Rolü alamayacaktı
Güncelleme Tarihi:
Kemal DOĞAN /HAMBURG
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2004 00:56
Türk yönetmen Ayşe Polat’ın ‘En Garde’ adlı filmi, İsviçre’de yapılan 57. Locarno Film Festivali’nde, ikinci büyük ödül olan Gümüş Leopar’ı aldı. Filmin başrol oyuncusu Pınar Erincin’e de En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. 21 yaşındaki Erincin, rolü alabilmek için dört kez seçmelere katılmak zorunda kalmış. Genç oyuncu, ‘Tam umudumu kesmek üzereydim ki, rolü aldığım haberi geldi’ diyor.
Önce Fatih Akın’ın çektiği Duvara Karşı, şimdi de Ayşe Polat’ın ‘En Garde’ filmi. Almanya’da yaşayan Türk yönetmen ve oyuncular, sinema dünyasında gururumuz olmaya devam ediyor. Üstelik Malatyalı yönetmen Ayşe Polat’ın filmi En Garde bize İsviçre’de yapılan 57’nci Locarno Film Festivali’nde iki ödül birden getirdi.
En iyi film ödülü dışında, en iyi kadın oyuncu ödülü de ilk kez bir sinema filminde rol alan 21 yaşındaki Pınar Erincin’in oldu.
Pınar röportaj öncesi hala ödül kazanmanın heyecanını yaşıyordu.
- Henüz 21 yaşındasınız, bu ödülü bekliyor muydunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse hiç beklemiyordum. Benim için de büyük sürpriz oldu. Ama şunu söyleyebilirim. Çok mutlu ve gururluyum.
- Oyunculuğa olan ilginiz nasıl başladı?
Annem ve babam, ikisi de tiyatrocu. Onlarla birlikte ilk sahneye çıktığımda 6 yaşındaydım. Oradan kazandığım parayla bana ilk piyanomu almışlardı zaten. Annemin kurduğu Wupper Tiyatrosu’nda pek çok kez sahneye çıktım.
Şu sıralar aynı tiyatroda yönetmenlik yapıyorum. Alman televizyonlarında yayınlanan Kobra Takibi, Zoko gibi dizilerde de çeşitli rollerim oldu.
Bunlar, genelde Almanya’da yaşayan Türk kızı rolleriydi. Aldığım ödülden sonra bu klişeden kurtulmayı umuyorum.
- Hangi rollerle yıkacaksınız bu klişeyi?
Beni Almanya’da yaşayan Türk kızı klişesinden kurtaracak her türlü rol olabilir. Almanya’daki Türk kızlarının kültür çatışması yaşaması, zorla birileriyle evlendirilmesi gibi şeyler geçmişte kaldı artık. Bunları aşmalıyız diye düşünüyorum.
ARADA KALMA SORUNUM YOK
- Tiyatro ve televizyon dizilerinden sonra sinemada rol almanız kolay olmuştur...
Yok, o kadar da kolay olmadı aslında. ‘En Garde’ filmi için birkaç ay boyunca oyuncu aradılar, seçmeler yaptılar.
Ben ilk denemelerimde kabul edilmedim. 4 kez katıldım seçmelere. Tam umudu kesmiştim ki, seçmeleri kazandığım haberi geldi.
- Filmde Almanya’da dışlanmış bir kızı canlandırıyorsunuz. Yurtdışında yaşayan bir Türk kızı olarak kendinizden birşeyler buldunuz mu bu rolde?
Dışlanma gibi bir sorun yaşamadım hiç. Ben orada doğup büyüdüğüm için bu tür problemlerle karşılaşmadım. Ama kültür farklılıklarının farkındayım. Sonunda nereden geldiğimi, nereye ait olduğumu biliyorum.
Her yıl Türkiye’ye geliyorum. Arada kalma gibi bir sorunum yok. Berivan karakterine bu anlamda kendimden bir şey kattığımı söyleyemem.
İNANIYORSAM SOYUNABİLİRİM
- Ayşe Polat’la çalıştığınız ilk filmde ödül aldınız. Çalışmak istediğiniz başka yönetmenler var mı?
Fatih Akın’ın filmlerini çok seviyorum. Almanya’daki Türkler’in farklı bir şeyler yapabileceğini gösterdiğini düşünüyorum. Yüksel Yavuz da beğendiğim yönetmenler arasında.
Ben Türk filmlerini seyrederek büyüdüm. Türkan Şoray’ı çok beğeniyorum. Yabancılardan ise Winona Ryder diyebilirim.
- Avrupa sineması kimi zaman erotizmi ön plana çıkarabiliyor. Çıplak sahnelerin olacağı bir teklif alırsanız kabul eder misiniz?
Rejisör olması gerekiyor diyorsa ve ben de film için gerçekten gerekli olduğuna ikna olursam olabilir. Anlamsız bir şey olduğunu düşünürsem kabul etmem.
- Piyano, gitar çalıyorsunuz. Bale eğitimi aldınız ve şimdi de şan dersleri... Bu yeteneklerinizi kullanabileceğiniz bir filmde rol almak ister misiniz?
Tabii ki! Baleyi bıraktım, ama şan derslerine devam ediyorum. Kendimi her yönde geliştirmem lazım. Bundan sonra Berlin’de yaşamayı düşünüyorum.
Konservatuvara girip, oyunculuk eğitimi alacağım. Limitlerimi bilirim. Şu anda çok profesyonel olmadığımın farkındayım. Bu nedenle kendimi geliştirmek istiyorum.n Ömür GEDİK
Jüriden emin olamadık
En Garde’nin yönetmeni Ayşe Polat, dört yılını harcadığı filminin ödül kazanmasını ‘sürpriz’ olarak değerlendirdi. Genç yönetmen ‘Filme ben çok güveniyordum, seyirciler beğenmişti ama jürinin nasıl değerlendireceğini kestiremiyorduk’ diye konuştu.
Bir yurtta kalan 16 yaşındaki iki kızın öyküsünü anlatan ‘En Garde’ filmi, yönetmeni Ayşe Polat’ın altıncı sinema filmi. 33 yaşındaki Polat, tüm filmlerini severek yaptığını ama bu film için sadece 3 yılını araştırma ve senaryoya verdiğini söylüyor.
- Festivalde filme ilgi nasıldı?
Festivalde film beş kez gösterildi. Her seferinde yaklaşık 2 bin kişi izledi.
Ben ve ekibim müthiş heyecanlıydık, adeta titriyorduk. Çünkü filmi son anda bitirmiştik. Daha bizim dışımızda kimse filmi görmemişti.
- Gümüş Leopar sizin için sürpriz oldu mu?
Film seyirciler tarafından beğenilmişti ama jürinin nasıl değerlendireceğini kestiremiyorduk, o açıdan sürpriz oldu.
- Daha önce Ankara’da festivalde ‘Sofia Hatun’ filmi ile ödül aldınız. Ödül almak önemli mi bir rejisör için?
İnkar edilmeyecek bir gerçek var: Böyle önemli bir ödül almak bundan sonraki işinizi inanılmaz derecede kolaylaştırıyor, önünüzü açıyor.
Teşvik almaktan tutun, beraber çalıştığınız oyuncu seçimine kadar her konuda özgürlük getiriyor.
- Fatih Akın, Yüksel Yavuz, Buket Alakuş, Kahraman Yavuz da Hamburglu. Bu başarı Hamburg’un havasından mı, suyundan mı kaynaklanıyor?
Zaten biz aynı nesiliz. İyi tanışıyoruz. Bilemeyeceğim sır nerede ama ilk Hamburglu Türk kökenli başarılı yönetmen Tevfik Başer’dı.
Bence Hamburg Film Teşvik Dairesi çok başarılı. İyi destek veriyor, yetenekleri, güzel senaryoları değerlendirmesini iyi biliyor.
- Filmin bütçesi ne kadardı?
‘En Garde’ yaklaşık 1,2 milyon Euro’ya mal oldu.
Ayşe Polat kimdir
Malatya’da 1970’de dünyaya geldi. 1978’den beri Almanya’da yaşıyor. İşçi ailesinin çocuğu. İlk filmlerini 15 yaşında video kamerasıyla çekti. Bremen’de felsefe, kültür bilimleri ve Alman dili ve edebiyatı okudu. Daha sonra Film Yüksek Okulu’nda eğitim gördü. İlk uzun metrajlı filmi olan ve Hilmi Sözen’in başrolü oynadığı ‘Auslandstournee’yi (Yurtdışı Turnesi) 1997’de çekti. ‘En Garde’ 28 Ekim’de Almanya’da vizyona girecek.
En iyi film ödülü dışında, en iyi kadın oyuncu ödülü de ilk kez bir sinema filminde rol alan 21 yaşındaki Pınar Erincin’in oldu.
Pınar röportaj öncesi hala ödül kazanmanın heyecanını yaşıyordu.
- Henüz 21 yaşındasınız, bu ödülü bekliyor muydunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse hiç beklemiyordum. Benim için de büyük sürpriz oldu. Ama şunu söyleyebilirim. Çok mutlu ve gururluyum.
- Oyunculuğa olan ilginiz nasıl başladı?
Annem ve babam, ikisi de tiyatrocu. Onlarla birlikte ilk sahneye çıktığımda 6 yaşındaydım. Oradan kazandığım parayla bana ilk piyanomu almışlardı zaten. Annemin kurduğu Wupper Tiyatrosu’nda pek çok kez sahneye çıktım.
Şu sıralar aynı tiyatroda yönetmenlik yapıyorum. Alman televizyonlarında yayınlanan Kobra Takibi, Zoko gibi dizilerde de çeşitli rollerim oldu.
Bunlar, genelde Almanya’da yaşayan Türk kızı rolleriydi. Aldığım ödülden sonra bu klişeden kurtulmayı umuyorum.
- Hangi rollerle yıkacaksınız bu klişeyi?
Beni Almanya’da yaşayan Türk kızı klişesinden kurtaracak her türlü rol olabilir. Almanya’daki Türk kızlarının kültür çatışması yaşaması, zorla birileriyle evlendirilmesi gibi şeyler geçmişte kaldı artık. Bunları aşmalıyız diye düşünüyorum.
ARADA KALMA SORUNUM YOK
- Tiyatro ve televizyon dizilerinden sonra sinemada rol almanız kolay olmuştur...
Yok, o kadar da kolay olmadı aslında. ‘En Garde’ filmi için birkaç ay boyunca oyuncu aradılar, seçmeler yaptılar.
Ben ilk denemelerimde kabul edilmedim. 4 kez katıldım seçmelere. Tam umudu kesmiştim ki, seçmeleri kazandığım haberi geldi.
- Filmde Almanya’da dışlanmış bir kızı canlandırıyorsunuz. Yurtdışında yaşayan bir Türk kızı olarak kendinizden birşeyler buldunuz mu bu rolde?
Dışlanma gibi bir sorun yaşamadım hiç. Ben orada doğup büyüdüğüm için bu tür problemlerle karşılaşmadım. Ama kültür farklılıklarının farkındayım. Sonunda nereden geldiğimi, nereye ait olduğumu biliyorum.
Her yıl Türkiye’ye geliyorum. Arada kalma gibi bir sorunum yok. Berivan karakterine bu anlamda kendimden bir şey kattığımı söyleyemem.
İNANIYORSAM SOYUNABİLİRİM
- Ayşe Polat’la çalıştığınız ilk filmde ödül aldınız. Çalışmak istediğiniz başka yönetmenler var mı?
Fatih Akın’ın filmlerini çok seviyorum. Almanya’daki Türkler’in farklı bir şeyler yapabileceğini gösterdiğini düşünüyorum. Yüksel Yavuz da beğendiğim yönetmenler arasında.
Ben Türk filmlerini seyrederek büyüdüm. Türkan Şoray’ı çok beğeniyorum. Yabancılardan ise Winona Ryder diyebilirim.
- Avrupa sineması kimi zaman erotizmi ön plana çıkarabiliyor. Çıplak sahnelerin olacağı bir teklif alırsanız kabul eder misiniz?
Rejisör olması gerekiyor diyorsa ve ben de film için gerçekten gerekli olduğuna ikna olursam olabilir. Anlamsız bir şey olduğunu düşünürsem kabul etmem.
- Piyano, gitar çalıyorsunuz. Bale eğitimi aldınız ve şimdi de şan dersleri... Bu yeteneklerinizi kullanabileceğiniz bir filmde rol almak ister misiniz?
Tabii ki! Baleyi bıraktım, ama şan derslerine devam ediyorum. Kendimi her yönde geliştirmem lazım. Bundan sonra Berlin’de yaşamayı düşünüyorum.
Konservatuvara girip, oyunculuk eğitimi alacağım. Limitlerimi bilirim. Şu anda çok profesyonel olmadığımın farkındayım. Bu nedenle kendimi geliştirmek istiyorum.n Ömür GEDİK
Jüriden emin olamadık
En Garde’nin yönetmeni Ayşe Polat, dört yılını harcadığı filminin ödül kazanmasını ‘sürpriz’ olarak değerlendirdi. Genç yönetmen ‘Filme ben çok güveniyordum, seyirciler beğenmişti ama jürinin nasıl değerlendireceğini kestiremiyorduk’ diye konuştu.
Bir yurtta kalan 16 yaşındaki iki kızın öyküsünü anlatan ‘En Garde’ filmi, yönetmeni Ayşe Polat’ın altıncı sinema filmi. 33 yaşındaki Polat, tüm filmlerini severek yaptığını ama bu film için sadece 3 yılını araştırma ve senaryoya verdiğini söylüyor.
- Festivalde filme ilgi nasıldı?
Festivalde film beş kez gösterildi. Her seferinde yaklaşık 2 bin kişi izledi.
Ben ve ekibim müthiş heyecanlıydık, adeta titriyorduk. Çünkü filmi son anda bitirmiştik. Daha bizim dışımızda kimse filmi görmemişti.
- Gümüş Leopar sizin için sürpriz oldu mu?
Film seyirciler tarafından beğenilmişti ama jürinin nasıl değerlendireceğini kestiremiyorduk, o açıdan sürpriz oldu.
- Daha önce Ankara’da festivalde ‘Sofia Hatun’ filmi ile ödül aldınız. Ödül almak önemli mi bir rejisör için?
İnkar edilmeyecek bir gerçek var: Böyle önemli bir ödül almak bundan sonraki işinizi inanılmaz derecede kolaylaştırıyor, önünüzü açıyor.
Teşvik almaktan tutun, beraber çalıştığınız oyuncu seçimine kadar her konuda özgürlük getiriyor.
- Fatih Akın, Yüksel Yavuz, Buket Alakuş, Kahraman Yavuz da Hamburglu. Bu başarı Hamburg’un havasından mı, suyundan mı kaynaklanıyor?
Zaten biz aynı nesiliz. İyi tanışıyoruz. Bilemeyeceğim sır nerede ama ilk Hamburglu Türk kökenli başarılı yönetmen Tevfik Başer’dı.
Bence Hamburg Film Teşvik Dairesi çok başarılı. İyi destek veriyor, yetenekleri, güzel senaryoları değerlendirmesini iyi biliyor.
- Filmin bütçesi ne kadardı?
‘En Garde’ yaklaşık 1,2 milyon Euro’ya mal oldu.
Ayşe Polat kimdir
Malatya’da 1970’de dünyaya geldi. 1978’den beri Almanya’da yaşıyor. İşçi ailesinin çocuğu. İlk filmlerini 15 yaşında video kamerasıyla çekti. Bremen’de felsefe, kültür bilimleri ve Alman dili ve edebiyatı okudu. Daha sonra Film Yüksek Okulu’nda eğitim gördü. İlk uzun metrajlı filmi olan ve Hilmi Sözen’in başrolü oynadığı ‘Auslandstournee’yi (Yurtdışı Turnesi) 1997’de çekti. ‘En Garde’ 28 Ekim’de Almanya’da vizyona girecek.