Romanda baÅŸka bir kimliÄŸim var

Güncelleme Tarihi:

Romanda baÅŸka bir kimliÄŸim var
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2012 00:00

Gazeteci yazar Yazgülü Aldoğan’ın ‘Ve Güneşi Göremedi Şafak’ adlı ikinci romanı çıktı. Aldoğan’ın ‘bu kez aseksüel bir roman yazdım’ dediğine bakmayın, yine erotizmin sınırlarında dolaşıyor...

Haberin Devamı

 Gazete yazılarınızda siyasi ve sosyal konular ağırlıkta. Romandaysa kadını eksen alan aşk ve ikili ilişkileri anlatıyorsunuz, neden?
- Gazetede başka bir şapkam var ve bundan memnunum. Bu, hayatımın bir parçası. Beynimin bir yarısı buna ayrılmış, buna kafa yoruyor. Ama roman yazarken başka bir kimliğimi açığa çıkarıyorum. Bundan da zevk alıyorum. Ayrıca hayatta aşk ve ikili ilişkiler de insanların olmazsa olmazı, hayatlarının çok önemli bir parçası, bu konu beni de çok ilgilendiriyor ve ciddiye alıyorum.
Gerçeklerden bir nebze olsun kaçış diyebilir miyiz?
- Hayır, tam tersine, başka gerçeklerle yüz yüze gelmek!
Yeni eser bir roman olarak kısa sayılabilir, sadece 164 sayfa. Günümüzün temposuna uysun diye bilinçli bir tercih mi bu kurgu ve kısalık?
- Evet, tam da günümüzün romanı oldu. Artık kimse uzun tasvirler ve kalın kitaplar okuyacak vakit bulamıyor. 140 karakterle anlaştığımız bir dönemdeyiz. Sosyal medya hayatımızı istila etti. Kimsenin bir kitaba gömülüp günler geceler harcayacak zamanı yok. Bunun için hızlı ve kısa. Başlayıp bitirecek. Yarım bıraksa unutuyor bir daha eline alana kadar. Ayrıca önemli olan söyleyeceğini kısa yazabilmek. Ben istesem bu kitabı üç bölüm daha uzatır, iki karakter daha koyardım. E ne olacak? Neyi değiştirecek? Zaten anlattım ne demek istediğimi. Gevezelik etmektense böylesi daha iyi. Pek çok ünlü yazarın kalın kitaplarını, bir editör olarak yarı yarıya kısaltırdım yayınlamadan önce!
Bir kadının ayrılma sonrası duygularını çok iyi anlatıyorsunuz. Kendini beğenmeme, çok ağır cezalandırma, hayattan kopma... Neden biz böyleyiz?
- Kadın terk edildiği zaman uzun bir yüzleşme dönemi geçiriyor. İçine dönüyor ve kendini sorguluyor, suçu kendinde arıyor. Bu, yaşanması gereken ama çok sancılı bir dönem. Ve kadın bu dönemde kendine çok zarar veriyor. Aslında bütün kadınların yaşadığı bu dönemi özellikle onlara ayna tutmak için de yazdım, ‘bakın bu kadarına da değmez’ demek için.
Romanda dört bölüm var, özellikle son iki bölüm çok sürprizli. Tümden kurgu bir roman mı yoksa yaşanmış olaylardan esinlendiğiniz oldu mu?
- YaÅŸanmış olaylardan esinlendiÄŸim doÄŸru, daha doÄŸrusu anlatılan yerler, hatta tipler hep gerçek hayatta gittiÄŸim, gördüğüm yerler, konuÅŸtuÄŸum kiÅŸiler. Bazıları yazarken gözümün önünde duruyor adeta! Onun için de kurgu olmasına raÄŸmen çok gerçek gibi algılanıyor.Â
Gazeteci gerçeğin peşindedir, yeniden yaratıp kurgu yapmak nasıl?
- Uzun süren dergicilik yaşamımda kapak hikâyelerini yazmayı severdim. Perşembe gecesi belgeler, dosyalarla eve kapanır, sabaha kadar 20-30 sayfada konuyu toparlardım. Bir doymuşluk var, şimdi de araştırıp belgeler bulup gerçek olayları yazabilirim. Ama kurgu daha eğlenceli. Mühendislik yapıyorsun bir türlü. Kahramanları yaratıyor, onları konuşturuyor, olmadı değiştiriyor, olayları ekliyorsun. Bazen onlar senin önünde gidiyor, bazen sen onları hizaya getiriyorsun. Mesela bu romanda final mutlu sondu. Sonradan değişti.

 

 


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!