Romantik tiryaki

ROMANCE AND CIGARETTES
AŞK VE SİGARA
Yön: John Turturro
Oyn: James Gandolfini, Susan Sarandon, Kate Winslet, Steve Buscemi
Tür: Romantik Komedi-Müzikal
Süre: 115’
 �
İster milyarder olun, ister orta halli, aldatmanın, aldatılmanın aileniz ve sizin üzerinizdeki etkisi aynı oluyor. Aldatan önce mutlu, sonra suçlu hissediyor kendini, aldatılansa üzülüyor, yıkılıyor ve öfke duyuyor.

Yukarıda saydıklarımın hiç biri hoş şeyler değil elbette. Aksine can sıkıcı, moral bozucu ve üzücü olaylar.

Aşk ve Sigara işte bu can sıkıcı olayları orta halli bir işçi ailesinin üzerinden anlatıyor ve de nasıl beceriyorsa izleyenleri müthiş bir keyif vermeyi başarıyor.

SIRADAN HİKAYEYE MAKYAJ

Filmden alınan keyfin arkasında yatan nedenlerin başında hikayenin müzikler eşliğinde ve esprili bir dille perdeye yansımış olması geliyor.

Karşımızda sıradan bir aldatma hikayesi, karikatür gibi tiplemeler var oysa. Film, süslenip, makyajlanmasa seyri pek de çekici olmayabilecek olaylar bunlar. 0

Ama ne gam. Hikayemiz güçlü oyuncu kadrosu ve müthiş müzikler eşliğinde anlatılıyor. Ve de tadına doyum olmuyor.

Orta sınıf işçi ailesine mutfakta geçen bol küfürlü bir karı koca kavgasıyla merhaba diyoruz. Orta yaş krizi eşiğindeki Nick Murder (muhteşem oyunuyla James Gandolfini) kızıl afet Tula’ya (Kate Winslet) sırılsıklam aşık. Nick’in karısı, üç çocuğunun annesi Kitty (Susan Sarandon) bu tutkulu aşkı öğrenince beyninden vurulmuşa dönüyor. Bu aldatma tüm aile bireylerine hüzün, öfke, pişmanlık ve acı olarak yansıyor. Nick ise eşi ve sevgilisi, pişmanlık duygusu ve aşkı arasında sıkıştıkça eziliyor, küçülüyor, ne yapacağını şaşırıyor. Aşk ona öyle bir dert getiriyor ki sonunda aşkla, üzerinde “sigara öldürür” yazan paketin içindekileri aynı kefeye koyacak duruma geliyor; “aşk ve sigara” diyor, “başıma ne geldiyse onlardan geldi”.

KIZIL AFET KATE

Aşk ve Sigara, kara komedilerin vazgeçilmez oyuncusu John Turturro’nun kamera arkasına geçtiği üçüncü film. Turturro’nun filminin oyuncu kadrosu birbirinden yetenekli isimlerden oluşuyor. Karı koca olarak izlediğimiz James Gandolfini ve Susan Sarandon muhteşem bir ikili oluşturmuşlar. O kadar içten ve doğal bir oyunculuk sergiliyorlar ve aralarında geçen diyaloglar o kadar gerçek hayattan alınma ki, onları izlerken kendimizi komuşunun evini gözetliyor gibi hissediyoruz.

Kate Winslet her ne kadar karikatürize edilmiş bir karakteri, arzulanan afet rolünü oynasa da kızıl saçları ve güzelliğiyle rolüne son derece uygun bir görünüm çiziyor. Tuhaf aksanlı, ağzı bozuk Tula’yı canlandırırken cinselliğini ön plana çıkardığı sahnelerde son derece cesur davrandığını da es geçmemek gerek.

Gelelim filmin, hikayesinin sıradanlığını gözardı etmemizi sağlayan özelliğine. Bu Amerikan işçi sınıfı operası derdini müzikler eşliğinde anlatıyor bize. Filmde her duruma, her olaya uygun müzikler seçilmiş. Karakterlerin kendilerini ifade etmekte zorlandığı durumlarda, James Brown, Nick Cave şarkıları konuşuyor. Onlar dillerden düşmeyen bu şarkıları söylerken hayal kuruyor, düşünme fırsatı yakalıyor ve kendilerine uygun çıkış yolunu bulmaya çalışıyorlar.

Çözümü, teselliyi şarkılarda aramak, kendimizi şarkılarla ifade etmek çoğumuzun yaptığı bir şey değil mi zaten? Aşk ve Sigara’daki şarkıları dinlerken bile kendi hayallerimize daldığımıza göre müziğin yaşantımız ve izlediklerimiz üzerindeki etkisini siz düşünün artık.

Şarkıların çoğunu filmin oyuncuları seslendiriyor. Kimi şarkılar dans eşliğinde söyleniyor. Bu nedenle filmin en hüzünlü sahnelerinde bile bir şenlik havası hakim.

2005 yılı Venedik Film Festivali’nde, Altın Aslan’a aday gösterilen Aşk ve Sigara’nın yapımcılığını Joel ve Ethan Coen’in üstlendiğini hatırlatalım ve noktayı şöyle koyalım; enfes müzikler ve danslarla süslenmiş bir kara komedi izlemek istiyorsanız Aşk ve Sigara tam size göre.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

Ana kuzusu büyüyor

Büyüme, yetişkinliğe geçiş hikayelerinde bu ara ciddi bir artış var. Amerika’dan gelen Başparmak da merkezine 17 yaşındaki bir genci alıyor ve perdeye onun hikayesini yansıtıyor.

Justin Cobb ilerleyen yaşına rağmen parmağını emmeye devam eden bir genç. Ailesi ve bozulan dişlerini düzelttirmek için gittiği ortodontistinin uyguladığı yöntemler işe yaramayınca okulun önerisiyle hap almaya başlıyor. Justin haplarla hayatını düzene sokmaya çalışırken, annesi ile ilgili korkularının da giderek su yüzüne çıktığını görüyoruz.

Başparmak, sürükleyici bir büyüme hikayesi. Orijinal hikayesi ve Tilda Swinton, Keanu Reeves gibi ünlü isimlerin de aralarında bulunduğu oyuncu kadrosuyla ilgiyle izleniyor.

FROSTBITEN

Komik bir vampir filmi

Bu haftanın sürprizi olarak nitelendirebileceğimiz Vampirlerin Şafağı, İsveç’te çekilen ilk vampir filmi.

Yılın önemli bir bölümünü karanlıkta, güneş ışığından yoksun geçiren bu ülkede geçen film atmosfer yaratımı açısından bu şansını iyi değerlendirmiş.

Vampirlerin Şafağı, korku ve komedi unsurlarını aynı potada eriten ilginç bir vampir filmi. Hem korkmak hem de gülmek isteyenler için ilginç bir deneyim olabilir.

�
İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
SHEITAN
Yön: Kim Chapiron
Oyn: Vincent Cassel, Olivier Barthélémy, Leïla Bekhti
Tür Korku
Süre: 94 dk.

 Şeytana kanma
 
Fransız sineması ve saygıdeğer oyuncuları ne yapacaklarını bilemez haldeler.

Oysa Vincent Cassel, önceki filmlerinde ve bu yıl Cannes Film Festivali’nin açılış ve kapanışını sunarken ne kadar da aklı başında görünüyordu.  İçimizdeki Şeytan filmindeki o saçma rolüne kendini kaptırmış olması şaşırtıcı doğrusu.

Bir grup gencin şeytana tapan bir ailenin kırsaldaki evinde başlarına gelenleri anlatan İçimizdeki Şeytan, seks, kan, vahşet biraraya getirilince ve de abartılınca ekileyici olduğunu sanan filmlere güzel bir örnek teşkil ediyor.

Korkuya Fransız bakışı itici olmaktan öteye gidememiş. İçimizdeki Şeytan, haftanın en anlamsız filmi.

MELISSA P

Ergenlik çağındaki bir kızın günlüklerinden oluşan Yatmdan Önce Yüz Saç Fırçası Darbesi adlı kitap, dünya çapında olduğu kadar ülkemizde de büyük ilgi görmüştü.

Bu kitaptan yola çıkılarak çekilen Melissa P., 16 yaşındaki Melissa’nın kendini keşfetme sürecini, cinselliği keşfini ve yetişkinliğe geçişini konu alıyor. Genç kızın cüretkar tavırları onu ahlaki bir çöküşün eşiğine getiriyor.

Melissa P.’nin pek bir derinliği olmadığı ve daha çok kitabı okuyup, sevmiş olanlara hitap ettiği ortada. Ülkesi İtalya’da bile beklediği ilgiyi göremeyen film bakalım ülkemizde nasıl karşılanacak?

�