Güncelleme Tarihi:
Halk arasında ‘kalpte ritim bozukluğu’ olarak bilinen aritmi, kalbin düzensiz çalışması demek. Kalpteki bu düzensizlik; atım hızı veya aralığında değişim ya da her ikisiyle birlikte ortaya çıkabiliyor.
Kalbimiz normalde dakikada 60-90 kez atıyor. Ancak ritim bozukluğunda nabız atışı dakikada 200’lere çıkabiliyor ya da tam tersine 40’lara kadar düşebiliyor. İşte bu durum da tehlike çanları çalmaya başlıyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor, ritim bozukluklarının yaşam kalitesini düşürmeyecek kadar hafif gelişebileceği gibi, felç veya kalp yetersizliği gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilecek şiddette de ortaya çıkabileceği, hatta hastanın aniden hayatını kaybetmesine bile neden olabileceği uyarısında bulunarak, “Bu yüzden aritmilerin ciddiye alınıp, mutlaka zamanında tedavi edilmeleri gerekiyor. Aksi halde hasta hayatını bile kaybedebiliyor” diyor.
Aritmiler şöyle teşhis ve tedavi ediliyor:
ELEKTROKARDİYOGRAFİ: Hasta yakınmalarının tipi ve süresine göre doktorun yapabileceği pek çok test mevcut. Bunlardan en basiti olan EKG (Elektrokardiyografi), yakınmaların olduğu sırada çekildiğinde kalbin elektrik aktivitesi hakkında çok önemli bilgiler veriyor.
HOLTER CİHAZI: EKG anlık bir kayıt sunduğu için en büyük dezavantajı, şikayetleri nadir olan hastalarda verdiği bilginin sınırlı olması. Bu nedenle 24-48 saat boyunca ritim kaydı yapabilen ve hasta üzerine elektrotlar vasıtasıyla takılabilen Holter cihazları, aritminin tanısında büyük fayda sağlıyor. MP3 çalar büyüklüğünde olan ve hastanın boynuna asılan bu cihazların “olay kaydedici” adı verilen bir versiyonunda, cihaz hastanın üzerinde çok daha uzun süreler kalabiliyor. Hastanın kayıt düğmesine basmasıyla da aritmi anında kaydedilebiliyor.
EKOKARDİYOGRAFİ: Aritmilere yaklaşımda temel belirleyici faktör olan kalp fonksiyonları ve yapısal kalp hastalığı varlığı/yokluğu olduğunda çoğu zaman ayrıntılı değerlendirme için ekokardiyografiye başvuruluyor. Kalp incelemeleri için özelleşmiş bir ultrasonografi cihazı olan ekokardiyografi kalp fonksiyonları ve anatomisi hakkında çok değerli bilgiler verebiliyor.
EGZERSİZ STRES TESTİ: Koroner arter hastalığı şüphesi olan kişilerde veya şikayetleri özellikle günlük egzersizler ile sportif aktivitelerde belirginleşenlerde, egzersiz stres testi ideal bir yöntem olarak görülüyor.
ELEKTROFİZYOLOJİK ÇALIŞMA: Aritmilerin teşhisinde kullanılabilecek en kapsamlı yöntem, kalbin elektriki aktivitesinin kalbin içerisinden kaydedilmesine dayalı bir yöntem olan elektrofizyolojik çalışmadır. Bu amaçla elektrik uyarısını kaydetme özelliği taşıyan ince uzun tüpler, uyluk toplardamarından kalbe yönlendiriliyor. Kalbin elektriki aktivitesi bu yöntemle kapsamlı bir biçimde kaydedilebildiği gibi, elektrik uyarıları verilerek o sırada olmayan aritmi de tetiklenebiliyor. Bu yöntemle aritminin mekanizması, bu mekanizmaya katkıda bulunan, örneğin fazladan elektriki ileti yollarının varlığı gibi anatomik özellikler de ortaya konabiliyor.
Pek çok aritmi tehlikesiz ve geçici olduğu için tedaviye gerek duyulmuyor. Eğer hayatı tehdit ediyor veya yaşam kalitesini ciddi boyutlarda etkiliyorsa, bu durumda tedavi yoluna gidiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor aritmi sorununda başvurulan tedavi yöntemlerini şöyle sıralıyor:
İLAÇ TEDAVİSİ: Taşikardilerin tedavisinde kullanılan yöntemlerde ilk sırada genellikle ilaç tedavileri geliyor. Ancak etki mekanizmaları oldukça farklı olan ilaçların kullanılmalarına dikkat etmek gerekiyor, çünkü bu ilaçlardan bazıları farklı aritmileri tetikleyici potansiyele sahip oluyor.
KATATER ABLASYONU: Taşikardilerin tedavisinde günümüzde çok daha sık uygulanan ve giderek gelişen bir başka yöntem ise kateter ablasyonu. İlaç tedavisi altındaki bireylerde tedavinin mutlaka düzenli olarak alınması ve ilaç dozlarının atlanmaması gerekiyor. Ancak buna rağmen taşikardi atakları tekrarlayabiliyor. Bu durumda özellikle ataklar sık oluyor veya tolere edilemiyor, hastanın yaşam kalitesi düşürüyorsa, daha kesin bir tedavi yöntemi olan ablasyon yöntemine başvurulabiliyor. Bu yöntemde kalp içerisinde taşikardiyi tetikleyen odak noktası kateter ile uygulananan radyofrekans dalgalarıyla ısıtılarak veya tam tersine soğutularak yok ediliyor. Kimi aritmilerde yüzde 95 gibi yüksek bir başarı sağlayan bu yöntem, özellikle aritmi atakları sık olan hastalarda ilk seçenek veya ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı hastalarda alternatif yöntem olarak kullanılıyor.
CERRAHİ YÖNTEMLER: Açık veya kapalı cerrahi yöntemler ile de kalp ritim bozukluklarına müdahale edilebiliyor. Bu operasyonlar oldukça kapsamlı oldukları için genellikle tek başına uygulanmıyor. Örneğin kapak cerrahisi gibi bir başka nedenle kalp ameliyatı uygulanacak olan hastalara aynı seansta başarılı bir biçimde gerçekleştiriliyor.
DEFİBRİLATÖR: Bazı ritim bozuklukları hayatı tehdit edebiliyor. Özellikle de kalp krizi geçiren hastalar kriz sonrası ani ölüm gelişebiliyor. Kimi zaman sporcularda da aniden gelişen ritim bozukluğu hayatı tehdit edebiliyor… Bu tür aritmilerde elektro şok tedavisiyle ritim bozukluğunun zaman kaybetmeden düzeltilmesi gerekiyor. Ancak birkaç dakikalık zaman diliminde hastayı hastaneye yetiştirmek mümkün olmuyor… İşte bu noktada defibrilatörler büyük bir fayda sağlıyor. Otomatik defibrilatörler, ciddi, hayatı tehdit eden ventrikül taşikardilerde standart olarak kullanılıyor. Görevleri sadece nabız düşüklüğünü tedavi etmek olan kalp pillerine benzeyen bu cihazlar ölümcül taşikardiler ortaya çıktığında bunu tespit ederek pil uyarımları ve/veya elektro şok uygulaması ile ritim bozukluğunu da düzeltiyorlar. Lokal anestezi altında göğüs bölgesine yerleştirilebilen cihazların boyutlarının küçülmesi ve ağırlıklarının azalması hastaların konforunu önemli ölçüde artırıyor.
KALP PİLLERİ: Kalp hazının yavaşlaması ile seyreden ‘brakardiler’ de kalp pilleri ile tedavi ediliyor. Bu cihazlar genellikle bayılma, göz kararması ve baş dönmesi gibi hastanın yaşam kalitesini düşüren durumlar söz konusu olduğunda başvuruluyor. Kalp pilleri kalp atım hızının yavaşlamasını önleyerek bu yakınmaları ortadan kaldırıyor ve hastaya kaliteli bir yaşam sunuyor.