Rolling Stone’un o meşhur şarkısı olmak isterdim

Güncelleme Tarihi:

Rolling Stone’un o meşhur şarkısı olmak isterdim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2011 00:00

Karısı Dee’nin (Deniz) yarı Türk olmasından mı yoksa markasının burada sevilmesinden midir, bilinmez. Tommy Hilfiger’in memleketimize özel bir düşkünlüğü var. Bay Hilfiger ile New York Moda Haftası’ndaki defile öncesi konuştuk. Hayatından çok memnun olduğunu söylese de, “Eğer bir şarkıyla özdeşleşecek olsam kesinlikle Rolling Stone’nun I Can Get No Satisfaction’ını -Bir Türlü Tatmin Olamıyorum’ seçerdim” diyor; “Çünkü hep daha fazlasını istiyorum...”

Türkiye bir anlamda eşinizin memleketi sayılır. Sık geliyor musunuz?
- Karımın babası Türk. İstanbul’a zaten bayılıyorum. Bir yaz Bodrum’daydık, harikaydı. Bir süre önce Ankara’ya da geldik. Neredeyse her gece baklava ve ıspanaklı börek yedim. Yoğurtlu kebap favori Türk yemeğim, kuzuyu da seviyorum.

İstanbul ve Bodrum’u anladım da Ankara’da ne işiniz vardı? Oraya bir tek siyasetçilerin yolu düşer çünkü...
- Üvey oğlumun tenis turnuvası için gelmiştik. Babası Gianni Ocleppo geçmişte ünlü bir tenisçiydi. İki hafta boyunca her gün tenis maçı izledik. İstanbul’dan sonra Ankara’da küçük bir şok geçirdik aslında.

Ankara’da sıkılmadınız mı? Neler yaptınız?
- Bir alışveriş merkezine gitmiştik mesela. Dondurma yiyerek öylesine dolaşırken karım bir mücevher mağazası gördü ve aniden ‘Sevan’ diye bir çığlık attı. Sevan Bıçakçı’nın mücevherlerini görünce inanılmaz heyecanlandı ve oradan güzel bir alışveriş yaptık.

Bu yıl 25. yılınızı kutluyorsunuz. Hazır giyim sektöründe ayakta kalmak için uzun bir süre. Bunu neye bağlıyorsunuz?
/images/100/0x0/55eb227df018fbb8f8ad7518

- Başarımın en büyük sırrı etrafımda doğru insanların olması. Harika bir ekiple çalışıyorum. ABD’de yarattığımız bu standardı Avrupa ve Asya’ya da taşıdık.

Dünyanın her yerine Amerikan yaşam tarzı mı ihraç ediyorsunuz Tommy Hilfiger markasıyla?
- Logomuzu taşıyan her ürünün Amerikan yaşam tarzı kodlarını taşıdığını inkar edemem.

HEM İYİMSER HEM GERÇEKÇİYİM

Her zaman çok enerjik, hayat dolu ve güler yüzlüsünüz. 60 yaşında bunu nasıl beceriyorsunuz?

- Çok mutlu bir insanım ve kendimi çok şanslı hissediyorum. Aynı zamanda çok iyimser biriyim. Çok çalışmak ve yaptığım işe yoğun bir şekilde odaklanmak da beni canlı tutuyor.

İyimser biriyim dediniz ama gerçekçi bir tarafınız da var. İyimserlik ve gerçekçiliğe bir arada az rastlanır değil mi?
- Bence hem gerçekçi hem de iyimser olmak mümkün. Bir konuda başarısız olduğunda ayağa kalk ve denemeye devam et. Yere kapaklanmak her şeyin bittiği anlamına gelmez, ayağa kalkmak zorundasın. Eğer yeterli isteğin varsa mutlaka bir çıkış yolu bulursun. Benim prensibim budur.

Müzikle çok yakından ilgilendiğinizi biliyoruz. Ayrıca markanın kimliğinde de önemli bir rolü var.
- Ben henüz öğrenciyken ve moda tasarımcısı olacağımı bilmezken bile; müziği her şeyin önüne koydum. Hatta gençken müzisyen olmak istiyordum. Fakat işler başka türlü gelişti. Moda eğitimi almadım ve biraz da el yordamıyla kendi kendime öğrendim. Bir işi kendi başınıza öğrenmeye kalkıştığınızda daha çok hata yapıyorsunuz. O günlerden beri de fazla değişmedim.

Nasıl yani?
- Çünkü hala hatalar yapıyorum ve hata yapmayı seviyorum. Hata yapmak kadar öğretici bir şey olamaz bu hayatta. Ama bazı insanlar bunu öğrenme fırsatı olarak görmüyor ve kendilerini dövüp duruyor.

SABAHLARI NİNNİ DİNLİYORUM

Hayattaki en büyük hatanız hangisiydi?

- Bu işe ilk başladığımda People’s Place diye bir marka kurmuştum. Fakat para-pulla ilgili konuları pek önemsemedim. Devam etmek için yeterli parayı bulamadığım için de iflas ettim. Fakat sonradan aklım başıma geldi.

En büyük başarınız nedir peki?
- Markamı 25 yıl ayakta tutmak. Moda sürekli değişen bir şey olduğu için 25 yıl boyunca değişimi yakalamak güç bir iş. Fakat aynı zamanda çok da eğlenceli.

Markanın gelecek planları neler?
- Dünyanın her yerine yayılmak. İmajımızı sürdürürken bir yandan da sürekli sürprizler yapıp şaşırtmak. Bazen kesimlerde ve kumaşlarda, bazen aksesuarlarda, bazen reklam kampanyalarında bazen de mağaza tasarımlarında...

Uyandığınızda ilk olarak hangi müziği dinliyorsunuz?
- Şu aralar çocuklar için hazırlanan şarkılar. Çünkü oğlum Sebastian Thomas henüz bir yaşında ve hala ninni dinliyor.

Epeyce rahatlatıcı olmalı...
- Evet sakinleştirici olduğunu kabul ediyorum ama bir süre sonra bıkıyorsunuz.

Markanızı bir şarkıyla özdeşleştirecek olsaydınız, hangi şarkı olurdu bu?
- Rolling Stone’dan I Can’t Get No Satisfaction (Bir Türlü Tatmin Olamıyorum). Aslında şu an hayattan tatmin olmuş durumdayım ama hep daha fazlasını ve farklı olanı istiyorum...

DÜNYAYI DOLAŞAN KOLEJLİ STİLİ

Bu yılki gündeminizin en önemli maddesi ‘Prep Collection’ (Kolejli Koleksiyonu). The Official Preppy Handbook (Kolejlinin Resmi El Kitabı) kitabının yazarı ünlü gazeteci Lisa Birnbach ile ortak, ilginç bir çalışmaya da imza attınız.
- Yeni bir koleksiyonu eski yöntemlerle tanıtmak istemiyordum. Bunun için bir fikir geliştirdik, Lisa ile ‘Prep World’ turuna çıkıyoruz. Nisan’da New York’tan yola çıkarak Madrid’den Tokyo’ya kadar 12 şehre uğrayacağız. Gittiğimiz yerlerde alışılmadık mekanlarda pop-up store’lar (geçici küçük dükkanlar) açarak preppy stilini anlatacağız.

Siz nasıl yorumluyorsunuz bu tarzı?
- Yetişkin olmak... Kumaş ve materyal kalitesine çok önem vermek... Kesimlerin cuk oturması... Ben gençken kolejli stili ragbi tişörtleri ve jean’lerden ibaretti. Artık rahat giyime lüks duygusu getiriyoruz, kaşmir gibi dokuları bile kullanıyoruz. Yakalardan kol ağızlarına kadar bütün detayların çok daha zarif ve şık olmasına dikkat ediyoruz. Parçaları karıştırıp kullanmayı iyi biliyoruz ve bizce giyinmenin en eğlenceli kısmı da bu zaten.

Karıştırmayı neredeyse bir sanat olarak algılayanlar da var...
- Bana göre stil sahibi olmanın en önemli unsuru bu. Eğer bu konuda doğal bir yeteneğiniz yoksa yardım almanız gerekebilir.

Kolej stilinin belli bir geleneğe dayandığını söylüyorsunuz. Siz de kendi geleneğinizi mi yaratmak istiyorsunuz?
- Evet, kesinlikle. Serin duruşlu ve klasik Amerikan spor giyim mirasını temel alıyoruz. Zaten şirketin kökenleri de bu mirasın benim anlayışıma göre dönüştürülmesine dayanıyor...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!