabya sofrasında

Güncelleme Tarihi:

Rum, Ermeni, Türk, İtalyan, Avusturyalı Hepsi aynı Tarabya sofrasında
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2011 00:00

Şake Yarcan (Keğalyan) bir melek anne. Bir kere ‘Tarabya’nın en güzel kızı’. Arkadaşlarının Ses Dergisi’ne gönderdikleri bir fotoğrafla ‘ayın güzeli’ seçildi. Ayhan Işık’ın filminde küçük bir rol bile aldı ama babası Andon’dan gizleyemediği için bu sevdadan vazgeçmek zorunda kaldı. 1960’ların sonunda annesi ve kardeşiyle tası tarağı toplayıp Amerika’ya göçmek üzereyken de Ermeni, İtalyan ve Avusturyalı Adom’a aşık oldu. Tek başına İstanbul’da kaldı. Evlendi, iki çocuğu oldu: Fredi ve Natali.
Fedakar bir anne ve pratik bir ev kadınıydı. İki saat içinde altı-yedi çeşit yemek pişirecek kadar becerikliydi de... Her yemeği gelenekle, özenle, sabırla ve adeta kendine ait bir musikiyle hazırlardı. E, ne de olsa 50’lerin efsanesi Tarabya’daki ‘Garabet’in Meyhanesi’nde yetişmişti. Salah Birsel ve Behçet Kemal Çağlar gibi isimlerin uğradığı bu mekanın bahçesinde büyümüş ve halası Hermine’in rahle-i tedrisinden geçmişti.

ANNE ÖZLEMİ KİTAP YAZDIRDI

Şake Yarcan’ın hayatı 60’ların siyah-beyaz filmlerinin tadındaydı. Kızı Natali’ninkiyse 90’ların renkli kadın dergilerinin... İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz filolojisi okudu Natali, ardından Virginia Marymount Üniversitesi’nde pazarlama master’ı yaptı. Uzun yıllar kimya sektöründe çalıştı. Bu arada Ankaralı Güran Bey ile evlendi, Mey (8) ve Can’ı (2.5) doğurdu. Tıpkı annesi Şake Hanım gibi; yemek yapmaktan hep zevk aldı ve ondan el aldığı tariflerle sofralar donattı.
“Annem 64 yaşında bile canlı ve sevgi dolu bir insandı. Bir gün omuriliğinde küçücük bir tümör çıkıverdi, üç ay içinde büyüdü büyüdü o tümör ve aniden kaybettik onu” diye, gözleri buğulanarak anlatıyor yaklaşık dört yıl önce yaşadığı büyük acıyı Natali B. Gökay.
“Onunla paylaştığımız tariflerin yok olup gitmesine gönlüm razı gelmedi. Bizim ailemiz dünyanın dört bir tarafına göç ettiği için artık küçücük. Hiç aklımda yokken, sırf annemin hatırası için bu kitabı yazdım” diyen Gökay, bazı tarifleri hatırlayamayınca telefona sarılmış: “Paris’teki Amerika’daki akrabalarımı aradım. 89 yaşındaki Marta Teyzem’den portakal reçelinin tarifini istediğimde hüngür hüngür ağladı. Rumların helvaya benzeyen tatlısı ‘koliva’ için de başka bir teyzemi aradığımda çok heyecanlandı.”

TÜRK DEĞİL İSTANBUL MUTFAĞI

Kuru kuru bir yemek kitabı yazmak istemedi Natali B. Gökay. Bu nedenle saatlerce süren neşeli aile sofralarından da, Tarabya’da Dereiçi’nde mahalle arasında ağaç tepelerinde geçen çocukluğundan da izler taşıyor yazdığı kitap. “Hikayesi olmayan herhangi bir tarifi koymadım. Hemen hemen her tarifin altında o yemekle ilgili bir anımı aktarıyorum. Türk mutfağından çok, kültürlerin iç içe geçip kaynaştığı İstanbul mutfağı anlatılıyor bu kitapta.”
Tıpkı annesi gibi; sıcak komşuluklara, yakın dostluk ilişkilerine ve dayanışmaya çok kıymet veriyor Gökay. İmece usülü yemek yapmaya ve sofralar kurmayı da sürdürüyor. Bu nedenle çok sevdiği arkadaşlarının tariflerini de yer vermiş: “Hatta Türk bir arkadaşımın İtalyan kocasının botargalı (dışı mumlanmış balık yumurtası) makarna tarifini bile yazdım.”

PASKALYA DA KUTLANIR ŞEKER BAYRAMI DA

Eşinin Ankaralı ailesinin siyaset konuşulan sofraları onu biraz şaşırttığı için, kendi ailesinden gördüğü bol kahkahalı ve muhabbetli masaları yaşatmaya çalışıyor: “Küçükken bu sofralardan sıkılırdım, oysa şimdi öyle çok özlemini çekiyorum ki... Kendi çocuklarım bu geleneği unutmasın istiyorum. Bizim evde hem Paskalya kutlanır hem de Şeker Bayramı. Özellikle kutlama yemeklerine çok özen gösteriyorum. Mesela sırf sembolik bir değeri olduğu için dört saat uğraşıp Paskalya çöreği pişirebiliyorum.”
Çörek demişken, Gökay’ın asıl büyük tutkusu pasta ve fırın. Çocukları doğduktan sonra çalışma hayatını bırakan Gökay; “Beni hiçbir şey bir pastanede çalışmak kadar mutlu edemezdi herhalde. O kokular başımı döndürüyor, buraya gelmeden önce bile fırına iki çeşit kek attım” diyor.
Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi; ‘Tarifler& Anılar’ kitabı çok kültürlü ve renkli Tarabya sahil kokan Natali B. Gökay’ın sonraki kitabından da ışıl ışıl bir
/images/100/0x0/55eb678ff018fbb8f8beeef3
pastanenin kokuları yükselecek...

O MEŞHUR BİBER DOLMASI

Kitapta ana yemekten mezeye, çorbadan hamur işine ve salatadan tatlıya kadar 80 tarif yer alıyor. İçlerinden en özeliyse bu maceranın başlamasına vesile olan Şake Yarcan’ın çok özel zeytinyağlı dolma tarifi. Soğanı bile iki saatte kavrulan bu dolmanın lezzetini vermesi için bir gün demlenmesi gerekiyor. Tarçın, kuş üzümü, çam fıstığı ve yenibaharla şenlendirilmesine rağmen hafifliği dikkat çekiyor. Tarifi teferruatlı, malzemesi de çok olduğu için buraya yazamıyoruz maalesef.

YEMEK KİTAPLARININ NOBEL’İ

Hazırlanışı iki yılı bulan ‘Natali, Tarifler&Anılar’ yemek kitaplarının Nobel’i sayılabilecek ‘World Cookbook Awards Gourmand’ ödülünü de kazandı. 130 ülkenin 35 kategoride yarıştığı bu yarışmada ‘En İyi Yeni Çıkmış’ kitap Türkiye birinicisi ve dünya üçüncüsü oldu. Yakın bir zamanda İngilizce’ye de çevrilecek bu kitabın fotoğraflarını Can Cömert çekti, görsel tasarımını Ulaş Eryavuz yaptı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!