Rıfat Bey’e, Borges ile Sabato cevap veriyor

Güncelleme Tarihi:

Rıfat Bey’e, Borges ile Sabato cevap veriyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2005 13:11

Rıfat B. bey, genelde Türk medyasını ve köşe yazarlarını eleştirirken, her ne kadar ‘Hürriyet’te severek okuduğum nadir yazarlardan biri sizsiniz’ diyerek - sağ olsun! - kollamaya itina etse de, beni de eleştiriyor:

“Dünyada açlık, küresel ısınma, gelir adaletsizliği; Türkiye’de işsizlik, çölleşme, eğitimsizlik gibi bunca CİDDİ sorun varken, siz gazeteciler...’ ve malum tirad! Hani pek çok gazete yöneticisini ‘Cumhuriyet gibi, Radikal gibi gazeteleri sanki kapış kapış alıyorsunuz da...’ yahut ‘Türkiye’de Wall Street Journal çıksa sanki okursunuz’ diye isyan ettiren klasik eleştiri...

Orlando Barone, Arjantinli bir gazetecidir. 1974 yılında dahiyane bir fikri hayata geçirmiş ve her aydına nasip olmayacak bir çalışma yapmış. Arjantin’in iki dev yazarı, Jorge Luis Borges ile Ernesto Sabato’yu defalarca bir araya getirmiş, gerçek ile rüya, Tanrı fikri, aşk, çevirmenlik sanatı, tango, tiyatro, sinema gibi konularda fikir ayrılıklarından ve nadir uyuşmalarından muhteşem bir kitap meydana getirmiş: Diálogos Jorge Luis Borges Ernesto Sabato.

(Size bu kitaptan bahsettim mi acaba? Unutuyorum... Bak, unutmak deyince, bu konuda da bir diyeceğim vardı size. Sonra.)

Bitmesini istemediğim nadide bir içkiyi yudumlar gibi, (edebiyata gel!) her gece, uykudan evvel, bir iki sayfasını okuyorum. Tabii sonra da okuduklarımı düşünürken uyku tutturamıyorum, o başka...

*

(Elimden bir şey gelmese de, eleştirilerine genelde katıldığım ve bunu da ekmeğimi tehlikeye atacak sıklıkta ve açıklıkta ifade ettiğim) Rıfat Bey e-dostuma, müsaade ederse eğer, Borges-Sabato sohbetinden bir bölüm aktaracağım. Kendi çevirimle. Hani tartışma çıtasını mümkün en yüksek noktaya çıkarmak maksadıyla...

*

BORGES: Ne zaman tanıştık? Dur bakayım... Seneleri artık karıştırır oldum. Ama galiba Bioy Casares’in (1) evindeydi, Uno y el Universo’nun çıktığı günler. (2)

SABATO: Hayır Borges. O kitap 1945’te çıktı. Biz Bioy’un evinde tanıştık, doğrudur, ama birkaç yıl önceydi, galiba 1940’ta filan...

BORGES (düşünceli): Evet, o toplantılar... Edebiyattan, felsefeden, sabaha kadar konuşabilirdik... Farklı bir dünyaydı... Biliyorum, bugün insanlar daha çok politika konuşuyorlar. Bence asıl ilgilendikleri, politikacılar. Soyut politika değil. Biz, biz bambaşka şeylerle ilgileniyorduk.

SABATO: Bu toplantılarda biz, yani siz, Bioy, Silvina (3) ve ben, bizi heyecanlandıran şeyleri tartışıyorduk. Yani edebiyat, müzik. Politikayla hiç ilgilenmiyorduk ki. En azından kendi adıma söyleyeyim.

BORGES: Yani, Sabato, uçup giden günlük haberlere hiç değinmiyorduk demek istiyorum.

SABATO: Doğru! Biz, kalıcı konuları tartışıyorduk. Günlük haber, genelde, rüzgar gibi geçiyor. Gazete en taze yenilik demek, ama hemen ertesi sabah, gazeteden daha eski bir şey yoktur.

BORGES: Mutlaka. Kimse ‘gazetede yazanı unutmamak gerek’ diye düşünmez. Gazete unutulmak için yapılır, bile bile...

SABATO: Senede bir, hatta yüzyılda bir çıkacak bir süreli yayın olmalı. Gerçekten önemli bir hadise meydana geldiğinde: ‘Kristof Kolobm Amerika’yı Keşfetti’, sekiz sütuna manşet...

BORGES (gülümseyerek): Evet... Galiba doğdu!

SABATO: Her gün yüksek önemi haiz bir olay nasıl meydana gelebilir ki?

BORGES: Üstelik, hangilerinin gerçekten önemli olduğunu önceden bilmek de mümkün değil. İsa’nın çarmıha gerilmesi sonradan önemli hale geldi, olayın cereyan ettiği gün değil. Bu yüzden, Emerson’u dinledim, asla gazete okumadım.

SABATO: Kim dediniz?

BORGES: Emerson, gazete değil kitap okumayı salık veren Emerson...

 

(1) Adolfo Bioy Casares (1914-1988) Arjantinli yazar. Tek bir kitabını okudum: La invención de Morel (Morel’in Buluşu)
(2) E.Sabato’nun 1974’te yayımladığı, toplum, politika ve siyaset üzerine deneme kitabı
(3) Silvina Ocampo (1906-1993) Arjantinli yazar, Casares’in kayınbiraderi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!