Güncelleme Tarihi:
GerçekleÅŸmesini nasıl da dileriz gönülden…Â
Ne güzeldir gördüğümüz rüyalar.
Bazen gerçek sanırız.
O kadar…
Uyanınca anlarız, sevincimiz yarım kalır ‘Hay Allah, rüyaymış’ diyerek…
Hiç uyanmak istemeyiz, o anları tekrar yaşamak için sımsıkı kaparız gözlerimizi.
Hele bir de o çok sevdiğimiz sevgilimiz girerek, uykumuzu daha da güzelleştirmişse…
Sadece uykumuza girmez rüyalar, koynumuza da girer.
Yetmez, aklımızı çeler.
Kapılarını, odalarını açar kalbimizin.
O kuytularda yaşarız en güzel duyguları.
Hatıralar toplarız bir dolu.
O kısa zaman dilimlerinde salına salına geçer uykumuzun içinden en güzel kareler.
Sabah uyanınca; gerçeğe, hayata dönmek bu yüzden zor gelir.
Â
Hani elimizde olsa da onların bir baskısını alabilsek!
***
Biz rüyalarımızın baskısını alamıyoruz ama alan biri var bugünlerde.
Kim mi?
Bedri Baykam.
Yaptığımız sohbet sırasında; ‘Rüyalarımı kaydetmişim de baskısını alıyorum’ dediği; görsel devrim yaratan ‘Rüya Sahneleri: 4 - D Eserleri’, Maison De L’Amérıque Latine de Monaco’dan sonra, şimdi de 15 Ocak – 1 Mart 2009 tarihleri arasında Piramid Sanat’ta, sanatseverlerle buluşuyor.
Üç boyutlu çalışmaları biliyoruz.
Bedri Baykam, çift dijital baskı ve tual üzerindeki saydamlıkların kaçınılmaz bir sonucu oluşturduğu 4-D eserleriyle; resimde başka bir boyuta geçtiğinin haberini veriyor bize.
Dördüncü boyuta…
Şimdiye kadar bildiğimiz üç boyuta bir de zaman faktörü ekleniyor.
Bu dört boyutlu çalışmalar; tual, desen, fotoğraf veya video olarak adlandırılamayacak nitelikte, baş döndürücü birbiri üzerine eklenen derinlikteki rüya özelliğine sahip.
Eserlerinde; Picasso, Monica Belluci ve Baykam’ın modellerinin yanında oturuyor olabiliyor. Van Gogh, Dali veya Gauguin’e göndermeler aynı görüntüde bir araya gelebiliyor.
Dokuz on katmanın birbiri üstüne oturtulduğu bu işler, sanatçının favori temaları olan erotizm, İstanbul, sanat tarihi ve popüler kültüre göndermeler yapıyor.
Bu göndermeleri yerinde kullanmaya özen gösteren Bedri Baykam’ın eserlerinde, favori teması olan erotizmin ve İstanbul’un yanı sıra Türk erkeğinin zevkleri, harem ruhu, güzel kadın tipolojisi, aşk var.
Sanat tarihi de var, Atatürk, Che, Deniz Gezmiş de...
Son bir yıldır lens teknolojisi ile ürettiği, yükseklik, en, derinlik ve zaman faktörlerini içeren dört boyutlu işleri üzerinde çalışan sanatçı, son on yıldaki ‘Saydam Katmanlar’, ‘Dişi Entrikalar’, ‘At Serisi’ ve ‘Lolitart(e)’ gibi serilerinin bir sentezi ile kariyerinin bir özeti olarak da karşımıza çıkıyor.
Geçtiğimiz Kasım ayında, ‘Maison de L’Amérıque Latine de Monaco’dan sonra, Şubat ayı boyunca İstanbul’da sergileniyor. Seneye de Berlin’de…
Bu sayede hem dünyayla buluşmanın hem de ‘Ne pahasına olursa olsun, benim için bir tutku’ dediği Türkiye’nin adını ve sesini duyurmanın hazzını ve gururunu yaşıyor.
Hem de rüyalarının baskısını alarak…
Bedri Baykam’ın, zihninin en derin ve yaşamsal köklerine inerek; bilinçaltına, düşlerine, uykuya ait imgeleri somutlaştırdığı eserleriyle göz ve zihin temasım başlıyor. Çizgilerle ve renklerle buluşarak…
Sergide, her eseri, kendi içinde bir film gibi izlerken şunu düşünüyorum.
Gördüğümüz her rüyanın olmasa da birçoğunun baskısını almak ne güzel olur değil mi?
E o zaman;
Renkli rüyalar…
***
Not: Bedri Baykam’ın ‘Rüya Sahneleri: 4 - D eserleri’ sergisi, 1 Mart 2009 tarihine kadar sizi Piramid Sanat’ta rüyalarla buluşturuyor.